RUMELİ’DE BİZDEN NE KALDI?

Emekli Kurmay Albay, Doç. Dr. Hasip Saygılı’ın yazdığı 14 X 23 santim ölçülerinde 248 sayfalık eser;  Bosna’da vazifeli iken gönül gözü açık olan muhterem zevata yazdığı mektuplarla başlıyor. Mektuplar; ‘kızım, sana söylüyorum gelinim sen işit’ hesabı Misak-ı Millî sınırlarımız dışındaki soydaşlarımıza, dindaşlarımıza gözünü kapatmış ve de gönlünü karartmış kişilere hakîkatleri anlatıyor. 

Mektuplarda muhteşem târihimizin, kadim kültürümüzün Avrupa’daki izleri var. Sıcacık, selis bir Türkçe ile gönüllere sesleniliyor. Bosna’da yaptırdığı câmide; Sâhibü’l-Hayrat vel hasenat Gazi Hüsrev Bey’in ruhu için okunan fâtihaları, Buhûrîzâde Mustafa Itrî Efendi’ninSegâh tekbirinikulaklarımızda değil, beynimizin derinliklerinde hissettiriyor. 

Eseri okuyanlar, ‘Türk’ten daha Türk’ Bosnalı Müslümanlara ısınıyor ve seviyor. Serebrenitsa katliamında şehit olanlar için dökülen gözyaşlarının yıkadığı ellerini Mevlâ’ya açıp fâtihalar gönderiyor.  

O Bosnalı Müslümanlar ki, Sayın Saygılı’nın ifâdesiye:  

1736-1739 yıllarında Habsburglara karşı yapılan, Hekimoğlu Ali Paşa’nın sevk ve idâresindeki savaşta, Boşnak hanımlar âdetleri üzere; yiğitlere has bir heyecanla gayrete gelip, çabuk ve çevik yürümelerini sağlayacak poturlar giyerek, başlarına kalpaklar, keçe külahlarla erkekleriyle birlikte savaşa koşmuşlardır. Bu durum, son Bosna harbinde de aynen yaşanmıştır. 

1780 yılında yapılan anlaşma gereği, Sultan Birinci Abdülhâmid Han, bir kasabanın Avusturya’ya terkini irâde edince, Bosna Paşası İstanbul’a ‘Baş veririm, bir taş vermem’ cevabını verir. Dört nesil sonra 1906 yılında bir başka paşa Kosova’dan aynı mâhiyette gelen bir fermana ‘hayır’ cevabı verecektir. Boşnak/Arnavut bir âileden gelen Şemsi Paşa da Sultan İkinci Abdülhâmid Han’ın Karadağ hududundaki Plava ve Gosina arasındaki küçük bir arazi kesimini terk emrini yerine getirmeyi reddedecek bir dirâyet göstermiştir. Paşa, pâdişaha çektiği telgrafta; ‘Ben Beytullah huzurunda vatanımdan bir karış yeri düşmana teslim etmemeği ahdetmiş bir kulunuzum. İrâdenizin tatbikinde ısrar buyurduğunuz takdirde bunu yapacak başka bir kulunuzu gönderiniz’ diyecektir. (s: 33-35) 

Eser destansı satırlarla devam ediyor: 

103 yıl önce bugünkü Kosova’nın Mitroviça şehrinde Müslüman eşrafın başta müftü ve diğer din hizmetlilerinin kiliselerde Sırp ordusunun zaferi için dua etmeye zorlandıkları hatta Müslümanlardan Sırp ordusuna gönüllü toplandığını biliyoruz. ‘Sırbistan gibi ecnebi bir hükümete muavenet etmek mugayir-i diyanettir’ diyebilen Hafız Ârif Efendi’nin imam olduğu cami içinde süngülerle doğrandığını da arşiv evrakı söylüyor. (s: 39)

 Rumeli’de Bizden Ne kaldı? isimli kitapta günümüze ait bilgiler de yer alıyor. Her biri ‘beka meselesi’dir. Çünkü Türkiye, Misak-ı Millî sınırlarımız dışında kalan soydaşlarımıza dindaşlarımıza insanca yaşama hakkı tanınmasını sağlayamaz ise, yarınlarda İzmir, Balıkesir, Bursa, Kahraman Maraş Adana, Trabzon ve diğer illerde yaşayan insanlarımızın durumu, asla bu günkü gibi olamayacaktır. Hasip Saygılı problemleri tespit etmekle kalmıyor, üstün bir dirâyet ve kurmay zekâsıyla çâreleri de belirtiyor. (s: 40, 41) Yazar soruyor: ‘Rumeli’de Bizden Ne Kaldı? Eseri okuyanlar da mutlaka soruyorlardır: ‘Bu satırları yetkisiz fakat kendisini sorumlu görenlerin milyonda biri kadar yetkili (fakat sorumsuz) insanlar okurlar mı?’ 

Türkiye’nin yarınları hakkında, toplu iğnenin sivri ucu kadar da olsa düşüncesi, endişesi olanlar… her türlü zarûrî işleri bir kenra bırakıp bu kitabı okumalılar ve döne döne düşünmeliler. Ve… incir çekirdeğini bile doldurmayan günlük meseleler hakkında dipsiz varilleri lafla doldurmaya çalışmaktan vazgeçip, çâre üretmeliler ve ürettikleri çâreleri derhal uygulamaya koymalılar. Bilmeliler ki merhum Galip Erdem (1930-1997) ‘Uyuyanlara Ağıt’ başlıklı makalesini kendileri için yazmıştır. Doğu Türkistanlı şâir ve müzisyenin ‘Canan Uykuda’ isimli eseri ve bestesi de onlar içindir. 

Târih boyunca Türkiye’mizin ve milletimizin başına gelen musibetlerden hiçbirinin deprem ve yıldırım çarpması gibi anlık meseleler olmadığını, en ince tığ ile oya işler gibi hazırlandığını ortaya koyan kan dondurucu teşhis: ‘Yapılması elzem olup da yapılacak bir iş için; bilgi maksadıyla yazılan her resmî yazı sessizlikle geçiştiriliyor, aynı iş için izin verilmesi istenildiğinde, ‘ret’ cevabı veriliyor.’  

Kosova’dan nakledilen iki cümle: ‘Türkiye’den para gelmezse biz de Türk değiliz!’ ve ‘Kosova’da Türk kültürünün etkisinin yok olduğu bir diğer sâha, dinî hayattır. Sâdece küçük bir câmide Türkçe konuşulmaktadır.’ (s: 57-58)

Elbette bu gelişmelerden Kosova’daki kan ve din kardeşlerimizi suçlayamayız. Çünkü oraya, Hıristiyan olmalarına rağmen Gagauz Türklerine Türklük ruh ve şuurunu aşılayan Hamdullah Suphi Tanrıöver kıratında büyükelçiler gönderememişiz. Daha da kötüsü o kırattaki büyük elçileri, yöneticileri, yeterli sayıda yetiştirememişiz. 

Nörotik bünyeliler bu eseri okurken ellerini, boks eldiveni ile koruma altına almalılar. Ola ki, okudukları sebebiyle yakınlarında bulunan duvar, kapı ve pencere gibi yerleri yumruklamaya kalkışırlar, elleri zarar görür. 

İLGİ KÜLTÜR SANAT: 

Çatalçeşme Sokağı Nu: 27/7 Cağaloğlu, İstanbul.

Telefon: 0.212-526 39 75 Belgegeçer: 0.212-526 39 76 www.ilgikultur.com  e-posta: [email protected]  

AÇIKLAMALAR:

Gazi Hüsrev Bey: 1480-1541 yılları arasında yaşadı. Üç ayrı dönemde toplan 17 yıl süreyle Saraybosna Sancak Beyliği yaptı. Saraybosna’da büyük bir câmi, muazzam bir kütüphâne, çarşı, han ve hamam inşa etti. Pek çok zafer kazandığı gibi, bölge halkının Müslüman olmalarında çok başarılı katkıları oldu. Türbesi yaptırdığı caminin avlusundadır.  

Buhûrizâde Mustafa Itrî Efendi: 1640-1712 yılları arasında yaşadı. Klâsik Türk Musikisinin en büyük bestekârıdır.  

Osmanlı pâdişahlarından Sultan 4. Mehmet Han’ın, Kırım hanlarından Hacı Gazi 1. Selim Giray Han’ın himâyelerine mazhar oldu. Günümüze 42 adet eseri intikal etmiştir. Dinî eserlerinin en muhteşemi Bayram Tekbîri’dir. Bütün İslâm Âlemi’nde okunur. Şarkılarından bazıları: Bûselik: Her gördüğü periye gönül müptelâ olur. Segâh:  Tûti-i mûcize gûyem, ne desem lâf değil.  (Söz: Nef’i).

Segâh tekbir: Bayram tekbiri’ olarak da anılır. ‘Allahüekber Allahüekber la ilahe illallahü vallahü ekber Allahüekber velillahi’l hamd.’ Kelimelerinden ibârettir. Mânâsı: ‘Allah herşeyden yücedir. Allah’tan başka ilâh yoktur. Hamd Allah’a mahsustur.’  

Serebzenitsa katliamı: 11 Temmuz 1995 târihinde ağır silahlı Sırp asker ve sivil saldırganlar, silahsız-savunmasız Müslümanlardan 8372 kişiyi katletti. 

Hekimoğlu Ali Paşa: 1689-1758 yılları arasında yaşadı. 3 defa sadrazamlık makamına getirildi. 1736-1740, 1743-1744 ve 1746-1754 yıllaı arasında Bosna valiliği yaptı. Üstün vasıflı bir asker ve devlet adamı, aynı zamanda şâir idi. 

Potur: Diz kapağına kadar geniş olarak inen, dizden aşağısı dar olan pantolon. 

Hâriciye Nezâreti Umur-ı Siyasiyye-i Müdüriyet-i Umûmiyesinin 2 Ağustos 1915 târihli yazısı. Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, HR, SYS, 2413/2 

Hamdullah Suphi Tanrıöver: (1885-1966) Türk Ocakları eski genel başkanı, Milletvekilliği ve Millî Eğitim Bakanlığı yaptı. 1935-1943 yılları arasında Bükreş’te Büyükelçi idi. Türkiye’den öğretmen getirtti, Türkiye’ye gönderdiği öğrenciler öğretmen olup ülkelerine döndüler, Gagauz öğrencilerini eğittiler.  

HASİP SAYGILI

1960 yılında Gaziantep'te doğdu. Kuleli Askeri Lisesi (1978), Kara Harp Okulu (1982), Kara Harp Akademisi (1992) ve Quetta Command and Staff College'dan (2010) mezun oldu. Kara Harp Akademisinde 2004-2008 yıllarında Harp Târihi Bölüm Başkanlığı ve Sınıf Başhocalığı, 2010-2013 arasında Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Ayrıca İslâmâbad'da Kara ve Hava Ataşeliği (2002-2004), Kosova'da Türk Temsil Heyeti Başkanlığı (2009-2010) görevlerini yaptı. Kurmay Albay olarak emekliye ayrıldı. 

2012 yılında İstanbul Üniversitesinde doktorasını tamamlayan Hasip Saygılı 2015 yılından beri Fâtih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi'nde Doç. Dr. olarak görev yapmaktadır. Rumeli, Türk harp tarihi, asker-siyaset ilişkileri gibi konular üzerinde çalışmaktadır. Evli ve üç evlât babasıdır.

Yayınlanmış diğer kitapları:

Balkan Harbinde Neden Mağlup Olduk? 2. Baskı, 2016, İlgi Kültür Sanat Yayınları

1905 Rus Devrimi ve Sultan Abdülhamid, 2 Baskı, 2017, Ötüken Neşriyat

Osmanlı'nın Son 40 Yılında Rumeli Türkleri ve Müslümanları, 2. Baskı, 2019, İlgi Kültür Sanat Yayınları.     

DERKENAR:

BOSNA HERSEK VE BOŞNAKLAR

OĞUZ ÇETİNOĞLU

Bosna - Hersek halkı, ‘Boşnak’ olarak adlandırılır. Boşnaklar; Avar Türkleri ile Slav ve Hırvatların karışımından oluşan bir etnik gruptur. Onuncu yüzyılda, Hıristiyanlığın Bogomil mezhebine mensup bir grup olarak yaşıyorlardı. İnançları gereği, Hazret-i İsa’nın, Allah (cc)’ın oğlu olduğunu kabul etmiyorlardı. Bu sebeple bölgedeki diğer Hıristiyanların baskı ve zulmü altında çileli bir hayatları vardı. Oturdukları topraklar, 1386 yılında, Osmanlı Devleti tarafından fethedilip, 1463’te Fatih Sultan Mehmed Han tarafından resmen Osmanlı idâresine bağlanınca,  kendi istekleriyle Müslüman oldular. Osmanlı’nın Bosna Eyâleti, 1878 yılına kadar 415 yıl huzur ve barış havuzu idi. Bu tarihte, Avusturya - Macaristan İmparatorluğu yönetimine bırakıldı.  1918’de Birinci Dünya Savaşı bittiğinde, Bosna, Sırbistan’a, 1946’da ise yeni kurulan Yugoslavya Devleti’ne bağlandı.  Yugoslavya’nın 1992’de dağılmasından sonra 01 Mart 1992 târihinde Bağımsız Bosna – Hersek Cumhuriyeti kuruldu. 51.197 Km’lik ülkenin nüfusu 2011 yılı tahminlerine göre 4.600.000’dir. %50,11’i Boşnak, %30,78’i Sırp, % 15,43’ü Hırvat’tır. %3,68 ise azınlık olan Romanlar ile Yahudilerdir. 

KUŞBAKIŞI:

KADRANSIZ SAAT

Carsın McCullers tarafından telif edilen, Can Moralı tarafından Türkçeye çevrilen romanda yazar; Amerika’da 1950’li yıllardaki güney-kuzey anlaşmazlığına ait çalkantıların devam etmekte olduğu zaman diliminde geçen olayları ele alıyor.  Irk, sınıf ve adâlet konularındaki keskin ve hazin düşüncelerini anlatıyor. Kasabada yaşayan farklı dört karakter, bir yandan geçmişlerini sorgularken, diğer yandan kadransız bir saate bakarak yarının onlara neler getireceğini düşünmektedirler. 

McCullers 1961’de yazıp yayımlattığı bu son romanında iç içe geçmiş hikâyeler aracılığıyla peşin hükümleri, sırları ve bağışlanma gibi temalardan faydalanıyor. 

TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI:

İstiklal Caddesi Meşelik Sokağı Nu: 2 Kat: 4 Beyoğlu, İstanbul.

Telefon: 0.212 252 39 91 Belgegeçer: 0.212-243 56 00 [email protected]  İnternet: www.iskultur.com.tr   

İÇİMDEKİ SAZLAR BAŞKA SÖZ BAŞKA

​​​​​​​

Sözlerini Fethi Dinçer’in yazdığı, merhum bestekâr Avni Anıl’ın Nihavent makamında bestelediği, ‘Kaderimde hep güzeli aradım’ mısraıyla başlayan şarkının ikinci mısraı, kitap adı olmuş. Çok da güzel olmuş. Fatma Barbarosoğlu, ‘İçimdeki Sazlar Başka Söz Başka’ adını verdiği kitabında, 1970’lerden günümüze akan hâtırâlar yer alıyor. Yalnızlıkta ve evlilikte aradıklarını bulamayanlar, Araf’taki insanların yalnızlığına refakat eden ekran dostluğu, sayfalar arasında herkesin kendisinden bir şeyler bulabileceği, nakışlanmış satırlar… 

13 X 21 santim ölçülerinde 132 sayfalık kitap, uzunca bir süre, ‘çok satanlar’ listesinde kalmaya adaydır. 

PROFİL YAYINLARI:

Çatalçeşme Sokağı Nu: 15 Meriçli Apartmanı Kat: 3 Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-514 45 11 

Belgegeçer: 0.212-514 45 12 www.profilkitap.com  e-posta: [email protected] 

‘HOCAM’ 

DOSTLARI NEVZAT YALÇINTAŞ’I ANLATIYOR

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş (Ankara, 1933-İstanbul,15.07.2016) kendisini bilen ve tanıyan herkes tarafından sevilen, sayılan bir kâmil insandı. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nde İktisat Uzmanı, Yedek Subay olarak askerlik görevini îfa ederken Genel Kurmay Başkanlığı Araştırma ve Geliştirme Kurulu Uzmanı, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde Öğretim Üyesi, Devlet Planlama Teşkilatı’nda Sosyal Plânlama Dâiresi Başkanı, İstisâdî Planlama Dâire Başkanı, TRT Genel Müdürü, İslam Kalkınma Bankası Araştırma ve Eğitim Enstitüsü Başkanı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başmüşâvir ve Yüksek İstişâre Kurulu Başkanı, Özel Sektör Kuruluşlarında Üst Düzey Danışmanlık, Aydınlar Ocağı Genel Başkanlığı, Fazilet Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili, Türkiye ve Tercüman Gazetelerinin Başyazarı olarak, Türkiye’nin hâl-i hazır durumunu geliştirip iyileştiren, geleceğini tanzim eden mevkilerde çok önemli vazifeler icra etti. Türkiye’nin en önemli siyâsî ve idârî mevkilerde en üst kademelerde, seçilmiş veya tâyin edilmiş yöneticiler olarak vazife gören devlet adamları, millî, mânevî ve insânî değerleri korumayı ve geliştirmeyi başlıca gaye olarak benimseyen gençler yetiştirdi. 

Bedenlerin fânî olduğu, hizmetlerin bâkî kaldığı geçici dünyamızda bir değil, milyarlarca hoş sadâ bırakan Yalçıntaş Hocamız, ardında yeri doldurulamaz boşluklar bırakarak gitmiş olmakla karşılaşacağımız kayıpları, zor dönemlerdeki tavsiye ve nasihatlerinden mahrum kalacağımızı düşünmek bile elem verici. O, hayrü’l-halefler yetiştirerek çok sevdiği Mevlâ’sına kavuştu. Kayıpta olanlar geride bıraktığı yakınları, dostları ve sevenleridir. 

Her toplumun kırmadan, dökmeden dâima doğruları söyleyen; dost-düşman herkesi iyiye, doğruya ve güzele yönlendiren doğruları gösteren fâzıl kişilere her zaman ihtiyacı vardır ve sonsuzdur. Eserleriyle, yazdıklarıyla, sohbetleriyle belirlediği istikamette belli bir müddet yürümek mümkün olabilecektir. Sonrasında rahle-i tedrisinden feyz alanlar devreye girmek için hazırlıklı olmalılar. 

16 X 24 santim ölçülerinde, 608 sayfalık dev esere sığmayan faziletlerini ve üstün vasıflarını benimseyip, özümseyip akıllarına ve gönüllerine sığdırabilenler dâima, huzurlu ve başarılı olacaklardır. Mevzu bahis kitabın arasında verilen 14 X 20 santim ölçülerindeki armağan kartpostalda, O; dünya ve ahret saadetinin anahtarlarını sunuyor. 18 Temmuz 2015 Cumartesi günü Ramazan Bayramı Sohbetinin müfit ve muhtasar özeti, okuyanlara ve okuduklarını hayatına rehber edinenler bilmeliler ki her hareketleri her sözleriyle ‘Hocam’ dedikleri Nevzat Yalçıntaş’a fâtihalar göndermiş olacaklardır. 

Aziz ‘Hoca’mız diyor ki. 

Sosyal İlişkiler Kurulacak Kişilerde aranılacak Vasıflar: 1-İman, 2-Dürüstlük, 3-Merhamet ve Şevkat, 4-Vefa, 5-İyilik Severlik. 

Hayatta Bağlı Olacağımız 5İ Prensibi: 1-İman, 2-İlim,  (mezara kadar öğrenme), 3-İbâdet, 4-İş (amel, uygulama), 5-İttihat (Birlik)  

Her söylediğin doğru olsun. 

Her doğruyu her yerde söyleme.

Câhillerden uzak dur. Kibirli olma. 

***

O, çevresinde bulunan, sözünü dinletebileceği her insanın Ahsen-i Takvim (en mükemmel insan) olması için gayretli olmayı, kızıl elma olarak benimsemiş bir mübârek zat idi. Adına tertib edilen hacimli eserde, hakkında görüş beyan eden muhterem zevatın iki hususta ortak zemin oluşturdukları görülüyor: Birincisi ‘Hocam’ hitabı, İkincisi ‘örnek insan’ olma vasfı…

Hocam’ızdan bir mısra-ı berceste: ‘Biz, insan olarak neticeden sorumlu değiliz. Bizim sorumluluğumuz doğru olanı yapmakla sınırlıdır. Neticenin ne olacağına ise Allah (cc) karar verir.’        

Eseri hazırlayan ekipte; Yayın Koordinatörü olarak vazife üstlenen Doç. Dr. Murat Yalçıntaş, Yayın Danışmanı Dr. Şefik Memiş, Editör Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, Fotoğraf ve Danışma hizmetlerini üstlenen Nevzat Gökalp, Tasarımcı Murat Arslan, Teknik Yapım monad ve eseri yayınlayan Hayat Yayın Grubu, tebrikleri hak ediyor. 

İLETİŞİM KANALLARI: 

Telefon: 0.212-612 11 00 / 0.532-376 50 59 // [email protected]  [email protected]  

KISA KISA / KISA KISA…

1- NAR AĞACI: Nazan Bekiroğlu / Timaş Yayınları. 

2-ÇAĞDAŞ ESÂRET KAMPI: Kayahan Demir. Yakın Plan Yayınları.

3- GÜNÜMÜZDEN KARAGÖZ – HACİVAT SÖYLEŞMELERİ: Ünver Oral / Kitabevi Yayınları.

4-ALTIN IŞIK: Ziya Gökalp / Bilgeoğuz Yayınları.

5-GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KANGLI TÜRKLERİ: Osman Yorulmaz / Ötüken Neşriyat.