ABD ve Türkiye’de milyon dolarlık hidrolik tork anahtarları üreten tek Türk firmanın patronu Özcan Yabukoğlu, Türkiye’de yaşadığı ticari engellere isyan etti

Türkiye’den Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) gelerek Amerikan Rüyasını yaşayan başarılı kişilerle röportajlar yapmaya devam ediyoruz. 33 sene önce cebinde 100 dolarla işçi olarak ABD’ye gelen Chicago’daki başarılı Türk iş adamı Özcan Yabukoğlu’nun öyküsünü yaklaşık 4 sene önce Önce Vatan Gazetesi okuyucusuyla buluşturmuştuk. İşçi olarak geldiği ABD’de  milyon dolarlık firma kuran Özcan Bey, ABD’de hiçbir zorluk yaşamadığını fakat geçtiğimiz senelerde ülkeye yatırım için Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesine bir fabrika kurarken büyük zorluklar çektiğini aktardı. Yabukoğlu, fabrika kuruluşundan bu zamana kadar Türkiye’de büyük zorluklar yaşamış. Türkiye’de yaşattıkları burnundan getirmiş. Gerek telefonla bana gerek de sosyal medyada aktarınca ben de her gurbetteki Türk vatandaşını ilgilendiren bu konuda yaşadıklarını kendisine sordum.

Röportaj: Anıl Sural
Fotoğraf: Rona Doğan
Önce Vatan Gazetesi Washington DC

Özcan Bey uzun yıllardır ABD’de yaşıyorsunuz ve önemli bir başarı hikayeniz var. Fakat en başta kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?


1964 yılında Giresun’un Dereli kazasında doğdum. 1987 yılında Illinois eyaletinin Chicago şehrine geldim. Amerika’da 7 yıl ambalaj sektöründe çemberleme makinaları ağır sanayide kullanılan  hidrolik tork anahtarları sektörüyle ilgili dünyanın en büyük firmalarında çalıştıktan sonra 1994 senesinde dünyanın en büyük sanayisinin bulunduğu Chicago sanayisinde kendi firmamı kurdum. Amerika ve Türkiye’de kendi markamızla üretim yapan ve montajı bize ait olan, hidrolik tork anahtarı, çelik ve plastik çemberleme anahtarları üretimi yapan bir firmanın sahibiyim. Ayrıca Amerika ve Türkiye’de Türk olarak bu makinaları üreten tek Türk şirketiyiz. Ve bugün dünyada sektörümle ilgili sayılı firmaların arasına girmiş bulunmakta olup ürünlerimizi 23 ülkeye ihraç etmekteyiz.

Türkiye'den Amerikaya neredeyse pararsız gelip sıfırdan başladınız ve önemli bir başarıya ulaştınız. Buradan kazandıklarınızla da Türkiye’ye yatırım yapıyorsunuz. Türkiye’de yatırım yapmayı neden seçtiniz?


Zaman zaman devlet büyüklerimizin Chicago ziyaretlerindeki toplantılarına dinleyici olarak katılırdım ve Türkiye’ye yatırım yapmayı düşünen firmalara devletin sağlamış olduğu kolaylıkları, faydaları anlatırlardı. Önceki dönemlerden sanayi bakanlarımızdan birisiyle tanışma fırsatım oldu. Kendimi tanıttım benimle ilgilendi ve firmamızı ziyaret etti. Bir Türk vatandaşının dünyanın öbür ucunda bu makinaları üretmesinden çok gurulandığını söyledi. Kendisine Türkiye’de bu makinaların üreticisi olmadığını söylediğimde çok şaşırdı ve neden Türkiye’de bu makinelerin üretimini kurmuyorsun diye sordu. Kendisine ‘Sayın Bakanım biz yıllardır ülke dışında yaşıyoruz. Türkiye’de bize zorluklar çıkabilir üstesinden gelemeyiz’ dedim ve kendisi sen üretimini kur haksızlığa uğradığında biz devlet olarak senin yanındayız demesi üzerine Çerkezköy’de araziyi satın alıp inşaata başladık. Fakat  zorluklar da ilk günden itibaren başlamış oldu... Yıllardır her Türk vatandaşının sorduğu bir soru vardı 'Türkiye’de neden teknoloji üretimi yapılmıyor?' diye, ben bunun cevabını 10 milyon dolar yatırım yaptıktan sonra çok güzel öğrendim. Hatta zaman zaman sosyal medya hesabımdan görsel ve yazılı şekilde yaşadığım zorlukları çok net şekilde de ilgilenenlere anlatmaya çalıştım.

Türkiye’de nasıl zorluklarla karşılaştınız?


İnşaatımız bitti, makinaları yerleştirdik. Ama üretime başlayamıyoruz. Neden? Çünkü Çerkezköy organize müdürlüğü tarafından haksız bir şekilde üretim yapmamız engellendi. Fabrikamıza çok düşük miktarda elektrik veriyorlardı, biz inşaata başlamadan önce organize müdürlüğüne bilgi verdik elektrik miktarımızın ne kadar olacağına dair. parsel başına 400 kw elektrik vereceklerini biz 3 parsel satın aldığımız için 1200 kw elektrik hakkımız olduğunu belirttiler. Fakat inşaati bitirdiğimizde  bize 150 kw verebileceklerini söylediler, bizde kendilerine bu miktar elektrikle üretim yapamayacağımızı bizim kanuni hakkımız olan elektriği vermelerini talep ettik. Fakat hiçbir sonuç alamadık hatta bize müdür bey 'bu binayı satın size alıcıda buluruz Velimese diye bir bölge var oraya taşının' fikrini bile verdi! Fabrikayı inşaa edip makinaları kurduktan sonra sunulan teklif gerçekten çok garip geldi.


Bu işin içinde bir iş olduğu ortadaydı derinlemesine araştırınca da esas amacın bizi yıldırıp firmamızı elimizden alıp haraç mezat yönetimde inşaat sektörüyle uğraşan kişilere peşkeş çekmekmiş! Bu süre zarfında 3 ay boyunca üretim yapamadık zararımız yüzbinlerce dolları aşmıştı ki eski sanayi bakanımızın Chicago’ya toplantıya geldiğini duydum. Hemen yanına giderek başımdan geçen sorunlarımı anlatıp, kendisine işe başlamadan önce bana vermiş olduğu sözü hatırlattım. Sağolsun 3 ay yaşadığımız sorunumuz 1 gün içinde çözülmüş oldu ve üretime başladık. Ama bitti mi? Hayır tabii ki...

ABD’de sıfırdan milyon dolarlık firma kurdunuz fakat Türkiye’de böyle zorluklarla karşılaştınız. Neden sizce?


ABD’de sanayiler belediyeye bağlı. Devlet üretim yapan firmaların işini kolaylaştırır. Türkiye’de aksine yok etmek için uğraşıyorlar, en başta da organizeler. Bir ülkenin en büyük gücü sanayisidir ama gelin görün ki bizim ülkemizde organize müdürlükleri Sanayi Bakanlığına bağlı olduğu halde organize müdürlüğünü yönetenler o bölgedeki güçlü iş adamı grupları... Düşünsenize devletin yönetmediği bir organizenin yönetim kurulu, bölgenin güçlü iş adamlarından seçilmiş, organize müdürü de yönetimin seçmiş olduğu kendi emir doğrultularında hareket eden biri... Yani hakim suçlu, ama mahkemede derdinide gidip o hakime anlatacaksın.

Çerkezköy organize sanayi bölgesinde bulunan fabrikanızda nasıl sorunlar yaşadınız? Kıyas yapınca Illinois’teki Bensenville dünyanın önemli sanayi bölgelerinden biri. Burada bu zamana kadar zorluklar yaşadığınız oldu mu?


Amerika’da inanın hiçbir zorluk yaşamadım dünyanın en rahat ticaret yapılacak ülkesi, ama gel gör ki şu bizim içimizdeki vatan sevgisi böyle bir hata yapmamıza neden oldu. Çerkezköy sanayisinde hala bugün bile yaşıyoruz sorunları, bitmedi bitmeyecek. Türkiye’de yaşayanlara normal gelebilir. Hep yaşananlar olabilir ama doğru olan bu demek değil. Biz alışık olmadığımızdan bize çok zor geliyor.

Peki organize sanayi bölgelerindeki çevre kirliliği... Türkiye ve ABD arasındaki farklar nasıl?


Çevre kirliliği, sanayilerdeki düzensizlik ve sokakların otopark gibi kullanılmasından yaşanan sorunları da eklemek gerek.  Çerkezköy'deki fabrikada işleyiş çok zor. İnanılmaz bir trafik sorunu var. Sokaklar dar yollara park edilen araçlar da eklenince iş yapmakta zorlanıyoruz. Özellikle yoğun saatlerde 50 metrelik mesafeyi gitmek bazen 15 dakikamızı alıyor. Neden peki? Çünkü:

1. Pek çok firma otopark alanlarını ticari amaçla kullandıklarından kendi araçlarını sokağa park ediyor.


2. Siyasi çevresini kullanarak uygunsuz koşullarda fabrika işletenler var. Örneğin bizim sokakta 450 metre kare calisma alanina sahip, 25 kişilik çalışma kapasitesi olan yemek firması, 100 kişinin üzerinde aşırı işçi çalıştırıyor. Üstelik yemek servis arabaları için özel otoparkları olmadığından sağlıksız bir biçimde sanayi firmalarının arasında sokakta yemek yükleme boşaltma işlemi yapıyorlar. Öyle olunca da trafik tamamen kilitleniyor. ögrendikki firma sahibi Çerkezköy Belediyesi'nde yönetim kurulundaymış.

3. Hemen karsisinda yine siyasi ve ticari gücü yüksek olan bir diğer firma, sokağı özel otoparkı gibi kullanıyor. Bundan cesaret alan diğer firmalar da aynı şeyi yapınca sokaklar tamamen işgal edilmiş durumda. Bırakın ticaret yapmayi sokağa girip iş yerimize ulaşamıyoruz.

4. Bir de çevre kirliliği. Zaten korona ile mücadele ettiğimiz şu günlerde özellikle yemek firmasından çıkan işçilerin yerlere attığı yüzlerce ağız maskesi ve eldivenler etrafa büyük tehlike saçıyor. Yalnızca bu da değil yine sokagin basindaki kimyasal ürünlerin üretildiği fabrikadan  etrafa gece gec saatlerinde salınan gazlar... Bazen öyle bir hal alıyor ki bazen bizim işçilerimiz kokudan etkilenip işe gelemiyorlar.

Bu konuyla ilgili defalarca uyarmamıza hatta organize müdürlüğüne şikayet etmemize rağmen hiç birşey değişmedi. Ülkemizdeki en büyük sorun siyasi ve ticari gücü bulunanlar adeta koruma altında oluyorlar. Kimi kime şikayet edeceğimizi şaşırdık. Son çare olarak  devletin en üst merci CİMER’e şikayette bulunduk, sonucunu bekliyoruz bakalım ne olacak.


Büyükelçilik ve Başkonsolosluklar peki destek oluyor mu size?

Ben 27 yıldır Chicago’da ticaretle uğraşıyorum. Türkiye’den mal getiriyor ülkeme katkı sağlayan bir Türk vatandaşıyım. Bu zamana kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin Chicago’daki Konsolosluğundan veya Ticari ataşeliğinden bir kişi bile bizi ziyaret etmedi.fakat umudumuzu yitirmedik birgün Devletimizin yüksek maaşlarla vatandaşa hizmet için buralara gönderdiği yöneticilerin ne zamanki görevlerinin balolarda boy göstermek değilde halkın arasına inmek olduğunun bilincine varırlarsa ancak o zaman biz gurbetteki Türkler de devletin elinin sırtımızda olduğunu hissedebiliriz.


Türkiye ve ABD’de iş yapan bir iş adamı olarak bunca yıllık tecrübenizle neler söylemek istersiniz. Türkiye’de nelerin düzelmesi lazım?

En başta gümrükler. Bu konuya dahi girmek istemiyorum çünkü içinden çıkamayız. Ülkemizin en büyük kanayan yarasıdır gümrüklerdeki sorunlar. Onun dışında  devletimizin başındakiler büyük bir mücadele veriyor, en başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yerli üretim için verdiği mücadelesi ortada kendilerine çok teşekkür ediyoruz. Sorun alttaki birimlerin başındakilerde. Bir kurumda ayak baş olursa orayı kaybedersiniz. İşte bizim ülkemizdeki en büyük sorun da bu. Bakın son olarak biz Türkiye’de ürettiğimiz tork anahtarının üretimini durdurup üretimi Amerika’ya geri getirmek zorunda kaldık sebebini açıkladığımda inanamayacaksınız...


Türkiye’deki Patent sorunu... Anlatır mısınız ne oldu?

Türkiye’de her şeyin patenti var aya füze göndereceğim diye üretim yapmaya çalış, karşına mutlaka birisi çıkıyor ve bu ürünün patent hakkı benimdir diyor ve senden yüksek miktarda paralar istiyor. Sen soruyorsun adama üretici misin diyorsun, hayır değilim diyor. E peki nasıl aldın kardeşim üretici değilsen? Cevap zaten ortada, Türkiye patent kurumunun arastirmadan verdiği  faydalı model patentleri... Ortada ne faydasi, ne modeli, nede makinasi var sadece  faydasi olmayan gerçek üreticinin önünü kesen faydasiz model haklari.Bizim de başımıza bu  geldi. Hidrolik tork anahtarları üretimine başladık, faydali model hakkini almis olan kişi bizi mahkemeye verdi. Avukatımızla toplantı yaptık bize üretimi durdurmazsak polis gelir makinalara el koyar dedi. Biz de vakit kazanmak için davaya itiraz ettik. Şansımıza olaydan bir süre  sonra patent başkanı ile yeni sanayi bakanımız Chicago’ya geldiler, bu sorunlarımı gittim konsolosluk binasında kendilerine bizzat aktardım. Bunun üzerine Sayın Bakanımız Amerika'daki firmamızı ziyarete geldiler, makinalari incelediler ve Baskan Bey ile konuyu görüştüler. Ondan sonra Patent başkanımız beni Ankara’ya çağırdı, gittim görüşmeler yaptık. Faydalı modeli veren memura bizzat sordum 'siz bu faydalı model verdiğiniz makinayı gördünüz mü?' 'Hayır görmedim' dedi. 'Nasıl faydalı model verdiniz' diye sordum, 'Valla dosyasını tamamlayan herkes alabilir' dedi.ama siz arastirmadan haksiz sekilde  faydali model verip gerçek üreticinin önünü kestiğinizin farkında mısınız beyefendi askıya koyduk altı ay askıda kaldı itiraz hakkınız vardı itiraz etseydiniz dedi. Biz askıyı  nerden bilecegiz patent başkanlığının kapısında iş takip eden çantacı kişi değiliz... Avukatımda zaten yanımdaydı, mahkemeye verince dava 5 seneden önce sonuçlanmaz dedi. Hatta makinalara mahkeme kararıyla karşı taraf el koyar diyince, üzülerek bu makinaların üretimini durdurup üretimi Amerikaya geri getirmek zorunda kaldık...

Not: Bugün bile bu makinalar yurt dışından bizim fiyatımızdan 3 misli fazla ödenerek Türkiye'ye getiriliyor, hatta TÜBİTAK ile KOSGEB’in eski başkanları Amerika’da makinamızı gördüler, incelediler. Türkiye'de üretim için teşvik ettiler, projemizi hazırladık işten anlamayan bilirkişi adı altında iki bilmeyen kişinin vermiş olduğu raporlarla proje iptal edildi.

Cumhurbaşkanımız her fırsatta yerli üretim yerli üretim diye mücadele ederken Devletin kurumu bile üreticiden yana değil de hırsızdan yana olursa nasıl yerli üretim yapayım? Sonuç olarak Türkiye’de makina üretimi yapmak için kurmuş olduğumuz fabrikamız şu an için makina değil Amerika’daki fabrikamıza fason parça üretimi yapabiliyor.

Size daha komik bir şey anlatayım. Geçen sene devletin bir büyüğü Chicago Türk Ticaret Merkezini ziyaret etmişti. Kendisine sorunlarımdan bahsedince bana şu cümleyi kurdu "Sen 34 yıldır bu ülkede Amerikan vatandaşı olarak yaşıyorsun 27 yıldır başın ağrımadan ticaretini yapıyorsun. Senin rahatlık 'bir yerlerine batmış anlaşılan' dedi... Bu sözün üzerine başka ne söylenir bilemedim. Türkiye’de yatırım ve üretim yapmak biz gurbetçiler için değil malesef.

En son olarak şunu eklemek isterim... Türkiye benim canım vatanım ve her zaman yatırımımı ülkeme yapmaya çalışıyorum. Bu eleştirilerimi yanlış anlayıp eleştirenler olabilir ama bunlar yıkıcı değil yapıcı eleştiriler ve sözlerim gerçekten zorluk çıkaranlara yönelik. Bu vesileyle firmamıza gelerek bizi onurlandıran, güvenen cesaretlendiren sayın eski sanayi bakanımıza, üretim yerini Amerika’ya gelerek yerinde ziyaret eden, Amerika’dan Türkiye’ye gelmesinde yardımcı olan Ekonomi bakanlığı teşvik kurumuna ve Amerika ve Türkiye’de bize desteklerini esirgemeyen Chicago Türk Ticaret Merkezi Eve Business Firmasına çok teşekkür ediyorum. Güçlünün haklı olduğu değil haklının güçlü olduğu bir Türkiye olması umuduyla... Okuyan herkese teşekkürler.