Röportajlar

NİLÜFER KURT: BİR GÜN KÜLLERDEN DOĞACAĞIM

Abone Ol

Dizilerin Hanım Ağası, podyumların harbi mankeni, müzik dünyasının kadife sesi ve sahnelerin güzel sunucusu… On parmağında on marifeti var Nilüfer Kurt’un… Bir döneme damga vuran Kurt,  Türkiye’nin en önemli top modellerinden biri olmayı başaran tescilli güzellerimizdendir… 1976 yılında Diyarbakır’da dünyaya gelen Nilüfer Kurt, doğduktan 15 gün sonra ailesi ile birlikte İzmir‘e göç etti. İzmir’de büyüdü iki şehrin kültüründe yetişti… Daha genç yaşında canından çok sevdiği annesi ve babasını trafik kazasında kaybeden Kurt’un hayatı Yeşilçam filmlerini aratmayacak türden…  Ünlü sanatçı yıllar sonra ilk kez Önce Vatan’a konuştu. Haydi buyurun keyifli sohbetimize..

BİZE BİRAZ KENDİNİZDEN SÖZ EDER MİSİNİZ?

Ben Diyarbakır’da dünyaya geldim, İzmir’de büyüdüm. Daha çocuk yaşlarda mankenliğe, şarkıcılığa, oyunculuğa karşı büyük hevesim vardı. Büyük bir azim ile bu hayallerimi gerçekleştirdim. Mankenlik, yapımcılık, sunuculuk, oyunculuk ve şarkıcılık yaptım. 1990'lı senelerin başlarında TRT Türk Sanat Müziği Korosu sınavlarına kendimi deneme amaçlı girdim ve sınavı kazandım. Fakat sınava o dönemki çeşitli sorunlar sebebiyle farklı bir isimle girdiğim için kayıt yaptırmadım.(Gülmeye başlıyor…) yani  mankenlikle başladığım sanat hayatıma  sunuculuk, oyunculuk ve hep yapmak istediğim şarkıcılığı da ekledim. 1997 yılında Prestij Mankenlik Ajansı'nı devraldım. Daha sonra "Örümcek" dizisindeki "Neslişah" karakteriyle kamera karşısına geçtim. Dizideki oyunculuğum yapımcıların dikkatini çekmişti. Bu dizinin hemen ardından  2000 yılında "Hanım Ağa" dizisiyle büyük çıkış yakaladım. Bu diziden sonra bana ‘Hanım Ağa’lakabı takıldı. Sanat dünyası beni bu lakabımla tanımaya başladı…

LAS VEGAS'TA ÜLKEMİZİ TÜRKİYE GÜZELİ OLARAK TEMSİL ETMİŞTİNİZ SONRA MAKNELİK AJANSI AÇMIŞTINIZ BİRAZ O GÜNLERDEN SÖZ EDER MİSİNİZ?

1997 yılında Prestij Mankenlik Ajansı’nı Emel Yıldırım‘dan devraldım. Burada genç mankenler yetiştirdim. 1999 yılında ise  LasVegas'ta ülkemizi Türkiye güzeli olarak temsil ettim. Bu çok güzel bir duyguydu.

OYNAYACAĞIM ROLÜN BENİ BULACAĞINA EMİNİM

SON ZAMANLARDA SİZİ NEDEN EKRANDA GÖREMİYORUZ?

Son zamlarda sektörde olamamamın sebebini bende bilmiyorum. Yapımcıların karakteri nasıl bulduklarını ve oyuncuları neye göre seçtiklerini bilmiyorum. Belki akıllarına gelmedik. Bu arada teklifler gelmiyor değil, bende bu anlamda seçici biriyim. Oynayacağım rolün beni bulacağına eminim. Merhum Ömer Lütfi Mete ,bir eşkıya kadının hayatını çekecekti. Değişik bir yüzümün olduğunu söylemişti. Beni bu projede oynatmayı çok istemişti. Ancak ömrü vefa etmedi. Bu projeyi hayata geçirmeden aramızdan ayrıldı. Nurlar içinde uyusun..

MÜZİK HAYATINIZ NASIL BAŞLADI?

Müzik benim hayatım… 12 yaşından beri tasavvuf müziği ve klasik Türk ve Batı Müziği aşığıyım..repertuarım çok geniş ama hobi gördüm hep…Bir yerde sahne almak beni heyecanlandırmıyor. Hep birinci aşk bende oyunculuk ve sunuculuk… Bir iş aşkla yapılırsa güzel olur. Onun için müziği iş olaak gören arkadaşlar bu işi daha büyük aşkla yapar. Müzik benim için huzur ifade ediyor. Müzik ve oyunculuk aslında bir bütündür . Sesin olmalı auranolmalı ,farklı fizik ve yüzün olmalı, tabi en önemlisi kültür ve eğitimin olmalı.

YEŞİLÇAM OYUNCULARINA İMKAN VERİLMELİ

PEKİ SİZCE YEŞİLÇAM OYUNCULARINA PROJELERDE NEDEN YER VERİLMİYOR?

Yeşilçam oyuncularının neden dizi ve sinemalarda olmadığının cevabı ise, bana göre bir gün  akıl  edecekler. Onlara teklif sunulup  imkan verilmeli. Her biri ayrı bir değer, yeni neslin olnarı büyük bir hayranlıkla izleyeceklerine inanıyorum. En güzel örneği Perihan Savaş, Nebahat Çehre… Oyunculuklarıyla büyülüyorlar. Onlara verilen bu imkanlar diğer Yeşilçam oyuncularına da verilmelidir. Saygıdeğer yapımcıların bunu yapacağına da inanıyorum.

PODYUMA İLK ÇIKTIĞINIZ ANI BİZİMLE PAYLAŞIR MISINIZ?

Podyum hayatım çok uzun oldu. Çünkü severek yaptığım işimdi. İlk podyuma çıktığım zaman heyecanlanmamıştım. Ancak doğumdan sonra Pera Palas’ta çıktığım defilede göz yaşlarıma hakim olamamıştım. Uzun bir süre ara verdiğin podyuma çıkmıştım. Podyuma çıktığım an itibarıyla alkış tufanı başlamıştı. Herkes ayakta beni alkışlıyordu. Bu hayatımın en duygu dolu anıydı. Bu kadar sevildiğimi bilmiyordum… Podyumda hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım.

YENİ PROJELERİNİZ VAR MI?

Yeni proje şuan yok. Ancak merhum Ömer Lütfi hocamın projesini hayata geçirecek bir yapımcı olursa o projede seve seve oynarım. O proje benim hayalimdi…

HALA HALKIN HANIM AĞASIYIM

HANIM AĞA LAKABI NEREDEN GELİYOR?

 Hanım Ağa lakabı bana STAR TV’ye çektiğim diziden kaldı. Beni dizideki o karaktere o kadar çok yakıştırdılar ki anlatamam. Düşünsenize hala nereye gitsem insanlar kalkıp ceket ilikleyerek ‘Hoş geldiniz Hanım Ağa’ diyorlar. Bu bana onur veriyor. Bu oyunculuğumun halka geçtiğini gösteriyor.

YENİ JENERASYON OYUNCULARI NASIL BULUYOR SUNUZ?

Yeni nesil oyunculara bazılarına hayranlık duyuyor, bazılarına da kızıyorum. Benim için kalıcı olmaları önemli. Bu da çok zor görünüyor. Biz yeni oyunculara oranla daha çok şanslıydık. Şimdi sektör oyuncuyu çok çabuk tüketiyor. Ne varsa eskilerde var demek istemiyorum ama , bir Vahide Perçin örneği var hayranıyım hem de çok.

SAHNEYE ÇIKTIĞIMDA HERKES KAFASINI ÇEVİRDİ

BUGÜNE KADAR HİÇ BİR YERDE ANLATMADIĞINIZ BİR ANINIZI BİZİME PAYLAŞMAK İSTER MİSİNİZ?

Kimsenin bilmediğim anım sizinle paylaşayım. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken Gülhane Parkı’nda sunucuydum. O dönemler sayın Başkan oraya gelip halka hitaben konuşmalar yapardı. Gülhane çok kalabalık olurdu. Bir gün yine bana ‘Başkan gelecek folklor kıyafetiyle sahneye çıksan daha iyi olur’ dediler. Bende sunuculuğu hep takım elbise ile yapıyordum. O gün bir folklor ekibi gelmişti. Sahneye Başkandan sonra çıkacaklardı. Benimde sahneye çıkmama çok az bir süre kalmıştı. Folklor elbisesi bulmanın telaşına kapılmıştım. Folklor ekibinin yanına gittim, onlardan kostümlerini rica ettim. Hızlıca kulisime gidip kostümleri üzerime giyip sahneye çıktım. En önde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve yardımcıları oturuyordu. Beni sahnede gören herkes kafasını çevirmeye başladı. Bu duruma anlam verememiştim. Sahnenin arkasından bir ses ‘ Çabuk içeriye gel’diyordu. Apar topar arkaya geçtim ‘Ne oldu’diye sordum,  ‘Sporlar sana dönünce bütün için görünüyor ‘dedi. Meğer ben folklor kıyafetinin içliğini giymişim. Onun üstüne giyilecekleri almamışım. Çok utanmış ve üzülmüştüm. Kendi kendime ‘Buraya kadarmış. Sahne ve sunuculuk bitti’ dedim .Ama öyle olmadı.Benim bu halimi hoşgörü ile karşıladılar. Kaş yapayım derken göz çıkarmıştım. Ama o gün bana ders oldu nekadar az zamanım olsada artık aynaya bakmadan sunuma  çıkmıyorum .Bu rop için teşekkür ediyorum . Benim hayatım kül kedisi masalı gibi… Bir gün o küllerden doğacağım günü bekliyorum .