Kavga psikolojisi
Hümeyra TURAN
2010 sanki şiddet ve kavga yılı. Bir kıvılcım gibi yayılan savaş, ülkeleri ve insanlığı küle çeviriyor. Olur olmaz yerlerde koca koca adamlar yumruk yumruğa birbirine giriyor. Karşıdakinin kafasına sözle sokamadığı düşünceyi kafasını vurmak suretiyle sokmaya çalışıyor.
Kameralar önünde; yaşamı boyunca hiç spor yapmamış eline dambıl almamış adamlar, geçmişten gelen marazi sebeplerinde etkisiyle havayı döverek, üst baş paralıyor. Sokak kavgası mı ağız dalaşı mı anlaşılmadan kimi zaman denk gelen birkaç sıyrıkla kaş, göz yarılmadan bu komediye son veriliyor.
Ya hayatı küçümsüyor ya da sağlıklı düşünemiyor, serinkanlı olamıyoruz.
Her kavganın sebebi elbette farklıdır. Tahrik unsuru sataşma, kavganın şiddetini belirler. Garip bir şekilde kavganın sebebi tahrik unsuru kelime unutulur ve öfke birden bire tek sebep haline gelir.
Birilerinin bu kavgayı ayırması gerekeceğinden etrafta izleyenler varsa sözle başlayan atışma fiziksel şiddete döner. Çünkü seyircisi olmayan bir kavga, kavga değildir!
Toplumun hemen her kesiminde yaşanan şiddet, fiziksel gücün kullanılması olarak tanımlansa da hiddetli duygu ve saldırganlık olarak tanımlanır. Şiddet, daha çok davranışın kendisini tanımlamak için kullanılır, saldırganlık ise bir ruh halini ifade e-der.
Gürültü ve kalabalık ortamların neden olduğu gibi toplumda şiddetin hoş görülmesi ile şiddetin getirdiği kazanç, güç-kontrol sağlama, iletişim ve çatışmayı çözme becerisine sahip olmama da psikolojik nedenleri arasındadır.
İster acemi ister planlı, atılan her yumruğa genellikle aynı derecede karşılık verilir. Bu yüzden nerede durabileceğini bilen bir kişi bir takımdan daha kuvvetlidir.
Kavganın da bir adabı vardır, saç çekmek, kulak, ya da parmak ısırmak delikanlılığa sığmaz. Bu "delikanlılık" çok dar bir şeydir, içine pek fazla şey sığmadığı unutulmamalıdır.
Yorumlar