Ebedî âleme intikalinin Dördüncü Yılı Dolayısıyla MEHMET TURGUT VE ESERLERİ
DÜN, BUGÜN ve GELECEĞİN GÜÇLÜ TÜRKİYESİ
(Türkiye Problemlerinin Çözüm yolları)
Kalbi ve aklı memleket ve millet sevgisiyle dolu Türk milliyetçileri; böylesine hacimli olmasına rağmen, her satırı ‘mısra-ı berceste’ dedirtecek ölçüde fikir yüklü pek az eser görüp okuma imkânı bulmuşlardır.
Devlet ve fikir adamı, 4 dönem milletvekilliği ve üç defa bakanlık yapmış olan Mehmet Turgut, isâbetli ve derin tahlilleriyle zenginleştirdiği kitabının önsözüne; ‘Geçmişe dönüp bakıldığı zaman, her devirde insanın insanı istismar ettiği veya insanın insana tahakküm etmeye çalıştığı görülmektedir.’ Cümlesiyle başlıyor. ‘…genel olarak aydınlarımız; kendi tarihimize, kültürümüze, millî değerlerimize ve kimliğimize batılıların gözüyle bakmakta ve her şeyimizi batılıların mantığıyla değerlendirmektedir. Bundan dolayı ne geçmişimizi doğru ve objektif ölçülerle biliyor, ne bugünü gereği gibi değerlendiriyor, ne de geleceği sağlam temeller üzerine oturtup realist hedeflere yönelebiliyoruz. Çünkü batı ve batılıların, doğulu toplumlar arasında biz Türkleri; kasıtlı, uydurma çok kere de düşmanca sıfatlarla değerlendirdiklerini unutuyor, biz geçmişte ne idik, bugün neyiz ve gelecekte ne olmak istiyoruz diye düşünmüyoruz.’ Cümleleriyle devam ediyor. Kitabın yazılış maksadını anlatan cümlelerle bitiriyor: ‘Bu kitabın gayesi, geleceğin güçlü Türkiye’sinin millî ve çağdaş değerler ışığında ele alıp gerçekleştirilebileceğine inanmak ve inandırmaktır.’
Yazara göre insanoğlu kavram karışıklığı içerisinde ve tenâkuzlar arasında bocalıyor. Gelecekte medeniyetin şu andaki durumunu yükseltme ve ileriye götürme imkânı varken; kendi kendini yok etme tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Tehlikeyi göremeyenler; eski, unutulmuş ve çoğu gündemden çıkmış kelime ve kavramların kavgasını yapıyorlar.
Kitapta; dünümüzden günümüze gelen ve geleceğe giden uzun yolculukta önce durak isimleri olarak kavramlar netleştiriliyor: ‘Kültür ve medeniyet kavramları, millet ve milliyetçilikler, Türk kültürü ve Türk milliyetçiliği…’
Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna, gelişmesine ve yükselmesine, duraklamasına, gerilemesine ve dağılmasına tesir eden faktörler, ‘Türkiye’nin dünü’ olarak önemli görülüp mercek altına alınıyor. ‘Türkiye’nin yeri ve komşuları ile içerisinde bulunulan şartlar’, ‘Kalkınmışlık olarak durumumuz’ başlıkları altında bugünün Türkiye’sine teşhis konuluyor. Son bölümlerde ise geleceğin güçlü Türkiye’si için, akılcı projeler hazırlanıp, günün moda tâbiri ile ‘yol haritası’ çiziliyor.
Osmanlı Devleti’ni parçalayıp yıkan iç ve dış etkenler, günümüzde daha güçlü olarak varlıklarını devam ettiriyorlar. Üstelik bunlara yenileri eklenmiştir. En önemlisi; ‘Türkiyelilik’ isimlendirmesi adı ile kurulan tuzaktır.
Tarih ilmi, yalnızca geçmişteki olaylar hakkında bilgi vermekle yetinmez. Geleceği şekillendirir. Geçmişin câhili olanlar, geleceğin körüdürler.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetmeye tâlip olanlar, politikaya girmeye karar verdikleri gün çok değil, 1830’lu yıllardan itibâren Türk tarihini okuma imkânı bulabilselerdi, bugün Türkiye’mizin karşı karşıya bulunduğu problemlerin hiçbiri gelişmemizi ve geleceğimizi, bütünlüğümüzü ve varlığımızı tehdit edecek boyuta ulaşmazdı.
Evet! Türkiye’yi yönetmeye tâlip olanlar, geçmişimizi öğrenme dersine, politikaya girme niyetlerini açıklamadan önce başlamalılar. Sonrasında öğrenmeye vakitleri de olmuyor, gerek de duymuyorlar. Hatâlarını anladıkları zaman ise, yönetimdeki yerlerini, kendileri gibi milletimizin geçmişini bilmeyen yeni kadrolara devretmek mecburiyetinde kalıyorlar. Bu kısır döngü, 90 yıldır devam ediyor.
Mehmet Turgut, üst düzeyde vasıflı bir devlet adamı, lafını sözünü bilir ölçülü ve kâmil bir insan olarak bunları açık-açık yazmıyor tabîi ki… Satır arkalarını görme yeteneğine sâhip olanlarda tedâî eden düşünceler, burada belirtilenlerden farklı olmasa gerek.
Dün, Bugün ve Geleceğim Güçlü Türkiye’si isimli eser, Türkiye’yi yönetmeye tâlip olanlara, muhtaç oldukları bilgileri, tablet olarak sunan bir başucu temel eserdir.
15 X 24 santim ölçülerinde, iki ciltte 1046 sayfalık eser, Boğaziçi Yayınları tarafından Temmuz 2005’te yayınlandı.
BOĞAZİÇİ YAYINLARI: Alemdar Mahallesi, Çatalçeşme Sokağı Nu: 44 Kat: 3 Cağaloğlu – İstanbul
Telefon: 0.212-520 70 76 Belgegeçer: 0.212-526 09 77
e-posta: [email protected] www.bogaziciyayinlari.com.tr
MEHMET TURGUT:
Sanayi ve Enerji eski Bakanlarından, mümtaz devlet adamı Mehmet Turgut, o tarihte Gaziantep’in ilçesi olan Kilis’e bağlı olan Gökmusa Köyü’nde 1929 yılında doğdu, 80 yaşında iken, 02 Temmuz 2009 tarihinde İstanbul’da vefat etti.
İlkokulu, Gökmusa Köyü’ne 7 kilometre uzaklıktaki Lohan Köyü’nde okudu. Kilis Ortaokulu’nu ve Yozgat Lisesi’ni bitirdikten sonra girdiği ve Sümerbank’tan burs alarak okuduğu İstanbul Teknik Üniversitesi’nden 1951 yılında Makine Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. Burs ile ilgili mecburî hizmetini Sümerbank Mensucut Fabrikası’nda ve Elektrik İşleri Etüd İdaresi’nde tamamladı.
1957 yılında Ankara’da okul ve ideal arkadaşı İnşaat Yüksek Mühendisi İdris Yamantürk ile birlikte inşaat ve tesisat malzemeleri satan bir mağaza açarak serbest hayata atıldı. Burası ile ilişkisi devam ederken yine Ankara’da proje çizim bürosu sâhibi oldu.
1961 yılında Adalet Partisi kurucuları arasında yer alarak siyasî hayata girdi. Partinin Genel İdâre Kurulu Üyeliğine seçildi, Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi. 1961-1965 döneminde Afyon, 1965-1969, 1969-1973 ve 1973-1977 dönemlerinde Bursa Milletvekili olarak TBMM üyeliği yaptı. Suat Hayri Ürgüplü Kabinesi’nde 1964-1965 yıllarında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Süleyman Demirel Kabinesi’nde, 1965-1969 yıllarında Sanayi Bakanı oldu.
1977 yılında politikadan ayrılarak serbest hayata döndü. 12 Eylül 1980 Askerî Harekâtı’ndan sonra kurulan Bülent Ulusu Hükümeti’nde tekrar Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na getirildi. Bu görevi, Kasım 1981’den Aralık 1983’e kadar devam etti. 1983-1987 yılları arasında özel sektörde üst düzey yönetici olarak çalıştı. 1987-1990 yılları arasında, devlet katındaki hizmetlerini, Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı olarak tamamladı. Sonraki çalışma hayatı, özel sektör şirketlerinde Yönetim Kurulu Başkanı olarak devam etti.
KUŞBAKIŞI:
DOSTLUĞA DÂİR
13,5 X 19,4 santim ölçülerinde 92 sayfalık kitapta; Mehmet Turgut’un 1960-1962 yıllarında, politikanın eşiğinde iken yazıp muhtelif dergi ve gazetelerde yayınlanan 22 adet makalesi bulunuyor.
Kitaba adını veren ilk makalede; ilim, sanat ve politika alanlarında başarılı olan kişilerin dostluk kavramına önem verdikleri, ekip çalışması yaptıkları vurgulanıyor. Bu belirleme; Franklın D. Rooswelt’in hayatından örneklerle destekleniyor. Ülkemizde dost ve dostluk anlayışının batıdan çok farklı olduğunu belirten yazar, kurnazlık ve entrika merakını, olumsuzlukların sebebi olarak gösteriyor.
Makale; dostlukların sağlam temeller üzerinde bina edilmesinin, o temellerde yüksek fikirler, samîmi bir inanış ve kayıtsız şartsız sevgi olmasının gerekli olduğunu belirttikten sonra, dostların karşılıklı itimat içerisinde olmaları şartını vurguluyor.
Diğer makalelerde; insanlıkta ve siyasette üstünlüğün dürüstlükle sağlanacağı, millete bağlılığın şart olduğu belirtiliyor, ülkemizin içerisinde bulunduğu şartlar örneklerle anlatılıyor ve kalkınma hamlesinin kapsamı ve hedefi hakkında görüşler ileri sürülüyor.
Eser, Ankara’da Ajans Türk Matbaası’nda, 1966 yılında basılmış.
‘DOĞU SORUNU RAPORU’ ÜZERİNE
Boğaziçi Yayınları A.Ş.’nin İstanbul’da 1996 yılında yayınladığı kitap, 13,5 X 19,5 santim ölçülerinde, 182 sayfadır. 1995 yılında Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB) tarafından Prof. Dr. Doğu Ergil’e hazırlattırılan Güneydoğu Anadolu’daki Kürtçülük Hareketi’ni güya araştıran rapor üzerine kaleme alınmıştır. Mehmet Turgut, rapordaki yanlış değerlendirmeler, peşin hükümler, faydadan çok zarar getirecek önerileri kılı kırk yararcasına inceleyip gerçekleri ortaya koyuyor. Belirlenen gerçek şudur: ‘Raporun hiçbir ilmî değeri yoktur. Sesini duyurmaya çalıştığı kişiler, Türkiye’nin huzur ve barışını değil, terör örgütünün başarısını hayal etmektedirler ve Türkiye İşçi Partisi’nin görüşlerini yansıtmaktadır.’
Mehmet Turgut eserinin 50 sayfalık son bölümünde; Avrupa’daki etnik çatışmaları, orada yararlı sonuçlar sağlayan yaklaşımları, ilkeleri ve kurumları inceliyor.
TAŞKENT’E DOĞRU
Mehmet Turgut’un gönül dünyasının zengin duygularını yansıtan bu eser 1969 yılında Ankara’da Ajans-Türk Matbaası’nda basılmıştır. 13,5 X 19,5 santim ölçülerinde, 207 sayfalık kitap, Sanayi ve Teknoloji Bakanı sıfatıyla Mehmet Turgut’un, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel başkanlığındaki heyetle birlikte; Moskova, Leningrad, Kiev, Taşkent, Semerkant ve Bakü gibi büyük şehirlere yaptığı seyahat intibalarını anlatmaktadır. Eserin adından da anlaşılacağı üzere ağırlık, Özbekistan’ın başşehri Taşkent’e verilmiştir.
Mehmet Turgut eserinde yalnızca intibalarını yazmakla kalmamış; antikomünist bir Türk milliyetçisi olarak, gerek Çarlık Rusya’sış gerekse Sovyetler Birliği döneminde; Moskova’nın sömürgen yönetimi altında soydaşlarımızın yaşadığı çileleri, içler acısı hayatlarını gözler önüne sermiştir. Eseri okuyan katı yürekliler bile, gözyaşlarını tutamamaktadırlar. Satırlar arasında, farklı bölgelerde ve farklı rejimler altında yaşayan Türklerin, özellikle Moskof baskılarına rağmen Özbekistan Türklerinin Türkiye’den gelen soydaşlarına gösterdiği sıcak ilgi yazarın usta kaleminden gönüllere hüzün ve sevinç şuaları gibi girmekte ve yerleşmektedir.
‘Taşkent’e Doğru’ isimli eserde; Rus İhtilali ve sonrasındaki 50 yıl, Rusya’da kalkınma hareketi adı altındaki yanlış uygulamalar, komünistlerin iddiaları ve Komünizm’in getirdikleri değerlendirilmekte, Amerika ve Sovyet Rusya karşılaştırılmakta ve şu sonuca ulaşılmaktadır: ‘Demokrasi, yalnız modern cemiyetleri idare etmenin en doğru yolu değil, aynı zamanda, her bir ferdin değerini teslim eden tek siyasî sistemdir.’
OSMANLI’DA DEVLET, EKONOMİ VE BATILILAŞMADAKİ YANLIŞLIKLAR
Osmanlı Beyliği’ni, cihan devleti hâline getiren devlet adamları… Devlet adamlarının vasıfları… Osmanlı Devleti’nde ekonomik faktör… Tarihin dönemeçlerinde devlet adamlarının önemi… Devlet adamlarının zayıflaması durumunda devletin de zayıflayacağı gerçeği… kitapta ele alınan belli başlı konulardır.
Boğaziçi Yayınları A.Ş. tarafından kültür hayatımıza kazandırılan 13,5 X 19,5 santim ölçülerinde, 348 sayfalık kitap; ‘Osmanlı’da Devlet Anlayışı ve Ekonomi Politikası’, ‘Batılılaşmadaki Yanlışlıklar’ başlıklı iki bölümden oluşuyor. Yazar bu iki konunun bir arada işlenmesinin sebebini şöyle açıklıyor: ‘Osmanlı’daki devlet anlayışı, batılılaşma hareketlerinin başladığı yıllarda bozulmuş, gevşemiş ve bu anlayıştaki, özellikle devlet adamlarında daha önceleri kayıtsız şardsız var olan devlete sadakat ruhu, hemen hemen ortadan kalkmıştır. Tabîi halkın da devlete ve devlet adamlarına karşı drumu çok değişmiştir. Batılılaşma ile ilgili hususlar, devlet ve devlet adamları tarafından getirilip halka tatbik edildiğine göre, bunların, yâni devlet, devlet adamları, halk ve batılılaşmanın birbirine tesiri açıktır. Osmanlı’nın o yıllardaki ekonomi politikası ve ekonominin devlet idâresindeki yeri, geri plana atılmıştır ve daha önceki yıllara göre ödemini büyük ölçüde kaybetmiştir. Dolayısıyla batılılaşmada çok önemli bir unsur olan ekonomi veya batının batı olmasında en başta rol oynayan ekonomi politikası üzerinde gereği kadar düşünülmemiştir.’
Bu satırlar aynı zamanda 6 asırlık çınar Osmanlı Devleti’nin çöküş sebeplerini de doğru ve kısa yoldan açıklamaktadır.
TÜRKİYE GERÇEĞİ VE BASK MODELİ
Güneydoğu Anadolu’muzda yaşanan terör olayları konusunda bilen de bilmeyen de teşhisler koyuyor, çözümler öneriyor. Şablon merakları ‘Bask Modeli’ ile problemin çözüleceğini iddia ediyorlar. Mehmet Turgut; Boğaziçi Yayınları Anonim Şirketi tarafından yayınlanan 13,5 X 19,5 santim ölçülerinde 135 sayfalık kitabında, ETA terör örgütünü ve Türkiye’ye uygulanması istenilen Bask Modeli’ni anlatıyor.
Kitap, ‘Kaht-i Rical’ başlıklı makale ile başlıyor. En önemli problemimiz olan terör hareketlerine girmeden önce, bu problemi beslemekte olan diğer problemlere dikkat çekiyor. Göz ardı edilen problemlerin başında; ‘Kaht-i Rical’ gelmektedir. Bu tâbir günümüz Türkçesi ile ‘Devlet adamı yokluğu’ olarak ifâde edilebilir. Yazarın belirlemesine göre; bilgi derinliğinden çok ilgi genişliğine sâhip ve tek adam ihtirasından uzaklaşamayan, orta çapta kimselerin, ‘devlet adamı’ olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
‘Bask Modeli’nin açıklandığı, Güneydoğu Anadolu ve PKK gerçeğinin tahlil edildiği, PKK ile nasıl mücâdele edileceği konusundaki bilgilendirmeden sonra eser, ‘İbretlik Değerlendirmeler’ başlıklı yazı ile sona eriyor. Bu bölümde Güneydoğu Anadolu kökenli toplum önderlerinden Ziya Gökalp’in, Dr. Şükrü Sekban’ın, Said-i Nursî’nin, Şerif Hüseyin’in ayrılıkçı-bölücü hareketlerin yanlışlığı konusundaki düşünceleri yer alıyor.
13,5 X 19,5 santim ölçülerinde 135 sayfalık kitap, 1994 yılında Boğaziçi Yayınları A.Ş. tarafından basılmış.
KISA KISA / KISA KISA…
1- SU TÜRBİNLERİ VE SANTRAL BİNALARI: Basım Yılı: 1954
2- KALKINMA VE BEŞ YILLAK PLAN: Basım Yılı: 1964
3- ATATÜRK’TEN ANILAR