12 Haziran seçimlerine iki aydan az bir zaman kaldı. Aylardır seçimlerle ilgili haber ve hazırlıklar her şeyin önünde. Önümüzdeki günlerde kesafetin gittikçe artacağına şüphe yok. 90’lı yıllar gibi, seçim vaatleri arasında “kim ne veriyorsa, biz daha fazlasını vereceğiz” üslubu açıktan ifade edilmese de, yarış başladı. Bakalım, nereye varacak? Kuzey Afrika’yı da kapsayan Orta Doğu ülkelerinde yönetim karşıtı hareketlerle İsrail’le ilişkilerin, kronik dış sorunlarımıza ilave olduğu bu dönemde, Sayın Başbakan’ın Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde geçen hafta yaptığı konuşmanın, içeride ve dışardaki yankılarının, önümüzdeki günlerde bir süre gündemi işgal edeceği muhakkak. Kamu oyunda AB ile ilişkilerde, başta Fransa Cumhurbaşkanı olmak üzere Avrupalı doştlarımızın, bu sert eleştirilere adeta çanak tuttuklarını ifade edenler yanında, bu üsluba bir seçim yatırımı damgasını vuranlar da olacaktır. Geçtiğimiz hafta milletvekili adaylarının da belirlenmesinden sonra sıra artık seçim beyannamelerine geldi. Her seçimde olduğu gibi bol keseden verilen vaatler arasında her gün yaşadığımız ve artık dayanılmaz bir hal alan trafik sorununa, deprem ve afetlere karşı alınması artık zaruret haline gelen önlemlere, adalet ile ilgili bilinen ve günümüzde artık ayyuka çıkan sorunlara, şehit aileleri ile malül gazilerin karşı karşıya kaldıkları problemlere, sağlık sorunlarına, öğrenci sorunlarına, paralı eğitimin kontrolsüz gidişine henüz hiç değinilmedi. Belki önümüzdeki günlerde bu ve daha sayamadığımız sorunlar inşaallah gündeme alınır. Türkiye büyük ülke. Tabii sorunları da büyüklüğü ile doğru orantılı. Hatırlatmalarımız, bakarsınız yararlı olur. Ne dersiniz?