Piano Turca” ile bir araya geldik. Müziğe nasıl başladığından, ilk teklisi One Day’den ve bundan sonraki hayallerinden konuştuk. Birçok insan onu piyanosunda çaldığı şarkılarla tanıyabilir, hala dinlemediyseniz Youtube üzerinden mutlaka dinlemenizi tavsiye ederim, hatta yorumlara istek şarkınızı da yazmayı unutmayın derim. Ayrıca One Day’i daha çıkmadan ilk dinleyenlerden biri olarak, kesinlikle muhteşem!

Hoş geldiniz, nasılsınız? Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Çok teşekkürler Yağmur Hanım. Piano Turca; müziğe duyguların ve hikâyelerin eşlik etmesini benimseyen, internet ve sosyal medya odaklı bağımsız bir müzisyen.  Piano Turca; 10 Yılı geçen bu süreçte bazen beste ve albüm çalışmalarıyla, bazen yeniden yorumladığı şarkılarla, bazen belgesel veya film müzikleriyle, bazen de canlı performanslarla insanlara kendini anlatmaya çalışan bir müzikal hikâye anlatıcı. Bunların dışında ise anı ve duyguları olduğu biri yaşamayı seven, hep kendini arayan, keyifli ve eğlenceli bir insan.

Herkes sizi “Piano Turca” diye anıyor. Neden Piano Turca peki?

“Piano Turca” adını seçerken Mozart’ın “Rondo Alla Turca” yani “Türk Marşı” eserinden ilham aldım. Bildiğiniz gibi bu eserin Mozart tarafından Mehter Müziği’nden esinlenilerek bestelendiği rivayet edilir. Bir kültürün bir başka kültürden olanla etkileşimi de bu anlamda bana etkileyici gelir. Mozart’ın gerçekleştirdiği sanata paralel olarak bu coğrafyanın dilini, duygusunu batı müziği için temel bir enstrüman olan piyano ile yansıtma tutkum hep vardı. Bu tutkuyu yansıtmak adına müzik yolculuğuma “Piano Turca” mahlası ile çıkmak istedim.

Müziğe nasıl başladınız? Sizi teşvik eden biri olmuş muydu?

Ailemizde farklı nesillerden müzikle ilgilenen ve enstrüman çalan pek çok isim vardı. Bu anlamda müziğe yatkın bir aileye sahip olduğum söylenebilir. Müziğe de ilk olarak annemin yönlendirmesiyle 8 yaşında başladım ve çocuk halimle en keyif aldığım şey duyduğum şarkıları org ile kulaktan çalmaktı. Yaşadığımız şehir itibariyle klasik müzik eğitimine uzak olsam da ailemin müziğe ve sanata teşvik edici tutum sergilemesi şüphesiz çok değerliydi.

Ankara’nın resmedildiği en eski tablo olan “Ankara Manzarası” 3’üncü albümünüz “Bir Ankara Manzarası”na ilham vermişti. Daha sonra da Anneler Günü’ne özel hazırladığınız “Sarılış” besteniz için de bir annenin hikâyesinden ilham aldığınızı duymuştum. Nedir bu ilham? Nasıl gelir uğrar size? Kalbinize dokunan bir an mı oluyor? Sizden dinlemek isterim.

Bana göre ilham, sanatçının tanık olduklarına en derinden empati duyabilmesi ve kendi geçmişinden duyguları da katarak tüm bunları yaratıcılığına yansıtabilmesidir. Müziğin teorik açıdan pek çok farklı yöntemi bulunsa da, piyanonun başında o empatik hisse yoğunlaşmak benim en keyif aldığım yol.  “Bir Ankara Manzarası” albümünde tablodan ve tarihi bilgilerden yola çıkarak insana dair hikâyeler hayal etmiş ve bundan ilham almayı hedeflemiştim.  Devamında bir anne - kız’ın ayakta kalma mücadelesini konu alan “Sarılış” ortaya çıktı. Bunlardan ve daha fazlasından yola çıkarak, insanın olduğu her yerde bir hikâye, hikâyenin olduğu her yerde ise ilham olduğunu düşünebiliriz. Sadece bununla karşılaşmak için derinlemesine düşünmek, empati kurmak ve anlamaya çaba göstermek gerekiyor. Sonrası ise her sanatçının kendi bildiği bir yolla bunları aktarmasından ibaret. Benim için de bunun yolu piyanodan ve müzikten geçiyor. 

Şimdi ise ilk tekliniz “One Day” çıktı. Yani “Bir Gün”.  İlk dinleyenlerden biri olarak gerçekten sizi gönülden tebrik etmek isterim. Evde kahvemizi içerken, yolda arabayla giderken, ofiste çalışırken, kısacası günün her saati her alanda dinleyebileceğimiz bir eser diye tarif edebilirim henüz dinlememiş olan okurlarımıza. Peki, One Day için ilham nereden geldi? Bir hikâyesi var mı?

İnsanın kendisi, istekleri veya hayalleri; maalesef ki gerçekleri ile çatışma halinde olabiliyor. Hayatta isteklerimizi gerçekleştirmek adına; çoğu zaman fedakârlıklar yapmamız, cesur kararlar almamız, sabretmemiz ve en önemlisi umut etmeye devam etmemiz gerekiyor. “One Day” (Bir Gün) tam olarak o en umutsuz anda pes etmeyen bir umudun hikâyesi. Umutsuzluğun içerisinde bir umut kıvılcımı. Şarkı aslında tüm bu hislerin en yoğun olduğu bir anda ve çok kısa bir sürede ortaya çıktı. Kişisel olarak bu şarkının beni daha güçlü ve umutlu kıldığını hissettim tüm bu süreçte. Umarım aynı hisleri tüm dinleyenlere yansıtabilmişimdir.

Sizin müziğiniz bizi dinlendiriyor, peki size nasıl bir etkisi var? Bu sizin için sadece bir iş mi, yoksa ruhunuza da ilaç mı?

Sanatın duygusunu her seferinde daha iyi yansıtabilmek ve sunabilmek adına yoğun bir çabam ve mesaim var. Fakat müzik tüm bu yoğun çabaya rağmen benim için hiçbir zaman bir “iş” konumunda olmadı. Ben müziği beni bana yeniden anlatan bir araç olarak görüyorum ve besteleme süreçleri aslında benim kendimle yüzleşmem anlamına da geliyor. Yayınlanması sonrasında ise, şarkının besteleme sürecinden uzaklaşarak daha farklı bir bakış açısı yakalayabiliyorum. O an bir dinleyiciye dönüştüğümde, hayatın akışında yer alan her duyguya yalın bir dille dokunan huzurlu ve keyifli melodiler dinleyebildiğimi düşünüyorum.  Bunları bir araya getirdiğimizde kendi müziğim benim adıma bazen yüzleşme, bazen bir tatlı anı, bazen keşke’leri, bazen huzuru, bazen saf bir heyecanı ifade ediyor.

Özel hayatınızda dinlediğiniz şarkılar neler? Spotify listenizi görmek istiyorum :)

Dinlemekten keyif aldığım piyano eserlerini derlediğim bir spotify çalma listesine sanatçı profilimden ulaşmak mümkün. Kendi tarzımın haricinde Barış Manço ve Cahit Berkay’ın yerleri çok ayrı elbette. Yabancı gruplar arasından Oi va Voi, son dönemlerde öne çıkan müzikleri ele alırsak Altın Gün grubunun tarzından çok keyif alıyorum. Zeyn`el, Surf Arabesk ve Hedonutopia de bana kalırsa ilerleyen dönemde adlarından daha da fazla söz ettirecek gruplar. Bunlardan bağımsız olarak Azeri müzikleri, İran müzikleri ve Balkan müzikleri keşfetmeyi de seviyorum.

Piyanoda “Çay Elinden Öteye” çalmıştınız, benim favorimdi açıkçası. Görüyorum ki istekler de çok geliyor, “Abi şunu da çalar mısın” diye yorumlar var her videonuzun altında. Mutlu musunuz gelen güzel yorum ve isteklerden?

Öncelikle “Çay Elinden Öteye” çok keyif alarak çaldığım bir yayın olmuştu.  Elbette her yorum, her öneri ve her geri dönüş bir sanatçı adına çok değerli ve beni çok mutlu ediyor. Ayrıca içerisinde ağırlıkla bulunduğum sosyal medya ve internetin de doğası buna çok uygun. Diğer yandan popüler ve genel kitle tarafından bilinen şarkı önerilerinden ziyade, keşif konusunda bana ufuk açan önerilerden daha çok keyif alıyorum.

Gelen istek parçalar için nasıl bir hazırlık yapıyorsunuz?  Kulaktan mı çalıyorsunuz hepsini yoksa notalarını çalışıyor musunuz?

İlk olarak o şarkıyı özel yapan noktaya yoğunlaşmaya çalışıyorum. Hangi his besteciyi o şarkıyı yapmaya itmiş olabilir? İcra eden ses hangi duyguyu bize aktarmaya çalışıyor? Bunlar üzerine kafa yoruyorum. Bu ön çalışma sonrasında ise piyano ile şarkıyı yeniden kurgulamaya çalışıyorum. Şarkıyı birebir çalmaktan öte, fark yaratmak benim adıma çok kıymetli. Zaman zaman şarkının tarzını değiştirmek, arabesk olarak tanımlanan bir şarkıyı klasik müziğin daha aşina olduğu bir tona getirmek,  bir türküyü bilinen formundan uzaklaştırmak hatta zaman zaman ara melodilerle şarkılara motifler eklemek en keyif aldığım konular. Bu noktalarda notalardan ziyade kulaktan çalarak ilerlemeyi tercih ediyorum.

Bundan sonra neler yapacaksınız? Hayalleriniz, hedefleriniz var mı?

Önümüzdeki yakın dönemde yayınlanacak 3 beste daha var. Önceliğimiz elbette onları en güzel şekilde sunabilmek. Ayrıca geçmişe oranla daha fazla konser verebilmek, insanlarla yüz yüze etkileşimi daha fazla yakalamak istiyorum. Daha uzun vadede ise edebiyat, resim, fotoğraf, sinema gibi farklı sanat dallarının bir arada olacağı fikirler hayal ediyorum. Fakat bu tür fikirleri hayata geçirmek oldukça yoğun çaba ve koordinasyon gerektiriyor. Diğer yandan ücra bir köy okulunda dinleti yapabilmek gibi müziğe veya piyanoya erişimi olmayan insanlarla bir araya gelme fikrim de uzun süredir var. Bu konuda da maalesef imkânları bir araya getirme şansım henüz olmadı. Umuyorum ki ilerleyen zamanda fırsatlar çıkacaktır.

Piyano eğitimi almaya yeni başlayanlara ve başlamak isteyenlere neler önerirsiniz?

Öncelikle bana gelen soru ve yorumlardan da yola çıkarak belirtmek isterim ki, piyano veya enstrüman öğrenmek için hiç bir yaş geç değildir. Hayat şartlarından kaynaklı olarak en ideal yaşta olmasa da, mümkün olan ilk fırsatta ilgi duyan herkesin bir enstrüman çalmayı öğrenmesini tavsiye ederim. Bunun müzik kulağınıza, kişisel gelişiminize ve hayata bakışınıza çok değerli dokunuşları olduğunu göreceksiniz. Diğer yandan kişinin beklentisine, yaşına, yeteneklerine ve tarzına uygun eğitimci ile buluşmasını çok değerli buluyorum. Bu eğitimci bana göre geleneksel yöntemler dışında bir mobil uygulama dahi olabilir. Önemli olan kişiye uygun olması. Son olarak unutmamak gerekiyor ki, piyano eğitiminde sabırlı ve sürekli olmak şart. Bu tür öğrenme süreçlerinde zorlanmak çok doğal. Pes etmemek gerekiyor.

Keyifli sohbetiniz için çok teşekkür ederim. Sizi tanımak çok güzeldi. Dilerim müziğiniz hiç susmaz, biz de hep huzurla dinleriz. Son olarak neler söylemek istersiniz?

Güzel sorularınız ve sohbetiniz için ben teşekkür ederim Yağmur Hanım.

SEHER DOĞAN: “İnsanı insana ancak şiir sevdirir” SEHER DOĞAN: “İnsanı insana ancak şiir sevdirir”