Türk futbolunun iki devi Fenerbahçe ile Galatasaray’ın derbi buluşmalarından bir tanesi daha yaşandı. Dünyanın en önemli ve gerilimli derbileri arasında gösterilen bu mücadelede kazanan taraf Fenerbahçe oldu.
İnanı beni, ne bu derbinin galibinin Fenerbahçe olması, ne Galatasaray’ın 1999 yılından bu yana rakibi karşısında Kadıköy’de kazanamaması, ne de ligdeki şampiyonluk yarışının bu sonuçla yeniden ve tam anlamıyla kızışması ve zirveye ayar vermiş olması ilgilendiriyor. Ben bu karşılaşmanın son zamanlarda, bu iki takım arasındaki düşmanlık sınırlarını da geçen rekabette farklı bir sayfa, önemli bir aşama olduğunun altının çizilmesi gerektiğini düşünüyorum.
İlk yarıda Türk Telekom Arena’da oynanan karşılaşmada da, geçmiş yıllara oranla tansiyonu daha düşük bir maç izlemiş ve “Allah ve de, Kadıköy’deki maçta da benzeri bir ortam oluşsa” demiştik. Dileğimiz kabul oldu ve değil benzeri bir karşılaşma, sinirlerin neredeyse hiç bozulmadığı gerilimsiz, olaysız, çok abartılı küfürlerin edildiği bir doksan dakika yaşadık.
Uzun yıllardır, ilk kez bir Galatasaray başkanının da Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın tribünlerinden canlı olarak izleyebildiği bir derbi olarak da ayrıca önem taşıyor bu karşılaşma. Kanımca bu ortamın oluşmasında, öncelikle ilk yarıda TT Arena’da oynanan maçtaki ılıman ortam, ardından Galatasaray Kulübü Başkanı Duygun Yarsuvat’ın, son derece seviyeli konuşmaları ve sonrasında Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın, Galatasaray’la oynanan bayanlar basketbol maçı sırasında, Fenerbahçe taraftarının küfürlü tezahüratlarına engel olması başlıca etkenlerdi.
Evet, bu maç sonrasında iki takım arasındaki gerginliğin düşürülmesi anlamında çok önemli bir mesafe kat edilmiştir. Artık her iki camianın da, açılan bu yoldan tüm unsurlarıyla geçmesi ve ortamın yeniden düşmanlık boyutuna gelmemesi adına yapması gereken işleri vardır.
Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın basın tribünündeki koltuğuma,  maçın başlamasından yaklaşık yarım saat kadar önce oturduğumda tribünlerdeki izlenimlerimle, önceki yıllardaki kıyaslamam mümkün değildi. Kaldı ki, Fenerbahçe’nin dört puan gerisinde olarak çıktığı Galatasaray karşısında, bırakın kaybetmeyi, berabere bile kalması, şampiyonluk yarışından büyük oranda kopacak olması bile, tribünlere geçmişte yaşanan küfür ve gerilimi taşımamıştı. Yani demek oluyordu ki, şart ve ortam ne olursa olsun, istenilirse rekabet makul ve kabul edilebilir sınırlar içine çekilebiliyordu.
Buradan bu gerilimin voltajının düşmesine neden olan tüm unsur ve kişilere teşekkürlerimi yolluyor ve diyorum ki, “Tribünlerde oluşan bu sağduyunun ödülü, artık üç büyüklerin kendi aralarındaki deplasmanlara, tıpkı eskiden olduğu gibi rakip takım taraftarlarının da gidebilmesi olmalıdır. Buradan tüm yetkililere, artık bu ayıbın ortadan kaldırılması için gereken girişimlerde bulunun.”
Kalın sağlıcakla…