Yeni yılın bu ilk haftasının, yeni yıl hedeflerinin takip edilebildiği, en mucizevi hafta olduğu kanaatindeyim. Lakin ilerleyen günlerde yavaş yavaş yorulmalar başlayacaktır, istedim ki bu hafta hedefler üzerine konuşalım; neden, motivasyon ve kararlılık perspektifinden değerlendirelim.

Neden:

Ortada bir hedef varsa sorulması gereken ilk soru; neden böyle bir hedefin olduğudur. Eğer verilen cevaplar çok teknik, başka bir deyişle çok akli ise kuvvetle muhtemel ulaşmaya çalıştığımız hedef, bize ait değildir. 

Demek istediğim şu ki; her ne kadar özgür ve biricik bireyler olduğumuza inansak da isteklerimizin, hedeflerimizin çoğu okuduklarımızdan, gördüklerimizden, duyduklarımızdan -içsel bir süreçte değerlendirme yapmaksızın- kabullendiklerimizdir. (Bu amaçla aleni çalışan kocaman sektörler olmakla birlikte, pek de aleni ve etik çalışmayan nice sistemler de vardır.) Bu nedenle salt “hedefim bu” deyip bir yolculuğa çıkmak çok akıl kârı bir iş değildir. Bu yolculuk bizi çoğunlukla hedefe götürmez, şans eseri götürürse de uzun soluklu bir tatmin sağlamaz. 

“Neden?” sorusunu kendinize sorduğunuzda düşünmeden ardı arkasına ve hızlı hızlı cevaplarınızı sıralamaya çalışın. Ardı ardına verilen hızlı cevaplar, tutarsız gibi görünse de genelde aklın filtrelerinden sıyrılanlardır. Ardından çıkan cevapların üzerinde derinleşebilirsiniz. Gerçekten ruhunuza dokunan bir cevap bulduğunuzda bunu hissedersiniz. Ve ruhunuza dokunan nedenlerinizi yazıya dökmek bir sonraki adım olan motivasyon için önemlidir.

Motivasyon:

Türk Dil Kurumu, motivasyonu ‘güdüleme’ olarak Türkçeleştirmektedir. Güdü’yü ise ‘bilinçli veya bilinçsiz olarak davranışı doğuran, sürekliliğini sağlayan ve ona yön veren herhangi bir güç, saik’ diye tanımlamaktadır. 

Sizin için geçerli nedenleri olan bir hedefiniz varsa ve nedenlerinizi de bir küçük kâğıda not aldı iseniz yolculuğunuz esnasında motivasyonunuz düştüğünde, sizi tekrar çıkış noktasındaki yüksekliğe götürecek bir harita elinizdedir. Neden ile aranızda ne kadar kişisel bir bağ var ise motivasyonunuz da o kadar yüksek kalır.

Motivasyonu yükseltmenin başka bir yöntemi de hedefi gerçeğe dökmektir. Hedefinize ulaştığınız anı ve hedefinize ulaştıktan sonraki yaşamınızı hayal edip bunu yazıya dökebilirsiniz ya da o hayalinizdeki size bir isim verip bu motivasyon gücüne erişmek istediğinizde o isimdeki halinizi geri çağırabilirsiniz. Size bu hayalinizi hatırlatacak objeleri gündelik hayatınızda gözünüzün önünde tutabilirsiniz. Fotoğraflar, bileklikler, masaüstü ya da ekran resimleri en çok kullanılanlarıdır.

Hedefinize yönelik yayınlar okuyup izleyebilirsiniz. 

Aynı hedef üzerinde çalışan bir gruba katılabilirsiniz, yolculuğunuz esnasında sizinle benzer zorlukları yaşayan insanların o zorlukları nasıl aştığını gözlemlemek, kendi zorluklarınızı durumu anlayabilecek kişiler ile paylaşabiliyor olmak, motivasyonunuzu yükseltecektir.

Hayat koşulları, bazen hedefimizden farklı alanlarda çok fazla enerji, motivasyon ve disiplin kaybettiğimiz için bizi hedeflerimize ulaşacak motivasyonu korumakta zorluyor olabilir. O halde konunun içeriğine göre bir uzmandan destek alınabilir. 

Eğer her şeyi, her zaman tek başınıza başarabileceğinizi düşünüyor ve uzman desteklerine önyargılarla bakıyorsanız, hep bahsettiğimiz “kendini tanımak, insanı tanımak, gerçek olmak” konusunda biraz daha detaylı çalışma yapmanız gerekiyor olabilir.

Kararlılık:

Güçlü bağınızın olduğu nedenleriniz ve yüksek tutabildiğiniz bir motivasyonunuz varsa ancak kararlılığınız yoksa bir yere ulaşmak pek mümkün değil. Hedefine ulaşan insanları diğerlerinden ayıran o fark ise tam olarak burada yatıyor. Hedefle ilgili tutkunun kendiliğinden yüreğinize dolmasını beklerseniz kaybedersiniz. 

Gençliğim boyunca, bazı insanların bazı işler için yaratıldığına ve o şey bulunur bulunmaz kolaylıkla tutku ve başarının insanı takip edeceğine inanmıştım. Bu nedenle birçok eğitime katılmışlığım, birçok ülkeyi seyahat etmişliğim vardır. Çok sonra fark ettim ki her ne kadar her insanın içinde topluma hizmet edeceği bir cevher zaman içinde şekilleniyor ve bunu keşfetmek gerekiyor olsa da bu aramakla bulunan, daimî tutkuyu içinde barındıran bir süreç değildi. Kararlılıkla emek vermek, olmazsa olmazdı. Tutkularımız da verdiğimiz emekler ve emeklerimize dönen tatminler ölçüsünde alevleniyordu. 

Kalbimde yeri oldukça özel bir anımla noktalamak isterim;

Birkaç sene önceydi; bilimsel düzeyde, kişisel gelişimime çok katkısı olacağını bildiğim bir hobiyi alışkanlık olarak hayatıma katma hedefindeydim. Aynı amaca hizmet eden başka bir sürü hobi içinde, o hobiyi seçmek için içsel nedenlerim, hedefe yönelik sürekli besleyip yükselttiğim motivasyonum vardı. 

Eğitim kurumu, evime 1 saat uzaklıktaydı, gidiş geliş 2 saat sürüyordu. Bu yaşamakta olduğum şehir olan Dubai için şehrin bir ucundan diğerine sayılabilecek bir mesafe idi. Seans 1,5 saatti, seanstan sonra araba kullanmak için sol beynimi aktive etmek, yarım saatimi alıyordu böylelikle sadece eğitim kurumundaki çalışma için 4 saat harcıyordum. İki ayrı ülkede birden iş yöneten bir anne için çok uzun bir zamandı. 

Sürecin ortasında bir yerlerde, başka meşguliyetler eklendi hayatıma, sağlık sorunları da. Aklım yoğundu, ara vermek istediğimde, eğitmenimden ‘asıl şimdi bırakmamak’ gerektiğine dair tavsiye almıştım. Yola devam ettim. Ancak tavsiye üzerine devam ediyor olmak, büyük bir içsel sorgulamayı tetikledi. 

-Az önce de bahsettiğim gibi- belki ben bu hobi için ‘yaratılmamıştım’, yoktu işte o ‘tutku’ ve bunca emeği vermek hiç kolay olmuyordu. Ben her hafta seansa kendiliğimden büyük bir tutkuyla gitmeyi bekliyordum oysa tek yaptığım sürekli kendime ne hedeflediğimi hatırlatmak ve motivasyonum düştüğünde eğitmenimden destek almaktı. Tutku dediğin insanı sürüklerdi, ben bildiğiniz kendimi itekliyordum. Belki yarın başka bir ülkeye taşınsam, eğitmenim değişecekti ve bu hobiyi asla yapmayacaktım. Sonra vazgeçmekte olduğumu ve bahaneler ürettiğimi hissettim, kaybedecektim. Kendini inandırdığı gerçeklerin arkasında yıllarca rahat rahat uyuyanlardan değildim. İleride bir gün ölçe tarta pişman olacaktım yapmadığıma. Yaptığıma dersler çıkarmayı tercih ederdim, kendimi tanırken karşılaşıp kabullendiğim bir gerçeğimdi bu.

Bir sene sonra şehre, tarihinin en büyük yağmurlarından biri düşüp yollar trafiğe kapanmaya başladığında, saçlarımdan yağmur taneleri düşe düşe eğitim için kapıda bekleyen tek öğrenciydim. Diğerlerinin haklı sebepleri vardı; çok yoğun yağmur yağıyordu, yollar kapanıyordu ve trafik berbattı. O seans bir eğitmen ve bir öğrencinin tutkusuyla iki kişi yapıldı. 

Kıssadan hisse, hedefiniz varsa onunla içsel nedenlerden bir bağlantınız olsun, motivasyon hep kalacak diye beklemeyin, motivasyonu yükseltecek araçlarınız daha da olmadı uzmanınız olsun ve bu işin olmazsa olmazı kararlılığınız hep sizinle olsun. Kimsenin bir iş için seçilmiş kişi olarak doğduğunu düşünmeyin. Köreltilen çok yetenek ve zekâ vardır ancak kararlılıkla verilen emeğin elinden ne kurtulan pek görülmemiştir.