Ülkemizde son yıllarda yaşanan ekonomik sorunlar ve işsizlik nedeniyle kolay ve hızlı para kazanmak isteyen gençlerimiz son dönemlerde oyunculuk ve mankenlik gibi popüler mesleklere yönelmesine neden olmuştur.  Yaşanan yoğunluktan dolayı oyuncu olmak isteyen ama oyuncu olmak için hangi yolları izlemesi gerektiğini bilmeyen arkadaşlarımız için ‘’Nex Way Management’’ menajerlik ajansının kurucu ortağı Deniz Muratoğlu tüm merak edilen konuları konuştur.  

Deniz bey işin temelinden başlarsak sizce oyunculuk nedir ? kimlere oyuncu denir ?

 Genel olarak oyunculuk; bir karakteri ya da verilen metni canlandırmaktır. Evde eşinize, akrabalarınıza, bir parkta banktaki birkaç insana, tiyatro sahnesinde seyircilere ya da dizi, sinema da seyircilere bir metin oynuyor ya da bir karakteri canlandırıyorsanız siz oyuncusunuzdur. Bir insana oyuncu olduğu tespitinde bulunan bir merci yoktur, sanat görece olduğu için oyunculuk yapmaya çalışan kişi de, yapan kişi de kendine göre ve ona bu sıfatı yakıştıran kişilere göre ‘’oyuncu’’dur. Motivasyonunuz diğer insanlar ve saydığım kategorilerdeki seyircilerse o zaman onların beğenileri söyler bunu size.

 Sizin tanımızdan yola çıkarak o zaman herkes Oyuncu olabilir mi?

Evet isteyen herkes olabilir ve herkes birazda oyuncu değil midir zaten ? Felsefenin ötesinde erkek çocuğu ilk başta babayı ve sonra çevresinde saygınlık gördüğünü düşündüğü insanları rol model alır ve onları taklit ederek oynar hayatta, ve bunu öyle benimser ki oynamaz canlandırır, o beğendiği karakter olmaya başlar. Ama herkes tiyatro oyuncusu, dizi, sinema oyuncusu olabilir mi derseniz işte orda herkes tiyatro, dizi, sinema, reklam oyuncusu olamaz diyebilirim. 

 Neden herkes oyuncu olabilir ama tiyatro, sinema, dizi, reklam oyuncusu olamaz?

Çünkü hepsinin farklı mecraları, kitleleri ve alıcıları vardır. Özetlemeye çalışacağım; Parkta, evde oynadığınızda beklenti düşüktür, karşımızdakiler bizi seven beklentisi olmayan kişilerdir, genelde belli bir zaman, para vs. ayırmamışlardır. Ama bir tiyatro ’da en başta sahne beklenti yaratır, daha sonra izlemeye gelen seyircilerin ayırdıkları zaman, geldikleri yol ve belki de ödedikleri para beklentiyi arttırır. Aynı şekilde dizi, sinema ve reklamlar, özellikle dizi ve reklam filmleri ticaridir. Oyunculuk ve görsel sanatı; dikkati, ilgiyi çekmek için kullanan ticari yapılardır. Burada beklentiler en yüksektedir, yine izleyicinin beğenisiyle ortak hareket eden yapımcılar, yönetmenler, tv kanalları vardır. Bizim toplumumuzda özellikle diziler en çok izlenen programdır. En çok para harcanan ve kazanılan programda dizilerdir. 

Bir menajer nasıl oyuncu seçer ya da dizi, sinema ve reklam oyuncusu olmak için gelenleri neye göre seçer?

En başta oyuncu olmak için yeteri kadar istek ve inancı olmalı; gereken zahmette bulunmalı, hayır kelimesini kolay kolay kabul etmemeli ve gerçekten seviyorsa ısrar etmeli, dış motivasyonluysa bırakabilir küsebilir ve bu özgüven düşüklüğü göstergesidir. Tv işinde maalesef özgüven yüksekliği şarttır ama bunu asla kibir, yüksek egoyla karıştırmayalım. Bu tür kişiler genelde bir iki projeden sonra ortadan yok olurlar. Sağlıklı özgüven kendimizin de dahil herkesin, tüm insanların sosyal statüsü ne olursa olsun değerli olduğu görüşüdür. Bu kişiler kazanır, yönetmen ’den de gelebileceği gibi setteki çaycıdan da hayatının fırsatı gelebilir… Bu tabi fırsat gelsin diye yapılacak bir özveri değil içten gelmesi gereken bir öz değerliliktir ama dediğim gibi herkese değer veren kazanır her zaman. Bunun örneklerini yaşamış, görmüş biri olarak konuşuyorum. Görsel ve yetenek olarak bahsedersek: Tv ticari olduğu için hep en iyisini ve belli bir algı da olanı ister, aslında reklam ve dizilere dikkatli bakarsak nasıl tipler ve oyunculuklar istediklerini görebiliriz. Reklam için (istisnalar hariç) aydınlık yüzler, kesinlikle güven veren markayı temsil edebilecek yüzler ve yine projeye göre oyunculuk yeteneğinin az gerektiği ya da çok gerektiği oyuncular seçilir, reklamların amacı dikkat çekmek ve tv’yi izlerken biraz dalmış izleyiciyi uyandırıp ‘’bizi gör ve duy, bu ürüne ihtiyacın olduğunu hisset, git ve al’’ demektir. Bu reklamlar aslında tv’nin geçim kaynağını sağlayan ve dizilerin, tv’de gördüğünüz tüm programların yayınlanma amacıdır. Yani reklamları izletmek için diziler yapılır ve kanallar prime time dediğimiz en çok tv izlenilen zamanda kendi kanallarını, reklamlarını izletmek için yarışır. Bu yüzden de dizilerde en iyi senaryoyu, en iyi yönetmeni ve en iyi oyuncuları, yüzleri ararlar. Burada bahsetmem uzun olabilir ama dizi’nin, reklamın, sinemanın kendine göre yüzleri, tipleri, ve sesleri vardır. 

 En çok istenilen dizi oyunculuğu nasıl bir oyunculuk gerektirir?

Başroller için genelde celebrity, yani ünlü oyuncu isterler yine izleyiciyi projeye çekebilmek için. Ünlü oyuncuların maliyetleri yüksek olduğu için bütçeler ünsüze ve figürana kadar katlanarak düşer. Bu sektörde gerçekten yüksek kazanabilmek, popüler olmak için hedefinizi ünlü ya da semi celebrity yani yarı ünlü olmaya çevirmelisiniz. Hiç varamayacak olsa bile oyuncunun hedefi buralarda olmalıdır ki gelişebilsin. Genelde yakışıklı, karizmatik erkek ve etkileyici çok güzel kadınları seçtikleri doğrudur tv’de de gördüğümüz gibi ama bazılarının onlar hakkında konuştuğu gibi yeteneksiz olduğu görüşlerine katılamam, istisnalar hariç geneli güzel olmakla kalmayıp kesinlikle yeteneklidir de. Ana akım kanalların dizileri için haftalık maliyet milyon TL’leri bulurken yeteneksiz insanlara para harcamayacaklarını aklımızdan çıkarmamalıyız. 

Tv oyunculuğuna yeni başlayacak olanlar ve kariyerlerinin başında olanlar için tavsiye veya gereklilikleriniz nelerdir?

Tv en başta görselliğe bakar ve illa güzel/yakışıklı olmak şartı yoktur ama daha önce de dediğim gibi ‘’dikkat çekicilik’’ ister. Bu karakteristik olmayı da gerektirir, bu tür insanlara ışığı var derler, ekran ışığı var derler. Bu yeri gelir görüntüsüyle de değil sesi ve oyunculuğuyla ön plana çıktığı gibi yeri gelir hepsi bir arada olur. Şener Şen, Kemal Sunal, Adile Naşit gibi isimler yakışıklılık, güzellik değil oyunculukları, sesleri, karakteristik oluşlarıyla ön plana çıkmış kişilerdir ve karakter oyunculuğu da başrole götürebilir çektiği ilgi oranında. Başrollerden çok bahsetmiş olabilirim ama oyunculuğun göstergesi değildir asla ve çoğu karakter oyuncusu başrollerden çok daha iyi oynar ama piyanoyu, kemanı ne kadar ustaca çalarsanız çalın sahnede ön plandaki solist ünlenir, dikkat çeker bilirsiniz. Hal bu ki başrolünden figüranına, yönetmeninden çaycısına kadar bir ekip işidir. En küçük taş olmazsa o bina da olmaz. 

Peki oyuncu adayları kendisinin neye uygun olup olmadığını nasıl bilebilir?

Görüştüğü, başvurduğu menajer veya ajans yetkilileri genelde doğru bir şekilde oyuncu ve adayların potansiyellerini, yeteneklerini görür ve ona göre bir geri dönüş sağlar ya da başvurularını kabul etmeyerek uygun olmadıklarını gösterir. Amacınıza uygun menajer/ajansa başvurmanız çok önemlidir. Ana cast yani devamlı bir rolde kariyer yapmak isteyen birisi figüran ajansına giderek ancak zaman kaybeder ve belki kariyerinde kötü bir başlangıç yapabilir. Yine figürasyona uygun olan adaylarda menajer veya ana cast ajanslarına giderek zaman kaybedebilir veya kaybettirebilir. Kendimizi bilmek, olabildiğince kendimizin farkına varmakta zaman ve seçimler için önemlidir. 

 Sizin oyuncu adaylarında en sık gördüğünüz, karşılaştığınız durumlar nelerdir?

 İstisnasız hepimizin içinde en yüksek potansiyel bulunur. Yani biz aslında her şey olabiliriz. En iyi oyuncu da, en iyi doktor da, en iyi mühendiste olabiliriz. Ve yolun başında yüksek bir motivasyonumuz, umudumuz varsa kendimizdeki bu en yüksek potansiyeli görür deyim yerindeyse; arabayı 5. viteste kaldırmaya çalışırız. Çoğu oyuncu veya adaya ‘’evet harika bir oyuncu olabilirsiniz ama şu anda yolun başındasınız ve önünüzde belki de uzun bir yol var’’ demek isterim. Oyunculuk zaten sonu olmayan bir yolculuktur. Genelde de menajer ve ajanslara oyuncu olmak için değil tv’de ünlü olup, ya da bir karakter oynayıp rahatça yaşamak, kolay ve yüksek paralar kazanmak için gelirler. Evet bunlar oluyor ve olabilir ama genelde ya çok yüksek Tanrı vergisi bir yetenek/görünüş/ses’le ya da çok çalışmak, oyunculukla ilgili uzun bir yolculuğa çıkmakla oluyor. Oyuncu olmak isteyenle kolay para kazanıp ünlü olmak isteyeni nasıl ayırt edebiliriz derseniz;  en başta gerçekten oyuncu olmak isteyen sokakta, parkta bir bankta, evinde ya da amatör bir tiyatroda da belki alkıştan başka bir beklentisi, yüzde gülümsemeden başka bir beklentisi olmadan oynayan kişidir.  Tv oyunculuğunda da aynı şey geçerli, eğer ki oyuncu günümüzdeki teknolojinin sağladığı kolaylıklardan bile faydalanmaz, kendini en azından birkaç günde bir telefonuyla videoya çekerek oyunculuk çalışmazsa gerçekten oyuncu olmak isteyip istemediğini sorgulasa iyi eder. Tv’de ki oyuncuların geneli bir anda bulundukları yere gelmemişlerdir. Bizim bir anda dikkatimizi çekseler de evvelinde oyunculukla ilgili hayli çalışmaları vardır. Bu yüzden adım adım ilerlemeyi bilmek, en çok zorlanılan noktanın da kalkış, başlangıç olduğunu ve birçok kişinin kendisinin yeteri kadar istek ve inanç duymadığı için bu noktada kendilerini elediklerini bilmelerini isterim.