Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘’ Küresel Salgın ‘’ olarak tanımladığı Covid-19 virüsünün hayatımıza girmesi ile sosyal ve kültürel hayatımızda da bir değişim ve dönüşüm yaşandı. Bu global krizin mecbur kıldığı toplumun izole yaşam tarzı, salgın sonrası dönemde şüphesiz sahne sanatlarına da yansıyacaktır. Salgından çok önce farklı mecralarda konuştuğum yönetmen ve oyuncu Ömer YILDIRIM’ ın sürekli bahsettiği sinemada ara ara kullanılan yapay zeka robotların kısa bir süre sonra tiyatro sahnelerinde de kullanılmaya başlanacağını söylemesi ve gelinen noktanın buna müsait olduğu şüphesiz, biz de bu konuya ilişkin tüm merak ettiklerimizi sorduk.

Sizinle daha önce bir TV programı bir de gazete söyleşisi yaptık. Farklı zamanlarda yaptığımız bu iki görüşmede de ısrarla “İnsanlar androidleşirken androidler de insanlaşacak” demiştiniz. Hatta 2018 yılındaki sanat hukuku sempozyumundaki konuşmanızda da yapay zekalı oyuncular sahnelerde olacak dediniz. Henüz bunları kimse konuşmazken nereden esti de bunları sıkça gündem ettiniz. 

Aslında yapay zeka konusu çok eskiye dayanıyor. “Düşünüyorum öyleyse varım” diyen Descartes beynin mantıksal kısmı olan sol lobun matematiksel işlevini, sebep-sonuç ilişkisi kurma becerisini, kelime, sayı ve sembollerle olan ilgisini yüceltirken beynin sol lobunun hakimiyetini öne sürmüş ve bence yapay zekanın ilk tutunacağı dalı ortaya sermiş 1600‘lü yıllarda ardından Nicola Tesla, Steve Jobs ve Elon Musk çok önemli adımlar atarak yeni yollar açtılar. Tabii ki bu insanlar benim yakından takip ettiğim kişiler olduğu için bu isimleri andım.

Bir yandan mesleğinizi icra edip çalışırken bir yandan da düşünüyorsunuz sürekli. Gördüm ki kültür sanatta bir gelenekçilik saplantısı bizim önümüze bakmamıza engel olarak duruyor. Ramazan geliyor “nerede o eski ramazanlar” denilip çocukluğumuzun hatta dedelerimizin zamanın beceri kapasiteleri ve imkanlarıyla eğlence anlayışları sergileniyor ama her yıl böyle. Bunu da büyük bir heyecan ve iştahla yapıyoruz. Bu bana çok doğru gelmiyordu.

Ama bunlar bir kültür ve maneviyat olarak yapılıyordu siz buna karşı mısınız?

Bence temel yanlış burada. Siz çocukluğunuzdaki mutluluğu ve aranızdan ayrılan büyükleri nasıl hatırlarsınız. Bir somut şeyle tabii ki. Bu bir obje olabilir bir koku olabilir ya da bir etkinlik olabilir. Aslında o geleneksel etkinlikler eğlenceler bize mutlu olduğumuz çocukluğumuzu hatırlattığı için isteriz. Yoksa aradığımız bizim çocukluğumuzdaki oyuncak ya da eğlence değil onların bize hatırlattıklarıdır.

Bunda ne zarar var

Yeni adımlar atmamıza ve arayış içinde olmamıza engel oluyor. Yoksa ben geçmiş bağımızın kaldırılmasını istemiyorum. Küreselleşen dünyada milli olmanın yani imza atmanın yerli olma zorunluluğu taşımadığına inanıyorum. Şayet bir zorlama değişim olmazsa ki şu an yaşadığımız pandemi gibi yeni arayışlara girmeyecektik.

Önceki yıllarda tiyatro sahnelerinde de yapay zekaya sahip android oyuncular göreceğiz demiştiniz. 

Bunu hala ütopik görenler var. Sizde değişim var mı bilemiyorum

İlk konuştuğumuz zamanlarda çok olası görmüyordum şimdi daha ılımlıyım

Sadece siz değil çoğu insan öyle görüyordu. Halbuki yapay zeka uzun süredir hayatımızda var. Elimizde var evimizde var, önceleri çok şaşırıyorduk ama şimdi normalleştirdik. Yapay zeka robotlar bir anda insan vücudu ile karşımıza çıkmayacak tabii ki ama adım adım hayatımıza girdi ve alıştırdı bize kendini. Tıpta sağlık hizmetlerinde robotlar yeni değil. 2003 yılından bu yana, Da Vinci Cerrahi sistemi 20.000'den fazla ameliyat gerçekleştirdi ve sağlık alanında robotik gelişmelerin önünü açtı. Örneğin, manyetik Mikrobotlar, hastaların atardamarlarındaki plakların çıkarılması veya göz hastalıkları ve hastalık taramalarına yardımcı olmak gibi çeşitli operasyonlarda kullanıldı. Askeri alanda ise insansız hava araçlarının geldiği durum ortada ayrıca ABD Ordusu'ndan Binbaşı Kenneth Rose’un şu sözleri çok manidar:  "Makineler yorulmaz. Gözlerini kapatamıyorlar. Yağmur yağdığında ağaçların altına saklanmazlar ve arkadaşlarıyla konuşmazlar. Bir insanın nöbette detaylara olan ilgisi ilk 30 dakikada dramatik bir şekilde düşüyor. Makineler korku bilmez." 

Sinemada endüstrisinde zaten yapay zeka çok ileri düzeyde kullanılıyor örneğin hızlı ve öfkeli filminin yedinci serisinde, bir önceki filmden sonra ölen eski başrol oyuncu Paul Walker’ı oyuncu olarak bize izlettiler. Bu örnekler çoğaltılabilir yakında sahnelerde de bunları yaşayacağız. Hatta seyircilerin de robotlaşacağını düşünüyorum

Bir saniye sindirmemiz için adım adım gidelim. Oyuncudan sonra seyircilerin de robotlaşacağını mı düşünüyorsunuz. Peki nasıl olacak bu?

Bir çok şekilde olabilir. Örneğin şu an sanal gerçeklik üzerinden VR gözlüklerimizle internetten bağlanıp bir uygulama üzerinden arkadaşlarımızı da davet edip bir mekanda buluşabiliyoruz önceden belirlenmiş avatarlarla. Bu mekan bir tiyatro salonu, bir sinema salonu ya da bir konser alanı olabilir. Bu şu an var olan bir teknoloji hatta başımıza taktığımız aparatın sensörleri ve elimizdeki mandallarla avatarlarımız bizim hareketlerimizi algılıyor ve mimiklerimizi dahi avatarımıza yansıtıyor yani ben yanımda oturan kişinin avatarından o an gülüyor mu şaşırıyor mu kızıyor mu bunu görebiliyor anlayabiliyorum. 

Tam da bu dönemin ihtiyacı sanırım. İnsanlar kapalı mekana toplu girmek istemeyecekler maske ve sosyal mesafe durumu da var zaten

Bu teknoloji şu an var zaten geliştiriliyor. Mesela mekana avatar olarak değil de kendi vücudunuz ve yüzünüz olarak gireceksiniz yani sizin dijital klonunuz olacak. herkes evlerinden salona girip buluşabilecek arkadaşlarınızı da davet edebileceksiniz. Bu bize bir konfor ve rahatlık sağlayacak. Evimizden ya da ofisimizden bağlanacağız trafik derdimiz yok stres yok yorgunluk yok daha da önemlisi risk yok. 

Ama gerçek mekanda olmanın tadı da yok

Bu soruyu en son android oyuncuları da anlattıktan sonra cevaplamak isterim. Bence çok önemli bir noktaya değindiniz geçiştirmek istemem. Ben unutursam siz hatırlatın lütfen.

Tamam notumu aldım bile. Ben android oyuncuları dinlemeyi beklerken siz bir adım öteye giderek seyircilerin de robotlaşacağını söylediniz. Şaşırdım gerçekten peki android oyuncular kısmını biraz açar mısınız?

Burada hologram teknolojisinden bahsetmiyorum o zaten uzun süredir kullanılıyor ve daha da geliştiriliyor. Yapay zekaya sahip oyuncular ve çipli insanlardan bahsediyorum. Sahnede bir insan izler gibi android bir oyuncu izleyeceğiz bu dizilerde de olacak filmlerde de. Karşımızda fiziki olarak insandan ayırt edilmesi çok zor bir yapay zeka bir android düşünün. Yorulmuyor, verilen tüm komutları yerine getiriyor, alınganlık ve kapris yapmıyor ve yaşlanmıyor ayrıca aradığınız fiziki özelliklere göre tasarlanmış. Doğru cast yani. Fakat  buradaki en önemli sorun şu ki o da en kritik nokta. Bu android oyuncu hareketleri ve talimatları birebir uygulayabilir ancak duygu ve karar alma işini nasıl çözeceğiz. Bu zamana kadar asla olamaz denilen kısım da tam da buydu. Fakat bu durumun da icabına bakılmış

Nasıl yani? Bu androidler tıpkı insan gibi duygusallaşıp tepki mi verecek? 

Aslında chatbots, yüz ifadesi tanıma, çevirmenler, konuşulanları yazıya dökme, kişisel asistanlar ve film önerileri gibi bir çok özelliği aslında biz kullanıyoruz ve de hiç abartmadan şaşırmadan çünkü artık nasıl çalıştığını biliyoruz ve ikna olduk. Bilmediğimiz deneyimlemediğimiz her yeniliğe karşı bir tepki geliştiriyoruz. 

Sahnede ya da dizide bir androidin duygusundan etkilenebilir miyiz?

En hararetli tartışma konularından biri elbette insanı insan yapan özelliğin, yani duyguların, insana özgü kalması gerekip gerekmediği sanırım

Zihnin nitelikleri arasında hafıza, dikkat, mantık, öngörü, problem çözme ve iletişim kurma gibi yetenekler, bilinç dışı süreçler ve duygular yer alıyor. Peki zihni, beyinden ayrı düşünmek mümkün ve de doğru mu? Amerikalı psikiyatr Glen Gabbard’a göre hayır, değil. Gabbard, 2005 yılında yayınladığı bir makalede beyin ile zihin arasındaki ilişkiyi “zihnin, beynin aktivitesi olduğunu” söyleyerek açıklıyor. Buna göre beyin bir organ, bir komut; zihin ise bir düşünce ve bilinç halidir ve buna duygular da dahildir.

O halde, yapay zekada duygunun yeri var mı? Luiz Pessoa’nın Science & Society dergisinde yayınlanan makalesine göre, gerçekten insan gibi davranan robotların “işletim sistemlerinde” duygulara dair veriler de olması gerekiyor. Pessoa; otonom yani kendi kendine bilgiyi işleyip sebep-sonuç ilişkisi kurabilen ve karar verebilen mekanizmaların bu değerlendirmelerine duyguyu da dahil etmek gerektiğini savunuyor. Yani yapay zekanın bir insan kadar hızlı düşünüp karar verebilmesini sağlamak için ona duygu gibi doğal ve güçlü bir itici güç eklenebilir. Bunlar aynı zamanda doğallığı ve gerçeğe yakın insanın tepki, mimik ve jestlerini taklit etmekte de yardımcı olacak. Yani şöyle özetleyelim her duyguyu bir sonuç bir tepki olarak düşünürsek yapay zekaya şu etkiler olduğunda şu tepkiler vereceksin diye kodlandığında sonuç şaşmaz olacaktır çünkü yapay zeka bu referansları ölçü alıp öğrenme kabiliyetine de sahip olacaktır. 

Gerçekten şaşırtıcı. Tam yeri sanırım hatırlatmam gereken soruyla da bağlayıp sorayım. Gerek seyirci olarak gerçekten mekanda olmanın tadı ile gerçekten bir oyuncu izlemekle robot izlemenin hazzı aynı olur mu? Androidler çok yapay olmayacak mı?

Güzel noktaya değindiğiniz yapay olmak. Hangisi daha yapay olacak acaba? Duygularını ve hislerini doğru yansıtamayan insan mı yoksa etkiye doğru duygu karşılığı veren yapay zeka mı? Siz fiziki olarak ayırt edemedikten sonra androidden aynı hazzı hatta daha fazla etkiyi alabilirsiniz. Ses olarak soracak olursanız da sahnede izlediğimiz mikrofonlu oyuncuların sesinden daha yapay ses duymayacağız.

Bunlar yakın zamanda gerçekleşecek yenilikler hepimiz göreceğiz benim düşüncemi sorarsanız bir insanın yerini asla tutmayacak belki daha fazla ilgi görecek ama bu bir insan olamayacak. Bence öyle bir dönemde de insanların değeri daha çok artacak çünkü bir gösteriyi eş zamanlı istediğiniz kadar salonda gösterebilirsiniz sinema filmi gibi ama insanın oynadığı oyun sadece bir salon izlenebilecek. Bence şöyle bir ayırım da olabilir bu tamamen bir öngörü sahne gösterileri android oyuncuların oyunları ve organik oyuncuların oyunları diye ikiye ayrılabilir. Yani yapay zeka androidler çoğalsa bile insanın yeri her zaman ayrı olacak. Belki de işinden olan bazı insanlar android vandallığı ve terörü gerçekleştirebilir neyse işin diğer boyutlarını da başka söyleşiye bırakalım.

Sizce yapay zeka androidlere ve bahsettiğiniz robot seyircilere ihtiyaç olacak mı?

Bir yenilik ya ihtiyaçtan doğar ya da daha fazla kazanma isteğinden doğar. Bazen ihtiyaç yeni bir kazancı doğururken bazen de daha fazla kazanma isteği bir ihtiyacı doğurabilir. Şu an bir pandemi yaşıyoruz evlerdeyiz ya da kontrollü olarak dışarıdayız kültür sanatın böyle bir yapay zeka gelişimine ihtiyacı olacak. Bununla ilgili de yazılım ve bilim uzmanları ile 

görüşmeler yapıyor projeler tasarlıyoruz. Pandemi geçebilir ama hayatımızı kısıtlayan başka dertlerle de karşılaşabiliriz ben burada bu olumsuzlukları çağırmamak adına örnekler vermeme hakkımı kullanmak istiyorum. Artık yeni dünya düzeninin birer şahidi ve parçasıyız. Her sektör kendi alanında değişime adapte olup uyum sağlamalı ve projeler üretmeli yoksa var olamazlar. 

Çok teşekkür ediyorum. Çok güzel bir söyleşi oldu. Son olarak eklemek istediğiniz var mı?

Ben teşekkür ediyorum son olarak daha önce de söylediğim sloganla kapatalım o zaman. İnsanlar androidleşirken androidler de insanlaşıyor