Soykırım ve İnançkırımı olarak dünya siyasi tarihinde yer alan Haçlı Seferleri’nden; birisi hariç tamamı Türkler ve Müslümanlar üzerine yapılmış olan Soykırım ve İnançkırımı hareketidir. Bunlardan birisi olan 4. Haçlı Seferi ise Soykırım ve İnançkırımı olmasa da kendi ırkından ve kendi inancından olanlara karşı yapılan başka bir katliama dönüşmüştür. Bu sefer 1202-1204 yılları arasında gerçekleşen kısa bir sefer olmuş ama bir devlet kuruluş ilan edilmiştir. Yani Bizans yerine Latin Devleti ilan edilmiştir.
Papa III. Innocentius, Kudüs'ü kurtarmak maksadıyla; tüm Avrupa'yı sefere davet etti ve bu sefer 1202'de Venedik'ten başladı. Başlangıçta seferin hedefi önce Mısır'ı ele geçirmek ve oradan Kudüs'e gidip orayı da zapt etmekti. Fakat Venedik'liler ve yaşlı Venedik Dükü Enrico Dandolo bu seferin hedefini değiştirmeyi başardı. İşte biraz önce dediğim gibi sadece birisi yani 4. Haçlı Seferi İstanbul’dan öteye gidememiştir. Haçlılar, İstanbul'u kuşatıp zapt ettiler. Klasik ve Orta Çağ'ın kültür hazineleriyle dolu olan İstanbul’un güzelliği ve zenginliği merhametsiz, ahlaksız ve aç gözlü haçlıların gözlerini döndürmüştür. Bu zenginliğe sahip olmak için bu şehri yakıp yıkıp talan ettiler. 1204'te kendi Orta Çağ ve Katolik inançlarına uyan Latin İmparatorluğu'nu kurdular. Ama sonrasında akıl almaz ahlaksızlar yaparak Bizans’ı talan ettiler.
13 Nisan 1204 tarihi aslında Bizans’ın talan edildiği tarihtir ve o günden sonra 13 rakamı hiçbir zaman itibar görmemiş ve lanetlenmiş rakam olarak tarihte yerini almıştır. İşte 13 Nisan gecesi, bir grup Haçlı Aya İrini Kilisesi'nin hemen arkasında bulunan küçük bir Arap mahallesini görünce mahalleye girdiler. Mahalledeki küçük bir mescidi görünce sinirlenip hem mescidi hem de mahalleyi yakıp yıktılar. Söndürülemeyen yangın şehrin diğer mahallelerine yayıldı. Bu ikinci büyük yangınla şehrin önemli mahalleleri harap oldu ve imparator Julianus zamanından beri görülmeyen yüksek bir yangın zararı ortaya çıktı. IV. Aleksios, Trakya'ya kaçan ve orada Bizans direnişini organize eden amcası III. Aleksios'a karşı giriştiği başarısız bir harekâttan döndüğünde, başkentini yangından harap bir halde ve halkının Haçlılara karşı savaşmaya hazır bir halde olduğunu gördü.
İstanbul'un, Dördüncü Haçlı Seferi'ne katılan Venedikliler ve Batı Avrupalı Haçlılar tarafından talan edilmesi Batı Avrupalı bir tarih otoritesi tarafından şöyle tasvir edilmiştir:
Latin kökenli askerler Avrupa'nın en büyük şehrini tarif edilemeyecek bir talana giriştiler. Üç günlük talan esnasında yaptıkları katliam, tecavüz ve yağmayla şehri o kadar büyük ölçekli talana uğrattılar ki, Roma'yı ve diğer Batı Roma topraklarını yağmalayan Vandallar ve Gotlar orada olsalardı mutlaka gözlerine inanamayacaklardı. İstanbul, antik dönemden kalma ve Bizans'ın yaptığı eserlerle bir açık hava müzesi hâline gelmişti. Haçlılar, şehirde buldukları bu servetin karşısında afalladılar. Zaten yarı Bizanslı olan Venedikliler ele geçirdikleri servetin çoğunu saklamayı başardılar. Ama Haçlılar (Fransızlar, Flamanlar, Almanlar vb) ele geçirdikleri her şeyi ayrım yapmadan imha ettiler. Bu serveti imhaya ancak iştahlarını şarapla dindirmek, Ortodoks rahibelere tecavüz etmek, Ortodoks papaz ve keşişleri öldürmek için zaman zaman ara verdiler. Katolik Haçlılar, Ortodoks Bizanslılar'a olan nefretlerini gösteren en olağanüstü tutumlarını zamanın en önemli ve en harika kilisesi olan Ayasofya'nın kutsallığını kirletmekle gösterdiler. Katedralde bulunan tüm gümüşten ikonlar ve tablolarla beraber katedraldeki tüm kutsal kitapları katedralin içinde yakıp imha ettiler. Ayasofya'nın gümüş vaftiz ve ayin kaplarını şarap kadehi olarak kullanırken katedraldeki patrik tahtına bir hayat kadını geçirerek ona şarkı söylettiler ve şarkıları bir konser varmış gibi dinlediler. Haçlılar, 200 yıl önce Ortodoks Kilisesi'nin, Katolik Kilisesi'nden ayrılmasının öcünü aldıkları gibi hiçbir vicdan azabı ve pişmanlık duymadan halkı katlettiler. Bizanslılar, şehri Haçlılar değil de Selçuklu Türkleri ele geçirseydi Haçlılar kadar gaddar olamayacaklarına kendilerini inandırdılar. Bunların yanında zaten çökmekte olan Bizans'ın başkenti Haçlılar tarafından zapt edilmesi Bizans'ın politik bakımdan daha beter çökmesine neden oldu. Bu durum Türkler'in ileride şehri fethetmesini kolaylaştırdı. Böylece Müslümanlar'a yönelik düzenlenen bu sefer, ileride Müslümanlar'ın kazanacağı büyük bir zafere katkı yaptı.
Şehrin yağmalanması esnasında antik çağlardan kalma birçok Grek ve Roma eseri ya çalındı ya da tahrip edildi. Çok sayıda yazma kitaba ev sahipliği yapan İstanbul Kütüphanesi tamamen tahrip edildi ve içindeki eserler kayboldu. Güya Katolik Hristiyan olarak Katolik Kilisesi ileri gelenlerine ve Papa'ya hiçbir Hristiyan tapınağına zarar vermeyeceklerine, aksi takdirde aforoz edilmek durumunda olacaklarına dahil yeminler veren Haçlılar, ayrım yapmadan şehirdeki tüm tapınakların kutsallıklarını kirlettiler, tahrip ettiler ve içindekileri çalıp çırptılar. Bizanslı tarihçi Nikitas Honiatis'e göre Ayasofya Kilisesi'ni talan etmek için kilisenin en kutsal köşelerine kadar bir sürü katır ve eşek sokulmuş, çalınan kutsal eşyalar bu katır ve eşeklerle Haçlı ordugahlarına taşınmıştır. Bu sırada gayet sarhoş olan Haçlı askerler Ayasofya'daki Ortodoks Patriği'nin özel tahtına bir hayat kadınını oturtmuşlar ve alay olsun diye onun dini vaizlerini dinlemişlerdir.
Haçlılar'ın bu utandırıcı hareketlerini biraz olsun hafifletmek için Batılı tarihçiler Roma'da bulunan Papa III. Innocentius'in bundan utanç duyduğunu ve Haçlılar'a çok güçlü bir azarlama şeklinde bir bildiri yayınladığını açıklarlar. Ama daha önce Papa'nın gönderdiği aforoz tehditlerine rağmen hiçbir Haçlı komutanı veya askeri Papa tarafından ne aforoz edilmiştir ne de açıkça dinsel olarak telin edilmiştir.
Yağmalanan eşyaların bir kısmı zaman içinde kaybolurken bir kısmı da Venedik, Vatikan ve diğer büyük dini merkezler de koruma altına alındı. Hipodrom'daki heykeller, azizlerin kemikleri, İsa'ya ait olduğuna inanılan ve bugün Torino'da olan kefen ile Venedik'teki San Marko Meydanı'ndaki kilisede muhafaza edilen dört adet at heykeli de gidenler arasındaydı.
Sonuç olarak bu sefer amacından saparak Kudüs yerine İstanbul'a yapıldı. Bunun sonucunda Bizans İmparatorluğu yıkıldı ve yerine Latin İmparatorluğu kuruldu. Konstantinopolis'te kurulan Latin İmparatorluğu fazla yaşamadı (1204-1261). 1261 yılında Bulgarların ve İznik'e kaçan Bizanslıların hücumları sonucu yıkıldı.
Dünya olaylarının çok geniş içeriğinde .. Dördüncü Haçlı Seferi, büyük bir felaket olarak görünmektedir. Bir önceki yüzyılda birbirini takip eden seferler zaten Hristiyanlık tarihindeki en kara sayfalar oluşturmuştu. Fakat Dördüncü Haçlı Seferi (eğer Haçlı seferi demek kabilse) daha önceki Haçlı seferlerine kıyasla imansızlık ve ikiyüzlülük ve vahşilik ve açgözlülük bakımından önceki seferlerden kat kat üstünde olmuştur. Bunun da sebebi Enrico Dandolo'dur.... Nedense Dandolo vazgeçilmez olmuş ve öldükten sonra Ayasofya’nın ikinci katına defnedilmişidir.
İstanbul'un talan edilmesi, 5. yüzyılda Roma'nın barbar kavimler tarafından yakılması, bütün dünya için çok acı felaket olarak kaydedilmiştir. Bu olaydan sonra “rüzgar eken, fırtına biçer” sözü gerçeğinde pişman olmuşlar ve Bizans İmparatorları Haçlı gruplarından yani seferlerinden uzak durmuşlardır.