Bir gerilim filmi gibi geçen Trendyol Süper Lig'in 11. haftasında Fenerbahçe, Trabzonspor'u 3-2 mağlup etti.

Ancak ne maçın skoru ne de oyun kalitesi, geceye damgasını vurdu. Hakem kararları, VAR uyarıları ve saha içi gerilim, maçın önüne geçti. Trabzonspor'un, Okay Yokuşlu'nun kafa vuruşuyla bir gol beklediği, Fenerbahçe'nin kırmızı kart itirazları yaptığı bu gecede VAR, bordo mavililere tam iki kez penaltı şansı sundu. Maçın son anlarında Fenerbahçe'nin elle oynama gerekçesiyle beklediği penaltının verilmemesi, Jose Mourinho'nun saha kenarında adeta çılgına dönmesine neden oldu. Bu sahneler, Türkiye liginde futbolun nasıl ayağa düştüğünü ve güvenilirliğini bir kez daha sorgulattı.

Öyle ki  108 dakikalık sürede top yalnızca 40 dakika oyunda kalabildi; bu rakam bile futbolun sürekli kesintiye uğradığını kanıtlıyor. Buna anlam vermekte çok zorlanıyorum.

Maça gelecek olursak maçın öncesinde, Fenerbahçe'nin ilk 11 seçimi eleştirilere açıktı. Mert Müldür’ün performansı, teknik ve fiziksel olarak sahaya uygun değildi. Defansta Djiku ve Becao ikilisinin eksikliği hissedilirken, Çağlar Söyüncü’nün performansı bana yeterli gelmedi. Özellikle İrfan Can’ın, Kostic'in ve İsmail Yüksek'in ilk yarıda olmaması, Fenerbahçe için büyük bir eksikti. Trabzonspor ise maça çok istekli ve baskılı bir oyunla başladı. İlk yarı, Fred’in attığı geleneksel golle Fenerbahçe’nin 1-0 üstünlüğüyle sona erdi. Fakat Trabzonspor’un ev sahipliğinde hakem üzerinde oluşturulan baskı, maçın akışını değiştirdi. VAR’dan üst üste gelen iki penaltı kararı, bu baskının somut bir yansıması olarak öne çıktı. İkinci yarıda yapılan değişikliklerle Fenerbahçe’nin oyununda bir kıpırdanma yaşansa da, Trabzonspor karşılaşması son anlarına kadar tansiyonu yüksek tutmayı bildi. Sofyan Amrabat’ın son dakika golü ise adeta geceyi özetler nitelikteydi.

Maç sonrası yaptığı açıklamada Amrabat, "Ben Allah inancı olan bir insanım. O nedenle attığım golün tesadüf olduğuna inanmıyorum. Adalete inanıyorum." dedi. Bu sözler, futbolun sahadaki mücadeleden öte, inanç ve adalet duygusuyla bir anlam kazandığını vurguluyor. Özellikle yabancı futbolculara karşı Süper Lig'in bu kadar inançsızca yönetilmesi büyük bir itibar kaybıdır. Jose Mourinho gibi dünyada göz önünde bulunan teknik direktörün açıklamalarıyla Avrupa'da gözler Süper Lig'in adaletsizliğinin üzerine çekilecek olması ise büyük bir utanç olacak.

Türk futbolunun içinde bulunduğu adaletsizlik ve hakem hataları ise gecenin en çok konuşulan konusuydu. İki tarafın da hakemden şikayetçi olması, Süper Lig'de adaletin ne kadar sorgulanır hale geldiğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Bu gece sadece bir maç değil, aynı zamanda Türk futbolunun adaletsizlik sorunlarının bir örneğini de gördük. Mourinho’nun sahada yaşadığı öfke, Amrabat’ın adalete olan inancı ve iki tarafın da memnuniyetsizliği, Türk futbolunun geldiği noktanın bir özeti.