11 Haziran 1913 günü Osmanlı Devleti tarihinde aydın bir komutanın öldürüldüğü kanlı bir gündür. Açıkçası bu gün; bir komutanın devlet adamının ve de “sadrazamın” öldürüldüğü gündür. Peki, Kimdir bu adam?

Bu adam; Osmanlı’nın aydın paşası olan, Mahmut Şevket Paşa’dır. Yaptığı askeri çalışmalar ile Osmanlı’nın son dönemine damgasını vurmuştur. Yurtdışında bulunduğu sıralarda Avrupa’nın modern askeri sistemini, Osmanlı Ordusu’nda uygulamıştır. Ayrıca bu konu hakkında yazdığı eserleri ile Osmanlı ilim dünyasına da katkılar sağlamıştır. “Osmanlı Teşkilat ve Kıyafeti Askeriyesi,” askeri konusu hakkında yazdığı eser en bilinen eserlerinden birisidir.

31 Mart Olayı’nın ardından milli bir kahraman ve Meşrutiyet’in ikinci kurucusu haline gelen Selanik’teki III. Ordunun komutanı Mahmut Şevket Paşa, İttihatçı olmamasına rağmen bu cemiyetle birlikte hareket etti. Onun komutanlığındaki III. ve II. Ordulardan oluşan “Hareket Ordusu” İstanbul’a gelerek kontrolü ele geçirdi. Başkentte sıkıyönetim ilan edildi ve gelişmeleri çok iyi değerlendiren İttihatçılar, kendilerine rakip olabilecek bütün siyasi grupları etkisiz hale getirdi. II. Meşrutiyet Dönemi’nin en önemli ve güçlü aktörlerinden Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesiyle neticelenecek süreç de bundan sonra başladı. 1913 yılına gelindiğinde İmparatorluk büyük askeri ve siyasi gailelerle karşı karşıyaydı. I. Balkan Savaşı, ordu içerisinde yayılan siyaset ve birbirini çekememezlikler sebebiyle ağır bir yenilgiyle bitti. Edirne’nin dahi Bulgar işgaline uğradığı bu nazik zamanda iktidara yeniden sahip olmak isteyen ve başını Talat ve Enver Paşa’ların çektiği İttihatçılar, hükümete karşı 1913’te “Babıali Baskını’nı” gerçekleştirdiler. Bu baskında “Halaskar Zabitan” grubunun başkanı vaziyetindeki Harbiye Nazırı Nazım Paşa öldürüldü. Kamil Paşa Hükümeti zorla istifa ettirildi ve İttihat Terakki Cemiyeti bu sefer tam anlamıyla iktidara geldi. İktidarın başındaki isim ise “31 Mart’ın “Fatih’i” ve artık Sadrazam olan Mahmut Şevket Paşa’ydı.

Fakat devletin varlık yokluk mücadelesi verdiği bu süreçte iktidar mücadelesi henüz sona ermemişti. Cemiyete karşı gelişen muhalefet, Mahmut Şevket Paşa’yı iktidarın önemli bir dayanağı olarak gördüğü ve Sadrazam’da cemiyete karşı gün geçtikçe başına buyruk hareket ettiği için suikast yapılmasına karar verildi. Osmanlı Tarihi’ndeki bu meşhur suikastın gerçek azmettiricileri ve hedefleri bütünüyle ortaya çıkarılamadıysa da “Babıali Baskını’nda” öldürülen Harbiye Nazırı Nazım Paşa’nın mensup olduğu “Halaskar Zabitanlar’ın” intikam için İttihatçıları benzer bir baskınla devirme planları vardı. İşte bunlardan Kürt Şerif Paşa, Gümülcineli İsmail, Müdür Muhib, Miralay Fuat, Yüzbaşı Kazım, Pertev Tevfik, Kemal Midhat Bey’lerin başını çektiği bir komite “Prens Sebahattin Bey’i” başa geçirmek düşüncesi etrafında bu amaçla bir araya geldi.

11 Haziran 1913 günü, suikast için seçilmiş gündü. Olay günü Sadrazam Mahmut Şevket Paşa da olacaklardan habersiz, bugün İstanbul Üniversitesi’nce kullanılan Harbiye Nezareti’nden Babıali’ye gitmek için hareket etti. Tramvay hattında ve yapım çalışmasının sürdüğü dar yol, “Saraylı Hanım” ismindeki birinin cenaze alayı yüzünden iyice sıkıştığı Otomobil, Parmakkapı Caddesi’nin başına gelmişti. Bu cadde kalabalık bir cadde olduğundan Paşa’nın arabası hızını kesmek zorunda kaldı. İşte tam o sırada, Parmakkapı Caddesi’nin başında bir cenaze alayı beklemekteydi. Şoförün yanında oturan Özel Muhafız Kazım, şoföre cenaze alayına yol vermesini söyledi. Paşa’nın arabası cenazeye yol vermek için durunca, bu sırada tamir bahanesiyle üç saattir çeşme yanında bekleyen tetikçiler aradıkları fırsatı yakalamış olmakla; İslâm inancına göre cenazeye saygı da bulunan ve yol veren Sadrazama  rovelverlerle ateş etmeye başladılar. Mahmut Şevket Paşa beynine aldığı dört kurşunla ağır yaralandı. Mahmut Şevket Paşa ise kısa süre önce ayrıldığı Harbiye Nezareti’ne geri götürülerek Şura-yı Askeri Dairesi’nde tedavisine çalışıldı. Fakat yapacak bir şey kalmadığından yarım saat sonra orada öldü.

Ayasofya Camii’nde cenaze namaz kılındı. Cenaze, İstanbul’un Şişli semtinde 31 Mart Şehitleri’nin” anısına dikilmiş Abide-i Hürriyet'in bulunduğu Hürriyet-i Ebediye Tepesi’ne gömülmüştür. Olayla ilgili görülen, katiller de dâhil 37 kişi yargılandı ve 12’si Beyazıt Meydanı’nda idam edildi.

Ne kadar hazindir ki; bu suikast, Osmanlı Devleti’nde faaliyet gösteren bütün siyasî grupların işine yaramıştır. Mahmut Şevket Paşa öyle bir konumdaydı ki, onun ölümü hem muhalefeti hem de iktidardaki İttihat ve Terakki Partisi’ni memnun etmiştir. Bilhassa iktidarda bulunan İttihat ve Terakkiciler, arzuladıkları sistemi yerleştirmek için bu suikastı ustaca kullandılar. 

Sonuçta; birçok insan mağdur oldu. İttihat ve Terakki, devlet yönetiminde etkin oldu. Ancak, İttihat ve Terakki’nin aymazlığı bu başına buyruk, denetimsiz, katı ve acımasız anlayış sahipleri, teslim aldıkları koskoca cihan imparatorluğunun, beş yıl gibi kısa bir süre içinde darmadağın olarak yıkılmasına engel olamadılar. Ülkelerini ve masum insanları kaderleriyle baş başa bırakıp, çok sevdikleri ve sımsıkı sarıldıkları makam ve mevkilerini terk ederek kaçmak zorunda kaldılar.