Harvard Üniversitesi'nin Küresel Sağlık Sistemleri bölümündeki Türk Profesör’den koronavirüs ile ilgili önemli uyarılar

Prof. Dr. Rıfat Atun'dan koronavirüs salgınıyla ilgili merak edilenler ve alınması gereken önlemler Çin’in Wuhan kentinden başlayıp dünya genelinde etkili bir salgına dönüşen koronavirüs ABD’de de hızla yayılmaya devam ediyor.
Koronavirüs salgınına ilişkin verileri hızlı şekilde paylaşan Worldometer’in son rakamlarına göre pazar günü itibariyle ABD’de yeni tip koronavirüs kaynaklı vaka sayısı 86 bin 43’e, ölü sayısı ise bin 304’e yükseldi. 


Biz de koronavirüs ile ilgili merak edilenleri Harvard Üniversitesi’nde bulunan ve dünyanın pek çok ülkesinde sağlık sistemi üzerinde önemli çalışmalara imza atan Kıbrıslı Türk Profesör Rıfat Atun ile konuştuk.

Röportaj: Anıl Sural
Fotoğraf: Rona Dogan
Önce Vatan Gazetesi Washington DC

Öncelikle koronavirüs nasıl ve neden ortaya çıktı Rıfat Hocam?

Korona virüsleri büyük bir virüs ailesi. Hem hayvanları hem de insanları etkiliyor. COVID-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 virüsünün neden ve nasıl ortaya çıktığı kesin olarak bilinmiyor. Genetik araştırmalar iki hipotezi öne sürüyor. Birincisi, doğal evrim sürecinde hayvanlarda patojen olarak gelişip hayvan ve insan ekosistemlerin tahrip olup karışmasından dolayı insanlara patojen olarak geçmesi. İkincisi de patojenik olmayan virüsün hayvanlarda gelişip insanlara sıçraması ve sonra da insanlarda gelişip patojen haline gelmesi.

Koronavirüse karşı nasıl önlemler almalıyız?
Şu anda SARS-CoV-2 virüsüne karşı bir aşı veya virüsü temizleyici bir ilaç yok. COVID-19 hastalarına yapılan tedavi destekleyici tedavi türü – virüsün ve enfeksiyonun vücut organları ve sistemleri üzerinde olan zararlı etkilerinin azaltılması için uygulanan müdahaleler.
Bir aşı veya tedavi olmadığı için bireysel ve toplumsal önleyici müdahaleler gerekli. Bunlar da şunları içerir:

1. El yıkama – bilhassa başka bireylerin olduğu yerlerde olan yüzeylere dokunduktan sonra veya başka bireyler ile temas edince – ve kirli ellerle yüze (ağız, burun ve gözlere) temas etmemek

2. Başkaları ile el sıkışmama 

3. Kalabalık yerlerde sosyal mesafe uygulanması 

4. Hızlı ve geniş kapsamlı tanı için test yapılması 

5. Virüse bulaşmış kişilerin izole edilmesi

6. Virüse bulaşmış kişilerle temas eden bireylerin de izlenip 14 gün karantina edilmesi

7. Eğer toplumda enfeksiyon seviyesi yüksek ise restoranların ve buna benzer kalabalık yerlerin kapatılması

8. Yine enfeksiyon seviyesi yüksek ve hızlı artıyorsa da Çin, Fransa, İtalya ve İspanya’nın da yaptığı gibi tüm toplumu karantinaya almak. Bunlar yayılmayı aza indirmek için hayati önlemler.

Sizce ne zaman bitecek?
Bitmesi için toplumsal bağışıklığın oluşması gerekli. Bu da iki yöntemle olur:
Birinci yöntem bireylerin aşı yapılıp bitişiklik kazanması.
İkincisi de toplumda yeteri kadar bireyin SARS-CoV-2 virüsüne bulaşması ve böylece bağışıklık kazanması. Tabii ki ikinci seçeneğin birçok tehlikeleri var, çünkü virüse bulaşıp COVID-19 hastalığına maruz kalan birçok kişide (örneğin yaşı 60 yaşın üzerinde olanlar, kronik hastalığı olan bireyler [kalp, akciğer ve böbrek hastaları, kanser hastaları, kronik nevrolojik hastalığı olan bireyler, bağışıklığı düşük olan bireyler vb. gibi) ölüm oranı yüksek. Eğer bu kontrolsüz yapılırsa yüzbinlerce kişinin gereksiz ölümüne sebep olabilir. Böyle bir strateji izlenecekse çok kontrollü yapılması gerekiyor ve ayrıca bu bireylerin bağışıklık kazanana kadar sıkıca korunması lazım. Bu da 12-18 ay alır. En olumlu strateji bir aşının ve yeni ilaç tedavilerinin geliştirilmesi.

ABD’de son durum nasıl? Rıfat Hocam sizce ABD bu süreçte başarılı mı?
ABD çok geç kaldı ve salgına hazır değil. ABD sağlık sistemi de bir bütün sistem olarak çalışmıyor. Bu yüzden koordineli bir hareket yok. Şu ana kadar yapılanlar çok az ve çok geç.

Kimileri havalar ısınınca geçer diyor fakat Suudi Arabistan’a bakınca pek mantıklı gelmiyor?
Şu anda elimizde SARS-2 virüsün havalar ısınınca veya sıcak havada kaybolacağına dair bir kanıt yok.

SARS ve Ebola salgınlarında sosyal medyadan bilgi akışı yoktu. Şimdi sosyal medyanın olması yararlı mı zararlı mı sizce?
Sosyal medyanın tabii ki yararları var. Haberler veya mesajlar çok hızlı ve anında otoriteler tarafından halka duyurabiliniyor. Ayrıca sosyal ağların oluşması ve bir dayanışma ortamının yaratılması için de çok önemli.
Ama sosyal medyanın büyük zararları da olabiliyor. Öncelikle bir kontrolü yok. Bu yüzden doğru olmayan haberler ve kanıta bağlı olmayan mesajlar (örneğin kanıtı olmayan tedaviler vs.) da çok hızlıca halk arasında yayılabiliyor ve davranışsal hareketleri yanlış yönde etkileyebiliyor. Bunun zararları çok büyük olabiliyor – örneğin ‘Anti-vax’ hareketi gibi.

Rıfat Hocam son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür. Pandemik durumuna ulaşan yaygın bulaşıcı hastalıklara karşı verilenler savaşta, her ülkede ve ülkeler arası olan tüm halkaların kuvvetli olması lazım. Maalesef zayıf ve eksik halka sayısı çok. Birçok ülkede liderler yıllardır sağlık sistemlerinde bu zayıf halkaların kuvvetlendirilmesi için yeteri kadar çaba göstermediler. 2008 yılında yazdığım bir kitabın (Health Systems and the Challenge of Communicable Diseases. McGraw Hill) son paragrafında şöyle demişti:
"Doğası gereği bilinmeyen bilinmeyenleri tahmin edemiyoruz. Farklı türdeki tehditlere karşı etkili ve değişken yanıt veren sağlık sistemleri inşa etmemiz gerekiyor. Mücadele edebilmek için sağlık sistemlerinin kapsamlı bir kapasiteye sahip olması, değişken ve tetikte olması gerekiyor."
Maalesef Korona virüse karşı verilen savaşa sağlık sistemleri ne yeteri kadar kapasiteli, ne esnek, ne de hazır olarak başladı.

Prof. Dr. Rıfat Atun kimdir?

Profesör Rifat Atun (MBBS MBA DIC AM FRCGP FFPH FRCP)
Prof. Dr. Atun, Harvard Üniversitesi'nde Küresel Sağlık Sistemleri Profesörü ve Ministerial Liderlik Programı Başkanı’dır.
2008 ile 2012 yılları arasında Strateji, Performans ve Değerlendirme Direktörü olarak Global Fon Üst Yönetim Ekibi üyesi olarak her yıl ~4 milyar ABD Doları tutarında yıllık yatırımı denetleyen panele başkanlık yapmıştır.
2006 ile 2013 yılları arasında Imperial College London'da Uluslararası Sağlık Yönetimi Profesörü olarak dersler vermiş ve Sağlık Yönetimi Merkezi'ni yönetmiştir. Ayrıca çeşitli biyoteknoloji ve sağlık teknolojisi şirketlerinde kurucu, danışman ve yatırımcı olarak yer almıştır.
Japonya'nın Kyoto Üniversitesi'nde misafir profesördür. Profesör Atun’un araştırması sağlık sistemi dönüşümü ve yenilik üzerinde olmuştur ve lider dergilerde 350'den fazla makale yayınlamıştır.
Prof. Atun, 30'dan fazla ülkeye sağlık politikası ve sağlık sistemi reformu konusunda tavsiyelerde bulundu. Bunun yanı sıra Dünya Bankası, Dünya Sağlıl Örgütü, Medtronic, Novartis, Hoffman-La Roche ve Merck & Co. gibi önde gelen kuruluşlara danışmanlık yaptı.
Atun, Londra Üniversitesi'nde tıp eğitimi almıştır. Aile hekimliği ve halk sağlığı alanında lisansüstü eğitimini tamamladı. Londra Üniversitesi'nde ve Londra Imperial College'da İşletme alanında Yüksek Lisans yaptı.