Hiç ama hiçbir kadının olağanüstülüğü, kutsallığı, fevkaladeliği yoktur aynı tüm erkeklerin de olmadığı gibi..

Doğanın döngüsü gibi varoluş ve çoğalma, erkek ve dişiden ibaret bir kuram üzerine kurulmuştur.

Denge esastır, döngü içinde varoluş süresince tamamlayıcı olmak adına erkek de kadın da bütünün iki eşit paydaşıdır.

Bazı sözlerde abartı ve mübalağa bazı sözlerde ise aşağılama ve yok sayma vardır ki, ne kadına ne de erkeğe yakıştırılamaz, boş gevezelik, polemikler silsilesidir.

Tarla tohum, tohum tarla, Nihayetinde İNSAN

İNSAN Kİ Yaşar AR'la...

..

Tarihin bazı dönemlerinde de coğrafyanın belirli bölgelerinde de insan eliyle bazı uyarlamalar, farklı ve anlamsız yönlendirmeler, etiketlemeler, şekillendirmeler yapılma gayreti olsa da hiç ama hiç biri övgü alıp sürekli hale gelmemiştir. İnsan ne kadar çok söz üretirse üretsin süreklilik sağlayamadığından ilahi bir emir, öteki dünya, cennet, cehennem, ödüllendirilme, cezalandırılma, yakılma gibi anlatımlara sığınır ve kendisine bir sığınma, kaçış sağlar. İnsanın ilk üzerinde hüküm sürme isteği kadın üzerinde başlamış ve yıllar yılı kadınlar kabul eder gibi görünse de kadınlarda her sahip olduğu imkân ve ortama göre karşı taarruzu başlatmışlardır. Bahis konusu asırlarca geçmişi olan bu hükmetme ve reddetme mücadelesine harcanan enerji insanın, insanlığın refahı ve mutluluğu için kullanılabilseydi, muazzam yaşama, ideal yaşama dair yolculuğumuzda çok daha fazla yol almış olacaktık. Hastalıklar, afetler, savaşlar, terör, deprem, sel, yangın gibi yıkımı yüksek olan tüm kötü durumlardan çok daha az zarar ve kayıpla kurtulacak, sıyrılacaktık.

..

Akıl var ve aklın ürettiklerini tekrar süzgeçten geçiren mantık var yani üst akıl. Kadınların, bir kısım kadınların, ezberlere, dogmalara tabii olup tabii kalmış, sormamış, okumamış, sorgulamamış, anlamamış kadınlar doğaldır ki inanırlar "cennetin anaların ayakları altında olması" dayatması mı kandırması mı siz karar verin.

..

Güzellik, alımlı, şahane bir fiziğe sahip olmak elbette güzeldir, güzeldir de bakın bakalım uzun yıllar hüküm süren, seviyesini kayıpsız ömrünce muhafaza edenler güzel ve alımlı olanlar mıdır, zarif, naif, bilgili, mücadeleci, tevazu sahibi, adam olma ve bilge olma yolunda ki yolculundan hiç ayrılmayanlar mı?

..

Hayat mücadelesi, hayatın içinde insan kalma elbette efor gerektiren yegane uğraşımızdır. İnsanın insanı anlaması, algılaması öncesi daha zor bir imtihan vardır ki erkek ya da kadın, insanın kendini anlaması. Kendisini anlayan ve kendisini severek hayat yolunda yürüyen her insan ışığı yüksek insandır kendi enerjisini de üretir çevresine enerji aktarımı da yapar.

..

Sevmek, sevilmek, üremek, yaşam için üretmek, kültürel ve sanatsal alanlarda faaliyetler içerisinde olmak, fedakârlık yapmak, vefalı olmak, adalet duygusunu daim canlı tutmak, miskinlikte karar kılmak yerine iyi, en iyisini aramak, en iyisinin de olabileceğine inanıp ben bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğim deyip İNSAN Olmakta İNSAN kalmakta karar kılmak...