Dünyadaki Faşist ve ırkçı sistemlerin yükseliş sırasında bir meslek grubu vardır ki, iki mana da kullanılır oldu. Şöyle ki, II. Dünya savaşı öncesine kadar “Kasap” denilince insanın aklına gelen elbette ki, hayvan kesen veya et satım işi ile ilgilenen bir meslek akla gelirdi. Ne yazık ki; II. Dünya Savaşı sırasında “Kasap” deyimi, iki mana da kullanılır oldu.  Birincisi “Hayvan Kasabı,” İkincisi “İnsan Kasabı’dır.” Buacımasız, vahşi “İnsan Kasapları” Alman diktatör Adolf Hitler yönetimindeki Nazi Toplama Kampı Auschwitz-Birkenau'da” ortaya çıkarak masum insanlar üzerinde korkunç deneyler yaptılar. 

İşte onlardan biri de Nazizmin korkunç “İnsan Kasabı” Doktor Joseph Mengele’dir. Mengele 1911 yılında doğmuş, 24 ve 27 yaşında; 1935'te antropoloji doktorası, 1938 yılında tıp doktorasını vermiş bir vahşi ruhlu kişidir. Bu acımasız Doktor,Hipokrat yeminini bir kenara bırakarak, Auschwitz'de anestezi kullanmadan insan vücudundan kalp, mide çıkarmak, organ kesmek, uyuyan insanlara kloroform enjekte etmek, ikizleri birbirine dikip siyam ikizi yapmak gibi inanılmaz deneyler yapmıştır. Bu deneyleri yaparken 32 yaşındaydı. Savaştan sonra Güney Amerika’ya Odessa ağı sayesinde kaçmayı başarmıştır. 60'larda aldığı bütün akademik unvanlar Alman üniversitelerince iptal edilmiştir. Auschwitz-Birkenau toplama kampında, insanlar üzerinde yaptığı deneylerle ''Ölüm Meleği'' olarak tarihe geçmiş bu adamın, yaklaşık iki milyon insanın ölümünden sorumlu olduğu sanılmakta. Sadece Yahudiler üzerinde değil, homoseksüeller, çingeneler, özürlü ve zihinsel engelli insanların üzerinde de deneyler yapmıştır. 

Ari Alman ırkından olmayan Almanları Naziler’in zihniyetindeki forma sokmak için de çalışmışlığı vardır. Mavi göz rengi haricindeki göz rengine sahip çocukların gözlerine enjekte ettiği bir takım sıvılar, ölümlere veya körlüğe sebebiyet vermekten öteye geçememiştir. Mengele'nin vahşi deneylerine maruz kalan çocuklardan biri olan İzak Ganon, yıllar sonra ağzından çıkan şu sözler, kan donduran nitelikte:

''Mengele içeri girdi. Narkoz yapmadan karnımı yardı ve tek böbreğimi keserek eline aldı. Böbrek onun elinde başı kesilmiş bir tavuk gibi kıvranıyordu. Ben ise acıdan avazım çıktığı kadar bağırıyordum.'' 

Zorla denek yapıldığı tek olay bu değildi. En sonunda gaz odasına gönderildi ve kapasitesi 200 olan gaz odasının önünde, elinde 201 yazan kâğıt sayesinde o kampta ölmekten kurtuldu. Fakat kız kardeşleri ve annesi kendisi kadar şanslı değillerdi.

Mengele'yi diğer Nazi doktorlardan ayıran yanı şüphesiz ki ikizler ve cüceler üzerinde yaptığı çalışmalardı. Bu deneylerin sonucunda pek çok çocuk öldü, dayanılmaz acılar çekti veya sakat kaldı. Mengele'nin 1948'de savaş suçlusu olarak ilan edilip Almanya’dan kaçmasından sonra Latin Amerika’da da deneylerine devam ettiği sanılıyor. Bunun ispatı olarak ise, Brezilya’da Candido Godoi kasabasındaki şaşırtıcı ikiz yoğunluğu gösteriliyor.

Mengele'nin onca aramaya karşın sağ olarak ele geçirilememiş olması çeşitli spekülasyonlara yol açmıştır. MOSSAD gibi bir ekibin nasıl olup da mektuplardan adreslere ve Mengele'ye ulaşamamış olduğu sorusu, Auschwitz toplama kampından sağ kurtulanların ve yakınlarının aklında kalan önemli soru işaretlerinden biridir. 

Şüphesiz ki Mengele, yüksek noktadan birileri tarafından korumaya alınmış onlarca caniden sadece biridir. Mengele vahşetinin mağdurlarının temsili bir mahkemede, bu savaş suçlusunu yargılamasının Amerika Birleşik Devletleri ve pek çok ülkede ses getirmesiyle, arama çalışmaları bir kez daha göz önüne geldi. Bu temsili mahkemede, deneklerin anlattıkları tüm dünyanın içini sızlattı. Mengele'nin Nazizm’in fikir ideologlarından biri olan Albert Speer’in, 1976’da yaptıklarından pişman olduğunu açıklamasını ''acınası bir durum'' olarak değerlendirmesi, kendisine karşı duyulan öfkeyi artırıyor ve bence kendisinin bir akıl hastası olduğunu da ortaya koyuyordu. 

Şubat 1979'da denizde boğularak öldüğü kayıtlara geçen Vahşi Doktor Mengele, yakalanmadı, yargılanmadı ve cezasını çekmedi. Çocukların çoğunlukta olduğu 2 milyon insanın ölümüne sebep olan bu kişi, yaşlı ve pişmanlık duymayan bir adam olarak öldü.

Sonuç;  Thomas Hobbes ne güzel söylemiş: “İnsan insanın kurdudur (Homo homini lupus)”. Mengele belki cezasını çekmedi, belki pişmanlık duymadı; ama dünya durdukça insanlar onu tanıdıkça aklıselim insanların ve toplumların laneti üzerinden eksik olmayacaktır.