Kurtuluş Savaşına katılan son gazi olarak bilinen Yakup SATAR'ın ebedi hayata intikalinden sonra, yapılan cenaze törenine katılımın yetersizliği konusunda Muharip Gaziler Derneği Genel Başkanının sözleri düşündürücü idi. Üstüne üstlük Kurtuluş Savaşına katılan bir gazi dedemizin daha hayatta olduğu da ortaya çıktı. Üzerinde yaşadığımız düşman işgali altındaki toprağımızı yeniden vatan yapmışsak, dünya milletlerinin hür, bağımsız ve şerefli bir üyesi olabilmişsek, başımız dik, alnımız açık yaşıyorsak, nemiz varsa, hepsini, her şeyi borçlu olduğumuz Kurtuluş Savaşının bize kadar kalabilen son kahramanlara, daha görkemli daha çok katılımlı, bir tören yapılamaz mı idi? Cumhuriyetin 80 nci yılında "Son Kahramanlar" kitabına kapak da olan gazi dedemiz Yakup SATAR'ın ebediyete intikali, Birinci Cihan Savaşında esir düştüğü İngilizlere bile, The Times gazetesi aracılığı ile duyurulmuş. Türk basını da günlerce konuya yer verdi, gazi dedemizin ve cenaze töreninin fotografları yayınlandı. Siyasi partilerimiz de törenin daha görkemli yapılmadığını kınamakla yetindiler. Ve bu suçlamalar arasında Kurtuluş Savaşına katılan bir başka gazi dedemizin de hayatta olduğunu gazetelerden öğrendik. Halen hayatta olan gazi dedemiz Mustafa Şekip BİRGÖL, Kurtuluş Savaşına subay olarak katılmış ve 1952 yılında albay rütbesinden emekli olmuş. Kahraman komutanımız M. Şekip BİRGÖL'ün İstanbul'da yaşadığını öğrenince geçen yıl, Emekli Subaylar Derneği olarak telefonla damadına; en içten saygılarımızı takdim etmesini ve uygun bir zamanda ziyaretimize imkan sağlamasını rica etmiştim. Sağlığı elvermediğinden daha bu ziyareti gerçekleştiremedik. Çok değerli okuyucularım, Anayasamız sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler başlığı altında 61 nci madde ile; devletin, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malül ve gazilerin korunmasını ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlanmasını ve bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesislerin kurulmasını emretmektedir. Gazi dedemiz Yakup SATAR'a TC'nin sadece 260 YTL şeref aylığı bağlamış olmasını Anayasamızın 61 nci maddesinin hem lafzı hem ruhu ile bağdaştırmak mümkün mü? Anayasanın emrettiği teşkilat kurulmuş olsa idi; hiç Kurtuluş Savaşı gazilerinden halen hayatta olanların "Bir tane mi? İki tane mi?" olduğu hakkında böyle affedilmez hatalar işlenir miydi? Cumhuriyetimize hayat veren, eşi menendi görülmemiş bir muhteşem mücadelenin bu son kahramanlarına; devletimizin anayasal görevlerini yerine getirmesinden daha doğal ne olabilir? Valiliklerin, garnizon komutanlıklarının, belediyelerin, sivil toplum kuruluşları ile siyasi partilerimizin de, millet adına bu aziz kahramanlara sıkı sıkı sarılmaları gerekmez mi?