Ünlü besteci ve piyanist Fazıl Say’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamaları çok tartışıldı. Türkiye ve Dünya gündeminde büyük yankı yaratan bu açıklamaları yeniden tartışmanın aksine ünlü besteci’nin içinde bulunduğu ruh halini anlamanın daha yerinde olacağını düşünüyorum. Geçenlerde özel bir Tv kanalında kendisini izlediğimde, sözlerinden dolayı kendisine ağır eleştiri yapan birtakım çevrelerin Dünya basınında çok da iyi karşılanmadığını belirtiyordu. Tabiki batı’da sanata ve sanatçıya verilen değerin bizim ülkemize kıyasla daha fazla olduğunu biliyoruz. Fakat ünlü Piyanist’in söylemek istediği tam anlamıyla bu değil. Yani o değer görmemekten ya da Türkiye’de Klasik müziğin anlaşılmadığından çok ülke şartlarının kendi yaratıcılığını etkilediğinden bahsediyor. Konuyu biraz daha açmak gerekirse;her sanatçı yalnızlıktan ve bir parça acıdan hoşlanır. Çünkü yalnızlık ve acı edebiyatçının, ressamın,müzisyenin yeni şeyler üretmesine neden olur. Ama bunun yanında sanatçılar üretim devrelerinde huzurlu bir ortamın özlemini çekerler.Yani bir yazar boş bir kağıdın önüne geçtiği zaman içinde bulunduğu şartların iyi olmasını ister. Ya da Fazıl Say’ın da anlattığı gibi üretebilmesi için yalnızlığı,piyanosu ve notalarına ihtiyacı vardır. Fakat Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar yani huzur ve refah ortamından yoksun olmamız onun ilhamını yokedebilir. Kendisi açıklamalarının ardında durarak “38 yıldan beri yalnız bir insan olarak söylemlerimde hiçbir yandaş aramadım.Çıkarsa da ancak şaşırırım!” diyor. Ve bu sözlerinin devamında rahatsızlığını belli etmesinin sebebini müzisyen olmasına bağlıyor. Çünkü ona göre müzisyenler Toplumsal konularda Edebiyatçılara göre daha hayalperest! Ancak Edebiyatçıların rasyonel olduğuna dair yaptığı açıklamalarına katılmıyorum.Edebiyatçılar, Toplumsal konulara oldukça duyarlI ve müzisyenler kadar hayalperest. Geçmişe baktığımızda bunun örneklerini görebiliriz. Ama maalesef dile getirme hususunda cesaretli Edebiyatçılarımızın çoğu artık bu dünyada yaşamıyor. Yeni nesil edebiyatçılarda etliye sütlüye dokunmama çabası var. Bu bağlamda kendisini tüm sanat dalları adına yaptığı açıklamalarından dolayı kutluyorum. Çünkü sanatsız bir toplumun can damarlarından biri kopmuş demektir…