Hilal'in görülmesi. Hilal; Ay'ın batı tarafindan göründuğü sıradaki halidir. İkinci ve üçüncü günü Ay'a da aynı isim verilir. "Rü'yet"görme anlamındadır. Rü'yet-i Hilal de bu hilallerin izlenerek çıplak gözle görülmesi anlamında bir İslam fıkıh terimidir.

Hilal ile ilgili olarak Hz. Peygamber(s a.s)'den bize intikal etmiş hadisler bir hayli çoktur. Ebu Hureyre, Hz. Peygamber(s.a.s)'in şöyle buyurduğunu söyler: "Ramazan orucunuzu hilali gördüğünüzde tutun. Hilali gördüğünüzde açın. Sayet hava kapalı olursa(Ay'ın tespitine engel olursa) otuza tamamlayınız."

Osmanlı İmparatorluğu'nda Ramazan ayını çeşitli hazırlıklarla karsılamaya hazırlanan Müslümanların heyecanla takip ettikkeri önemli gelişmeletrden biri de Rü'yet-i Hilal'di. Ramazan ayının  başlangı tayin edecek hilali gözetlemek manasına gelen Rü'yet-i Hilal, fahri olarak bu işi üstlenen kimseler tarafından yapıldığı gibi devletin bu işle görevlendirdiği memurlar tarafından da gerçekleşitirilirdi.

Ay takvimine göre Şaban ayının 29. günü uygun bir yerde; bu yer İstanbul'da Beyazit Kulesi, Süleymaniye, Fatih, Cerrahpaşa, Sultan Selim ve Edirnekapı camii minarelerinden- batı ufkuna bakılırdı. Yeni ay hilal şeklinde görülürse Ramazan ayının başladığı ilan edlilirdi. Anadolu'da da gözetleme işi hemen her yerde yapılırdı. Hatta hilalin en iyi gözlenebildiği yerlere "Ay" ile ilgili isimler verilirdi. "Aygören" ve yine ay anlamimına gelen "Bedre," "Bedirköy," "Bedirler," "Bedir," gibi tepe ve köy isimleri bunların başlıcalarıydı. 

Rü'yet-i Hilal yapacak kişiler rastgele seçilmez, herkesin şahitliği de kabul edilmezdi.Bu kimselerde bazı şartlar aranırdı.

Buna göre; adil, yalan söylemeyen ve herkesin güvenini kazanmış kişiler bu işi yaparlardı. Bunlar, Ramazan hilalini gördükleti vakit gelip şehrin kadısına şahitleriyle bildirilirdi. Kadı, hilalin nasıl olduğuna, tam olarak nerde görüldüğünü, inceliğini ve kalınlığını tetkik eden soruların orada bulunan bilirkişi heyetinin onayından sonra belge olarak: " ...oldur ki; işbu sene-i erbaa ve ışrin ve elf(H.1024) Şaban'ın 29. Çarşamba günü akşamı mah-ı Ramazan; Hüseyin bin Torbalı ve İbrahim Çelebi bin Halil Efendi ve Mustafa bin İbrahim; bulut içinde (hilali) gördük dedikleri kayd-ı sicil olundu" şeklinde sicil defterine kaydedilirdi.

Hilalin görüldüğünü ilk haber veren şahitlere çeşitli hediyeler verilirdi. Ramazan'ın başladığına dair "Haber belge" Sadrazama gönderilmek üzere yola çıkarılırdı.  O sırada İstanbul'da, Süleymaniye Camii minarelerinde hazır bekleyen mahyacılara haber verilerek, " Hoş geldin ya şehr-i Ramazan" cümlesini oluşturan kandilleri yakmaları istenirdi. Kandiller yanar yanmaz şehrin dört bir yanındaki bekçiler davullarını çalmaya başlar civar köy ve kasabalara haber vermek üzere ulaklar yola çıkarılırdı. Sonunda ise şehir yılın hiçbir akaşamında olmayacak kadar canlanınırdı.

Peki Ramazan ne zaman biter, bayram ne zaman başlardı. Ebu Umeyr ibn Enes der ki; "Hz. Peygamber(s.a s)'in sahabelerinden olan Ensar kabilesine mensup amcalarım şu hadisi rivayet ederek dediler ki: Havanın elverişsizliği yüzünden Şevval ayınınn hilalini görmedik ve oruç tutuyorduk. Gündüzün geç vakitlerinde bir kafile geldi; dün hilali gördüklerine dair şahitlik ettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber(s.a s) insanların oruclarını bozmalarını ve ertesi gün bayram namazına gitmelerini emretti."

Başka bir rivayete göre denilir ki; "Hz. Peygamber(s.a.s) Ramazan'ın 30 gününü tamamlamak üzere ve oruçlu iken sabahleyin iki Bedevi geldi. Allah'tan baska ilah olmadığına yemin ederek önceki akşam hilali gördüklerine dair şahitlik ettiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber(s.a.s) emriyle oruca son verildi." 

Kısacası; son yıllarda Rü'yet-i Hilal konusunda farklı siyasi coğrafyalar da bulunan Müslümanlar arasında bir ihtilaf görülmektedir. Bunun giderilmesi için "Rü'yet-i Hilal"  toplantıları yapılmış ve bazi kararlar alınmıştır. Fakat pratikte bu kararların hiç bir faydası olmadığı görülmektedir. Müslümanlar yine ayrı ayrı günlerde Ramazan orucuna başlamakta ve farklı günlerde bayram etmektedirler. Bu olay da inanç uygulamasında ayrılığa sebep olmaktadır.

Oysa; Rü'yet-i Hilal gerçeği Müslümanların bir olmasına yönelik bir gerçektir. İnşAllah İslam  inanancında bir düşünme ve uygulama tüm Müslüman aleminde sağlanır. İyi bayramlar."