Ebedî Âleme Doğuşunun Yirminci Yıldönümü Vesilesiyle
SÂMİHA AYVERDİ VE ESERLERİ
SÂMİHA AYVERDİ
(BİRİNCİ BÖLÜM)
Roman, hikâye, hâtırat, makale ve inceleme türündeki eserleriyle tanınan mütefekkir ve mutasavvıf yazar Sâmiha Ayverdi 25 Kasım 1905 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. 22 Mart 1993 tarihinde, 88 yaşında iken İstanbul’da vefat etti. Ebedî istirahatgâhı, İstanbul’un Zeytinburnu İlçesi’ndeki Merkez Efendi Camii’nin bahçesinde ve mürşidi Ken’an Rifâî Hazretleri’nin kabrinin ayak ucundadır. 
Piyade Kaymakamı (Yarbay) İsmail Hakkı Bey ile Fatma Meliha Hanım’ın kızıdır. Anneannesi Hâlet Hanım, geniş kültürlü, dirâyetli, ferâsetli, asırların bereketini taşıyan kâmil bir insandı. Meziyetlerinin pek çoğunu torununa aktarabilmeyi başardı. Büyükannesinin gayretleriyle şifâhî kültür ve tarih şuuru sâhibi oldu. Dedesi de ciddiyet, dürüstlük, az konuşma gibi değerler noktasında ona örnek olmuştur. Aynı şekilde anne ve babası da onun fikrî, imânî ve ahlâkî şahsiyetinin teşekkülünde müsbet rol oynamış kimselerdir. Evleri de devrin seçkin bilim ve sanat adamlarının gelip gittiği bir yerdir. Bu ortamın da onun yetişmesinde tesiri olduğu muhakkaktır. 
Çocukluğunu o dönemin en renkli semtlerinden olan Şehzadebaşı’da yaşadı. Süleymaniye Kız Numune Mektebi’nde eğitim gördü; daha sonra özel derslerle eğitimine devam etti. Çok iyi derecede Fransızca öğrenerek tarih, tasavvuf, felsefe ve edebiyat alanlarında bilgi sâhibi oldu, güzel sanatlarla ilgilendi ve keman çalmayı öğrendi. 
Ecdadının kökeni Ramazanoğulları’na uzanır. Bir ceddi de Macar ellerinde yatan Gül Baba’dan gelir. Dindar bir çevre içinde yetişmiş, Osmanlı-İslam medeniyetine derinden bağlanmıştır. 
22 yaşında iken aile dostu Ken’an Rifâî ile tanıştı. Büyük bir mürşid, bir iman tebliğcisi olan Ken’an Rifâî, büyükannenin hazırladığı kültürel alt yapı üzerine muhteşen bir fazilet âbidesi inşa etmekte hiç zorlanmadı. Öğrencisi de O’nun irşadlarıyla istikametini belirledi ve önrünün sonuna kadar o istikamette ilerledi. Bir taraftan kızını en iyi şekilde yatıştırmeye çalışırken, bir taraftan da kendisini büyük bir mütefekkir-yazar yapacak faaliyetlerini devam ettirdi. İslâmî kaynaklara eğildi. Özellikle doğu edebiyatını tetkik etti. Bu edebiyatın büyük simalarından Mevlânâ, Muhiddin-i Arâbî, Sâdi, Hâfız-ı Şirâzî, onun çok önem verdiği ve tesirinde kaldığı isimlerdir. Batıya da ilgisiz değildir. Dünya fikir ve edebiyat cereyanlarını takip etti. 
32 yaşında iken yazdığı ilk eseri ‘Aşk Budur’ isimli romanında; aşk temasını, Allah (cc) inancı ve tasavvuf düşüncesini aksettirmek için kullandı. 1946 yılından sonra fikrî ve tarihî eserlere ağırlık verdi, hâtırâlarını yazdı. 
Daha sonra mecmualarda da yazmaya başladı. İlk yazıları Necip Fazıl Kısakürek’in çıkardığı Büyük Doğu Mecmuası’nda yayımlandı. Büyük Doğu’dan sonra Resimli İstanbul Haftası, Fatih ve İstanbul, Türk Yurdu, Havadis, Ölçü, Hür Adam, Anıt, Türk Kadını, Tercüman, Kubbealtı Akademi Mecmuası ve Türk Edebiyatı gibi yayın organlarında yazdı. 
Bütün bu çalışmalar arasında geleceğin münevverleri olmaya aday gördüğü gençlerle ilgilendi. Onların fikrî ve manevî gelişmelerinde etkili oldu. Böylece,  mütefekkir-yazarlığına sivil hocalık aynı zamanda mânevî annelik de eklenmiş oldu. 
Sâmiha Ayverdi, dile hâkimiyeti, derin kültürü ve mükemmel Türkçesiyle son asırda yaşamış en mühim edebiyatçılarımızdan biridir. Tarihî, sosyal ve tasavvufî konulardaki eserleri gelecek nesillere dil, kültür ve fikir sahasında ışık tutacak değerdedir.  
Mimar Ağabeyi Ekrem Hakkı Ayverdi, Yengesi İlhan Ayverdi, Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre, Nihat Sâmi banarlı, Ergun Göze, Fevziye Abdullah Tansel, Safiye Erol ve diğer dostlarıyla birlikte kurduğu Kubbealtı Vakfı ile toprağa bir tohum verdi. Bir kaya parçasının üzerine düşse bile iyilik tohumunu yeşerten Alla-ü azimüşşan, Ayverdilerin tohumundan ulu bir çınara dönüştürdü. Çınarın etrafında toplananların iki dünyasını pür nûr eyledi. 
İstanbul Fetih Cemiyeti, İstanbul ve Yahya Kemal Enstitülerinde faal üyeliklerde bulunmuş, sonradan Türk Kadınları Kültür Derneği adını alan Türk Ev Kadınları Derneği’nin1966 yılında kuruluşuna ön ayak olmuştur. 
Hakkında her biri 300 – 500 sayfalık çok sayıda kitap, yüzlerce makale, inceleme ve tez yazıları yazılan, ilmî bildiriler sunulan bir ulu şahsı, bütün yönleriyle bir gazete sayfasında anlatmanın güçlüğü bilinmektedir. Burada, gerçek âleme doğuşunun 20. yıldönümü vesilesiyle aziz ve necip hâtırasını tâzim maksadıyla, kendisini tanımak isteyenlere bir kapı açmak murad edilmiştir.   
Çeşitli kuruluşlar tarafından kendisine verilen başarı armağanları: 1978’de Türkiye Millî Kültür Vakfı Armağanı; 1984’te Türkiye Millî Kültür Vakfı tarafından verilen ‘Türk Millî Kültürüne Hizmet Şeref Armağanı’; 1985’de ‘Yeryüzünde Birkaç Adım’ isimli eseri dolayısıyla Boğaziçi Yayınları tarafından ‘Boğaziçi Başarı Armağanı’, 26 Nisan 1986’da, Türk Edebiyat Vakfı’nın ‘Millî Sanata Hizmetleri’nden ötürü verilen plaket, 1988 yılında yayınlanan ‘Hey Gidi Günler Hey’ isimli eseri ile, Türkiye Yazarlar Birliği’nce verilen ‘Yılın Dil Ödülü’,  1990’da Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu’nun verdiği ‘Şükran Paketi’ 1992 yılında Türkiye İlim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği’nce (İLESAM) verilen ‘Üstün Hizmet Ödülü’ ve çok sayıda teşekkür belgesi. 
İstanbul, Fatih’de Vatan Caddesi üzerinde bulunan Vatan Anadolu Lisesi’nin ismi 2005 yılında değiştirilerek, ‘Sâmiha Ayverdi Anadolu Lisesi’ yapılmıştır.

AYVERDİ ENSTİTÜSÜ
Ayverdi üçlüsü’nün; ilim, fikir ve sanatta Türk milletine has târihten gelen değerleri esas tutarak, nesilleri, millî bir düşünce ve sanat merkezi etrafında toplamak maksadıyla kurduğu Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı bünyesinde, Türk kültür hayatına maddî mânevî sayısız hizmetleri olan ve Ayevrdilerin eserlerini ebedîleştirmek üzere, ‘Ayverdi Enstitüsü’ adı ile bir Enstitü oluşturuldu. Enstitü; zengin bir arşiv oluşturmakla kalmamış bir yandan da Sâmiha Ayverdi’nin henüz gün ışığına çıkmamış eserlerini yayına hazırlamaya devam etmektedir. 
Ayverdi Enstitüsü Sâmiha Ayverdi Arşivi Bölümünde;
1- Sâmiha Ayverdi’nin yakınları, devlet erkânı, edebiyat-sanat-fikir ve ilim adamlarıyla ve diğer zevatla yaptığı yazışmalara ait mektuplar, Sâmiha Ayverdi’ye yazılan mektuplar,  çeşitli kuruluşlardan gelen yazı isteği ve diğer talepler, Kölelikten Efendiliğe isimli kitabı hakkında Müslüman devlet adamları ve münevverleriyle mektuplaşmaları, 
2- Gazete ve dergilerde; ‘Sâmiha Ayverdi-Hayâtı-Edebî Şahsiyeti-Eserleri’ başlıklarıyla çıkan yazılar, kitaplarının tanıtım yazıları, kendisiyle yapılan röportajlar, anket, tebliğ, konferans, radyo-televizyon konuşmaları ve sohbetleri, verilan başarı armağanları, yapılan resimleri, Sâmiha Ayverdi adı verilen kuruluşlar, Sâmiha Ayverdi için düzenlenen anma toplantıları hakkında bilgiler, hakkında yapılan tezler, kendisine gönderilen bildiriler ve teklifler, konuşma ve konferans metinleri, Sâmiha Ayverdi Külliyâtı hakkında yazılan ve kendisinden bahseden kitaplar, Sâmiha Ayverdi’yi anlatan kitaplar ve dergiler hakkında bilgi ve belgeler bulunmaktadır. 

AŞK BUDUR
Romandan bölümler:
‘Şunu bil ki, aşkın hakîkati bulunmadıkça, hilkatin maksûdu ele gelmez ve insan aşkının kemâli, derecesine göre mükemmel olur. Hilkatin ve kâinâtın mânâsını bulmak istersen aşkı bul. Çünkü insan aşkı bulmak için dünyâya gelmiştir. Hayâtın sebebi aşktır; mükevvenat da aşkın tekazâsı sebebiyle tekevvün etmiştir. Ancak aşkı bulandır ki, maksûduna ve hilkatinin mânâsına kavuşmuştur.’
‘Aşk… İnsanı beşer kütlesinden temyîz eden kuvvet…Aşk…tükenmez bir sermâye! Aşk, ölçüsüz sevgi… Aşk, sevdânın kemâli…’
İlk yayın târihi: 1938

BATMAYAN GÜN
Susadığı mânevî hazzı, âile çevresinde bulamayan genç kızın, aradığı hakîkate bir tevâfuk eseri ulaşma hikâyesinin anlatıldığı bu romanda aynı zamanda cemiyetimizin sosyal problemleri de dile getirilmektedir. 
İlk yayın târihi: 1939, 7. baskı: 2012. 336 sayfa.

KEN’AN RİFÂÎ VE YİRMİNCİ ASRIN IŞIĞINDA MÜSLÜMANLIK
Aklı ve îman arayışı arasında kalmış günümüz insanına ilâhî dostluğun kapılarını açan bu kitap, 20.yüzyılın büyük mutasavvıfı Ken’an Rifâî’nin hayâtını, çeşitli konulardaki görüşlerini ortaya koyan ve huzûrunda tutulmuş sohbet notlarından örnekler veren biyografik bir eserdir. Hakîkati arayan her insanın okuması gereken bir kitaptır.
İlk yayın târihi: 1951, 7. baskı: 2012. 592 sayfa.

İSTANBUL GECELERİ
On beş bölümden meydana gelen bu eserin her bölümü fşehrin meşhur semtlerinden birinin ismini taşır.
Her semt özellikleri ile anılır. Eski ramazan eğlenceleri, düğünler, mesîreler, tulumbacılar gibi ortak târihe malolmuş bütün geçmifş zaman değerlerimiz, kültür hazînelerimiz şiirleşen tablolar hâlinde gözler önüne serilir.
İlk yayın târihi: 1952, 8. baskı: 2012. 272 sayfa.
 
EDEBÎ VE MÂNEVÎ DÜNYÂSI İÇİNDE FÂTİH
Bu biyografik araştırma eseri, daha ziyâde Fâtih’in mânevî ve edebî hayâtı üzerinde derinleşir.
Sâdece Fâtih’i değil, Fâtih devrini de inceler. Şiirlerinin tahlîlinden ruh âlemine yol bulur. Böylece Fâtih’in, siyâsî, idârî hayâtını ve dünyâ görüşünü, prensiplerini iyi anlamamızı sağlar.
İlk yayın târihi: 1953, 8. baskı: 2012. 336 sayfa.

İBRÂHİM EFENDİ KONAĞI
Yazarının deyişiyle; ‘Bu kitap ne hikâyedir ne masal ne roman... Zamânı, mekânı, vak’aları, şahısları, isimleri, hatta vak’alarının seyri, sırası ve detaylarının yüzde doksanı ile otantik ve yaşanmış bir devrin, gerçek ve yaflanmış hayat tablosudur.’ 
İlk yayın târihi: 1964, 12. baskı: 2012, 440 sayfa. 
Millî Eğitim Bakanlığı’nın tasiye ettiği 100 Temel Eser arasındadır. 

BOĞAZİÇİ’NDE TÂRİH
‘Bu kitap, bir Boğaziçi târihi değildir, belki Türk idâre ve târihindeki Boğaziçi’nin hâfızasından alınmış bâzı çizgilerden ibârettir’ diyen yazar, Boğaziçi semtlerinin hikâyesini anlatırken bizi mâzi, hâl ve gelecek arasından bir seyâhate ç›karır, kültür değerlerimiz ve içtimâî târihimizin acı ve tatlı hât›raları yılların pencerelerinden bir ibret levhası olarak önümüze açıı›r.
İlk yayın târihi: 1966, 7. baskı: 2008. 544 sayfa. 

MİSYONERLİK KARŞISINDA TÜRKİYE
Müslüman Türk insanına musallat olan Hıristiyan misyonerleri, yazarımızı da broşürleriyle rahatsız etmek gafletinde bulununca Sâmiha Ayverdi, îmânına saldırı kabul ettiği bu davranışla çarpıcı mektuplarıyla cevap verdi ve bu eser ortaya ç›ktı.
İlk yayın târihi: 1969, 3. baskı: 2005. 168 sayfa. 

MİSYONERLİK KARŞISINDA TÜRKİYE
Müslüman Türk insanına musallat olan Hıristiyan misyonerleri, yazarımızı da broşürleriyle rahatsız etmek gafletinde bulununca Sâmiha Ayverdi, îmânına saldırı kabul ettiği bu davranışla çarpıcı mektuplarıyla cevap verdi ve bu eser ortaya ç›ktı.
İlk yayın târihi: 1969, 3. baskı: 2005. 168 sayfa. 

TÜRKİYE’NİN ERMENİ MESELESİ
Sâmiha Ayverdi tarafından kaleme alınan ve İsmet Binark tarafından gözden geçirilmiş ilâveli 4. baskısı yapılan bu eser, Ermeni Meselesi’ni dünden bugüne uzanan boyutu ile incelemekte, asılsız Ermeni iddialarını târih önünde çürütmekte ve kimin mazlum kimin suçlu olduğunu belgelerle dünyâya göstermektedir.
İlk yayın târihi: 1976, 5. baskı: 2007. 254 sayfa. 

TÜRK TÂRİHİNDE OSMANLI ASIRLARI
Yazarın ifâdesiyle bu eser, ‘Ne bir târihtir ne de bir ilim ve mürâcaat eseri. Belki akademik sınırlara, ilmî nizam ve şekillere bağlı bulunmayan fakat her satırı ile otantik olmaya çalışan bir fikir kitabıdır.’
İlk yayın târihi: 1975, 5. baskı: 2010. İki Cilt 1182 sayfa. 

MİLLÎ KÜLTÜR MESELELERİ  VE MÂARİF DÂVÂMIZ
Yazar, bu eserinde Türk gençliğinin, millî ve mânevî değerlerine kıymet vererek eğitilmesi gerektiği; dününü unutan gençliğin bugününü bilemeyeceği gerçeği üzerinde ısrarla durur. Eğitim ve öğretim politikamızın memleket dert ve dâvâlarının başında gelen en mühim meselemiz olduğuna işâret eder.
İlk yayın târihi: 1976, 3. baskı: 2006. 447 sayfa.

MÂBETTE BİR GECE:
Otuz dört hikâyeden meydana gelen eser tasavvufî bir muhtevâya sâhiptir. Kitaba adını veren hikâye ile başlayaneserde yer alan bâzı parçaların isimleri şöyledir: İlim Tuzağı, Gönüldere, Mânâların Doğuşu, Aşk Mûcizedir, Kırılacak Put. 
İlk yayın târihi: 1940,  6. baskı: 2010. 240 sayfa.  

ATEŞ AĞACI
Kitaba ismini veren Ateş Ağacı, Kur’ân- Kerîm’de anlatıldığı üzere, Hz. Mûsâ’ya Tanrı’nın ateş şeklinde tecellî etmesinin ifâdesidir. Sâmiha Ayverdi eserde, ana tema olarak ilâhî aşkı anlatırken aynı zamanda sevgi, saygı, dostluk, şefkat, aşk ve hak gözetmek gibi beşerî özellikleri de ele almaktadr.
İlk yayın târihi: 1941, 6. baskı: 2011. 184 sayfa. 

YOLCU NEREYE GİDİYORSUN?
Roman türündeki bu eserde, İkinci Meşrutiyet döneminin üç farklı anlayıştaki âilesi etrafında gelişen hâdiseler devrin sosyal ve târihî problemleriyle ele alınarak anlatılır.
Kitapta, semâî kahvelerinden, külhanbeylerinin atışmalarına ve orta oyunundan meddaha kadar târih olmufş çeflitli sahneler de yer almaktad›r.
İlk yayın târihi: 1944, 4. baskı: 2009. 503 sayfa.

YAŞAYAN ÖLÜ
İki arkadaşın mektuplşlması ile başlayarak, günlük şeklinde devam eden eserde nefis terbiyesi ve ölmeden önce ölmek fikri ağırlık merkezidir.
Romanın kahramânı, Gerçek Çelebi’nin mürebbî kişiliğinin yardımıyla benliğinden s›yrılarak hakîkatin sırrına erer.
İlk yayın târihi: 1942, 6. baskı: 2012. 228 sayfa.

İNSAN VE ŞEYTAN
Osmanlı İmparatorluğu’nun son devrinde geçen ve ibretli bir âile fâciasını anlatan bu romanda, iyi ile kötünün, madde ile mânânın çatışması son derece çarpıcı ve güzel bir ifâde ile verilmektedir.
İlk yayın târihi: 1942, 6. baskı: 2011. 288 sayfa.
SON MENZİL
Bu kitap, uzun yıllar boyunca geçirdiği çilelerle, ‘Güneşi seyrettiğin göklere bak, aksettiği kalıplara değil’ diyecek bir iç olgunluğuna varan, böylece gerçek aşkı bularak ‘Son Menzil’e ulaşan kişinin serencâmını anlatır.
İlk yayın târihi: 1943, 3. baskı: 2007. 255 sayfa.
YUSUFÇUK
Mensur şiir tarzındaki bu eser, Büyük Doğu, Resimli İstanbul Haftası ve Türk Yurdu mecmualarında neşredilen parçaların toplanmş hâlidir. Tez olarak romanlarından farklı değildir. İlâhî aşk ve mânevî derinlik hârika bir üslûpla şllenmiştir.
İlk yayın târihi: 1946, 4. baskı: 2011. 183 sayfa.
MESİHPAŞA İMAMI
Bu romanda, kuvvetli bir medrese tahsîli görmüş fakat ilmiyle gönlünü besleyememiş, dolaysiyle tatminsiz ve hazımsız bir îmâmın çevresinde gelişen ibretli hâdiseler, Balkan Harbi’nin kederli atmosferinde anlatılır.
İlk yayın târihi: 1948, 4. baskı: 2010, 255 sayfa.
TÜRK RUS MÜNÂSEBETLERİ VE MUHAREBELERİ
İki ana kısımdan meydana gelen eserde yazar önce komünizm ve Türkiye’deki ilk komünist hareketleri, daha sonra İkinci Bayezid devrinden îtibâren kronolojik olarak Osmanlı Devleti’nin Ruslarla olan münâsebet ve muharebeleri üzerinde durur.
İlk yayın târihi: 1970, 3. baskı: 2012. 424 sayfa.
BİR DÜNYÂDAN BİR DÜNYÂYA
Yazarın çocukluk hâtıralarını topladığı bu kitapta 31 Mart vak’asından Balkan Harbi’ne kadar birçok târihî olay, âile büyükleri, akrabalar ve eski İstanbul manzaraları ile birlikte akıcı bir üslûpla âdeta bir masal gibi anlatılır.
İlk yayın târihi: 1974, 4. baskı: 2012. 184 sayfa.
ÂBİDE ŞAHSİYETLER
Hz. Mevlânâ, Yûnus Emre, Fâtih Sultan Mehmed, Bâkî, Cezâyirli Hasan Paşa, Üçüncü Selim, Dede Efendi, Mehmed Âkif, İkbal gibi târihimize, kültür ve irfan hayât›mıza istikãmet veren şahsiyetlerle, yazarın yakın âile muhîtinden tanıdığı insanları konu alan makãle ve konferanslarından bir demet sunulmaktadır.
İlk yayın târihi: 1976,  6. baskı: 2012. 287 sayfa.
Devam Edecek...