OSMANLI’NIN VÂLİDE SULTANLARI
Osmanlı’nın saray hayatı, gerek Türk okuyucusunun gerekse batılıların ilgi duyduğu konuların başında gelmektedir. Osmanlı saraylarının dışa kapalı olması sebebiyle; Osmanlı sarayları hakkında yazanlar, çoğu zaman gerçeklerin dışına çıkmışlardır. Sulandırılmış aşk hikâyeleri, düzmece entrikalar, renklendirilmiş hayatlar malzeme olarak kullanılmış bu şekilde okuyucu toplanacağı düşünülmüştür. 
Osmanlı’nın ecdadımız olduğunu unutan veya kabul etmeyen bir kısım yazarlar da Osmanlı saray hayatını, iftira dolu ve hayal ürünü hikâyelerle karalama yoluna gitmişlerdir. 
Konu ile ilgili olarak güvenilir eserler de yok değildir elbette: M. Çağatay Uluçay’ın, 1992 yılında Türk Tarih Kurumu Yayınları arasında çıkan ‘Pâdişahların Kadınları ve Kızları’, Ferdâ Mazak’ın Çamlıca Kültür ve Yardım Vakfı’nın desteği ile kültür hayatımıza kazandırdığı ‘Âdile Sultan’,  Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün Timaş Yayınları arasında çıkan ‘Osmanlı’da Harem’ ve Prof. Dr. Ahmet Akgündüz ile Said Öztürk’ün hazırlayıp Osmanlı Araştırmaları Vakfı tarafından yayınlanan ‘Bilinmeyen Osmanlı’ isimli eserler, ilk akla gelen güvenilir kaynaklardır.
Sevinç Kuşoğlu’nun hazırlayıp Eylül 2012’de, Bilge Kültür Sanat Yayınları arasında çıkan ‘Osmanlı’nın Vâlide Sultanları’ isimli eseri de güvenilir ve üstelik kolay okunur bir kitap olarak dikkat çekiyor. 
Kitabın takdim yazısını kaleme alan Sevinç Kuşoğlu’nun eşi Prof. Dr. Mehmet Zeki Kuşoğlu; ‘Aklı başında insanlar bile, pâdişah anneleri aleyhinde konuşuyorlar. Pâdişahlar suçlanır, tenkitler yapılır, hepsi karalanır…’ Diyor ve devam ediyor: ‘Bu kitabın maksadı; Osmanlı hânedânını göklere çıkarmak veya aşağılamak değildir. Yapılmak istenilen; selden sonra geriye kalan kuma, yâni Osmanlı medeniyetine dikkatleri çekmektir. Onlar bizlere, bütün dünyanın takdir ettiği eserler bıraktılar. Hanlar, hamamlar, çeşmeler, kervansaraylar, hastâneler, köprüler… Yazdıkları değerli kitaplar, dünyanın takdirini kazanan devlet arşivlerinde bulunuyor. Bir daha benzerleri yapılamayacak eserler yapan ecdada selam olsun.’ 
Sevinç Kuşoğlu’nun ‘Osmanlı’nın Vâlide Sultanları’ isimli müstesna eserinde; Gündüz Alp’in oğlu Ertuğrul Gazi’nin mehtereme zevceleri ve Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin annesi Halime Hatun’dan Sultan Beşinci Mehmed Vahideddin Han’ın annesi Fâtıma Gülistû Valide Sultan’a kadar Vâlide sultanların hayat hikâyeleri, çok sâde ve fakat nefis bir üslupla, kendi anlatımlarıyla veriliyor. 
Hayat hikâyesini anlatanın övünmesi, kendisini olduğundan farklı gösterme gayreti yok, eseri kaleme alanın, ecdadımıza ölülü ve asil saygısı dışında onları yüceltme çabası yok. İftira yok, zemmetme yok, suçlama yok. Tabasbus yok, okuyucuyu yanlış bilgilendirme yok. Sâdece ve sâdece, yalın bir dille yaşanmış hayat hikâyeleri ile okuyucuya doğru bilgileri iletme azmi var.   
Bu özelliklerle yüksek bir değer kazanan kitap, bir yerlere önemli mesajlar veriyor ve en önemlisi, aynı konuda çalışma yapacaklara çok mükemmel bir örnek teşkil ediyor. 
Kitabın son bölümünde; Valide Sultanların isimlerinin anlamları, Vâlide Sultanlar ve oğulları, Vâlide Sultanların kabir yerleri hakkında bilgiler ile kuşe kâğıt 38 sayfada, Vâlide sultanların renkli portreleri ve Bezm-i Âlem Vâlide Sultan’ın, Pertevniyal Vâlide Sultan’ın orijinal mühürlerinin resimleri bulunuyor. 
Valide sultanların portre resimlerini, aynı zamanda grafiker ressam olan kitabın yazarı Sevinç Kuşoğlu, özel koleksiyonundaki orijinal takıları inceleyerek bizzat hazırlamıştır.
Her türlü takdirin üzerindeki çalışması sebebiyle yazarı ve bu değerli kitabı kültür hayatımıza kazandıran Yayınevini tebrik ediyor, teşekkürlerimi sunuyorum. 
BİLGE KÜLTÜR SANAT YAYIN DAĞITIM SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ: Nur-u Osmaniye Caddesi Kardeşler Han No:3 Kat:1 Cağaloğlu, İstanbul. 
Telefon: 0.212-520 72 53 - Belgegeçer: 0.212-511 47 74 - e-posta: [email protected]  /  www.bilgeyayincilik.com  

SEVİNÇ KUŞOĞLU
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Sanatları Bölümü’nden mezun oldu. Grafiker ve desinatör olarak çalıştı. Türk geleneksel sanatlarının bir dalı olan Tezhip ile ilgileniyor.
Çalışmalarının ürünlerini 1973 yılından 2009 yılına kadar 7 ayrı sergi açarak sanatseverlerin beğenisine sundu. 
Resim çalışmalarının yanı sıra çocuklar için masal, hikâye ve oyunlar yazıyor.
* 1991 yılında Yunus Emre sevgi yılı ile ilgili olarak Hollanda’da açılan bir karma sergide ‘Gelin Tanış Olalım’ isimli tablosu, Yunus’un şiirlerinden oluşan bir kitaba kapak oldu.
* 1993 yılında, Gülten Dayıoğlu’nun 30. Sanat yılı kutlaması kapsamında açtığı çocuk hikâyeleri yarışmasında ‘Mavi Kuş’ isimli hikâyesi birincilik armağanını kazandı. 
*1997 yılında BU Yayınevi Hikâye Yarışması’nda ‘Musa’nın Yeni Pabuçları’ isimli hikâyesi mansiyon aldı.
* 1998 yılında, Türk Edebiyat Vakfı     
Hikâye Yarışması’nda ‘Biz Savaş Çocuklarıydık’ isimli hikâyesi mansiyon ödülü aldı.
Yayınlanmış eserleri: Mavi Tüllü Balerinler: (2005), Ah Bir Martı Olsam! (2005), Kırmızı Boncuklar (2005), Sesimi Duyuyor musun? (2005), Avucumda Bir Kuş Var (2005), Benim Pembe Pabuçlarım (2005), Fener Adası Çocukları (2005), Sevgili Annelerim (2005), Uzaklarda Bir Ülke (2005), Can Dostum (2005), Güneşi Yutan Oğlan (2007), Tık Tık Civciv ile Çık Çık Civciv (2007), Hop Hop Tavşan (2007), Şakacı Mırnav (2007), Yalnız Sincap (2007), Al Yanaklı Elma Kuşu (2007), Mavi Orman Tavşanı (2007), Kuçular Köyü (2007), Bu Benim Hikâyem (2011), Tekirin Maceraları (2012).
2008 yılında ‘Osmanlı Sultanları’ adlı kitabı 50 bin adet basıldı ve satıldı.   


KUŞBAKIŞI

OKUMAK VE KİTAP ÜSTÜNE
MUSTAFA ASLAN AKSUNGUR
(Emekli Öğretmen)
Kur’an-ı Kerim; ‘Oku!’ emriyle başlar. Gelin görün ki yirmi birinci yüzyılın insanları olarak bizler; bu yüce emirden, sofunun şeytandan kaçtığı gibi kaçıyoruz. Yalnız kaçmakla da kalmıyoruz; kitaptan ürküyoruz. Bu davranış, ne Cenab-ı Allah’ın hoşuna gider dostlaaar, ne de insanım diyen insanların… Ancak şeytanın hoşuna gider.  
 Öyleyse gelin okuyalım! Kitabı, okumayı, düşünmeyi, çözmeyi, sevmeyi, sevilmeyi ve insanı, hele insanı sevmeyi öğrenelim. Şeytanı sevindirmeyelim…
Kitap mukaddestir. İnsanlarımıza kitap okuma alışkanlığını verememiş olsak da insanlarımız kitabı sever. Üç öğününde yediği ekmeğiyle bir-ayar tutar kitabı... Yerde gördüğü bir ekmek parçasını nasıl yerden alır, öper, başına götürür, sonra kimselerin çiğneyemeyeceği yüksekçe bir duvar kovuğuna ‘Bismillah’ diyerek koyarsa, Kur’an-ı Kerim’e de aynı saygıyı gösterir. O’nu eline alırken öper, başının üzerine koyar, yerine bırakırken de öper başının üzerine koyar..
Zalimler korkak olur. Haksızlar, hırsızlar, zalimler, zorbalar kitaptan korkarlar. Bu tür kötü özellikleri bulunmayanlar kitaptan korkmamalılar. Korkmamakla da yetinmemeliler, kitap okumalılar. 
Ünlü İngiliz Filozofu Herber Spencer: ‘Bir insanın değeri, okuduğu kitaplarla ölçülür!’ Diyor. Değerli bir insan olmak isteyenler okuyabildikleri kadar kitap okurlar. 
BEKTAŞİLERİN SERENCAMI
19. yüzyılın başlarında Bektaşi’ler büyük bir felaketle karşılaştılar ve dönüşüm yaşadılar. 1826 yılında Bektaşilik, Yeniçeri Ocağı ile birlikte yasaklanıp Bektaşi tekkeleri kapatıldı ve yıktırıldı. Dervişler sürgün edilirken emlak ve eşyaları ellerinden alındı. Bu yıllarda Bektaşi kıyafetiyle dolaşmak dahî yasaktı. Osmanlı ile birlikte üç kıtada tekkelere sâhip olan Bektaşiler yıllarca yasağa direndiler. Zamanla tekkelerini yeniden açtılar. Anadolu’da, Rumeli’de, Mısır’da, Irak’ta ve pek çok Osmanlı toprağında var olma mücâdelesi verdiler. Bu dönemde merkez tekkede postnişin çekişmeleri sürerken Sinop’ta Yesari Baba liderliğinde yoğun bir faaliyet başlatıldı. Kızıldeli ve Piri Baba tekkeleri eski konumlarına yeniden kavuştular. Sinop’un dışında Edirne’de hükümeti endişeye sevk edecek ölçüde yoğun bir Bektaşi propagandası görüldü. Osmanlı hükümeti resmî olarak yasakladığı ve mensuplarını sıkı sıkıya takip ettiği ‘tarik-i nâzenin’in merkez tekkesi ile ilişkilerini kesmedi. Hatta Hacı Bektaş Veli tekkesi daha önce görülmemiş tâmirlere ve yapı faaliyetlerine sahne oldu.
Fahri Maden’in ‘Bektaşi’lerin Serencamı’ isimli eserinde yasaklı yıllarda Bektaşilerin yaşadıkları bu var olma mücadelesi ile geçirdikleri değişim ve dönüşüme kapı aralıyor. Yedi başlıktan meydana gelen bu çalışma 19. yüzyılda yaşananlardan hareketle bugünü de anlamayı kolaylaştırıyor.
2012 yılında Kapı yayınları tarafından yayınlanan kitap 13,5 X 19,5 santim ölçülerinde ve 180 sayfa.
KAPI YAYINLARI: Ticarethâne Sokağı Nu: 53 Cağaloğlu, İstanbul. 
Telefon: 0 212-511 53 03 - e-posta: bilgi@kapiyayınlari.com / www.kapiyayinlari.com  



MOR KAFTANLI SELANİK
Yılmaz Karakoyunlu, ‘Mor Kaftanlı Selanik’ isimli eserinde Cumhuriyet tarihinin en önemli tarihî ve sosyal dönemeçlerinden olan Mübadele sırasında yaşanan insan hikâyelerini, olayın siyasî yönünü de ihmal etmeden anlatıyor. 
Bir yandan Venizelos ve İsmet Paşa aracılığıyla Lozan Barış Antlaşması görüşmelerini tâkip ederken, alınan kararlar yüzünden; İzmir, Mürefte, Şarköy; Selanik, Hanya, Resmo gibi Türk ve Yunan topraklarının çeşitli bölgelerinde; yaşanan zorluklara, hüzne, dirence de tanık oluyoruz.
Yılmaz Karakoyunlu, kahramanlarına dönemin tarihî, dinî ve sosyal şartlarında bakıyor. Asker, çiftçi, devlet adamı, diplomat veya belediye başkanı, kim olurlarsa olsunlar, temelde bütün güçleri ve bütün zayıflıklarıyla insan olduklarını unutmadan, yaptıklarını yargılamak yerine anlamaya çalışarak ele alıyor. Böylece, bir topyekûn savaştan sonra ikiye ayrılmış ve ayağa kalkmaya çabalayan iki toplumun üyelerini, eskiden kapı komşuları olan yeni düşmanları tanıyoruz. İnsanlığın elbette aşk da dâhil bütün hallerini, hem de olanca şiddeti ve yoğunluğuyla bir kez daha görüyoruz. Bir film seyreder gibi hızlı ve zevkle, ama bir o kadar da derinden okuyoruz mübadillerin hüzünlerini.
Doğan Kitap yayını olan eser, 14 X 23 santim ölçülerinde ve 415 sayfa.
DOĞAN KİTAP: 19 Mayıs Caddesi, Golden Plaza Nu:1 Kat:10 Şişli 34360 İstanbul. 
Telefon: 0.212-373 77 00 - Belgegeçer: 0.212-246 66 66  www.dogankitap.com.tr - e-posta: [email protected]  

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED
Editörlüğünü Casim Avcı’nın yaptığı, Hz. Peygamber’i çeşitli yönleriyle değerlendirmeyi amaçlayan 200 sayfalık kitapta, O’nun genel olarak hayatı; ahlâkı, günlük yaşayışı ve ibâdetleri; ailevî, siyasî, hukukî ve askerî kişiliği; Kur’an’a göre konumu, mûcizeleri ve insanlığa örnek oluşu; İslâm kültür tarihinde nasıl algılandığı ve hakkında hazırlanan sanat ve edebiyat eserleri gibi konular ele alınmaktadır.
İSAM – İSLAMÎ ARAŞTIRMALAR MERKEZİ: İcadiye Bağlarbaşı Caddesi Nu: 40 Üsküdar 34662  İstanbul. 
Telefon: 0.216-474 08 50 Belgegeçer: 0.216-474 08 74 - e-posta: [email protected] - www.isam.org.tr


LACİVERT
Hümeyra Şahin’i Sibel Eraslan’ın ilk kitabı hakkındaki yazısıyla tanıdık. Eraslan kitabı övgüyle ve bir gazete yazısının imkânları dâhilinde ayrıntılı bir şekilde inceliyor. 17 hikâyeden oluşan ve Şule Yayınlarından çıkan kitabın, yazarın ilk kitabı olmasına rağmen yeterli olgunluğa sâhip olduğu belirtiliyor.
Kitapta Doğulu bir genç kadının kendine duyduğu özgüvenle kaleme aldığı yeryüzü öykülerini, tercih edilmiş bir şifonyerden ziyade, nâzik hatta zaman zaman aşırı detaylı, mesafeli bir izlenimcilik olarak okumak mümkün.’
Hümeyra Şahin’in ‘Pırıltı’sı, vaktiyle aralarına kadın yazar almaktan imtina eden ilk Jön Türkleri hatırlatıyor. Prens Sabahattin bu kitabı okuyabilmiş olsaydı; ‘Oh la.la...” dedikten sonra monoklünü hayretle düşürüp kırabilirdi. Bugüne kadar Doğuyu yazan Garplıları çok okuduk. Şimdi ise, batıyı yazan şark kadınlarının zamanını müjdeliyor Hümeyra.
ŞULE YAYINLARI: Alayköşkü Caddesi Nu: 2 Kat: 4 Cağaloğlu, İstanbul. 
Telefon: 0.212-528 23 57 - Belgegeçer: 0.212-528 25 89 - e-posta: ş[email protected]  www.şuleyayinlari.com  


EDEBİYAT VE SİNEMA / EDEBî ESERDEN BEYAZ PERDEYE  
Fatih Sakallı tarafından hazırlanan eserdi; ‘Yedinci sanat’ olarak anılan sinemanın en çok etkileşimde olduğu sanat dalıın edebiyat olduğu belirtiliyor. Yazılı birer metin olan roman ve hikâyeler, senaryolaştırılarak sinemaya aktarılır. Dolayısıyla sinemaya uyarlanan bir roman ve hikâyenin genel anlamda biçimi değişmiştir. Filme aktarılan bir roman ile o film karşılaştırıldığında birçok benzerlik ve farklılık bulunabilir. Fakat sonuç olarak ikisi de insanî bir durumu, bir olayı, bir çatışmayı, bir gözlemi vebenzerlerini anlatırlar. Bu hususlar anlatılırken roman ve film arasında yöntem farklılığı olduğu görülür. Her iki sanat dalı da bir metinden hareket etmesine rağmen roman başka, sinema başkadır. Fakat birçok sanat dalı göz önüne alındığında, roman ve sinemanın etkileşimin en çok görüldüğü sanat dalları arasında yer aldıklarını söylemek mümkündür.
HAT YAYINLARI: Selamiali Efendi Caddesi Nu: 3 Huzur Çarşısı Nu:15 Üsküdar, İstanbul 
Telefon: 0.216-334 48 30 e-posta: [email protected] / [email protected]  www.hatyayinevi.com   


KISA KISA / KISA KISA…
1- KATRE-İ TOPRAK: Mehmet A. Yıldız. Bilgeoğuz Yayınları. 
Telefon: 0.212-527 33 65 e-posta: [email protected]  
2- ALEVİLİĞİN ABC’Sİ: Ali Murat İrat. Profil Yayıncılık. 
Telefon: 0.212-514 45 11 e-posta: [email protected]  
3- TÜRK KÜLTÜRÜNDE SİLAH: Erkan Göksu. Ötüken Neşriyat. İstiklal Caddesi Ankara Han No:65/3 Beyoğlu 34433 İstanbul.  
Telefon: 0.212-251 03 50  www.atuken.com.tr  e-posta: [email protected]  
4- YUNUS EMRE DİVANI: Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş. Bab-ı Âli Kültür Yayınları. 
Telefon: 0.212-454 21 65 e-posta: [email protected]  
5- AHMET KABAKLI NEREDE NE YAZDI? Yrd. Doç. Dr. Erol Ülgen. Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları. 
Telefon: 0.212- 526 16 15 e-posta: turkedebiyati@türkedebiyati.com.tr