USTALARLA KONUŞMALAR

Röportaj, çok kullanılan edebî türlerden biridir. Gazete, dergi, radyo ve televizyon gibi ‘medya’ olarak anılan yayın organları için hazırlanır. Değerli olanları, daha sonra kitap hâline getirilir. Dergi yöneticisi, araştırmacı yazar ve edip İsa Kocakaplan, 1981-2016 yılları arasında yapmış olduğu 17 adet röportajı kitap kapağı arasında toplamış. Böylece çok kıymetli görüşleri, dergi ve gazete sayfaları arasında kaybolmaktan kurtarmış. Araştırmacıların kolayca ulaşabileceği derli-toplu bir kaynağı kültür dünyamıza kazandırmış. 

13,4 X 21,4 santim ölçülerinde 239 sayfalık kitapta, 16 kişi ile yapılmış röportajlar yer alıyor. Kendileriyle röportaj yapılan şahısların 9’unun Rahmet-i Rahman’a kavuşmuş olması, röportajların yapılış târihlerinin belirtilmesi, kitabın değerini artırıyor. 

Röportaj, gazeteciliğin en önemli dallarından biridir. Tanınmış kişilerden randevu alabilmek, uygun sorular hazırlamak, heyecanını kontrol altında tutabilmek kolay değildir. İşin en zor tarafı da röportaj yapılan kişiden, okuyucunun ilgisini çekecek cevapları alabilmektir.  Cevaplar birbiri ardına gelirken, anında ara sorular bulup sormak kıvrak bir zekâ ve derin bir kültür gerektirir. Eskiler; ‘bilseydi sorardı, sorabilseydi bilirdi’ derlerdi. İsa Kocakaplan, entelektüel birikiminin kendisine sağladığı imkânlarla bilerek soruyor ve başarıya ulaşıyor. 

Röportaj haberdir, târihî belgedir. Dünü ve bugünü yorumlar, tahlil eder, gelecek hakkında ipuçları verir. Bilgi demetidir. Aynı zamanda yorumudur. Ustaca hazırlanmış ana ve ara sorularla çok geniş ve derinlikli bilgiler elde edilip okuyucuya sunulabilir. Bu özelliği sebebiyle fikir yazılarından daha zengindir. Okuyucu sıkılmadan okuyabilir. 

Ustalarla Konuşmalar’da bütün bu özellikleri bulmak mümkün. 

Röportaj yapıp yayınlayan ilk Türk kalem erbabının Evliya Çelebi olduğu kaynaklarda belirtilmektedir. Osmanlı döneminde röportaj türü yazılar yok denecek kadar azdı. Günlük olayların Hacivat - Karagöz konuşması şeklinde renklendirilerek anlatılması tercih edilirdi. Ruşen Eşref Ünaydın’ın (1892-1959) 1918’de başladığı röportaj çalışmaları ‘Diyorlar ki’ adı ile 1930 yılında kitap olarak yayınlandı. Siyâsî ve askerî konulardaki konuşmalarıyla Falih Rıfkı Atay (1894-1971), Magazin türü röportajlarıyla Hikmet Feridun Es (1909-1992) ve yakın târihîmizde, kültürün ve siyâsetin her alanında yaptığı ve gazetesinde tam sayfa hâlinde, bâzen de tefrika hâlindee yayınladığı çalışmalarıyla Abdi İpekçi (1929-1979 ) ilk hatırlanan röportaj ustalarıdır. 

Usta röportajcı İsa Kocakaplan’ın ‘Ustalar Konuşuyor’ isimli kitabında; şâir Mustafa Necati Karaer’le (1929-1995) şiir; bestekâr ve mûsıkî Hocası Haydar Sanal’la (1926-2003) Hacı Ârif Bey; Prof. Dr. Mim Kemal Öke’yle (1955-…) Sultan İkinci Abdülhâmid Han dönemi; yazar ve edebiyat târihçisi Prof. Dr. Ömer Faruk Akün’le (1926-2016) Mehmet Kaplan; Türk Dili ve edebiyatı Profesörü Dr. İnci Enginün’le (1940-…) Abdülhak Hâmid Tarhan; Azerbaycanlı şâir ve siyâset adamı Sabir Rüstemhanlı’yla (1946-…) Azerbaycan; Târihçi Prof. Dr. İsmet Miroğlu’yla (1944-1997) Başbakanlık Osmanlı Arşivleri; sanat târihçisi Prof. Nejat Diyarbekirli’yle (1928-…) Türk kültür târihi; İhâhiyatçı Ahmet Gürtaş’la (1940-1999) Diyanet İslam Ansiklopedisi; Şeyhü’l-Muharrirîn Ahmet Kabaklı’yla (1924-2001) Özbekistan ve Azerbaycan; roman ve hikâye yazarı, gazeteci Târık Buğra’yla (1918-1994) Türk edebiyatı; Türk Dünyası âşığı Prof. Dr. Turan Yazgan’la (1938-2012) Osmanlı zaferleri; hikâye ve roman yazarı Sevinç Çokum’la ( 1943-…) Türk romancılığı; gazeteci Cengiz Özdemir’le (1961-…) Miniatürk; gazeteci yazar Lütfü Şehsuvaroğlu’yla (1957-…) Kafes filmi; Türk Dili ve Edebiyatı Profesörü Dr. Vahit Türk’le (1960-…) Ali Şîr Nevâî hakkında yapılmış röportajlar yer alıyor. Her röportaja, röportaj içerisinde geçen çarpıcı bir cümle, başlık olarak verilmiş. 

‘Önsöz’ler kitabın,  ‘giriş’ler ise yazının başında olur. Dikkat çekici bir değişiklik olarak kitabın İsa Kocakaplan imzalı ‘Önsöz’ünden tadımlık birkaç cümle, bu yazının sonuna alınmıştır. Çünkü bir kitabı en iyi tanıtan cümleler, ancak kitabın yazarı tarafından kaleme alınır. Kocakaplan, meth-ü senâya tevessül etmeden, çok sâde cümlelerle kitabı hakkında şu bilgileri veriyor: 

‘Bir konuyu uzmanından/ustasından dinlemek kadar zevkli ve öğretici bir şey yoktur. Onlara uzmanlık alanları hakkında sorduğunuz sorulara aldığınız cevaplar, onlarca yılın birikiminden süzülür gelir. Ustanın kendini oluştururken geçirdiği yıllar, aşamalar ve kazandığı deneyimler sizin dağarcığınızı alabildiğine zenginleştirir.

Elbette onlar size kendilerini, sorduğunuz sorular ölçüsünde açarlar. Bu bakımdan ustalarla konuşmaya giderken hazırlıklı olmanız önemlidir. Onların hayat hikâyelerini, çalışmalarını, ilgi alanlarını ve eserlerini bilmeniz, öğrenmek istediğiniz konuları belirlemenizi kolaylaştırır. Yılların birikimini hem kendiniz değerlendirir hem de okuyucularınızla paylaşmak imkânını bulursunuz.

Kitabı hazırlamaya başladığım zaman, yaptığım konuşmaları yeniden okumak fırsatını buldum. Onları yayına hazırlarken birkaç ifâde bozukluğu ve tekrar dışında metne pek dokunmadım. Dokunmamak gerekir, zira bu konuşmalar yapıldıkları dönemin havasını yansıtırlar. Ustaların o dönemdeki fikirlerini, anlayışlarını, durumlarını ortaya koyarlar. Metne bugüne göre müdahale etmek onların hatırasına saygısızlık olduğu gibi, metin-zaman-mekân birliğini de bozar.

Meselâ Kabaklı Hoca ile yaptığım Özbekistan ve Azerbaycan konuşmalarını ele alalım. Bunlar 1990 yılının Ekim ve Kasım aylarında yayınlanmış. Demek ki Hoca Türkistan’a, 1990 Eylülünde gitmiş. Bu vakit, oralarda henüz eski rejimin hâkim olduğu son aylardır. 18 Ekim 1991 târihinde Azerbaycan’ın, 1 Eylül 1991 târihinde ise Özbekistan’ın bağımsızlıklarını ilan ettiklerini düşünürsek, kritik olayların yaşandığı bir zaman dilimidir bu ziyaretlerin yapıldığı Eylül ayı. Ve Ahmet Kabaklı Hoca 66 yaşındadır, bütün ömrünce hayal ettiği bu toprakları gördüğü zaman. 

Özbekistan’da görmek istedikleri pek çok yer kendilerine gösterilmemiştir. İşte bu konuşmalarda o zaman diliminin heyecanı, göz aydınları, hayal kırıklıkları, taze izlenimleri yer alır. Bu konuşmalar o anı yansıttıkları için önemlidirler ve değerlerinden hiçbir şey kaybetmezler. Ve artık Kabaklı Hocayı bulup o günleri konuşmamız bir daha mümkün değildir.

……..

Kitapta yer alan konuşmalardan bazıları röportaj tekniği ile kaleme alınmıştır. Mülakat ile röportaj türlerinin karıştığı ve birleştiği günümüzde, bu iki türün ayrı tekniklere dayandığını görmek ve öğrencilerine göstermek isteyenler de eserdeki metinlerden faydalanabilirler.

Eserde yer alan on altı ustanın uzmanlıkları çeşitli alanlara dağılıyor: şiir, hikâye, roman, müzik, târih, dil ve edebiyat, Türk dünyası, iktisat, arşivcilik, kültür ve târih turizmi, sinema... Görüldüğü gibi okuyucu bu kitapta aynı zamanda sanat, kültür ve bilim dallarını kapsayan bir güldeste ile de karşılaşmış oluyor.’

Okuyucunun sıkılmadan okuyacağı, okuduktan sonra, ufkunun daha da genişlemesi için ileride tekrar okumak üzere elinin altında bulunduracağı kitap, 2016 yılında yayımlandı. 

TÜRK EDEBİYATI VAKFI YAYINLARI:

Divanyolu Caddesi Nu: 14 Sultanahmet, Fatih, İstanbul. Telefon: 0.212-527 50 32  Belgegeçer: 0.212-513 27 49  www.turkedebiyati.com.tr e-posta: [email protected]  

İSA KOCAKAPLAN

1956 yılında, vaktiyle Çankırı’nın, 1995 yılından itibâren Karabük’ün ilçesi olan Eskipazar’da doğdu. 

İlk ve ortaokulu İstanbul’da okudu. İstanbul, Tunceli ve Kırşehir İlköğretmen okullarında devam eden lise öğrenimini Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulunda tamamladı. 1974-1975 yıllarında Siirt ili Eruh ilçesinde ilkokul öğretmenliği yaptı. 1979’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ile Çapa Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerini bitirdi. Çeşitli ortaokul ve liselerde Türkçe/Edebiyat öğretmenliği yaptı. 1990 yılında ‘Yahya Kemal'in Şiirlerinde Edebî Sanatlar’ isimli tezi ile İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde yüksek lisansını bitirdi ve aynı yıl Kültür Bakanlığı bünyesinde çalışmaya başladı. İstanbul İl Kültür Müdürlüğünde Müdür Yardımcılığı ve adı, 1997'den sonra Ansiklopediler Yayım Müdürlüğü olarak değiştirilen İslam Ansiklopedisi Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Şubat 2001-Eylül 2005 târihleri arasında Türk Edebiyatı Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yaptı. 2002 Aralık ayında İl Kültür Müdürlüğü Müdür Yardımcılığı görevinden emekliye ayrıldı. O târihten itibaren İstanbul Kültür Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. 

Daha çok biyografi, metin incelemesi ve deneme türünde eserler veren İsa Kocakaplan’ın Hareket, Divan, Türk Edebiyatı, Orkun, Türk Dili, Millî Folklor, Berceste, Bizim Külliye, Varlık vb. dergilerde çok sayıda makale, inceleme ve röportajları yayımlandı. 

Kitap hâlinde yayımlanmış eserleri: *Türklük Mücahidi İsa Yusuf Alptekin (Altan Deliorman ve Abdülkadir Donukla birlikte), *Açıklamalı Edebî Sanatlar, *Cengiz Dağcının Dört Romanı, *Gök Kubbemizin Şâiri Yahya Kemal, *Kırım'dan Londra'ya Cengiz Dağcı, *Namık Kemal, *İstiklâl Marşımız ve Mehmet Âkif Ersoy, *Ziya Gökalp, *Ahmet Hâşim, *Türkü Söyleyen Şehirler; *İki Cihan Arasında-1 Şinasi, *İki Cihan Arasında-2 Ziya Paşa, *İki Cihan Arasında-3 Namık Kemal, *İki Cihan Arasında-4 Abdülhak Hâmid, *İki Cihan Arasında-5 Muallim Naci,  *Tür ve Şekil Bilgisi (Başlangıçtan Günümüze Türk Edebiyatında) (Mehmet Aça ve Halûk Gökalp'la birlikte), *Kırım'ın Ebedî Sesi Cengiz Dağcı, *Üniversitelerde Türk Dili ve Kompozisyon  (Rekin Ertemle birlikte), *Edebiyat Burcu/ Makaleler, *Yahya Kemal'in Şiirlerinde Edebî Sanatlar. 

KUŞBAKIŞI

İSTANBUL’DAKİ VENEDİKLİLER:

Kitabın yazarı Eric R. Dursteler, İstanbul'daki Venedikliler adlı kitabını kaleme alma gerekçesini şöyle açıklıyor: ‘Venedik-Osmanlı ilişkilerinin çatışmacı modelini reddediyorum ve bunun yerine kültürlerin kesişmesine dayanan daha incelikli bir anlayış öneriyorum.’ 

Yazar; Yeniçağ başlarında Akdeniz'in 2 büyük deniz gücü olan Venedik ve Osmanlı ilişkilerini gerçekçi bir gözle değerlendirmek için büyük genellemelerden ve kategorilerden bireylere ve küçük gruplara dönmek gerektiğinin altını çiziyor. Kendisini önyargı çetesinin elinden kurtarmış bir hakikat izcisinin maharetiyle Galata ve çevresinde halkın içine karışıyor. Sosyal etkileşimler, ticarî ilişkiler, birbirinin dinine duyulan merak sonucu oluşan paylaşımlar, her şeyden önce bir arada yaşamanın getirdiği bütün ortak paydaları birer birer kayıt altına alıyor. Kitabın deyimiyle ortak sınırlarının uzun olması ve Doğu Akdeniz üzerindeki ilgilerinin benzerliği sebebiyle târihleri iç içe örülmüş bu 2 milletin ayrı gayrı değil, senli benli oluş süreçlerine onlardan biriymişçesine okuyucuyu şâhit ediyor. Yazarın başarısı, sadece İstanbul'daki Venediklilerle Türkler arasındaki ilişkileri çözümlemekle sınırlı değil. Medeniyetler çatışması modelinin ötesine geçmeyi ve bunun yerine yaşanan gerçeği mahallî ölçülerde ve kültür seviyesinde mercek altında inceliyor. 

2012 yılında basılan kitap, Taciser Ulaş Belge’nin tercümesiyle 377 sayfadır.

TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI

İstiklal Caddesi Meşelik Sokağı Nu: 2 Kat:4 Beyoğlu, İstanbul (T. İş Bankası Parmakkapı Şubesi üzeri) 

Telefon: 0-212 252 39 91 Belgegeçer: 0.212-252 39 95 www.iskultur.com.tr  e-posta: [email protected]  

OSMANLI'DAN CUMHURİYET'E ESNAF VE TİCARET:   

1818-1839 yıllarında İzmir gümrüğüne gelen mallar arasında İngiliz çayı, havyar, Hollanda peyniri, şamdan, şal, çay takımı, şemsiye gibi ürünler bulunuyormuş. Fatmagül Demirel’in yazdığı kitaptan, önce bunları öğreniyoruz. Gelin birde kitaptaki bir esnaf târifine göz atalım: Osman Nuri Ergin'in Mecelle-i Umûr-u Belediye isimli kitabına göre; ‘Şehirlerde mukim avam, yâni şehirli alt tabakalar içinde önemli bir kesimi oluşturan, zanaat sahipleri ile dükkâncılık ve ticâretle geçinen sınıfa, esnaf denir.’ Peki, günde en az 3'ünün kapısını çaldığımız esnaf kesimi Osmanlı'da nasıl çıkar karşımıza? 2010 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yapılan ‘Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Esnaf ve Ticaret’ konulu bilgi şölenindeki bildirilerden derlenen bu kitap, Osmanlı esnafını ve ticâret hayatını bambaşka pencerelerden seyrettiriyor. Mesela Nâlan Turna'nın öncülüğünde ketenci, börekçi, şerbetçi, hurdacı, bozacı, bıçakçı olarak esnaf faaliyetlerinde bulunan yeniçerilere selam verirken, Alp Yücel Kaya'nın peşine düşüp 19. yüzyıl İzmir'inin tüccar ve esnafı olan hacıağalar, beyler ve Frenklerle buluşuyorsunuz. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonraki Mütâreke yıllarında zarûrî ihtiyaç mallarındaki fiyat artışı ve karaborsacılığa karşı Osmanlı'nın başvurduğu fiyat politikaları da bu sayfalara saklanmış, meraklısının keşfini bekliyor. Ayrıca; Anadolu ve Rumeli Kavağı'ndaki balıkçılardan Bakırköy ve Yeşilköy'deki bahçıvana kadar İstanbul esnafının ilçelere dağılımını, hatta dükkânların büyüklüğünü ve çalışan sayısını gösteren tablolara ulaşmanız mümkün olabilecektir. Kitabı okuyanlar; esnaf kavramının Osmanlıcasını da öğrenebilecekler. Bu derleme; aynı zamanda Osmanlı arşivlerinde kapsamlı bir ziyâret anlamındadır. 2012 yılında basılan kitap, 228 sayfadır. 

TARİH VAKFI YURT YAYINLARI:   

Zindankapı Değirmen Sokağı Nu: 15 Eminönü, İstanbul. Telefon: 0.212-522 02 02  

Belgegeçer: 0.212-513 54 00 e-posta: [email protected]  // www.tarihvakfi.or.tr  

GÖÇ HİKÂYELERİ:

Balkan Savaşları’nın yüzüncü yılı vesilesiyle hazırlanan bu kitapta yaşanan acıların vicdanlarda dinmeyen bir sızı gibi devam ettiğine şâhit oluyoruz. İstanbul Eyüp Belediyesi ve Millî Eğitim Eyüp ilçe Müdürlüğü; lise öğrencilerine yönelik düzenlediği hikâye yarışması ile genç nesil için bu acıları hem bir târih bilincine dönüştürmeyi hem de estetik bir yaklaşımla yeniden ele almayı sağlayacak bir projeyi yürürlüğe koymuştu. Bu güzel girişimi, liselilerin Balkan Savaşları’nın yüzüncü yılı vesilesiyle kaleme aldığı hikâyeleri kitaplaştırarak taçlandırmış oldu.

Bu çalışma birçok kurumun birlikte çalışması ile meydana geliyor: Eyüp Kaymakamı Osman Kaymak, Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Bayhan, Millî Eğitim Eyüp İlçe Müdürü Muhammet Öztürk, katkıda bulunanlardan birkaçıdır. 

EYÜP BELEDİYESİ: Nışanca Mahallesi, Feshâne Caddesi Nu: 41 Eyüpsultan, İstanbul. Telefon: 0.212-440 0 500 Belgegeçer: 0.212-440 0 449 e-posta: [email protected] www.eyup.bel.tr   

KISA KISA…KISA KISA… 

1- YAZILMAMIŞ DESTANLAR: Mehmet Niyazi / Ötüken Neşriyat. 

2- ANLAYAMADIM: Recep Yaşar / Bilgeoğuz Yayınları.  

3-ABDÜLHAMİD HAN’IN YILDIZ SARAYI HÂTIRALARI: Tahsin Paşa  / Pergole Yayınları

4-BAŞLANGIÇTAN GÜNÜMÜZE AFGANİSTAN TARİHİ: Töre Sivrioğlu, Ahmad Jawid Türkoğlu / Kalkedon Yayınları  

5- ÖYKÜYE AĞIT: Nehir Aydın Gökduman. Pınar Yayınları 

DERKENAR:

REŞİT RAHMETİ ARAT DİYOR Kİ:  

Bir milletin dili, birinin yerine diğeri konulacak şekilde, bir kelime ve tâbir yığını değildir. Dil, asırlar içinde ve nesillerin hâfızalarında dövüle, yoğrula yerleşmiş bir mânâ, his ve hayâldir. Kelime ve tâbir, konuşmanın bir vasıtasıdır. Asıl konuşulan, mânâ ve maksattır, his ve hayâldir. Fakat kelime ile bu mânâ, his ve hayal, asırların sinesinde, o derece birbiriyle kaynaşmıştır ki, kelimeyi atınca, mânâ ve maksat da, his ve hayâl de beraber gider. Bundan da nesiller arasında anlaşmazlık doğar. Millet birliği parçalanır. Dilin her kelimesi ve tâbiri arkasında bir târih yaşar. Millet ise târihîn yapıp yoğurduğu bir birliktir. Mîsal olarak, ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’ tâbirini alacağım. Bu tâbirin arkasında bütün Millî Mücâdele târihîmiz ve İstiklâl Harbi sahneleri vardır. Vatan ve millet sevgisi de bundan doğar!