Kıtlık olsun diye çalışan devletler var. Üretimin baltalanması ve tedarik zincirlerinin kırılmasıyla bütün dünyada gıda fiyatlarını arttırıyorlar.

Buğday tarlaları, ormanlar yanıyor, hayvanlar yok ediliyor. Diğer ülkelere göre Türkiye’de teröristlerce çok daha fazla arazi ve orman yanıyor. Manisa'da 100 dönüm, Adıyaman'da 40 dönüm, Kahramanmaraş'ta 150 dönüm ve son olarak Mardin'de 70 dönüm buğday tarlası yanarak kül oldu. Benzer yangınlarda 1000 dönümden fazla buğday tarlası ekilemez hale geldi. Mardin de şu ana kadar 4 bin dönüm arazi yangını meydana gelmiş. Batman da her gün bir yerlerde yangın çıkıyor, sadece bir yerde 70 dönüm yandı.

Manisa 1 haftada sürekli bir ilçede tarım arazisine yakın yerde yangın çıktı. Manisa Kula’daki yangın 1 gün sürdü. Urfa’da da ceylan park tarım çiftliği yandı. Köylerde 100 dönüme yakın arazi yandı. Diyarbakır’da da her gün yanıp kül oluyor emekler. Gecen senede Mardin’den Manisa’ya kadar tarlalar yandı. Tarsus, Ceylanpınar, İslâhiye, Alaşehir, Nusaybin’de onlarca yılda yanmayan ormanlar, 10 günde; onlarca yıldır yanmayan buğday tarlaları ise 1 haftada yandı. Teröristler tarafından yakılan tarla ve ormanlarla beraber eko sistemi de yok ediyorlar.

Amerikalı çiftçiler, "Hükümet, ürettiğimiz ürünleri yok etmemiz için değerinin bir buçuk katını teklif ediyor. Dünya üzerinde yapay bir kıtlık yaratmak için çalışıyorlar" diye açıklamalar yapıyor.

Yapay kıtlık için önlem alan Çin, dünyanın buğdayını satın aldı ve stokladı. Çin, ayrıca halka da gıda stoku yapmaları için çağrı yaptı. Bir ekonomi terimi olarak kıtlık prensibi sınırlı kaynaklar karşısında sınırsız taleplerin olmasını ifade ediyor.

Bir ekonomik sistemde yeterli teknoloji, hammadde, bilgi ve üretim kapasitesi olmasına rağmen bir malın ya da hizmetin bilerek pahalı, az veya kısıtlı arz edilmesi tekel, kartel, patent hakkı, telif hakkı, kavramlarıyla ilgilidir.

Bilim insanlarına göre: "Kıtlık Etkisi, insanların kıt olan bir nesneye daha yüksek, bol miktarda bulunan bir nesneye ise daha düşük değer vermesine neden olan bilişsel önyargıdır." Bu psikolojik ilkenin temelidir. Kişi beyni kıtlığı daha yüksek talep ve ayrıcalıkla ilişkilendirir; otomatik olarak bu tür nesnelerin kıt olduğunu varsayar. Çünkü herkes onları satın almak için sıraya girer.

Başka bir bilişsel önyargı daha vardır buna, bandwagon etkisi ya da daha resmi olarak sosyal kanıt deniyor. Sosyal kanıt, tüketicilerin kıtlık iddialarını yorumlama biçimini güçlü bir şekilde etkilemektedir. Başka bir deyişle, sınırlı sayıda bulunan ürünler ilgi uyandırır; kıtlık kişiyi yüksek değere ikna eder ve hemen hazırda bulunan bir üründen daha cazip hale gelir.

Kıt olan satar. İnsanların kıtlık pazarlama tekniklerine karşı koyamamasının nedenleri kasıtlı yönlendirmelerdir. Bu psikolojik yönlendirmelerden sonra, nasıl karşı koyabilirler ki?