Bilimin aydınlanmanın ışığında cehaletin tarihe gömülmesi ile sanayi devrimini gerçekleştiren batılılar kendilerine ucuz hammadde ve işçilik sağlayan sömürge imparatorluklarının devamının sağlanması adına sömürdükleri ülkelerde geri bıraktıran cehaletin devamını sağlayacak tarikat cemaat yapılanmalarını hep desteklemişlerdir.

Sanayi devrimini gerçekleştiremeyen Osmanlı, batılı için sömürge ülke olmuş ve tarihe karışmıştır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “hayatta en hakiki mürşit bilimdir fendir” sözleri ile muasır medeniyeti hedeflemiştir. Bu anlamda eğitimde yönetimde ve hayatın her alanında yapılan  devrimler ile 15. yy şartlarında cehaletin karanlığında yaşayan Türk milleti için Rönesans ve Reform niteliğinde gelişmeler yaşanmış 1923-1938 arasında Cumhuriyet döneminin  en yüksek kalkınma hızı sağlanmış ve tarihe “Türk mucizesi” olarak geçmiştir.

1980  sonrası neoliberalizm cehalet dönemidir.

Kapitalizmin son aşaması küreselciliğin ideolojisi neoliberalizm ile devletlerin sosyal yönleri yok edilirken dünya zenginliğinin %50si dokuz ailede toplanmıştır. Bu yapıda insanların robotlaştırılması ve bilgili cahiller olması hedeflenmiştir.

Yeni dönemde gençler sadece meslek edinmek için edinecekleri bilgi peşindedirler. Edinilen mesleki bilgilerin yaşamın diğer alanlarıyla olan bağı kopuktur; çünkü onlar için kitap, sadece ders kitabıdır; başka kitaplar okumak zaman kaybıdır.

Meslek haricinde okunacak kitaplar yaşamın tümünü görmelerini ve hayatı sorgulamalarını sağlayacaksa onları entelektüel yapacak değerleri olacaksa bu sistemde başarılı olma şansları azalacaktır. Başarılı insan ilkeleri olan değil sisteme uyan insandır! Vasatlığın yüceltildiği yerde İlkeleri olan, değerleri olan, meslek haricinde okuyan araştıran sorgulayan bilge insanların bu sistemde başarı şansının olmadığına şahit oluyoruz.

Günümüzde mesleğinde oldukça başarılı doktor mühendis avukat öğretmen ekonomist vb olsalar da dünya klasiklerini pek okumazlar, mesleki seminer haricinde söyleşiye katılmazlar. Yaptıkları seyahat kültür amaçlı değil, eğlence amaçlıdır.   

Onlar sınav odaklı sistemin yetiştirdiği diplomalı cahillerdir. Onlar için başarı, hep yarışmak daha çok kazanmak tüketmek ve altta kalanı ezmektir. Bencil acımasız diplomalı cahiller için başarıya giden yolda her şey mubahtır.

          

Cehalet ve İslam

Konuya en çok sömürüye maruz kalan inançlarımız açısından bakarsak şirkin en büyük sebebinin cehalet olduğunu görürüz.      

Kuran’da tevhid birliğin yani tekliğin ne olduğundan bahsedilir. La ilahe (ilah yoktur) illallah(Allahtan başka) sözü ile kendilerini ilahlaştıran putlaştıranlar şirke girerek cehaleti yaygınlaştıranlar mahkum edilir. Kuranda dikkat çekilen bilim, insanın kalbini etkileyen aklını ve vicdanını harekete geçiren bir bilgidir.

8. ila 14. yüzyıllar arasındaki altı yüzyıl “İslam’ın Altın Çağı” olarak adlandırılıyor. Çünkü bu dönemde, İslam dünyasında astronomiden, fiziğe, matematik coğrafya tıp felsefe kadar her ilim alanında çeşitli bilim adamları yetişti ve bunlar bilimin gelişimine önemli katkılarda bulundular.

Ancak sonrasında ne olduysa bilimin yerini hurafelerin alması, sorgulayarak araştırarak gelişim içine girebilecek özgür akla ipotek koyan biat kültürünü yücelten müritlerinin talebelerinin iradelerini teslim alan yapılanmalar ve başlarında bulunan şeyhler liderler kendilerini ilahlaştırdılar, şirke girdiler.  

Toplumu cehalet batağına sürükleyen kripto yapılanmalar küresel kapitalizmin izlediği neoliberal politikalar ile uyum halindedir.  

Sokrates gibi sorgulamak gerekir.    

Çağımız bilgi çağı bilgi bombardımanı içinde edindiğimiz bilgiler bağlamını bulamadıkça her konuda fikir üreten çok bilgili cahiller olmaktan kurtulamayacağız. Kafası karışık kavram karmaşası içine düşmüş yönetilmiş algılarıyla her konuya verilecek cevabı olan durumundan kurtulmak için Sokrates gibi her konuyu yeniden sorgulamak gerekir. Bağlamından kopartılmış bilgi demek bilginin tarihsel sosyal kültürel ekonomik siyasi bilime hakim olarak irdelenememesi bilginin yaşamdan kopuk havada kalması demektir.

“Sorgulanmamış hayat yaşanmaya değmez” diyen  Sokrates çevresindeki herkese her konuda konuşmuş doğru bilinen ne varsa her şeyin yeniden sorgulanmasını sağlamıştır. Sorgulamak bizi her konuyu tekrar araştırmaya bildiklerimizi gözden geçirmeye üzerinde düşünmeye konuyu kapatmadan üzerinde gözlem yapmaya devam etmemizi sağlar.  H.Güleç

“Biz cahil dediğimiz zaman mektepte okumamış olanları kast etmiyoruz. Kast ettiğimiz ilim ve hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi hiç okumak bilmeyenlerden hakikati gören alimler çıkabilir” Mustafa Kemal Atatürk