İkinci Dünya Harbi sonunda galip devletler masasına oturan Oniki Adayı topraklarına katan Yunanistan’da, yeniden Büyük Helen İmparatorluğu sevdası hortlamış ve gözler Kıbrıs’a çevrilmişti.

Bağımsızlığını kazandığı 1830’dan bu yana, Osmanlı’nın son zamanlarında Avrupa’nın büyük desteği ile Osmanlı topraklarını bir kurşun bile atmadan ele geçiren Yunanistan, artık işlerin o kadar kolay olmadığını unutmuşa benziyordu. Ve 1 Nisan 1955’te Kıbrıs’ta terörü başlatmıştı.

Güzelim yeşil ada kan gölüne dönmüştü.

Kara Harp Okulunda öğrenci olduğumuz o yıllarda sınıf arkadaşım Tambay Dumanhan’ın yazdığı şu anlamlı şiir, hepimizin duygu ve düşüncelerine adeta tercüman olmuştu.

TÜRK OLARAK

Bozuldu mu bir kere milletçe asabımız,

Bilirsin bire yüzdür daima hesabımız.

Hiçbir kuvvet tutamaz coştuğumuzda bizi

Yunan kanları boyar o zaman Akdeniz’i.

Nasıl el uzatırsın O’na pis palikarya

Anlaşılan az gelmiş Dumlupınar, Sakarya.

Bu sefer yeryüzünde yalnız ismin kalacak

Ya dünya yıkılacak, ya Kıbrıs Türk olacak.

Evet Kıbrıs, Türk’tü, Türk kalacaktı. Bütün Anadolu ayakta idi. Ve Türk-Yunan ilişkileri de alabildiğine gerilmişti. Kıbrıs’ta soydaşlarımızın direnişi ve Türkiye’nin de kararlılığı sonunda 16 Ağustos 1960’da, Kıbrıs Türk ve Rum halklarının eşit iki kurucu ortak oldukları, iki toplumlu federal Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştu.

Türkiye, Yunanistan ve İngiltere Kıbrıs Cumhuriyetinin garantörleri olarak yetkili ve görevli kılınmıştı. Ve ayrıca Ada’da, İngiltere’ye üs, Türkiye’ye 650 ve Yunanistan’a da 950 mevcutlu birlik bulundurma hakkı tanınmıştı. Cumhuriyetin Cumhurbaşkanının Rum, yardımcısının Türk olması, 10 üyeli Bakanlar Kurulunun üç üyesinin de Türk olması kabul edilmişti.

Ancak, Ada’nın yönetimi Türklerle ortak da olsa Yunanistan’ın eline geçmişti. Ve hemen Yunanistan’da Kıbrıs Rumları, üç yıl Cumhuriyetin bütün olanaklarını kullanarak, Türkleri azınlık haline düşürecek şekilde Anayasa’yı tadile yöneldiler. Bu Anayasa değişikliklerini Kıbrıs’ta soydaşlarımız ve Türkiye de kabul etmeyince, 21 Aralık 1963’te Ada’da Rum Yunan ikilisi silaha sarıldılar. Önce Lefkoşa’da başlayan azgın Rum çetelerinin, alçakça saldırıları kısa sürede bütün Ada sathına yayıldı.

Türk mahallelerini, köylerini basan katil Rum sürüleri; yaşlı, kadın, çocuk demeden silahsız, savunmasız soydaşlarımızı katledip, yakalayabildiklerini diri diri toplu mezarlara gömüyor, evleri köyleri yakıp yıkıp yağmalıyorlardı. Karma köylerle, etrafı Rumlarla çevrili küçük köylerde yaşayan soydaşlarımız hemen en yakın ve güvenli Türk bölgelerine kaçarak katliamdan, vahşetten kurtulmaya çalışıyorlardı.

Soydaşlarımızın evini, işini, aşını terkleri ile başlayan göçlerin ve Ada’da devam eden vahşetin durdurulması ve anayasal düzenin iadesi için Türkiye’nin çağrılarına, Kıbrıs Cumhuriyetini yıkıp devleti işgal eden eli kanlı Papaz Makarios yönetimi ve anayasal düzenin garantörü İngiltere de kulaklarını tıkamıştı. Yunanistan ise zaten bu vahşetin asıl sorumlusu idi.

Bu acımasız vahşet ve katliam 25 Aralık günü Türk Hava Kuvvetleri’nin Lefkoşa üzerinde ihtar uçuşu ile ancak durdurulabilmişti. Lefkoşa’da taraflar arasına giren İngilizler tarafından, Yeşil Hat olarak anılan temas hattı işaretlenmiş ve geçici olarak ateş kesilmişti.

Beş günün bilançosu korkunçtu. 80 soydaşımız şehit yüzlercesi yaralı ve kayıp, binlercesi göçmen olmuştu.

Katil Rum çetelerinin sergiledikleri inanılmaz vahşet ve katliam, Hıristiyanların noel yortusuna rastladığı için bu vahşet, bu soykırım KANLI NOEL olarak anılmaya başlanmıştı.

Bu yıl da Kanlı Noel’in 58nci yılında Rum-Yunan ikilisinin 58 yıl önce sergiledikleri insanlık haysiyeti ile bağdaşmayan en ağır insan hakları ihlallerini; 25 Aralık 2021 Cumartesi günü saat 13:30’da Maltepe KOZYATAĞI KÜLTÜR MERKEZİ’nde törenle anacağız.

Değerli okurlarım, tarihin hiçbir döneminde Yunanistan’a ait olmayan, jeolojik devirlerin başlarında Anadolu’ya bitişik iken, üçüncü dönem çökme ile deniz altında kalan ve bilahare su yüzüne çıkan Kıbrıs Adası tarihin hiçbir döneminde bir Yunan adası olmamıştır. Bundan sonra da olmayacağı apaçık ortadadır. Ve bu olgu şimdilerde bölgemizde Türk Milleti için, Merhum Haydar Aliyev’in bir millet iki devlet belirlemesinin, artık bir millet üç devlet şeklinde ifade edilmesi ile daha da perçinlenmedi mi? 

Kanlı Noel’de, bütün olumsuzluklara rağmen Rum Yunan ikilisine direnen, malını ve mülkünü, kanını ve canını feda eden kahraman şehitlerimizle, ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizin ruhları şad, mekanları cennet olsun. Nur içinde yatsınlar. Hayatta olanlara sağlıklar ve uzun ömürler diliyorum.