Aslında bu yazıyı bu dozajla Alanya’da oynanan Aytemiz Alanyaspor Trabzonspor maçının ardından yazacaktım ancak olayı manipüle edip, kafaları bulandırmamak için, 30 Haziran yazımda kısa bir vurgu yapıp, detaylarıyla kaleme alma hakkımı saklı tutarak, şampiyonun belirlenmesini bekledim.

Bu arada konuyu Trabzonspor ya da Başkan Ali Ağaoğlu tarafından değil, TFF’nin, daha doğrusu alt kurullarının aczi ve de eyyamcılığı anlamında ele aldığımın da altını çizmek isterim.

Aytemiz Alanyaspor maçında başkan Ağaoğlu’nun tribünde sergilediği tavır ve ardından akredite olmadığı halde sahaya girip sporun doğasına aykırı davranışlar sergilemesini, en az bunlar kadar önemli olan Corona önlemlerine aykırı davranmasına verilen cezanın komikliğine vurgu yapmak istiyorum.

Başkana verilen sadece 15 günlük ceza, spor kamuoyuyla açıkça alay etmek, aptal yerine koymaktan başka bir şey değildir. Çünkü, sadece Bilim Kurulu’nun koyduğu Corona kurallarını ihlal etmenin bedeli 60 gün olmalıydı.

Ancak PFDK anlaşılmaz bir biçimde tekme tokat, küfür kafir kuralların çiğnenmesi hiçbir şeyi görmedi ve 15 gün gibi Ağaoğlu’nun kendisinin bile inanamadığı bir cezayla durumu geçiştirdi. Daha doğrusu geçiştirtildi. Çünkü herkesin de bildiği gibi PFDK sonuç itibarıyla TFF’ye bağlı bir alt kurul. Bu nedenle de başkan Nihat Özdemir’in emir ve komutasında. Buradan hareketle de bir şekilde güdümlü durumda.

Belirtmeliyim ki, bu cezanın katbekat fazla olması gerekirdi.

Şimdi eminim bir kesim içinden, “Bu cezanın daha fazla olmasından sana ne?” diye geçiriyordur. Hemen yanıtlayayım. Hak, hukuk, etik ve tüm değer yargıları adına bu durum birçok insanın içini acıttı. Kesinlikle benim de.

Şayet eşitlik ve adaletten söz edeceksek, bu duruma en hafifinden bir tepki göstermemiz gerekir diye düşünüyorum.

Ayrıca, başkan Ağaoğlu’nun davranışlarının nedenini anlamak da mümkün değil ki. Ne oldu Trabzonspor doğrandı mı? Penaltınız mı vardı da verilmedi. Net golünüz mü sayılmadı? Hayır, sadece

Alanyaspor 90+5. dakikada beraberlik golünü buldu. İşte bütün mesele bu…

Neyse, konuyu çok daha fazla uzatmanın anlamı yok aslında. Başta da dediğim gibi, şampiyonluk belirlendiği için bu cümleleri rahatlıkla kurabiliyorum.

Şu son iki cümleyi kurmadan edemeyeceğim.

Birincisi; şayet ben Ali Ağaoğlu’nun yerinde olsam, verilen 15 günlük hak mahrumiyetine itiraz eder ve “Verilen cezanın yeterli olmadığını düşünüyorum. Yaptıklarımı doğru bulmuyor ve verilen cezanın, emsallerine uygun olmasını talep ediyorum” derdim. İşte o zaman yaptıklarının yanlış olduğunu nasıl söylüyorsak, başkanın bu davranışının ne kadar erdemli olduğunu belirtir, duruma daha bir farklı bir yaklaşım getirirdik.

İkincisi; Medipol Başakşehir’in Ankara’daki Ankaragücü karşılaşmasında verilen hakem kararlarının Başkan Gümüşdağ tarafından  manipüle edildiğini iddia ederek savcılığa dilekçe veren Trabzon Barosu’nun başkana verilen bu cezaya dair hiçbir tepki ve yorumunu da duyamadık. (!)

Hoşçakalın…