Hollanda’da Türklere ait “Yunus Emre Öğrenci Kültür Merkezi”ne kimliği bilinmeyen kişi ya da kişilerce tehdit mektubu gönderildiği bildirildi. Merkezin müdürü Mehmet Akbulut, yaptığı açıklamada, Akbulut, şöyle konuştu: üzerinde “Hepimiz Charlie’yiz” diye yazıyor. Müslümanların fazlalık olduğundan bahsediyor. “Bizim baş ağrımızsınız,” “hamam böcekleri” tarzında hakaretlerle dolu.”(A.A.  21.01. 2015 Çarşamba). Ne kadar küstahça ve nankörce hareket değil mi? 

Oysa ki; Hollanda Kraliyet ailesi 1500’li yıllarda İspanyol denizcilerinin korkusundan denizlere açılamayan Hollanda halkı için, Muhteşem Osmanlı’dan “imdat“ çığlıkları ile yardım istemişti. Yani yeryüzünde Osmanlı’nın adaletli ve güvenli sınırlarının dışında sıkıntılı bir dünya mevcuttu. Hollanda deniz ticareti ve deniz ürünleri ile ekonomisini ayakta tutuyordu. Fakat denizlerde anarşi, talan ve yağmacılık yüzünden Hollanda zor bir dönem yaşıyordu. İspanyol korsanların oluşturduğu mafya, gemilere aman vermiyordu. Bu yüzden çaresiz kalan devrin Hollandalı idarecileri bir çözüm ricası ile Osmanlı Sultanı Yavuz Selim’e müracaatta bulunmuş, durumlarını arz etmişlerdi. Yavuz, onları dinledikten sonra, gemilerinde bayrağımızı çekerek seyahat edebileceklerini, güven ve rahat içinde ticaretlerini yapabileceklerini söyledi. Hemen Barbaros Hayrettin Paşayı görevlendirdi. Barbaros Hayrettin Paşanın en ufak bir hareketine bile ihtiyaç kalmadan, İspanya saldırgan havasından vazgeçerek, Hollanda’ya çıkmayacağını açıklıyordu. 

Muhteşem Osmanlı; insani hareketini bir kere daha göstererek düşkünün ve çaresizin çaresi olmuştu. Osmanlı bayrakları ile denizlere açılıp ticaret yapma imkânı bulan Hollandalılar da işte bunun hatırasına Yavuz Sultan Selim’in 2m x 3m ebadındaki portresini Lahey’deki Milli Meclis binalarının duvarına asmışlar.

Leiden şehrinin merkezindeki beş katlı eski belediye binasının en üst katındaki Barbaros Hayrettin Paşa’nın iki asır önce yaptırılan büstü ise, İspanyolların Hollanda topraklarını ele geçirme planlarının o zaman Hollandalıları himaye eden Barbaros’un korkusundan dolayı bozulmuş olması sebebiyle minnettarlık ifadesi olarak yaptırılmış. Heykeltıraş Pieter Xavery’in imzasını taşıyan ve 1673 yılında yapılan bu heykelin altında “In Den Vergvlden Tvrk” "Altın Türk’ün Adına" ibaresi nakşettirilmişti. Ne yazık ki şimdi bunlardan sadece bir tanesi vardır Leydin şehrinde… 

Kısacası; Hollandalılar dedelerinin çaresizliğine çare olan; Osmanlı Türkü’nün torunları olan bugünkü Türk Milleti’ne teşekkür etmeleri gerekirken bir de tehdit mi ediyorlar! Bütün dünya şunu bilir ki; aslanın yavrusu da aslandır. Dün Osmanlı ne kadar güçlü idiyse; bugün de Türkiye Cumhuriyeti güçlüdür ve ne “İslâm dinine” ne de “atalarına” asla ve asla hakaret ettirmez, söz söyletmez. Hele tehdit ve şantajlara hiç mi hiç boyun eğmez. Ah “tarih!” Sen ne büyük öğretmensin; ama seni dinlemeyenler, seni okumayanlar ne kadar da büyük yanılgıya düşüp hemen nasıl da nankörleşip, küstahlaşıyorlar. Keşke “Batı dünyası” senin verdiğin derslerde ibretler alsaydı da; dünya barış ve huzur içersin de yaşasaydı; o zaman dünya ne kadar da güzel olurdu değil mi? Tıpkı Osmanlı’nın dünya barışına katkı için dünyanın dört bir köşesinde gelen yardım çığlıklarına kulak vermesi gibi!..  Ben inanıyorum ki; bir gün “Batı dünyası” geçmişte Osmanlı’nın kendilerine yaptığı iyilikler ve yardımlar için Osmanlı’nın torunları olan Türkiye Cumhuriyeti’nde özür dileyip teşekkür edeceklerdir.