Röportajlar

Parlayan Bir Yıldız: Fatma Doyuk

Abone Ol

Fikriye Kesti Ünker&Yusuf Tolga Ünker

Bizlere biraz kendinden bahsedebilir misin?

Eskişehir’de doğdum ve büyüdüm. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimimi burada tamamladım. Ardından Balıkesir Üniversitesi Endüstri Mühendisliği lisans programını tamamladım. Hayat bizi bazen başka yerlere sürükleyebiliyor fakat çocukluk yıllarımdan itibaren hayalimde hep oyunculuk vardı dolayısıyla mühendislik mesleğini bırakmam çok uzun sürmedi. Ardından Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk bölümünü kazandım. Burada eğitimim devam ediyor.

Şiir okumayı da yazmayı da çok severim. Olabildiğince farklı konulardan kitaplar okuyarak kişisel gelişimim için vakit harcarım. İnsanlarla sohbet etmeyi farklı bakış açılarını gözlemlemeyi çok severim. Masa tenisi oynamaktan büyük keyif alırım. Düzenli olarak yoga yapıyorum. Bedenime ve zihnime mümkün olduğunca iyi bakmaya çalışıyorum. İnsanın en büyük yatırımı kendine yapması gerektiğini düşünüyorum.

Oyunculukla ilgilenmeye nasıl başladığını anlatır mısın?

Bu soruya belirli bir tarih verirsem yanlış olur. Küçüklüğümden beri aile ya da arkadaş ortamlarında gözlem yaptığım kişileri ya da zihnimde canlandırdığım durumları sahnedeymiş gibi oynardım. Yaşım büyüdükçe de bu tutkum artarak devam etti. Belli bir noktadan sonra gerçek sahneye ihtiyaç duymaya başlıyor insan. 

Bugüne kadar hangi oyunlarda yer aldın?

Othello, On İkinci Gece, Ivanov, Hırçın Kız ve Macbeth oyunlarında okulumun bünyesinde oynama fırsatı yakaladım. Öte yandan Çıkmaz Sokak Tiyatrosu’nda yeni sezonda seyirci ile buluşacak olan Üç Dişi Ejderha ve Satılık Ruh oyunlarında yer almaktayım.

Sence oyunculuğun kolay ve zor yanları var mı?

Oyunculuk keyifli ve eğlenceli olduğu kadar yorucu ve yaşam boyu öğrenme sürecine bağlı bir meslek olduğu için kolay ve zor tarafları elbette var. Bunu hayat boyu sürecek olan bir yolculuk olarak görüyorum ve bu yolculukta olmaktan çok memnunum. 

Karakterleri nasıl çalışıyorsun?

Teknik bilgilerin yanı sıra öncelikle o karaktere sahip insanlar çevremde var mı diye gözlem yapıyorum. Daha sonra “o” kişiden “ben” yaratmayı amaçlayarak organik bir karakter hedefliyorum.

   

Örnek aldığın bir oyuncu var mı?

Haluk Bilginer, Perran Kutman, Zerrin Tekindor, Jennifer Lawrence ve Leonardo DiCaprio diyebilirim.

Kariyerin için ileriye yönelik bir planın var mı? Önümüzdeki 10 yılda kendini bir oyuncu olarak nerede görüyorsun? Yurt içinde mi yoksa yurt dışında mı çalışmayı düşünüyorsun?

Öncelikle ülkemde iyi projelerde yer almayı hedefliyorum. Eğer bir proje çıkarsa ve o zamanki şartlar elverirse yurt dışında da ülkemi temsil etmek isterim.

   

Keşke bu rolü ben oynasam dediğin bir karakter var mı?

Spesifik olarak keşke bu karakteri oynasam demekten ziyade bir oyuncu olarak verilen karakterden beklenenleri sergileyerek seyircide kalıcı bir iz bırakmak daha önemli. Fakat bir karakter seçecek olsam bu; oyunculuk yolunda ilk adımlarımı attığım “Hürmüz” karakteri olurdu.

Tiyatro mu yoksa sinema mı senin için daha ön planda?

Hedeflerim arasında sıkı bir tempoyla her iki alanda da çalışmak olduğu için birini diğerinden ön planda tutmuyorum. 

  

Umut Işığı projesi sana nasıl geldi? 

Sınıf arkadaşım sayesinde Umut Işığı projesi ile tanıştım ve iyi ki oldu diyorum.

Projeyi ve senaryoyu okuyunca ne hissettin? 

Dönem filmi olması, konusu beni çok etkiledi ve heyecanlandırdı. Senaryoyu okuduktan sonra bir an önce çekimlerin başlamasını istedim.

Rolü kabul etmende etkili olan şey ne oldu? 

Benim açımdan güzel bir deneyim olacağına inandım ve hislerim beni yanıltmadı. Oynadığım karakterle aramda birçok ortak nokta buldum. Bu şansı elde ettiğim için mutluyum. 

Sette çekim süreci nasıldı? 

Başta yönetmenimiz olmak üzere işini titizlikle yapan ve takdir ettiğim birçok insan tanıdım. Ekip ruhunun ön planda olduğu çok keyifli bir çekim süreci geçirdik. 

  

Ve son olarak Proje hakkında neler söylemek istersin?

Hak ettiği yerlere geleceğine inandığım ve bir parçası olmaktan mutluluk duyduğum bir proje olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

   

Bizler de, Fatma’ya, Umut Işığı filmimizde yer almasından dolayı teşekkür ediyoruz. Ayrıca bu keyifli söyleşimiz için de kendisine teşekkür eder, çalışmalarında başarılar dileriz. 

UMUT IŞIĞI EKİBİ

Yönetmen: Yusuf Tolga Ünker

Yapımcı: Fikriye Kesti Ünker

Senaryo: Fikriye Kesti Ünker&Yusuf Tolga Ünker

Cast Sorumlusu&Oyuncu Koçu: Doğan Balcı

Oyuncular:

Fatma Doyuk/Rebekka Abraham

Tuğcan Eğüz/Rachel Abraham

İshak Burak Ocak/Markus Eickman

Kıvanç Hatırnaz/Yosef Abend

Bensi Elmas/Mösyö Henri

Kurgu: Devrim Akteke

Yönetmen Yardımcısı&Yürütücü Yapımcı: Merve Köse 

Görüntü Yönetmeni&Kameraman: Abdulhalim Erez 

Kamera Asistanı: Bedirhan Demir

Yapım Asistanı : Deniz Sarpbaş 

Sanat Yönetmeni: Doğa Örter

Sanat Yönetmeni Yardımcısı: Zehra Açma 

Set Fotoğrafçıları: 

Zehra Açma

Deniz Sarpbaş 

Işık & Ses : Batuhan Dişbudak 

Işık Asistanı: Sarper Beşer 

Danışman: Öğr. Gör. Halil Ergin

Umut Işığı Film

Yönetmen: Yusuf Tolga Ünker

Yusuf Tolga Ünker: “Holokost ile Yüz yüze” ismini verdiğim projemi daha ileriye taşımak adına sinema sanatta yeterlik öğrencisi olarak bir film çekmek istedim ve senaryo üzerinde çalıştım. Eşim Fikriye Kesti Ünker’in desteği ve fikirleri ile ortaya güzel bir proje çıktığına inanıyorum.” 

Filme pek çok kişi destek verdi. Melike Saba Akım, Hakan Aytekin, Murat Fevzi Gezer ve Gürhan Elmalıoğlu senaryo konusunda, çevirilerde Meltem Sian Lewis, semt seçiminde Mois Gabay, sponsorluk hususunda Yusuf Besalel, Moiz Çukurel, Norbert Podlesny, Mina Dussan, babası bir Holokost kurtulanı olan ve babasının toplama kampında bulunduğu süre boyunca saklamış olduğu fotoğrafı filmimde kullanmama izin veren ve de katkıda bulunan Jennie Schneider, Susan ve Stuart May çifti, Susan ve Henry Rose çifti, Rabbi Victor Urecki, “Bir Sabah Galata’da Uyandım” isimli kitabından alarak Mösyö Henri karakterini filmimde kullanmama izin veren Suzan Nana Tarablus, Yosef’in mektubunu Yiddişçe’ye çeviren Rav. Mendy Chitrik ve Yiddişçe el yazısı ile mektubu ve notu yazan Yermiyahu Ahron Taub, Filmde rol alan Tuğcan Eğüz, Kıvanç Hatırnaz, İshak Burak Ocak, Fatma Doyuk, Bensi Elmas, sesleri ile katkıda bulunan Forti Barokas ve Karen Sarhon ve oyuncuları bulma ve belirlemenin yanı sıra görüş ve önerilerde de bulunan Doğan Balcı, Maltepe Üniversitesi Medya Merkezi’nin stüdyosunun kullanımı ve teknik ekipman gibi konularda yardımcı olan İlker Ulukan, Reji ve teknik ekibin hazırlanması ve yönetiminde Halil Ergin, Rotoscope tekniği ve kurgu ve teknik bilgi paylaşımında bulunan Devrim Akteke’ye çok teşekkür ederim.

Hikâyemiz, 1939’da Rachel’in Polonya’dan İstanbul’da yaşayan kuzeni Rebekka’nın yanına gelmesini ve her ne kadar savaştan kaçsa da yine de antisemitizmle yüzleşmek zorunda kalmasını anlatıyor. Türk olduğunu gösteren belgeleri ile Türkiye’ye ayak basan Rachel’in savaş ve soykırımdan kurtulmasını, İstanbul’da kaldığı süre zarfında yaşadığı bunalım ve nişanlısı Yosef’e olan aşkı ve özlemi de kurgumuza ekledik. Milyonlarca kişinin öldüğü bir savaştan sembolik olarak; “Bir canı kurtarmak tüm insanlığı kurtarmaktır” diyen Yahudilerin önemli öğreti kitabı Talmud’un bu sözünü ve Kuran’daki “Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur” ayetini de (Maide Suresi-32. Ayet) yansıtacağını umuyoruz. Filmimiz ile bireyin özgürlüğü ve yaşamın kutsallığını ifade eden bu söz ve ayet arasında yakınlık kurulacağını öngördük. Filmimizin, hangi dinden ya da hangi ırktan olursa olsun, insan insandır düşüncesini ifade etmesini amaçladık. Aynı şekilde insan olmanın kıymetini ve her hayatın çok özel ve değerli olduğunu vurgulamak istedik... Bu nedenle az sayıda karakterin bulunduğu bir yapıda gerçekleştirdiğimiz projemizde, ailesinden istemeyerek ayrılan genç bir kadının kurtuluşunu ve geleceğe dair umudunu anlatmaya gayret ettik. Filmimizin kurgusunda ise, savaş ve soykırımın karanlık atmosferini farklı renk tonları kullanarak, dönemin sanat akımını da düşünerek ekspresyonu yüksek çizimler ve renkler kullanmayı planlıyoruz.