Anayasa’da değişiklik paketinin referandumu yaklaştıkça, siyasî partilerin faaliyetleri ve açıklamaları yoğunluk kazandı. Bu yoğunlukta dikkat çeken hususlardan biri, vatandaşları “Hayır” oyu vermeye çağıranların hukuki bir gerekçe ileri süremeyişlerdir. Dikkat çeken bir diğer husus ise, bu muhalif partilerin sözlerini dinlediği sanılan kitlelerin de önemli bir kısmının “Evet” diyeceğini ilan etmesidir. REFERANDUMUN BUGÜNKÜ GÖRÜNÜŞÜ CHP, MHP, DP yöneticilerinin başı çektikleri “Hayır” kampanyasında, her üç partinin eski-yeni mensupları arasında tercihini “Evet” olarak açıklayanların sayısı oldukça fazla. CHP’li iki milletvekili ile bazı belediye başkanları ve MHP’li çok sayıda “eski ülkücü” ile bazı ilçe başkanları da Anayasa değişiklik paketini desteklediklerini bildirdiler. DP cenahında ise, “Evet” diyeceğini açıklayanlardan birinin bu partinin önceki genel başkanı Sayın Süleyman Soylu olması, o camiadaki büyük bir kitlenin tercihini göstermektedir. Esasen şehit Adnan Menderes’i unutmayan ve Süleyman Demirel’in askerî müdahalelerle “altı kere gitmiş, yedi kere gelmiş” olmasını hazmedemeyen o camianın tercihinin “Evet” doğrultusunda olacağı kolayca tahmin edilebilir. Nitekim Soylu’nun genel başkanlığı döneminde İstanbul il ve ilçe teşkilatlarında yöneticilik yapmış olan birçok DP’li, yaptıkları müşterek basın açıklamasıyla kendisini desteklediklerini bildirdiler. CHP, MHP ve DP’nin yönetim kadrolarının yaptığı ise bu şahıslar hakkında partiden ihraç uygulamalarından bahsetmek. Bir diğer muhalif parti olan BDP ise, seçmenlerinin sandığa gitmeleri halinde “Evet” oyu vereceğinden endişe ediyor olmalı ki, “referandumu boykot” çağrısı yapıyor. BBP, daha ilk günden Anayasa değişikliğine destek verdiğini açıklamıştı. SP de genel başkan düzeyinde aynı açıklamayı yapmıştı, ancak “Millî Görüş” hareketinin kurucu lideri Sayın Necmettin Erbakan’ın net bir açıklama yapmamış olması, o camiadan gelecek desteğin miktarını meçhul bırakmıştı. Geçtiğimiz günlerde Erbakan Hoca’nın da “Evet” doğrultusunda çağrı yapması, SP seçmenlerinin de oyunun rengini belli etmiş oldu. Şu andaki duruma göre, Anayasa değişiklik paketinin referandumda büyük bir farklılıkla kabul edileceği görülmektedir. Nitekim geçtiğimiz günlerde Marmara Sosyal Araştırmalar tarafından yapılan ankette “Evet” oyları %45,7 çıkarken, “Hayır” oyları %37,6 çıkmıştır. Üstelik bu anket, Erbakan ve Soylu’nun açıklamalarından daha önceki tarihe aittir. Referandumdan en büyük rahatsızlık ise MHP’de görülmektedir. MHP, ARKADAŞLARINA HAKARET EDİYOR 12 Eylül 1980 öncesinde MHP ve ülkücü kuruluşlarda aktif olarak bulunmuş “eski ülkücüler” arasından birçok şahıs, çeşitli medya kuruluşlarının sorusu üzerine Anayasa değişikliğini desteklediklerini açıklamaktadırlar. Bu arada ben de 22 Temmuz 2010 tarihinde Yeni Şafak gazetesinde ve Kanal24 televizyonunda şahsımla yapılan röportajlarda tercihimin “Evet” demek olduğunu gerekçeleriyle anlattım. MHP’de çok üst düzeyde görev yapmış olup hâlen gazetemizin değerli yazarlarından olan Sayın Abdullah Kılıç da 3 Ağustos 2010 tarihli Zaman gazetesinde, aynı doğrultudaki görüşlerini açıkladı. Çeşitli illerdeki tanıdığımız/tanımadığımız birçok arkadaşımız da değişik medya organlarına aynı şekilde demeçler vermektedirler. MHP’de görünen en büyük hata, bir kısmı hâlen kendi çatısı altında bulunan fakat referandumdaki tercihlerini “Evet” olarak açıklayan o “eski ülkücüler”e çok sert tepki göstermesidir. Aslında bugünkü MHP’nin en üst seviyede yönetiminde bulunan bazı şahıslar, geçmişte bizim en yakınımızda bulunmuş arkadaşlarımızdır. Hangi hakla bizlere emredercesine tavır takınmalarını anlamamız mümkün değildir. Kaldı ki, Anayasa değişiklik paketine “Hayır” denmesini istemelerinin hiçbir mantıki ve hukuki gerekçesini de söyleyebilmiş değiller. ANAYASAYI İNCELEYELİM İktidar partisine yönelik “İhanet, komplo” gibi bir takım dayanaksız suçlamalarını ve “Yüce Divana göndermek” gibi sloganvarî ifadelerini bir kenara koyarsak, CHP ve MHP’nin halka hitaben yaptıkları konuşmalarda, Anayasa değişiklik paketinin ekonomik sıkıntıları gidermediği şeklinde açıklamalarla oyalandığını görürüz. Bu durumda, mevcut Anayasa’daki ekonomik yaklaşımların daha iyi olduğu ama iktidarın onları değiştirdiğini mi anlayacağız? Öyle görünüyor ki, demokrasinin ve anayasanın manasını ve değişiklik paketinin mahiyetini A’dan Z’ye konu edinmek gerekmektedir. Gelecek yazımızdan itibaren onu yapmaya çalışalım.