Yıllardan beri bir soykırıma uğramış, mağdur ve mazlum millet rolünü kimseye bırakmadan devlet terörü estiren İsrail’in Filistinli kardeşlerimize uyguladığı insanlık dışı saldırı ve tecrit Gazze’de ablukasıyla zirveye ulaşmıştır. Dünya, İsrail’in uluslar arası hukuk kurallarını hiçe sayan vahşetine karşı adeta seyirci kalmaktadır. Filistin davası insanlık tarihi boyunca süregelmiş bir mücadeleyi ifade eder. Filistin, bize “Kanla alınan bu topraklar parayla satılamaz” diyen II. Abdülhamit Han’ın hatırası ve Kâbe’den önceki kıblegâhımız olan mukaddes emanettir. Bu nedenle hain saldırıda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz. İsrail işlediği suçların bedelini ödemelidir. Gözünü kan bürümüş olan İsrail’e yönelik bir yaptırımda bulunulmazsa, İsrail katliamlarına devam edecek, masum insanlar ölecektir. Dünyanın yapması gereken; İsrail’i uluslararası arenada tek başına bırakmak, uluslararası hukuku çiğneyen, savaş suçu işleyen İsrail’e hesap sormak, İsrail’in uluslararası mahkemeler tarafından cezalandırılmasını sağlamaktır. Araştırmacı-yazar Ahmet Altun tarafından kaleme alınan “İsrail Titanic Gibi Batacak” başlıklı ilginç yazısını (www.onder.org.tr) siz aziz okurlarımla paylaşmak istiyorum. İşte o yazı: “Tevrat’ta vaat edilen topraklarda Büyük İsrail devletini kurma hayallerine kapılan Yahudiler, 1948’te Filistin topraklarını işgal ederek İsrail devletini kurmayı başardılar. Bu hayallerini gerçekleştirmek için farklı taktikler kullandılar. Filistin halkının bağrına bir hançer gibi saplanan İsrail, ilk önceleri dünya milletlerine karşı kendini, düşmanları ortasında mazlum ve göçmen fakirler olarak tanıtmağa başladı böylece dünyanın muhtelif bölgelerindeki ırkdaşları ve Yahudi lobilerinden büyük maddi destek aldılar. Gittikçe güçlenen İsrail 1967’de bütün Arap dünyasını karşısına alarak savaşa girdi. Bu savaşta galip çıkan İsrail, Filistin, Lübnan, Ürdün ve Mısır’ın topraklarını işgal ederek ‘Büyük İsrail Devleti’nin planını kurmaya başladı. 1967’den sonra tavır değiştiren İsrail, bölgede kendini güçlü bir devlet, üstün bir azınlık olarak gösterdi. 1973 savaşından sonra da bölgede terör estirerek dünya barışını tehdit eder hale geldi. Giderek baskısını artıran İsrail, Filistin halkının intifadasıyla karşı karşıya kaldı. İntifadayı bastırmak uğruna, hiçbir kural tanımadan, çocuk, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden herkesi öldürmeğe, evlerini başlarına yıkmaya devam etti. Barışı düşünmeyen İsrail, Büyük İsrail Devleti kurma projesini hayata geçirme hayali için ABD’ye, Irak’ı işgal ettirmeyi başardı. Sırada, zayıf halka diye nitelenen Lübnan’ı kontrolü altına almak, Suriye ve İran’ı vurmak vardı. İsrail, bunu başarabilir mi, ABD ne zamana kadar onun hizmetinde olacak; bunlar zamanla anlaşılacak. Ancak İsrail’in bir intihara doğru gittiği ve gelecekte çanların İsrail için çalacağı yönünde güçlü emareler (işaretler) var. Buna, Yahudi araştırma ve gözlemci bilim adamları olmak üzere birçok tarafsız uzman, İsrail toplumu, ekonomisi, ordusu, siyaseti ve nüfusunda giderek artan krize işaret ediyor. Tarih ve askeri strateji üzerine 15 kitabı bulunan ve İbrani Üniversitesi askeri araştırmalarıyla tanınan İsrailli Prof. Wan Krefled, ‘İsrail Çözülecek’ başlığını taşıyan bir makalesinde, Filistinlilerin birinci intifadasından itibaren İsrail’in sona doğru gittiğini ifade ediyor. Buna, Amerika -Vietnam, Rusya -Afganistan, Fransa -Cezayir örneğini veriyor ve diyor ki ‘Filistinliler kendi sahalarındaki İsraillilerle vatan ve hürriyetleri için savaşıyor ve hürriyet için savaşanlar her zaman kazanmıştır.’ ABD Vietnam’a 6 milyon ton bomba attı, 3 milyon Vietnamlıyı öldürdü, birkaç bin Fransız’a karşı Cezayir bir milyon kayıp verdi ve sonunda Vietnam ile Cezayir kazandı. Filistin de sonunda kazanacak ve İsrail’i, Afganistan’da kaybeden Rus askerlerinin akıbeti bekliyor. Filistinliler İsraillilerin aksine olarak kendilerine güvenleri var ve moralleri yüksek.’ Prof. Wan Krefled, ‘İsrail saldırgan siyasetinin böyle devam etmesi halinde, çözülmeden önce askerler arasında başlayacak daha sonra iç savaş patlak verecek ve İsrail devletinin beklenen intiharı muhakkak olacak’ diyor. ‘İsrail Nereye?’ kitabının yazarı ve Yahudi Konferansı Teşkilatının Başkanı Nahom Goldman, İsrail’in Filistin’i devlet olarak tanımayarak bugünkü terörünü devam etmesi halinde varlığının sona ereceğini ifade ederek, ABD’nin yardım ve desteğiyle varlığını sürdüren İsrail’in, Amerikan vatandaşlarının verdiği vergileri kesilmesiyle çöküşü başlamış olacak. ‘İsrail’in Çöküşü’ kitabinin sahibi İsrailli Yahudi Ariy Şamiş da şunları söylüyor: ‘Milyonlarca Amerikalı bir daha geri gelmeyecek ve kara delikten kayıp olan mallarından dolayı İsrail’den nefret ediyor, ekonomik durumları bozuldukça bu nefret giderek artıyor ve yetkililerden vergilerinin hesabını soruyorlar. Bu destek bir gün kesilecek ve İsrail’de geri sayım başlamış olacak.’ ‘İsrail Titanik gemisi gibi batacaktır’ diyen, Hayfa Üniversitesi İsrail milli güvenlik araştırmaları Enstitüsü başkan yardımcısı Arnon Sufer İsrail Haarts gazetesinde yer alan bir makalesinde İsrail’in geleceğiyle ilgili şu görüşlere yer veriyor: “İsrail yok olacak, çünkü İsrail’in en güçlü olanları zenginlerdir, zenginler ise, İsrail’i terk ediyor, farklı ülkelere kaçıyorlar. Geriye zayıflar kalıyor, şehirler bir bir yok olacak, Çöküşü bugünden görüyorum, bunun belirtileri var, bu çöküş eğitimden sulara, ekonomiden meclise kadar yayılacak. Biz şimdiden üçüncü dünya ülkeleri durumuna gelmiş bulunuyoruz.’’ Chomsky: ‘İsrail en geç 20 yıl içinde yok olacak’ Amerikalı Yahudi asıllı düşünür Noam Chomsky, daha kesin bir ifade ile ABD’nin dünyadaki tek kutuplu süper güç olma özelliğini yitirmesinden sonra, İsrail’in en geç 20 yıl içinde yok olacağını ifade ediyor. İsrail zulmünü desteklemesi ve ona yaptığı imtiyazlı dış yardım sebebiyle dünyanın her tarafında ABD’ye olan nefretin artığını belirten Chomsky, İsrail çöküşünün bir sebebini de Filistin’deki yüksek doğum oranına karşılık, İsrail’deki düşük doğum oranına bağlıyor (yılda 160 bin Filistinli çocuğa karşı 100 bin Yahudi çocuk). Tanınmış araştırmacı ve Hayfa Üniversitesi’ne bağlı Milli Güvenlik Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Prof. Arnon Safir, İsrail Haaretz gazetesindeki bir makalesinde şöyle diyor: ‘Durumun böyle devam etmesi halinde İsrail 15 sene içinde yıkılacak. Ekonomi bozuluyor, insan tabakaları arasında uçurum derinleşiyor, iç ve dış göç başlamış, güçlüler ülkeyi terk ediyor, zayıflar kalıyor, kenardaki insanlar Tel Aviv ve çevresine akın ediyor, bu durum, batmakta olan Titanik gemisini andırıyor. İsrail kamuoyunda büyük yankılar yapan bu açıklamalar gösteriyor ki İsrail’in geleceği yok.’ Irak’ı ABD’ye işgal ettiren İsrail, Suriye ve İran’ı da dize getirme planlarını yaptı, ancak plan tutmadı, Obama’nın seçilmesi ve Türkiye’nin ortaya koyduğu tavırla, yükselmiş olan İsrail ibresi, durdu ve inişe geçmeye başladı. BM ve dünya kamuoyunun desteğini kaybeden ve dört tarafı düşmanla çevrilmiş olan İsrail yakın gelecekte yok olmaya mahkûm görünüyor. Çünkü küfür devam eder, fakat zulüm devam etmez, bu İlahi bir kanun.” Sonuç olarak Mevla’m Görelim neyler, neylerse güzel eyler.