Röportajlar

KIŞA HAZIR MIYIZ?

Abone Ol

Her hafta olduğu gibi bu hafta da Aziz Karataş ile Bir Çay Söyleşisi adlı köşemizde çok değerli bir konuk aldık. Özellikle mevsim geçişlerinde hastalıklarda artış meydana gelmektedir. Kış aylarında gribal enfeksiyonlara karşı nasıl savaşmamız gerektiğini anlatan başarılı eczacı Dicle Fırat ile şimdi çaylarımızı yudumlarken koyu bir sohbete koyuluyoruz.

Merhaba Dicle Hanım, öncelikle söyleyişimize hoş geldiniz. Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Merhabahoş buldum.Ben Eczacı Dicle Fırat. 1997 yılında Batman’ da doğdum. Bitki ve ilaçların içeriğine merakım olduğundan eczacılık bölümünü okumak istedim. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Eczacılık Fakültesini2021 yılında 2.lik ile bitirdim. Bitirme tezimi “Koenzim olarak görev yapan vitaminlerin beslenme ve sağlık açısından önemi”  üzerine yazdım. Bir yıl yardımcı eczacılık yaptıktan sonra Batman’da kendi eczanemi açıp burada mesleğimi icra ediyorum.

Kış aylarında hangi hastalıklarda artış olmaktadır?

Havaların soğumasıyla birlikte özellikle mevsim geçişlerinde hastalıklarda artış meydana gelmektedir. Kış aylarında soğuk algınlığı, grip (influenza), bademcik iltihabı ve alt solunum yolu enfeksiyonlarıgibi hastalıklar daha çok görülmeye başlıyor.

Peki, neden kış aylarında bu hastalıklarda artış görülmektedir?

Bu sorunun kesin bir cevabı yok aslında bununla ilgili bazı teoriler üretilmiş. Bu teorilerden ilki kışın kapalı alanda daha çok zaman geçirdiğimiz için insanlar birbirlerinin nefesini daha fazla soluyor. Diğer bir teori de soğuk hava, virüsleri daha dirençli hale getiriyor. Virüsler ve bakteriler özellikle soğuğa daha dayanıklı. Hava sıcaklığının ve nem oranının düşmesi virüslerin dış ortamda canlı kalmasını ve çoğalmasını kolaylaştırıyor. Soğuk ve kuru hava, bağışıklık sistemini zayıflatmakta ve bizi virüslere karşı daha hassas hale getirmekte.

Sonuç olarak, soğuk ve kuru havalarda insanların hava yollarındaki hücrelerin kuruması, havalandırmanın yetersiz kalması, insanların çoğunlukla kapalı ortamlarda kalması, bağışıklık sisteminin zayıflaması kış mevsimindeki gribal enfeksiyonların artışındaki etkenler olarak biliniyor.

Hangi ilaçlar kışın daha çok kullanılıyor?

Kış aylarında gribal enfeksiyonlar ve üst solunum yolu enfeksiyonları daha fazla görüldüğünden antibiyotik, antiviral ve ağrı kesici gibi ilaçların akılcı olmayan kullanımları artabilmektedir.

Kış aylarında gıda takviyesi kullanmalı mıyız?

Kış mevsiminde bağışıklık sistemi zayıflıyor, yetişkinler ve özellikle çocuklar hastalıklara açık hale geliyor. Vücutta enfeksiyon olduğunda iştahsızlık görülmesi sebebiyle besin alımı da azalıyor. Kışın ısınmak için tüm vücudu kaplayan ve cildin güneş ışığına maruz kalmasını azaltan ağır giysiler giyeriz, bunun sonucunda vücudumuzda bağışıklıkta rol oynayan D vitamini üretimi azalabilir. Grip ve soğuk algınlığına yakalanma riskini azaltmak ve hasta olduktan sonra da hızla iyileşmek için gıda takviyesi kullanılabilir.

Peki, hangi gıda takviyelerini kullanabiliriz?

Özellikle üst solunum yolları enfeksiyonlarında bağışıklık sistemine destek sağlayacak vitamin, mineral ve besinler şunlardır:

C vitamini: En iyi antioksidan vitaminlerden biridir. C vitamini, vücudun enfeksiyonlara karşı korunmasına yardımcı olan lenfositler ve fagositler olarak da bilinen beyaz kan hücrelerinin üretimini teşvik etmeye yardımcı olur. Bu sayede bağışıklık sistemini güçlendirerek enfeksiyonlara karşı önemli bir koruma sağlar. Soğuk algınlığı hissettiğinizde C vitamini kullanabilirsiniz. C vitamini bağışıklık sistemini koruyan ve güçlendiren bir vitamindir. Kış aylarında hastalıkları önlemek için düzenli olarak C vitamini almalısınız.

D vitamini

Kış aylarında ne yazık ki güneşten uzak kalıyoruz. Vücut için gerekli D vitaminini vücut alamaz ve D vitamini eksiliği yaşar. D vitamini olmadan, vücut kalsiyumu ememez. Böylece soğuk algınlıklardan ve enfeksiyonlardan koruyan bazı bağışıklık tepkileri uyarılamaz. Bu yüzden kış boyunca D vitamini takviyesi almalısınız.

E vitamini

E vitamini çok güçlü bir antioksidandır, serbest radikaller adı verilen gevşek elektronları temizler. Aynı zamanda bağışıklık fonksiyonunu güçlendirir. E vitamini, yeterli miktarda alındığında enfeksiyon hastalıklarına karşı vücudun korunmasına yardımcı olur.

Demir

Demir seviyesi düşük bir vücut, kış gelince kendini hâlsiz hissedebilir. Özellikle adet dönemindeki kadınlar çok daha fazla enerji kaybı yaşar. Demir takviyesi enerji seviyenizi artırarak daha zinde hissetmenizi sağlayacaktır. Ayrıca demir, vücuda oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin oluşması için gereklidir.

Ekinezya: Üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu ve tedavi edici etkisi bulunmaktadır. Bağışıklık sisteminin etkinliğini destekler. Özellikle grip ve soğuk algınlığına iyi geldiği biliniyor. Hastalık semptomları baş gösterdiğinde ekinezya çayı içmek, hastalığın daha hafif atlatılmasına ve sürecin kısalmasına yardımcı olur.

Ginseng: Yorgunluk, halsizlik, bitkinlik gibi durumlarda ginseng kullanımı vücut direncini artırmaya yardımcı olurken, uzun süreli ginseng kullanımının bağışıklık sistemini düzenlediği ve güçlendirdiği çalışmalarda gösterildi.

Omega 3 yağ asitleri

 Bağışıklık, beyin ve sinir sistemi, psikoloji, kalp-damar sağlığı için olmazsa olmaz bir besin ögesidir. Yapılan araştırmalar kış aylarının insan psikolojisini olumsuz etkilediğini gösteriyor. Eğer mutsuz ve depresif hissediyorsanız sebebi kapalı havalar olabilir. Omega-3 takviyeleri ruh hâlinizi yükseltmeye ve zihinsel yoğunluğunuzu arttırmaya yardımcı olacaktır.

Bunları herkes kullanabilir mi?

İnsanların gıda takviyelerini kafalarına göre kullanmaması gerekir. Özellikle çocuk, gebe, yaşlı, kronik rahatsızlığı olan hasta gruplarının doktor veya eczacıya danışarak gıda takviyelerini kullanabilirler.

Örneğin mide bağırsak hastalıkları olan kişilerde yüksek oranda çinko içeren bir gıda takviyesi kullanılırken dikkat edilmeli. Diyabeti olan bir hastaya vitamin verilirken içinde şeker olup olmadığı kontrol edilmelidir. Tansiyon hastaları da, yüksek sodyum içeriğine sahip bir gıda takviyesi kullanmamalıdır.

Astım veya alerjik hastalığı olan kişiler alerjen bitkisel içerikler konusunda uyarılmalıdır. Gıda takviyelerinin uygun doz ve kullanım süresi belirlenmelidir.

Yan etkileri var mı?

Sağlığınıza fayda sağlayacağını düşünürken fazla miktarda aldığınız gıda takviyeleri, hücresel toksisite veya diğer besinlerin emiliminin azalması gibi bazı problemlere yol açabilir. Bununla birlikte, özellikle tedavi dönemlerinde almakta olduğunuz tedavilerle etkileşime geçerek yan etkilerini azaltabilecekleri gibi yan etkileri arttırması da mümkündür. Bu da, hastalığınız için çok olumsuz sonuçlar doğurabilir. Böylesine bir durum iki tarafı keskin bir kılıç gibidir. Vücudumuza faydası dokunsun diye aldığımız takviye ürünler, doğal olarak oluşan koruma hareketini engelleyebilir. Bu nedenle, daha fazla gıda takviyesi alarak daha iyi olacağınızı düşünmemeniz gerekir.

Bu konudaki yetkili kişiler eczacı ve hekimlerinizdir. İçerik, yan etki ve ilaç etkileşimleri konusunda bilgi vermek, gerekli durumda sizi doktora yönlendirmek için en doğru, zararsız ve gerekli takviyeyi seçmede yardımcı, her sorunuzu içtenlikle karşılamaya hazır, en yakın sağlık danışmanınız ECZACINIZ!

Biraz da kış aylarında oluşan cilt sorunlarından konuşalım mı?

Tabii ki bu konudan bahsetmezsek olmaz.

Kış mevsiminde havaların soğuması, rüzgar, hava kirliliği, kapalı ortamlarda daha çok zaman geçirme, daha az su içilmesi gibi tüm bu faktörler ciltte kuruluğun artmasına, cilt hastalıklarının gelişmesine veya alevlenmesine neden oluyor.

Kış mevsimi, cilt kuruluğunun özellikle görüldüğü ve artış gösterdiği dönemdir. Soğuk hava ve rüzgarın etkisiyle yıpranan cilt sıcak duşlarla bir araya geldiğinde nem içeriği azalan ciltte kuruluk meydana gelir. Nem kaybı dökülmelere ve pullanmalara sebep olur. Cilt kuruluğu genellikle önemseyip geçiştirilse de tedavi edilmesi çok önemlidir.

Kaşıntı ve kuruluk

Kaşıntı bir iç hastalığın belirtisi olabileceği gibi tek başına bir sağlık problemi de olabilir ve tüm vücudu etkileyebilir. Genellikle kışın artan kaşıntıların etken sebebi kuruluktur. Havadaki nemin azalmış olması, sıcak suyla yapılan banyolar, stresin artması, temizleyici olarak kullanılan ürünler kaşıntıyı arttırır. Hastalara sık ve sıcak suyla yıkanmamaları önerilir. Her banyodan sonra nemlendirici kullanılmalıdır.

Soğuğa maruz kalmak egzamayı artırıyor

Havaların soğumasıyla egzamalarda artış olur. Sık elini yıkamak, işte kimyasalla uğraşmak, açık havada çalışmak ellerde kuruma, çatlama, kaşıntı ve egzamalara neden oluyor. Bu problemler bazı durumlarda şiddetli boyuta ulaşarak kişinin günlük yaşantısını bile etkileyebilir. Bu durumda hastalara ellerini yıkarken fazla kurutmayan temizleyiciler önerilir ve nemlendiriciler verilir. Soğuk havalarda eldiven kullanılması önerilir.

Ortamdaki azalmış nem sedef hastalığını tetikliyor

Sedef kronik bir cilt hastalığıdır. Stresle birlikte artış gösterir. Kışın gelmesiyle birlikte ise sık sık tekrarlayan enfeksiyonlar sebebiyle şiddetini arttırır. Cildin kuruluğu ile birlikte kaşıntı şikayeti artar. Bu durum ise sedef hastalarının hayatlarını etkilemeye başlar.

Seboreik dermatit

Yüz, sırt, göğüs ortası, saçlı deri gibi vücudun yağlı bölgelerinde görülen kırmızı zeminde yağlı sarı kabuklarla gelişen bir cilt hastalığıdır. Mevsimsel farklılıklar gösterir. Genelde yazın hafifleyip, kışın artış gösterir. Uzun süren sıcak banyolar, nemin azalması hastalığı alevlendirir. Hastaların uygulanan tedavilerine kışın daha dikkatle devam etmeleri önerilir. Verilen temizleyicilerle yapılan banyo sonrası nemlendiriciler kullanılmalıdır.

Peki bu cilt sorunlarını yaşamamak için neler yapmalıyız?
Herhangi bir cilt hastalığı yoksa bazı tedbirler uygulanarak cilt kuruluğundan kurtulmak mümkündür. Kış aylarında artan cilt kuruluğunu önlemek için cilt bakımınızda dikkat etmeniz gerekenler, Bol su için. Çok sıcak suyla yıkanmamaya özen gösterin. Cildinizin daha fazla kurumasına sebep olacak şampuan ya da sabunlar kullanmayın. Güneşe çıkarken mutlaka güneşten koruyucu ürünler kullanın. Soğuk havalarda eldiven kullanarak ellerinizi soğuktan koruyum. Kıyafetlerinizde özellikle pamuklu olanları tercih edin. Evde ya da ofiste yoğun ısı sebebiyle oluşan havasızlık ve kuruluğu gidermek için nem oranını arttıracak önlemler alınmalı.

Derinin doğal lipid bariyeri sıcak su, sık su teması ve sabun içerikli temizleyicilerden zarar görebiliyor. Özellikle alerjik yatkınlığı olan bireylerin kış aylarında bu faktörlere daha fazla dikkat etmesi gerekir.

Özellikle duştan sonra ve dışarıya çıkmadan önce derinin lipid bariyerini onaran ve besleyen ürünler tercih ederseniz cildinizi daha iyi korursunuz.Dudak derisi ve göz çevresi yüzümüzde bulunan en hassas derilerdir. Çatlayan ve acıyan dudaklar için yanınızda yumuşatacak bir lip balmı taşımak faydalı olacaktır.

Bize zaman ayırıp değerli bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz Dicle Hanım.