YAKIN TARİHİMİZE IŞIK TUTACAK CİDDÎ BİR ESER: ‘TÜRK TARİHİNDE İŞBİRLİKÇİLER VE 150’LİKLER’
Milletlerin tarihi; kahramanlıklarla, şanlı-şerefli hizmetlerin yazılı olduğu sayfalarla dolu olduğu gibi, o sayfalar arasında, hainliklere de rastlamak mümkündür.
Vatan ve millet için çalışmaktan yorulmayan Erdoğan Aslıyüce (1), üretken kaleminden gün ışığına çıkan üç düzineye yakın kitaplarının birinde, işbirlikçiler ve hainler konusunu ele alıyor.
Yesevi Yayıncılık (2) tarafından neşredilen Türk Tarihinde İşbirlikçiler ve 150’likler isimli eser, kaynakçası ve indeksi ile birlikte 424 sayfa olmasına rağmen, ‘bir solukta’ denilebilecek ölçüde, kolayca ve kısa zamanda okunabiliyor.
‘İşbirlikçiler’ kelimesi kitapta ‘hainler’ anlamında kullanılıyor. Hain, hıyanetten gelen Arapça bir kelime. ‘Kendisine güvenildiği halde; arkadaş, dost, akraba, vatan-millet gibi sâdık kalınması, hizmet edilmesi gereken kişi ve kurumlara zarar verecek şekilde hareket eden’ insanları ifâde eder.
‘İşbirlikçi’ kelimesi lügatlerde; ‘Başkaları ile birlikte çalışan veya hareket eden kimse’ olarak açıklanıyor… sa da; kelimenin anlamında, sözü edilen ‘kimse’nin, hizmetle mükellef olduğu tarafa zarar veren fiili gizlidir.
* * *
Erdoğan Aslıyüce; tarih şuuruna sâhip, Türk milletini derinlemesine inceleyen, iyi tanıyan ve doğru sonuçlara ulaşabilen bir münevverdir. Resmî tarihlerde bulunmayan gerçekleri ve detayları ustalıkla okuyucunun bilgisine sunuyor. Daha da önemlisi, katıksız vatanseverliğinin, samimi milliyetçiliğinin oluşturduğu hassasiyetle, sevdiklerine ve koruduklarına zarar verenleri, verebilecek olanları kolayca teşhis edebiliyor.
Tarih ilmi, geçmişteki olaylar ve kişiler hakkında bilgi vermekle birlikte; olayların ve kişilerin fiillerinin hangi sonuçları meydana getirdiğini öğretir. O sonuçlardan ders alınır, olumsuzların tekrarı önlenebilir, güzel hizmetlerin devamı sağlanabilirse, tarih; geleceğimizi yönlendiren, şekillendiren bir ilim hâline gelir. İşbirlikçiler ve 150’likler, bu anlayışla okunmalı.
İnsanlarımız tarihe meraklı. Bilgi edinmek maksadıyla okunanlar arasında tarih kitapları önemli bir yer tutuyor. Yakın tarihe ait kitaplar ise çeşitli sebeplerle ilk tercihler arasında değil. Tarafsız yazılmadığı, detaylara inilmediği gibi endişeler tercihleri belirlemede etkili oluyor. Aslıyüce hem tarafsız hareket ederek hem de detaylara inerek okuyucuya güven veriyor. Aynı zamanda benzer konularda çalışacaklara örnek ve önder oluyor. Bu yönüyle de ayrıca tebrike hak kazanıyor.
Aslıyüce kitabına; ana ve ağırlıklı konu olarak 150’likleri almış.
150’likler; Kurtuluş Savaşı sırasında, düşman devletlerle ve İstanbul Hükümeti ile işbirliği yaparak, düşman işgalinin kaldırılmasını ve kurtuluşu engellemek için çalışmaları sebebiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararına dayanılarak Türk vatandaşlığından çıkarılan kişiler grubudur. İçlerinde vatandaşlıktan çıkarılmadan önce de sonra da adı-sanı duyulmamış insanlar olduğu gibi, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi ve oğlu, Şûra-yı Devlet Reisi Rıza Tevfik (Bölükbaşı), Divan-ı Harp Reisi Nemrut Mustafa, Harput Vali Vekili Ali Galip, başlangıçta Millî Mücâdele kadrolarında yer alıp sonra ayrılan Çerkez Ethem ve kardeşleri, Gazetecilerden Sait Molla, Refik Hâlid (Karay) ve Refi’ Cevad (Ulunay)…gibi, tanınmış ve isimleri bilinen, hatırlanan kişiler vardı.
150’likler, 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Sözleşmesi hükümlerine göre hazırlanan liste ile belirlendi. 28 Mayıs 1927’de kabul edilen bir kanunla sınır dışı edildiler. 29 Haziran 1938’de haklarında af kanunu çıkarıldı. Hayatta kalanlardan arzu edenler Türkiye’ye döndüler.
Türk Tarihinde İşbirlikçiler ve 150’likler isimli kitapta; ana konuya girilmeden önce işbirlikçilerden örnekler veriliyor.
Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Beğ’in ‘Amidül-Mülk’ olarak da anılan, Sultan Alparslan’a da hizmet eden veziri büyük âlim Ebu Nasr’ın haksız yere ihanetle suçlanmasının hazin sonu, Mora İhtilali sırasında Rumları kayıran Hâlet Efendi, Mora Vâlisi iken Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanan Tepedelendi Ali Paşa, Osmanlı’nın Mısır Vâlisi iken İstanbul’daki taht hayaliyle harekete geçen ve bu haraketi ile Yunanistan’ın doğuşunu hazırlayan Kavalalı Mehmed Ali Paşa, birçoklarının ‘Hürriyet kahramanı’ olarak andıkları Mithat Paşa, 31 Mart Vak’asını gerçekleştiren hainler, Selanik’i tek mermi atmadan teslim eden Kara Tahsin Paşa, aralarında Hâlide Edip (Adıvar), Yunus Nâdi (Abalıoğlu) gibi isimlerin de bulunduğu Wilson Prensipleri Cemiyeti’nin kurucuları, Kürt Teali Cemiyeti’nden Bedirhanlar, Baban Aşireti, Cemil Paşa ailesi mensupları, İngiliz Muhibler Cemiyeti’nin üyeleri, Aslıyüce’nin ‘Hüsnüyadis’ olarak andığı Saruhan Mutasarrıfı Hüsnü Efendi, düşman şehrin kapısına dayandığı halde; ‘Mehdi gelmeden kurşun atılması câiz değildir!’ Diyen Derviş Mehmed… Aslıyüce’nin kitabında anlatılan hainlerden bâzılarıdır. O hainler ki şanlı tarihimizin ak sayfalarına kara lekeler sürmüşlerdir. Kitapta hainler; hainlikleri ve kirli şahsiyetleri ile birlikte detaylı bir şekilde gözler önüne seriliyor. Kitabı okuyanlar, tarihteki hainleri tanıyacakları gibi, bundan sonra ortaya çıkabilecek hainleri tanımak için ipuçları elde edebiliyorlar.
Kitapta, 150’likler sonrasındaki ihânetlere de yer veriliyor. Şeyh Said İsyanı, Şemdinli Ayaklanması, Yunanistan’da tezgâhlanan Menemen olayı… efrâdını câmi-ağyarını mâni bilgilerle anlatılıyor. Kitabın son sayfalarındaki alıntılardan, ‘Cüceleşmeyen tek dev’, Ali Kemal’in torunu, Yunan ordusu için dua edilmesini isteyen Adliye Nâzırı hakkında bilgilere ulaşılıyor.
KUŞBAKIŞI
TANRININ VARLIĞINA DAİR ARGÜMANLAR
İyi bir Müslüman’ın, Allah’ın varlığını ispat etmeye çalışmasındansa, kendisinin Cenab-ı Allah’a iyi bir kul olduğunu ispat edebilmesi gerekir.
Kitap, ‘Ateist Din Felsefesi Eleştirisi’ olduğuna göre bu gerçeğin ve gereğin dışında kalıyor.
Adnan Aslan’ın hazırladığı eserde, çağdaş din felsefesinin ateist filozoflarından J. L. Mackie’nin, Tanrının varlığına ilişkin rasyonel itirazlarının tahlil ve tenkidi yapılmaktadır. Tanrının varlığına dair ontolojik, kozmolojik ve teolojik argümanlar geniş bir şekilde incelenmekte, itirazlar ve karşı itirazlar dikkate alınarak tartışmanın farklı boyutları ortaya konulmaktadır.
İSAM-İSLAMÎ ARAŞTIRMALAR MERKEZİ YAYINI. 0.216-474 08 50 [email protected]
ÇAYNÂME
Okakura Kakuzo’nun yazdığı, Ayşegül Seç’in Türkçeye çevirdiği, Kriton Dinçmen’in ise Redaksiyonunu yaptığı kitapta Anavatanı Çin olan Çay bitkisinin tarihî gelişimi, yetiştirilmesi kullanıma hâzır hâle getirilmesi, çayın demlenmesi yanında doğu felsefesi ve inanç kültürleri konusunda bilgiler sunuluyor.
Yazar, çay kültürü çevresini çok geniş tutmuş. Konfüçyüs, Laotse, Sakyamumi, Samurai prensibi, çay kültürü, çay filozofları, çay idealleri, Budizm, Taoizm, Zen, Hint negativizmi ve Buda kitapta ele alınan başlıca konular. Bu kişi ve kişilerin öğretileri, kavram ve düşünce ile ritüeller, film şeridi gibi okuyucunun gözü önünden geçiyor. Farklı bir sayfa düzenlemesiyle dikkat çeken sayfalar-satırlar kuyucuyu, bilinmeyen bir dünyanın sır dolu atmosferine götürüyor.
ARİON YAYINEVİ: 0.212-526 15 91 [email protected]
PLEVNE
Mütefekkir yazar Mehmet Niyazi, tarihî roman yazıcılığındaki ustalığını bir defa daha ispat ediyor.
Tuna’da akan su değil, kaderimizdi: Ya cihangir olacak veya sıradanlaşacaktık. Plevne, bu dramın hikâyesidir. Orası artık bizim için ne bir belde, ne bir şehir, ne de bir kaledir. Vatan sevgisinin, onurunun, yiğitliğin, âbideleştiği mekândır. Hiçbir yaralı esir, galibine öyle yelesi kabarık aslan heybetiyle görünmedi. Tarihte yenen, yendiğinin gölgesinde bir başka yerde kaybolmadı.
Mehmet Niyazi, Plevne isimli romanı ile cesâret âbidesi Gazi Osman Paşa’nın başına muhteşem bir taç yeşleştiriyor. Gazi Osman Paşa kadar Mehmet Niyazi de gururumuzdur. Yeni romanları ile gururumuzun dâim olmasını diliyoruz.
ÖTÜKEN NEŞRİYAT. 0.212-251 03 50 [email protected]
BİR MÜBÂDİLİN MEKTUPLARI
Tahsin Gülen tarafından hazırlanan bu kitap, hem yakın tarihimizden çok önemli kesitler sunuyor, hem de millî ve manevî değerlerimizden unutulmaz örnekler taşıyor. İbretlik hatıralardan, öğütlerden ve dönemin değerlendirilmelerinden oluşan bu kitap, verdiği onca değerli malumatın yanı sıra, örnek alınıp benimsenecek huzurlu bir aile hayatının yaşanmış bir modelini de sunuyor. Mübâdil bir babanın, irfan sâhibi bir atanın oğluyla olan yarım asırlık münâsebetini ve mektuplaşmalarını merkeze alan bu eser, yakın tarihe düşülmüş notlar olma özelliğiyle de önem kazanıyor.
Çok geniş bir okur kesimine seslenen bu kitap, ayrıca sosyolog, tarihçi, antropolog ve eğitimcilerimizin de yararlanacağı hayli bilgiler içeriyor.
TÜRK EDEBİYATI VAKFI: . 0.212-527 30 52
[email protected]
TÜRK CUMHURİYETLERİ VE TÜRK BİRLİĞİ
21. Yüzyıl, Türkler için canlanma ve ruhlanma çağı olabilir. Türkler yönetilen değil, yöneten millet pozisyonuna tekrar dönebilir. Bu hedefe ulaşabilmek için gerekli altyapı mevcut görünmektedir. Her Yüzyılın ilk çeyreğinde belirleyici olaylar gerçekleşmektedir.
Türk yöneticilerinin 19. ve 20. Yüzyıllara hazırlıksız girdiklerini biliyoruz. Bu zayıflık, 19. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin kukla devlet haline gelmesine sebep oldu. Aynı yanlışlıklar 20. Yüzyılın başında da tekrarlandı.
Balkan Yarımadası Türklüğü sona erdi. 600 yıllık Türk imparatorluğu da tarihe karıştı.
Aynı felaketlerin işaretleri Türk ülkesi üzerinde dolaşmaktadır. Osmanlıyı perişan eden kozmopolit şarlatan grup, bu defa Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türkiye Türklüğünü bitirmeye hazırlanmaktadır.
21. Yüzyıl Türkler için nasıl bir asır olacaktır?
Anadolu yarımadasının da kaybedildiği bir devir mi?
15. ve 16. Yüzyıllar gibi bir Türk asrı mı?
Kitabın yazarı Murat Atalay, ana hatlarıyla Türk tarihini verdikten sonra Batı Trakya faciasının iç yüzünü, Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu dış ve iç tehditleri inceledikten sonra Türkistan birliğine giden yolun kapısını açmaya çalışıyor.
BİLGEOĞUZ YAYINLARI: 0.212-527 33 66
[email protected]
(1) ERDOĞAN ASLIYÜCE:
Kırıkkale ili, Delice ilçesi, Büyükyağlı kasabasında 1946 yılında doğdu. Babası Ümmetoğulları’ndan Mehmet, annesi Pırıklı köyü eşrafından Hasan Aykanat’ın kızı Nuriye Hanımdır. İlk okula köyünde başladı. Kırıkkale Atatürk İlkokulunu bitirdi. Ortaokulu Kırıkkale’de tamamladı. Liseyi Konya Karatay Lisesi’nde dışarıdan bitirdi. Çalışma hayatına 1970’de MKE- Silah ve Tüfek Fabrikası’nda Kırıkkale’de başladı. Kırıkkale, Seydişehir, Bursa ve Konya’dan sonra 1982’de İstanbul Türk-Metal Sendikası kurucu başkanı oldu. 1996 yılında Türk-Metal Sendikası’nın İstanbul Şube Başkanlığı’nı bırakana kadar aktif sendikacı olarak tanındı.
1972 yılında gönüldaşlarıyla Kırıkkale’de Dur Yolcu Gazetesi’ni, 1980’de de Konya’ da arkadaşlarıyla Konevi Dergisi’ni çıkardı. 1987’de İstanbul’da çıkardığı aylık İstanbul Metal İşçileri Dergisi’ni 54 sayı devam ettirdi.
1 Mart 1993’te İstanbul ’da Hoca Ahmed Yesevi Vakfı’nı kurdu. Küçükayasofya semtindeki Hüseyinağa Medresesi’nin Bakanlar Kurulu kararınca vakfa tahsisini sağladıktan sonra burayı restore edip Hoca Ahmed Yesevi Vakfı Kültür Merkezi yaptı.1994’te Yesevi Yayıncılık şirketini kurdu. Ocak 1994 tarihinden itibaren aylık Sevgi Dergisi Yesevi’yi yayınlamaktadır. Dergi, halen yayınına aralıksız devam etmektedir.Yine 1994’te Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi BİR’i yayın hayatına kazandırdı. Türkiye’nin çoğu ilini köy köy gezdi. Yurt dışında Japonya, Çekoslavakya, İngiltere, Kanada, ABD, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Yugoslavya (Sancak), Romanya, Tuva, Hakasya, Altay Ülkesi, Tataristan, Başkurtistan, Altay Cumhuriyeti, Hollanda, Almanya, İsviçre, Tayland, Sudan, Taiwan (eski milliyetçi Çin), Hongkong, Kırgızistan, Özbekistan, İsrail, Arnavutluk, Moldovya, Gagavuz Yeri, Pridnestrovya, Singapur, Suriye, Yakutistan ve Bosna Hersek’i gezdi. Bu ülkelerde görüp yaşadıklarından 28 kitap yazdı. Gezilerinde, klasik seyyahlar gibi sadece gördüklerini değil, o yerin tarihini, sosyal yapısını, siyasî analizini ve tam bir gerçeklikle güzellikleri ve çirkinliklerini aktardı. Bu tarzıyla kendine has bir gezgin tipini oluşturdu.
itap hâlinde yayınlanmış eserlerinden bâzıları: Garip Türk’ün Feryadı, Türk’e Gözaltı, laleden Yağlı Güreşe Hollanda, Hücreden Cümleye, İstanbul’dan Trabzon’a, Değişen Komşumuz Suriye, Ah Şu Balkanlar, Türk’ün Çile Çemberi, Türkiye’nin Yüreği Kastamonu, Çanakkale’den Pasaeli’ne, 4 Kıt’a 8 Ülke, Kocaeli’den Anadolu’ya, Tuna’dan Kırım’a, Marmara’dan Akdeniz’e, Türk Tarihinde Yanlış Bilinenler, Adım Adım Türk Yurtları, Şehir Şehir Türk Kurultayları, Kastamonu’da Türk Dünyası Günleri, İlk İşgal - Son Kurtuluş, Türk Tarihinde İşbirlikçiler ve 150’likler, Trk Dilinin Başşehri / Kırşehir, Türkistan İki Dünya Eşiği.
(2) YESEVİ YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ:
1994 yılında Yesevi Vakfı Bünyesinde kuruldu. 56 adet kitap yayınladı. Ayrıca Aylık Yesevi Dergisi’ni yayınlamaktadır. Dergi, ayda bir yayın programı ile Temmuz 2012’de 223. sayıya ulaşmıştır. Ayrıca 1994 yılından 1998 yılına kadar 3 ayda bir yayın programı ile 10 sayılık koleksiyon oluşturan BİR / TÜRK DÜNYASI İNCELEMELERİ isimli dergiyi yayınlamıştır.
Yesevi Yayıncılık Limited Şirketi’nin iletişim kanalları: PK: 30 Beyazıt 34490 İstanbul. Telefon: 0.212-638 5012. Belgegeçer: 0.212-638 35 47 / [email protected]
KISA KISA / KISA KISA ...
YAKIN TARİHİN GERÇEKLERİ: Prof. Dr. İlber Ortaylı. Timaş Yayınları. 0.212-511 24 24
İSTANBUL’UN 100 SÜRELİ YAYINI: Ergun Çınar. Kültür A.Ş. Yayınları. 0.212-251 39 40
ONDOKUZUNCU ASIR TÜRK EDEBİYATI TARİHİ: Ahmet Hamdi Tanpınar. Dergâh Yayınları.
0.212-518 95 79
TÜRK İNANMA VE ANLAMA MODELİNE DAİR: Sait Başer. İrfan Yayımcılık. 0.212-518 38 66
DİL YARASI: Prof. Dr. Mustafa Argunşah. Türk Ocakları Kayseri Şubesi Yayını. 0.352-225 80 10