100 yıl önce Ocak ayının başında Anadolu’da işgaller yanında Ateşkes’ten beri ondört ay içinde ortaya çıkan Kemalist Türk gücünün de giderek arttığı ortada idi. 

Malumları Ateşkesin daha haftası dolmadan İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından İstanbul ve Boğazlar işgal edilmiş, Trakya4da Uzunköprü’den Çatalca’ya kadar demiryolu hattı Fransa tarafından kontrol altına alınıvermişti. 

Güneyde de aynı günlerde Musul’u işgal edip İskenderun’a çıkan İngilizler; Ocak ve Şubat aylarında Antep, Maraş ve Urfa’yı ele geçirmişler, Mart ve Mayıs aylarında da İtalyanlar Antalya, Kuşadası ve Bodrum’u işgal etmişlerdi. Ve Müttefikler ayrıca Eskişehir, Afyonkarahisar, Konya, Samsun ve Erzurum’la birlikte demiryolu hatları ile limanları da kontrollerine almışlardı. 

Yine bu arada Batı Trakya’yı topraklarına katan ve Doğu Trakya’nın yani bizim Trakya’nın peşine düşen Yunanistan; 9 Ocak 1919’da Uzunköprü-Çatalca demiryolu hattını Fransa’dan devralmayı başarmış, Ateşkes şartlarına aykırı olarak bir Tabur askerini bölgeye yerleştirerek adeta Trakya’yı yönetmeye başlamış ve bilahare 15 Mayıs’ta da Yunan Ordusu İzmir’e çıkmıştı. 

İngilizlerin Musul’dan sonra kuzeye yayılma sürecinde Mondros Mütarekesine aykırı talep ve baskıları sonucu Ordu Komutanı Ali İhsan Paşa görevden alınmış, İstanbul’a geldiğinde 2 Mart 1919’da tutuklanarak Malta’ya sürülmüştü. Aynı şekilde İngilizler, Ali İhsan Paşa gibi Kars ve Batum Tümen Komutanları ile Kafkas İslam Ordusu ve Şark Orduları Grup Komutanlarını da tevkif etmişlerdi. Medine Muhafızı Fahrettin Paşa da Medine’yi iki ay on gün geç teslim ettiği için İngilizler tarafından tutuklanıp Malta’ya gönderilmişti. 

Oysa bu uygulamalara Ateşkes cevaz vermiyor, ne yazık ki Osmanlı da direnemiyordu. 

Doğu Anadoluda ise, Rusların 1917’de savaşı terketmelerinin ardından Türk Ordusu; Trabzon, Erzincan ve Erzurum’u bilahare Kars’ı ve Ardahan’ı ve Azerbaycan’ı Ermenilerden kurtararak 1878 öncesi sınırla ulaşmıştı ve bu sınır 8 ay önce Rusya ile yapılan Brest Litovsk Antlaşması ile kabul edilmişti.  

Ateşkesten hemen sonra Osmanlı, 1878 öncesi hududun ilerisindeki kuvvetlerini geri çekse de, İngiltere, Osmanlı Ordusunun Birinci Dünya Harbi başındaki hududa çekilmesi (yani Kars’ı, Ardahan’ı terk etmesi) için baskı yapıyordu. Ve tabii yine Osmanlı bu baskılara da dayanamadı. 1918 yılı sonunda İngiltere Batum’a bir Tümen asker çıkarmış, Türk Ordusu da 1914 hudutları gerisine çekilmişti. 

Ordumuzun bu çekilişi ile boşaltılan bölgede, Ermeni tehlikesine karşı yerli halk tarafından; Acara, Oltu, Kars, Sarıkamış, Kağızman, Kulp, Zengibaşar ve Nahçıvan’da Ordumuzun da desteği ile Milli Şura Hükümetleri kurulmuştu. 1919 yılı başlarından itibaren, Türk Ordusunun savunma hatları ilerisinde bölge halkının hak ve menfaatlerini koruyan bu milli mukavemet unsurları, Kazım Karabekir Paşa’nın 15nci Kolordusu emrinde bir örtme kuvveti gibi başarılı hizmetler yapmışlardı. 

Değerli okurlarım, Mondros Ateşkes Antlaşması ile mevcudunun 50 bini geçmeyeceği belirlendiğinden, Türk Ordusu; 9 Kolordu ve 20 tümen halinde teşkilatlanmıştı. Bu tümenlerin İzmir’de Yunanlılar tarafından dağıldığından ve dördü de Trakya’da olduğu için kullanılamadığından Anadolu’daki gücümüz, herbirinin mevcudu 2500 bile olmayan onbeş Tümenden ibarettir.  Ve her gün biraz daha eriyen bu Tümenlerin mevcudu çoğu yerde birkaç yüze kadar düşmüştü. Ve henüz savaş devam ederken halka kadar yayılan Osmanlı’yı paylaşım planları, halkta alabildiğine endişe yaratıyordu. Trakya ve İzmir’in Yunanistan’a verileceği, Kilikya ve Doğu Anadolu’da bir Ermeni, Karadeniz’de de bir Rum Pontus devleti kurulacağı rivayetleri, bilahare ateşkesle birlikte hiç işgal görmemiş Anadolu’nun yer yer işgali ve Rum ve Ermeni azınlıkların akıl almaz taşkınlıkları, Türk halkını derinden yaralamaktaydı. 

Herkes çare arıyordu. 

Önce 1918 Aralık ayında Edirne ve İzmir’de, bilahare Trabzon, Urfa ve Antep’te Müdafa-i Hukuk, Kasım ayında da İstanbul’da Kilikyalı’lar Cemiyeti ile Doğu İlleri Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri kurulmuştu. Ve İstanbul’da halkın mukavemet azmini geliştiren, milli mukavemet adeta temel atışa sayılan Karakol, Felah, MM gibi bir çok grup teşkil edilmişti. Bu gruplarla bunlara bağlı Yahya Kaptan, Küçük ve Büyük Aslan, İpsiz Recep gibi müfrezeler eliyle, İstanbul-Ankara arasında silah, malzeme ve personel gönderme ve ikmal işleri de başarı ile yürütülmekteydi. 

İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinden hemen önce 14 Mayıs’ta Maşatlık’ta toplanan İzmirliler, bu işgalin Yunanistan’a ilhakla sonuçlanmasına mani olmak için Reddi İlhak kararı alıp Müttefik devlet temsilcilikleri nezdinde işgali protesto ve Yunanistan’a ilhakı da asla kabul etmeyeceklerini bildirmişler ve bütün Türk Milletini Yunan işgaline karşı mukavemete davet etmişlerdi. Malumları İzmir’in ardından Yunan Ordusunun ileri harekatına karşı, 29 Mayıs’ta Ayvalık’ta 172nci Alayın, 1 Haziran’da da Ödemiş’te Kuvay-ı Milliyenin silahlı müdahalesi Türk Milletinin kurtuluşunun işareti mahiyetinde bir çoban ateşi idi. 

Bütün Anadolu’yu saracaktı. 

Değerli okurlarım, 1920 başlarında Anadolu’da İngiltere’nin toplam mevcudu 33 bin, Fransa’nın 38 bin, İtalya’nın 5 bin, Yunanistan’ın da 65 bin askeri vardır. Ayrıca yerli silahlı Ermeni ve Rumlar; Güneyde Fransız, Batıda da Yunan ordularının hizmetinde ve Samsun bölgesi de, Yunanistan’ın Rum Pontus devleti kurulması için desteklediği Rum çetelerinin saldırısı altındaydı. 

Tabii donanım, silah, teçhizat, ikmal ve diğer muharebe destek imkanları açısından gerek Türk Ordusunun gerekse Kuvay-ı Milliyenin zaafları ve yetersizlikleri herkes tarafından da bilinmektedir. 

Değerli okurlarım, bütün bu olumsuzluklar yanında Padişah ve İstanbul Hükümeti kendi imkanları ile Mustafa Kemal Paşa’yı kontrol altına alamayacağının artık iyice farkına vardığından yeni imkanları zorlamaya başlamıştı. Nitekim Padişahın muhaliflerine karşı olanlarla durumu kendi çıkarları için kullanmak isteyenler de ortaya çıkmaya başlamışlardı. 

İngilizlerin kışkırttığı Mardin ve çevresinde bir Kürt aşiret reisi Ali Batı’nın 18 Mayıs 1919’da ayaklanması ile Konya yöresinde 1919 Ekim ayı içinde iki defa Bozkır ayaklanmaları ve Bayburt yöresinde 1919 Ekim-Aralık aylarında Şeyh Eşref ayaklanmaları mevzi kalmış ve alınan önlemlerle bertaraf edilmişti. 

Bu ayaklanmaların dışında Emekli Jandarma Binbaşı Anzavur Ahmet; Biga-Manyas-Gönen bölgesinde 1919 Ekim ayında, Kuvay-ı Milliyeyi dağıtmak için kuvvet toplamaya başlamıştı. Tabii seçilen bölge, Batı Anadolu’daki Kuvay-ı Milliye cephesinin kuzey kanadını tehdit ettiğinden bölgedeki 61nci Tümen K.lığınca alınan önlemlerle etkisiz hale getirilmişti. 

Değerli okurlarım, Mustafa Kemal Paşa malumları Anadolu’da 8 ayını tamamlamış Anadolu Hareketi, başta İstanbul olmak üzere bütün dünyaya varlığını da kabul ettirmişti. Ayrıca Ankara’nın yönlendirdiği Osmanlı Mebusan Meclisi de İstanbul’da faaliyete geçmişti. 

Ankara Milli Harekât için daha uygun bir zemindi. 

Ve en buhranlı bir yıl geride kalmıştı.