Türkiye’nin eşsiz sahil bölgelerindeki fiyatlar sebebiyle turistlerin yunanistana gitmesi sosyal medyada tepki çekmesinin yanı sıra toplumu da ikiye böldü.  

1923 yılına kadar tapusu bizde olan meis adasına, T.C vatandaşları; 60 Euro karşılığında vize ile ziyaret edebilir. meis’de yaşayanlar elini kolunu sallaya sallaya gelir, alış verişini yapar ve gider. Nüfusu yaklaşık 500 olan meisliler birçok ihtiyaçlarını Kaş'tan karşılarlar.

yunan hususi, hizmet ve diplomatik pasaport sahipleri Türkiye’de vizeden muaftırlar. Schengen Anlaşması'na dayanan yunan vize rejimi, havalimanlarında uçak değiştirecek, yani yunanistan'dan transit geçecek olan umuma mahsus pasaport sahibi vatandaşlarımıza dahi vize zorunluluğu getirmektedir.

yunanlıların vizesiz erişebildiği toplam 189  ülke varken T.C. vatandaşları sadece Ukrayna, Azerbaycan, Gürcistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne vizesiz gidebilmektedir.

Kaş ilçesinden yarım saatte gidilen meis adasının Türkiye’nin dibinde olması sebebiyle yunanlıların birçok kültürümüze sahip çıktığı görülür. yunanlıların Türklerden çaldığı yemekler arasında; yaprak sarma, güveç, baklava, ıspanaklı börek, kurabiye, helva, midye dolması, fava, cacık, yoğurt, kalamar, barbunya, musakka yer alır. Yemek isimlerinin Türkçe adlarına benzerlik göstermesi dikkat çeker.

Birkaç kaynakta uyanık yunanlılar tarafından Unesco Dünya Mirası listesinde olduğu yazılmış ise de bu bilgi yanlıştır, meis, Unesco Dünya Mirası listesinde değildir.

Aynı bölgede bulunan Kaş nedense Avrupa birliğinde Ortadoğu coğrafyasında yer alır. Kaş ilçesi yunan ile komşu, yunanın ne işi var bu kadar dibimizde. Coğrafya kaderse neden yunanlılara kısasa kısas uygulanmaz. En azından yunanistanın Türklere uyguladığı şartların aynısı yunan halkına uygulanabilir.

Kaş’ta haftada iki kere suların kesilmesiyle 40 derece sıcaklıkta otururlar çünkü elektrikler de sürekli gider. Fiyatlar ise Bodrum'la, Alaçatı ile yarışır. Buna rağmen gelecek turistler için apart gerektiğinden burada çalışan memurlar kiralık ev bulamazlar. Bu yüzden hastanede doktor bulamazsınız. Kalp hastalığınız varsa, kardiyolog, denizanası yakmasına cildiyeci yok.

Derler ki Akdeniz’in göz bebeği Likya’da doğa harikası bir yerin nasıl öldürüldüğüne tanık olabileceğiniz bir yer. Orası da betona çevrilmiş. Dağların denize indiği, güzel denizin içinde soğuk buz gibi tatlı suyun kaynadığı, çok talep gördüğü için fiyatların aşırı yüksek olduğu, yüksek kesimlerinde sıcaklığın azaldığı, tarihi kalıntılarla iç içe bir "ışık ülkesi Likya" yerleşiminde yapılan binalar yakışmamış, hiç estetik ve doğaya uygun değil. Apartman yığını olmuş, plansız yapılaşmaya, betona, rantta heba edilmiş tüm sahillerimizde olduğu gibi.