Masal, insanı gerçek dünyadan uzaklaştırır, bir hayal alemine sürükler. Hayaller insanların sanal gerçekliğidir. Tıpkı önümüze sürülen ve bir zaman sonra dayatılacak olan "Metaverse, NFT" gibi, kripto paralar gibi. Evet bunların hepsi hayaldir. Hepsi sanal bir dünyanın gerçeklik bulmuş halidir. Sen "Bu gerçek" dediğin zaman gerçek olmuyor. Elinde tuttuğun gerçek para ile sadede var olduğuna inandığın kripto paradan hangisi senin için gerçek... Yada elinde tuttuğun evinin tapusu mu yoksa Metaverse'ten aldığın sanal ev mi gerçek. Bunların hepsi senin hayal dünyan ve bu hayal alemidir işte masalı gerçek yapan.

Etkilidir. Özeldir.

Herkesin hayal gücü farklıdır çünkü. Farz-ı misal masalda ; "yemyeşil çam ağaçları ile kaplı bir orman" diye bir betimleme geçse, herkesin zihninde canlanan manzara farklı olur. Masal ürkütücü ise, dinleyen en korkunç hayallerinin dürtüsü içerisinde canlandırır beyninde bu betimlemeyi. Neşeli bir masal ise, en huzur bulduğu görüntü gelir gözlerinin önüne. Hatta kendinden de bir şeyler katar. Şırıl şırıl akan bir dere, uçuşan kelebekler, dereden su içen bir yavru ceylan... Masalda bahsi geçmese bile eklenir görüntüye zihnimizden.

Masalda anlatıcı ve dinleyici sensindir. Masaldaki karakterler ise her anlatıcının ve dinleyicinin zihninde farklı gerçeklikler edinir. O sebeple bir masal hiçbirimiz için aynı olmaz.

SANAL DÜNYA BİZE OKUNAN BİR MASALDIR. VE HEPİMİZ İÇİN GERÇEKLİĞİ FARKLIDIR.

En güzel hayallerimize göre şekillendiririz sanal dünyamızı. Bir zihin aldanmasıdır sanal dünya. En saf duygularımızla esir alır bizi ve kopamayız asla oradan. Çünkü gerçek dünyada elde edemediğimiz sosyal yaşamımız, hırslarımız, zenginliğimiz ve erişilmez arzularımızın yansımasıdır sanal dünya. Orada, gerçek dünyadan çok daha mutlu, çok daha huzurlu oluruz. 

Bir zaman sonra artık masalı anlatanın kölesi oluruz. Onun emirlerine göre, onun koyduğu kurallara göre devam eder oyun. Oyunda kalmanın tek şartı kurallara uymaktır. Kafasına göre koymuştur bu kuralları sanal dünyayı işleten. Çünkü onun masalıdır anlatılan, sizler sadece masalın karakterlerisinizdir aslında masal içinde. Yani masal masal içinde. Sen kendi masalını yaşadığını zannederken aslında oyun kurucunun figüranısın. Saçma da olsa uymak zorundasınız yoksa elinizden alınır o en huzur bulduğunuz, gerçekte olmayan kendinizi yaşadığınız sosyal hesaplarınız. Ne büyük bir yoksunluktur bu sanal dünya bağımlıları için. İnternet kesilse yaşam enerjileri bitmiş gibi olurlar. 

Kişi, fikri olgunluğa ulaşıp, gerçek dünyada çikolata kaplı evlerin, bal akan derelerin olmadığını anladığında; anlatılan masallara tatlı bir tebessümle gülümser. Bu gülümsemenin altında "Keşke gerçek olsaydı" düşüncesi de hiç kaybolmaz. Kim istemez ki lambadan çıkan cin tüm arzularını yerine getirsin veya bir su perisi sihirli derneğini sallayıp bal kapağını şık bir arabaya çevirsin. "Açıl susam açıl" denince Kırk Haramiler'in gizli seveti önümüze serilsin. Kel Oğlan gibi saf yüreğimiz ve cin fikirliliğimizle kralı ikna edip kızı ile izdivaç yapılalım. He-Man gibi "Gölgelerin gücü adına" kılıcımızı göğe kaldıralım ve "Güç bende artık" diye kükreyip İskeletor'u alt edelim.

İçindeki bu arzu onun çikolatadan ev olmayacağına fakat sanal bir paraya gerçek para ile yatırım yapıp kazanabileceğine ikna olmasını sağlar. Herkesin kanacağı bir söz bulunur elbet. Çünkü tatlıdır masallar ve acımasızdır hayat...

APTALLAR OLMASAYDI, DOLANDIRICILAR AÇ KALIRDI. 

Yalancı mıyım?