OĞUZ BOYLARI
Aşiret, Oymak ve Cemaatler
Türklerin en büyük boy teşkilatına mensup olan Oğuzlar, 11. yüzyıldan itibâren ‘Türkmen’ olarak da anıldılar.
‘Türkmen’ kelimesinin ‘Müslüman Türk’ anlamına geldiği belirtilmektedir. Zaman içerisinde Oğuz boylarının tamamı Müslüman olunca, ‘Oğuz’ ve ‘Türkmen’ isimleri bütünleşmiş ve aynı mânâyı ifâde eder duruma gelmiştir. ‘Türk’ kelimesi ise, daha geniş bir kütlenin adıdır. Oğuzların-Türkmenlerin hepsi Türk’tür. Fakat Türklerin hepsi Türkmen-Oğuz değildir. Türkiye’de, Azerbaycan’da, Türkmenistan’da, İran, Suriye ve Irak’ta yaşayan Türkler Oğuz Boyu’ndandır.
‘Türk’ kelimesi; aynı kültür potasında yoğrulan ve kimyevî bir karışım hâline gelip, kendisini oluşturan unsurlara dönüşü artık mümkün olmayan bileşiğin adıdır. Aynı potada eriyen diğer Türkler; Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Tatarlar, ‘Karapapaklar’ olarak da anılan Karakalpaklar, Terekemeler, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Karamanlılar, Safeviler, Şahsevenler, Hazarlar, Gagavuzlar, Karaimler, Hazalar, Yörükler, Tahtacılar, Uygurlar, Çepniler, Çağataylar, Kaşkaylar, Kumuklar, Kacarlar, Memlükler ve diğerleri… olmak üzere ifâde edilir. ‘Türk’, eşi benzeri bulunmayan geniş bir ailedir.
İlgilenenler bilirler: Oğuzlar konusunda en kapsamlı eseri Prof. Dr. Faruk Sümer yazmıştır. Eser, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları arasında çıktı ve 1999 yılında 5. Baskısını yaptı.
Türk Tarih Kurumu Emekli Arşiv Şefi Araştırmacı-Yazar İsmail Uçakcı, büyük bir cesâretle giriştiği alan araştırmasında topladığı bilgileri, ‘Çorum, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale, Çankırı Yöresinde OĞUZ BOYLARI / Aşiret Oymak ve Cemaatler’ adı ile kitaplaştırdı. Kitap, Ocak 2013’te Bilgeoğuz Yayınları arasında çıktı.
16 X 24 santim ölçülerinde, 592 sayfa hacimli eserin kapağında, Servet Somuncuoğlu’nun Ankara’nın Güdül İlçesi’nde çektiği, kaya üzerindeki Asmalıyatak Kayı Damgası’na ait fotoğraf bulunuyor.
Araştırmacı-Yazar İsmail Uçakcı kitabına; yörede tarih öncesinde kurulmuş şehirlere ait bilgileri vermekle başlıyor. Hatuşa’dan başlayıp Mecizötü, Kargı, Çekecek, Keskin ve Çiçekdağı ile devam ediyor. İncelemelerini nahiyelere ve köylere kadar derinleştiriyor. Eser bu yönü ile aynı zamanda bir ‘Şehirler Tarihi’ kitabı olma özelliğine de sâhip oluyor.
Bu tür çalışmalar çok yorucudur. Arşiv belgeleri bulunacak, okunacak, notlar alınacak, mahalline gidilip kaynak kişilerle görüşülecek, kalıntılar incelenecek… Bütün bu bilgiler birleştirilecek, adeta hafif harlı ateşte pişirilir gibi sabırla, bütün hâline getirilecek… Bu işler, güçlü bütçeli devlet kuruluşlarının, geniş kadrolu ekip çalışmalarını gerektirir. Üstelik bu tür eserler, mezuniyet veya doktora tezi hazırlayanlar dışında pek az kişinin ilgi alanındadır. Bu sebeple OĞUZ BOYLARI isimli eserin okuyucu ile buluşması, Bilgeoğuz Yayınları’nın ticarî maksatlar düşünmeksizin ilme ve kültüre hizmet aşkının ön plana çıkardığı fedakârlığı ile mümkün olabilmiştir.
Eserde, ‘Yörenin İskân Tarihine Genel Bir Bakış’ başlığı ile devam eden bölümden sonra; Oğuzların 24 boyunun ve bu boylara bağlı aşiretlerin yapıları hakkında bilgilere yer veriliyor. Okuyucu bu bilgilerden; Osmanlı Aşireti’ne mensup insanlardan dağda yaşayanlarına ‘Kürt’, ovada yaşayanlarına da ‘Yörük’ adı verildiğini öğreniyor. Hangi mezrada hangi aşiretin yaşadığı bilgilerine ulaşma imkânını buluyor. Verilen bilgiler, halk deyişleri, ozanların türküleri ile belgelendiriliyor, fotoğraflarla destekleniyor.
Eserin 3. bölümünde; ‘Diğer Türk-Oğuz Boyları’ başlığı altında; Tatar, Ahıska, Sabir-Sibir, Kırgız, Kürt, Kırmanç, Zaza aşiretleri inceleniyor. 4. bölümde konar-göçerlik geleneği ve iskân bölgeleri, 5. bölümde yörede kurulmuş vakıf ve zâviyeler, hüküm sürmüş tarikatlar ve şeyhleri, adak yerleri, mukaddes kabul edilen ağaçlar, Alevi-Sünni-Kızılbaş cemaatleri gibi halk kültürü ve tasavvuf alanlarına giriliyor ve bu muazzam bilgi hazinesi; yararlanılan kaynaklarla tamamlanıyor. 64 sayfalık indeks bölümü ise okuyucunun, kitap hâline getirilmiş hazine dairesindeki bilgilere kolaylıkla ulaşabilmesi için yol haritası görevini üstleniyor, esere değer katıyor.
İsmail Uçakcı’yı; yorucu çalışmaları, Bilgeoğuz Yayınları’nı kültürümüze hizmet maksadına dayalı fedakârlığı sebebiyle tebrik ediyorum.
BİLGEOĞUZ YAYINLARI: Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul.
Telefon: 0.212-527 33 65 Belgegeçer: 0.212-527 33 64 e-posta: [email protected] www.bilgeoguz.com.tr
İSMAİL UÇAKCI
1959 yılında Çorum İli Sungurlu İlçesi Sarıkaya Köyü’nde doğdu. Türk Tarih Kurumu Başkanlığı Kütüphane Şefliği’nde uzun süre görev yaptıktan sonra 2008 yılında emekli oldu.
Devletimizin de yerini almak istediği ‘Yeni Dünya Düzeni’ adı verilen düzen içerisinde kendi doktrinlerimizin oluşturulması ve bu doktrinlerimizin ana temasını milletleri millet yapan tarih, dil, din, kültür gibi temel unsurlardan meydana gelmesi gerekliliği tarihi tezini savundu. Onlarca kültür unsuru üzerine araştırma yapıp, değişik başlıklar altında, değişik dergi, gazete, bülten, televizyon kanallarında, toplantılarda ve internet sitelerinde yayınlayarak bu değerlerin canlı tutulmasını sağladı.
Türkiye Yazarlar Birliği üyesi olan Uçakcı; Ankara Çorumlu Dernekler Federasyonu Genel Başkan Yardımcılığı yaptı. Türk Kültür Sanat-Sendikası kurucular kurulunda yer aldı ve adı geçen sendikanın Genel Sekreterliği’ni üstlendi. Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma, Dayanışma Vakfı Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyeliği görevini üstlendi. Oğuz Kültürünü Araştırma, Geliştirme Derneği Denetim Kurulu Başkanlığı ile Sarıkaya Yrdımlaşma. ve Dayanışma. Derneği Başkanlığı görevlerinde bulundu.
İsmail Uçakcı, Ankara’nın Elmadağ İlçesi’nde yaşamakta ve çalışmalarına devam etmektedir.
Yayınlanmış eserleri: 1- Orta Anadolu Halk Kültürü. 2- Orta Anadolu Halk Kültüründe Deyimler ve Hikâyeleri. 3- Tarihi, Kültürü ve İnançlarıyla Sungurlu. 4- Kara Hisâr-ı Demürlü Yöresinde Oğuz Boyları.
KUŞBAKIŞI
TÜRK METEOROLOJİSİNİN KURULUŞU / AKSAKALLI HAVABAKAN ANTAL BEY:
‘Meteorolojiden aldığımız bilgilere göre’ girizgâhını duyduğumuzda hemencecik kulak kesiliriz; hava güneşli mi, yağmurlu mu, yoksa karlı mı diye. Peki sizi fırtınalı günlerin gazabından koruyup kollayan, yağmurlu havalarda elinize bir şemsiye tutuştu ruveren Atmosfer biliminin, nam-ı diğer meteorolojinin tarihini hiç merak ettiniz mi?
Tarih boyunca Türkler yalnızca havada değil, karada ve suda meydana gelen olaylarla da ilgilenmiş ve meteorolojinin temelini oluşturan astronomi ile uğraşarak birçok rasathane kurmuşlar. Osmanlı döneminde 19. yüzyılın sonunda başlayan çalışmaların 20. yüzyıla Kandilli Rasathanesi’ni hediye ettiğini sözü açılmışken hatırlatalım. Cumhuriyet’in ilanından sonra ise Atatürk’ün emriyle bugün Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nün temelini oluşturan ‘Rasadat-ı Cevviye Müessesesi’ kurulmuş ve başına da, o dönemde hemen her alanda istihdam edilen yabancı uzmanlardan biri, ünlü Macar meteorolog Antal Rethly getirilmiş. Bu yetenekli arkeolog; Teşkilatlanma çalışmalarını yürütmek maksadıylaıyla Anadolu’nun her tarafını dolaşmış, meteorolojik âletleri bizzat kurmuş, Türkiye’nin bitki örtüsü, toprak yapısı ve su kaynaklarını yakından incelemiştir.
2012 yılında basılan 151 sayfalık kitap, Melek Çolak tarafından hazırlanmış.
YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK: İstiklal Caddesi Nu: 161-161/A Beyoğlu 34433 İstanbul.
Telefon: 0.212-252 47 00 Belgegeçer: 0.212-293 07 23 www.ykykultur.com
e-posta: [email protected]
Telefon: 0.212-252 47 00 Belgegeçer: 0.212-293 07 23 www.ykykultur.com
e-posta: [email protected]
İSTİKLAL MAHKEMELERİ VE SİVAS’TA ŞAPKA İNKILABI DURUŞMALARI:
Ahmet Turan Alkan, Ötüken Neşriyat’ın Tarih Serisinden Kasım 2011’de 170 sayfa hacimle yayınlanan kitabında; çok konuşulan fakat az yazılmış olan bir konuyu inceliyor.
Bugün İstiklâl Mahkemeleri ve Cumhuriyetin ilk yıllarını değerlendirirken artık daha farklı bakış açıları kullanmak ve peşin hükümleri terk edip olup biteni gerçek çehresiyle algılamak gibi borcumuz var. Böyle bir bakışla Sivas’taki yafta hadisesinin sonuçları değerlendirilirse şu gerçek ortaya çıkacaktır: Muhaliflerin tasfiyesi! Ne var ki bu iki başlı bir tasfiye olmuştur; bir yandan mahallî nüfuz sahipleri de yine aynı şekilde siyasî ve sosyal rakiplerini etkisiz hale getirmeyi başarmışlardır.
19 yıl aradan sonra genişleyerek yeniden yayımlanan bu eserde, Ahmet Turan Alkan, İstiklâl Mahkemelerinin kuruluş ve işleyiş süreçlerine ışık tutuyor. Olağanüstü mahkemeler tarihten bugüne dünyanın çeşitli coğrafyalarında vücut bulmuştur. Sosyal karışıklıklar, kalkışmalar, savaş halleri gibi ortamlar bu tür mahkemelerin varoluş gerekçesi ve zemini haline gelmiştir.
Ahmet Turan Alkan bu eserinde bir ‘olağanüstü mahkeme’ olarak Millî Mücadele ve Cumhuriyet döneminde yürütülen mahkemelerin siyasetin neresinde olduğu, benzerlik ve farklılıklarını gözler önüne seriyor...
ÖTÜKEN NEŞRİYAT: İstiklal Caddesi Ankara Han Nu: 65/3 Beyoğlu 34433 İstanbul.
Telefon: 0.212-251 03 50 Belgegeçer: 0.212-251 00 12 www.atuken.com.tr e-posta: [email protected]
Telefon: 0.212-251 03 50 Belgegeçer: 0.212-251 00 12 www.atuken.com.tr e-posta: [email protected]
ATAM DEDEM KANUNU
Prof. Dr. Abdülkadir Özcan’ın hazırladığı 62 sayfalık kitapta; büyük bir cihangir olan Fatih Sultan Mehmed Han’ın aynı zamanda önemli bir kanun koyucu olduğu biliniyor. Fatih tarafından tertip edilen Kanunname-i Al-i Osman, kuruluşundan beri Osmanlı Devleti’nde yürürlükte olup o zamana kadar bir araya getirilmemiş kanunların derlenmesiyle oluşturulmuştur. Bâzı değişikliklerle yüzyıllarca devletin teşkilat, protokol ve kurumlarında uygulanmış bir eser olarak karşımıza çıkıyor. ‘Bu kanun atam ve dedem kanunudur.’ Diyerek eskiye gönderme yapmış Büyük hâkan; ‘Evlatlarım nesilden nesile bununla amel etsinler.’ sözleriyle de kendisinden sonra gelenlerin de bu kanunnameye uymasını istemiş.
Üç bölümden oluşan kanunnamenin ilk bölümü merkezde ve taşrada görevli devletin ileri gelenlerinin protokoldeki yerlerine, padişaha kimlerin arzda bulunabileceklerine ve kadıların mertebelerine ayrılmıştır. İkinci bölümde, divan ve hasoda teşkilatı ile saray mensuplarının bayramlaşma merasimlerine, son bölümde ise suçlar ve cezaları ile mansıp sâhiplerinin gelirlerine yer verilmiş. Bir hatt-ı hümayun, yani padişahın yazılı emri olarak bizzat Fatih’in ağzından kaleme alınan kanunnamenin dili ise oldukça açık ve yalın. Kardeş katli ve kanunnamenin sıhhati gibi meselelerde başta Fuad Köprülü, İ. Hakkı Uzunçarşılı, Halil İnalcık gibi önemli araştırmacıların istifade ettiği eser, Osman devlet teşkilatı için vazgeçilmez bir kaynak. 2013 yılında basılan eser, tarihi kaynağından öğrenmek isteyenler için mükemmel bir rehberdir.
YİTİK HAZİNE YAYINLARI: Bulgurlu Mahallesi, Bağcılar Cadddesi Nu:1 Üsküdar, İstanbul
Telefon: 0.216- 522 11 44 Belgegeçer: 0.216-522 11 41
Telefon: 0.216- 522 11 44 Belgegeçer: 0.216-522 11 41
e-posta: [email protected] www.hazineyayinlari.com
ANADOLU MEDENİYETLERİNDE HAMAM KÜLTÜRÜ:
Temizlik; sazlı sözlü eğlence ve sosyal ilişkilerin mekânı olmaları sebebiyle halk kültüründe hamamlar, önemli bir yere sahiptir.
Bu mekânlar, mimarî anlamda da her zaman özgün bir konumdadır. Tası tarağı toplayıp hayatımızdan çıkmak üzere olan hamamı pek çok yönüyle ele alan bir çalışmaya sâhibiz artık. 2007 Aralık’ında İstanbul Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen ve Antikçağ, Bizans, Selçuklu ile Osmanlı dönemlerini kapsayan ‘Anadolu Medeniyetlerinde Hamam Kültürü: Mimarî, Tarih, İmgelem’ isimli sempozyumunun bildirileri iki kapak arasına girip raflardaki yerini aldı.
Hamam mimarisinin ve kültürel mirasının dönüşümü, batıdaki Türk hamamları ve ressamların gözünden hamamlar, Osmanlı Devleti’ne yakın coğrafyalardaki yıkanma biçimleri ve hamam gelenekleriyle Osmanlı hamam kültürü arasındaki ilişki kitabın yolunun düştüğü konulardan sadece birkaçı... Sayfalar arasında gezinirken, hamamların Osmanlı kültürü ve gündelik hayatındaki merkezî konum göz önüne alındığında, tarihçilerin niçin bu konuyla yeterince alakadar olmadıklarını sormadan edemiyoruz doğrusu. Biraz olsun saraylardan ve savaş meydanlarından uzaklaşıp hamamları kendilerine mesken edinmeleri en büyük temennimiz!
2012 yılında yayınlanan 414 sayfalık kitabı, Nina Ergin hazırlamış.
KOÇ ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI: Rumelifeneri Yolu Merkez Kampüs Ofis: SOS Z07-B 34450 Sarıyer-İstanbul
Telefon: 0.212-338 1797 Belgegeçer: 0.212-338 14 15 e-posta: [email protected] www.kup.ku.edu.tr
MİLLİYETÇİLİĞE BAKMAK:
Ernest Gellner, Milliyetçiliğe Bakmak isimli eserinde milletlerarası düzenden etnisite’ye, Marksizm’den beynelmilelciliğe kadar birçok kavramı; List’ten Malinowski’ye, Heidegger’den Havel’e, Edward Said’e kadar birçok düşünce ve siyaset adamını; Polonya’dan Çekoslovakya’ya, İrlanda’ya kadar birçok yerel örneği milliyetçilik bağlamında değerlendiriyor. Ve Kemalizm başlıklı bölümle Türkiye’ye de uğruyor.
Milliyetçiliğe Bakmak, Gellner’in duruşu için ne düşünürseniz düşünün, farklı formlarla, farklı yansımalarla da olsa, insanlığın tarihinde daha uzun bir süre varlığını, etkisini koruyacağı aşikâr olan milliyetçilik üzerine, önemi tartışılmaz bir kitap. En azından, düşüncelerinizi değilse de milliyetçilikle ilgili soruları etkilemesi, hatta değiştirmesi kuvvetle muhtemel.
Haziran 2012’de, 14 X 20 santim ölçülerinde 260 sayfa olarak basılan eseri, Nalan Soyarık dilimize çevirdi.
KABALCI YAYINEVİ: Gülbahar Mahallesi, Cemal Sâhir Sokağı Nu: 16 Çelik İş Merkezi D Blok Mecidiyeköy, İstanbul. Telefon: 0.212-34754 51 Belgegeçer: 0.212-347 54 64 e-posta: [email protected] www.kabalci.com.tr
KISA KISA / KISA KISA…
1- HENRY! SEN NEDEN BURADASIN? İsmet Özel. Şule Yayınları: Alayköşkü Caddesi Nu: 2 Kat: 4 Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-528 23 57 Belgegeçer: 0.212-528 25 89 e-posta: ş[email protected] www.şuleyayinlari.com
2- YEMEN TÜRKİYE İLİŞKİLERİ: Prof. Dr. Mim Kemal Öke – Doç. Dr. Lütfullah Karaman. Arba Yayınları. 0.216 – 449 30 18
3- BİYO TERÖRE KARŞI EL KİTABI: Hazırlayan Levent Elpen. İks Yayınları. 0.212-519 60 22 [email protected]
4- RİND İLE ZÂHİD: Fuzûlî. Büyüyen Ay Yayınları.
4- RİND İLE ZÂHİD: Fuzûlî. Büyüyen Ay Yayınları.
5- FATİH SULTAN MEHMED: Andre Clot’tan Necla Işık. Doğan Kitap. Telefon: 0.212-373 77 00.
e-posta: [email protected]