Milyarlarla ifade edilen kitleleri ardından koşturan futbolu daha da çekici ve izlenebilir kılma adına yeni arayışlar var. 

Avrupa Futbol Federasyonları birliği UEFA Şampiyonlar Ligi’ne yeni bir açılım ve de farklı bir soluk katmak için sistem değiştirmeye hazırlanıyor. 

‘İsviçre Sistemi’ olarak bilinen formatta 32 takım dört ayrı torbada ve fikstürlerle belirtilen formatta, diğer gruplardaki takımlarla da mücadele ederek en az on maç oynanacak.

İngiliz medyasının güvenilir sesi The Times'ın haberine göre; UEFA yetkilileri, birçok modeli inceledikten sonra 'İsviçre Sistemi'nde karar kıldı.

Yeni sistemin 2024 - 2025 sezonunda uygulamaya geçmesi planlanıyor.

Oldukça farklı bir statü içeren bu sistemin temel amacı, büyük takımları grup aşamasında normalden daha fazla birbirleriyle karşılaştırmak ve buna bağlı olarak TV reytinglerini arttırıp, pazarlama gelirlerini katlamak.

Kuşkusuz gruplarda oynanacak dört fazla karşılaşma daha çok gelir demek. Tabi ki ekonomik avantajın yanı sıra, Avrupa futbolunun devlerine daha fazla sahne aldırarak ilgi odağı olmanın da düzeyini daha yukarılara taşımak da var. 

Bu arada, Avrupa futbolunun kulüpler anlamında en tepesindeki kişi, Juventus ve Avrupa Kulüpler Birliği Başkanı Andrea Agnelli de, İsviçre sisteminin sürdürülebilir gelişim için çok elverişli olduğunu söylüyor.

Son yıllarda, insanların en önde gelen tutkularından biri, hatta belki de en önemlisi olan futbolun popülerliğini daha yukarılara taşımak adına farklı uygulamalar da devreye sokulmuyor değildi. Avrupa Uluslar Ligi de bunların en başında geleni. Başta Almanya olmak üzere, Fransa ve İspanya gibi futbolun elit ülkeleri, futbolun değer ve popülaritesinin arttırılması için daha etkin uygulamalar gerektiğin altını çiziyorlardı. Umarım ‘İsviçre Sistemi’ bu anlamdaki beklentiler karşılanması için yeterli olur diyorum.

Efendim, bildiğiniz gibi 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Geçtiğimiz hafta aldığım bir elektronik postadan çok etkilendim. İki cümleyle de olsa sizlerle paylaşmak istiyorum.

Gaye Berktaş ve Ahu Aktaş adlı iki içmimar kardeşimiz, hayatın her alanında engelliler adına da düşünmemiz, kendimizi onlarla onlarla özdeşleştirmemiz gerektiğini söylüyorlar.

Kaldırımların fiziki olumsuzluklarından, trafikteki araçların engellilere olan saygısız davranışlarına kadar tüm yanlışlıklara dikkat çeken hanımefendiler, toplum için yapılan her şeyin, her projenin, yaşamımızın asla yok varsayamayacağımız ögeleri olan engellilerin de düşünülerek tasarlanması gerektiğine vurgu yapmışlar.

Mesleğim adına bu önemli ve son derece doğru mesajı sizlere aktarmış olmaktan mutluluk duyarken, hepimizin potansiyel bir engelli adayı olduğumuzun da altını çiziyor, sağlıklı günler diliyorum.

Hoşçakalın…