Türk tarihinin en büyük isimlerinden Bilge Kağan'ın yazdığı Türk yasası.

İlteriş Kutlug Kağan ve İlbilge Hatun'un oğlu olan Bilge Kaan, çok küçük yaşta (8) yaşında babasını yitirince, Göktürk Devleti kağanlığı yapan amcası Kapağan Kağan'ın elinde büyüdü. Daha sonra Göktürk Devleti'nin başına geçen Bilge Kağan, bugüne kadar adını yaşatacak bir ömür yaşayarak tarih sayfasına adını büyük harflerle yazdırmıştır.

Bilge Kağan tarafından yazıldığı bilinen aşağıdaki Türk yasaları, kulaktan kulağa yayılarak günümüze kadar ulaşmıştır.

1- Tengri (yaratan) Tektir..!
2- Her kim ki Tengri’den kut almak dilerse, başkasına yakarmasın…
3- Bir İl, bir Kağan, bir Tengri…
4- Bir kına iki kılıç girmez…

Bir hatun iki er alamaz ve bir budunda iki töre olmaz…Töre tektir…Töre kesin ve keskindir…
***Kim ki töreye uya kutlanır…
***Kim ki töreye kıya katlanır…

5- Kimse töreden üstün değildir… Dirlik ve birlik için töre budur…
6- Bir çoban sürüsünden, bir er ailesinden, bir Kağan budunundan sorulur…
7- Her er eşine, atına, pusatına sahip çıkacak…
8- Ana babaya ve ataya tazim durulacak…
9- Hısmına sarılacak, komşusunu gözetecek…
10- Er kişi yalan söylemeyecek…
11- Mal çalan, mülk çalan misliyle ödeyecek…
Hesabı ya malıyla ya canıyla sorulacak…
12- Kim ki bir ırza musallat olursa, canından olacak…
13- Her kim olursa olsun haksız, aldatıcı iş tutarsa hesabı hemen sorulacak…
14- Cenkten beri duran ya da kaçan tamuya (cehenneme) uçacak…
15- Aman dileyene kılıç üşürülmeyecek, sığınana arka dönülmeyecek…
16- Baş kaldıranın başı alınacak, hak isteyenin hakkı verilecek…
17- Kimse kimseye üstünlük taslamayacak…
Ne ak etin karadan, ne karanın kızıldan, ne kızılın sarıdan farkı olmayacak…
18- Kin ve gururdan uzak olunacak…
19- Mazluma merhamet, zalime azap duyulacak …
20- Zayıfa, yaralıya, çocuğa ve kadına el kaldırılmayacak…
21- Kızı isteyen kağan da olsa, bey de olsa kız istediğine verilecek…
22- Gereksiz yere ağaç kesmeyeceksin. Suyu kirletmeyeceksin.
23- Bilmeyip de bildim demeyeceksin. Bilene danışacaksın.
24- Bugünün işini yarına bırakmayacaksın…
25- Kusur görmeyecek, kusur aramayacaksın…
26- Güçlüyken affet, zayıfken sabret…
27- Yazgına asi olma…
28- Yaptığın iyiliği unut. Yapılan iyiliği unutma…
29- Herkes adaletle iş görecek…
30- Her ne edersen et, yargılanacağını her daim akılda tut…
31- Milletine yaban kalma… İpeğin iyisine, sözün güzeline kanma, onlara boyanma…
32- Kağan odur ki adaleti üstün tutsun, töreyi yaşatsın.
Töre yok olursa İl yok olur. İl olmazsa budun kul olur…
33- Ey Türk Oğuz beyleri, ey milletim işitin!!!
” Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir… ”
Titre ve kendine dön !!!

TÜRK TÖRESİ :Türk kültür yapısının en hassas ve ince dokusunu “Türk töresi” oluşturur.
Töre, tüm ırkları ve dinleri özgürleştiren, bireysel, sosyal ilişkileri düzenleyen, kişisel disiplini otoriteye bağlayan, milli barış, dayanışma ve beraberliği sağlayan bir kültür kurumudur. Türk töresinde her bireyin toplum içindeki yeri, sırası ve görevleri belirli kurallarla belirlenmiştir.

Türk devletlerinin ve ordularının kurumlaşması, hep bu töre esasına göre oluşturulmuştur. Ayrıca töre, toplumun esenliği için dilencilik, ayyaşlık, serserilik, vasıfsızlık, cahillik, tembellik gibi erdemsizliği, toplum dışı ederdi. Göktürk ve Osmanlı devrinde onlar için ıslahhaneler kurulmuştur.
Türk töresinde, devlet ulusu için vardı. Tüm kaynaklar, din, etnik kimlik ayırt etmeksizin tarafsızca, eşit şekilde dağıtırdı. Ne yazık; Bir elin beş parmağı aynı olmadığı gibi, töreye uygun hareket etmeyen birçok sultan vardı. Kutsalların onurunu koruyanlar, dünyanın en zengin ulusu olabilmek için sistemli, disiplinli bir şekilde yeryüzünü ve onların insanlarını tanıyıp emek verenler olduğu gibi, töre dışı hareket eden, yaptığı işte uzman olmayan, içinde yaşadığı cennet coğrafyayı, ailesini, gelecek nesilleri ve toplumu düşünmeyenlerde vardı.

TÜRK TÖRESİNİN  KURALLARI

Kural 1-Doğa severlik; Türk boyları içerisinde yaşayan ihtiyarlar, gençler doğa ile bütünleşmiştir. Bitkilere, suya, havaya zarar vermez. Ekolojik dengeye önem verir, sağlam kafa sağlam bedende olur savıyla faydalı yiyeceklerle, doğal ve sağlıklı beslenir. Spor yapar, bedensel güce önem verir.
Kural 2-Kadın hakları; Aile içinde kadın erkek eşit haklara sahiptir. Tek eşlidirler. Eş, Sultan Kaan/Kaan olarak temsil edilirdi. Türk töresinde, kıyafet, mevsimsel olarak hava durumuna göre, Türk örf ve adetlerine göre giyilirdi.
Kural 3-Erdemlilik; Türkler ve Türk egemenliğinde yaşayan herkes güvenilir, çalışkan, konusunda uzman olmalıdır. Türk töresi, tüm diğer kabilelerin ve dünya milletlerin “evrensel” ahlak değerleriyle örtüşür. Türklerde su kaynaklarında beraberce yıkanıldığı bilinmektedir. Sevişmek adam öldürmekten daha ayıp değildi.
Cinsel taciz asla olmaz, hiç kimse cesaret edemez, aklından bile geçiremezdi. Çünkü, töreye göre çok ağır cezalar uygulanırdı. Hırsızlık, devlet malına zarar verme vs. asla olamazdı çünkü; Türklere göre devlet malı, ulusun malı olarak bilinirdi, kutsaldı. Devlete zarar vermek, ideallerin alçaltılması, ahlaki değerleri kıymetten düşürmek, sır saklamamak aynı şekilde cezalandırılırdı.
Kural 4-Adalet; Türk töresinde cezalar çok nettir. Tüm toplum bireyleri tarafından bilinir ve kesin uygulanır. Herhangi bir boy üyesi, kurultaylarda Kaan’dan hesap sorabilir. Yönetici / yönetilen/ceza veren omuz omuza çalışır, birbirine karşı sorumludur. Doğuya, güneşe bakan evlerinin kapısı kilitlenmez. Hırsızlık yoktur. Hakan kendi özel varlığını belli zamanlarda halka eşit dağıtılırdı. Eski Türklerde suç: “şerefli” suç: “şerefsiz suç” diye ikiye ayrılırdı. Türk töresine karşı çıkan hanedan mensuplarına ölüm cezası verilince, kendi yayının kirişi ile boğulurdu. Osmanlılar devrinde bile bu böyle olmuştur. Namussuzluğun, iffetsizliğin cezası ölümdü.
Kural 5-Aile; Büyüğe saygı, küçüğe şefkat ve sevgi zorunludur. Toplumun inşa edildiği temel noktadır. Anne ve baba, çok küçük yaşlardan başlayarak töre kurallarını ve bildiği her şeyi çocuklarına öğretir.
Kural 6 -Etik anlayış;Toplum faydası için dürüst davranan her bireyin önü açılır. Yönetici sınıfına geçer. Töre dışı, bencilce davranan birey, sınıfı, yaşı ne olurda olsun toplum dışı bırakılır. Hiç kimse onla konuşmaz, sofraya alınmazdı. Oba tarafından dışlanırdı.
Kural 7-Özgürlük; Türk ulusunun Türk’ten başka efendisi olmaz. Hür yaşar.
Kural 8- İnanç; Türk devletinin dini yoktur, Laiktir. İnanç, kişisel bir şeydir. Türk egemenliğinde, Türk töresine göre, Musevi, Hristiyan, Budist, Şaman vs. mutlu bir şekilde yaşamışlardır. Türkler, din sömürüsüne dayanan tüm iktidarların yıkıldığını görmüştür. Töre, din sömürüsünü affetmez. Din görevlileri siyasete karışmaz. Onlar; ait oldukları topluma efsun, ölüm, doğum sırasındaki ritüelleri yerine getirme işini yapar.
Türk asıllı olmadığı halde Mehmet Akif Ersoy, Ziya Gökalp gibi Türk aydınları, (Arnavut, Kürt, Zaza hatta Süryani olduğu iddia edilmektedir). Türk töresinin, Ortadoğu ve Asya’da tek kurtuluş yolu olduğunu iddia etmiştir. Kafatasçı ırkçıları ister Türk İster Kürt ya da başka ırklardan olsun, tamimiyle reddetmiş, Türk kültür ve bağlı olduğu töresinin tüm insanları kucakladığını, ülkemizin temel ideolojisinin temel referans noktasının cumhuriyet ve Türk töresi olduğunu, iddia etmiştir.
Kural 9-Yönetim şekli; O zamanın koşullarına göre, en ileri demokrasidir. Devlet yapılanmasında töre esastır. Devlet yurttaşlarının ücretsiz ulaşım, sağlık, eğitim, güvenliğini sağlar. Bu bağlamda ipek yolu ile tüm Asya ve Avrupa, binlerce Türk ürünü yapıtlarla, kervansaraylarla doludur.
Kural 10- Kültür; Diğer kültürlerin gelenek göreneklerine, sağlıksız yiyeceklerine ve giysilerine özenilmez. Taklit edilmez. Gösterişe ve debdebeye önem verilmez. Yöneten / yönetilen hiçbir şeyi israf etmez, aynı şeyleri giyer, aynı şeyleri içerler. Sosyal felaketlerde /kıtlık /deprem/ sel olduğunda ortak akıl ile birlik olup, her türlü zorluğun üzerinden gelirler.
Kural 11-Eğitim; Çok küçük yaşlardan itibaren çocuklara Türk töresi öğretilir. Barışta ve savaşta tam olarak ne yapacakları konusunda bilinçlendirilirler. Hakanlar tüm buyruklarını bilinçli verir. Halklar ve beyler cesur ve bilgedir. Türk Milletini sevmek üzere yetiştirilir.Türk töresi, yüksek çok küçük yaşlardan başlayan sorumluluk duygusu demektir. Devlet hizmetinde, insanların ilişkilerinde millete hizmeti ve insanlara saygıyı esas alır. Ağırbaşlı, vakarlı, ciddi, çok konuşmayan, gerektiği zaman az ve öz konuşan, soğukkanlı olan, birden öfkelenmeyen, cesur, ahlaklı, azimli, sözüne ve vazifesine sadık, disiplinli, yalan söylemeyen kişiler yetiştirilir. En önemlisi, topluma ihanetin zararları ve cezası öğretilir.
Kural 12- Antlaşma, Söz Vermek;Türkler 3000 yıl öncede. Tanyeri ağarırken (kan, kımız, şarap eşliğinde) kan kardeş olup, ömür boyu sözünde duracağına ve birbirine yardım edeceğine söz verirlerdi,
Ölüm; “yuğ” törenlerinde belli bir şölen eşliğinde içki içerek kutlarlardı. Türklerde söz vermek için kendine mahsus bir ritüel yapılırdı. Rakı/şarap/kımız eşliğinde karşılıklı söz vermek, Türklerde özel bir sözsel yasadır. En yüce kanundur.

Tüm dünya bilir ve değer verir ki: aralarında sözleşirken biri birlerine “Türk sözü mü?” derler. Onlar Türk sözüne güvenileceğini bilmektedirler. Büyüğünün emrinden çıkmamak, Türk töresinin esas unsurlarıdır.
Türkler bütün devletlerini bu töre ile kurmuşlar, töreyi bozunca da yıkılmışlardır.

Türk töresi: Türk örf adet ve geleneklerinin kesin hükümleri birliğidir. Orhun kitabelerinde töresiz bir devlet veya topluluk olamayacağı belirtilmiştir. Bundan hareketle eski Türklerde kanunsuz veya hükümdarın şahsî iradesine bağlı bir yönetim şekli olmamıştır. Dolayısıyla kağanlar emirlerini, yargıçlar kararlarını töreye göre vermişlerdir. Yani halk doğrudan doğruya törenin himayesindedir. Bozkırlarda fiilen yaşanan hayatın zamanla hukukî-sosyal değer kazanmış davranışlarını ihtiva eden ve genellikle kanun mânâsına alınan töre (törü) , eski Türk sosyal hayatını düzenleyen mecburî normlar bütünüdür.

Bu bütün, yani kanunlar, millîdir. Türklerde töre kanun mânâsına gelmekle birlikte, onunla sınırlı değildir. Çünkü yazılmış kanunlarla, yazılmamış teamüller de törenin içindedir. Hattâ, hukukî töreden başka dinî, ve ahlâkî töreler de vardır. Dolayısıyla, Türk töresi, eski Türklere atalarından kalan bütün kaidelerin toplamı demektir. Töre, ahlâkî, sosyal, siyasî birçok prensip koymuş, müesseseler kurmuş, insanlığa kendi hakikatlerini bildirmek ve onları sükûnetle refah içinde yaşatmak maksadıyla devlet gibi insanlığa en büyük faydayı getiren yüksek bir merkez müessese vücûda getirmiştir.

Yani törenin devleti de, insanı kendi hakîkatine götürmek maksadının bir vasıtasıdır. Bu bakımdan töre büyük bir ihtimalle eski Türk dininin adıdır.  Türk töresi, oldukça sert ve kesin hükümler ihtiva etmiştir. Cezaları ağır olmakla birlikte, töre, Türk cemiyetinin belkemiğini teşkil ettiği için hiç kimse bu cezaları haksız ve adaletsiz görmemiştir. Törenin daima doğru ve adaletli olanı emrettiğini herkes baştan kabul etmiştir. Çünkü töre, milletin yüzlerce yıllık hayat tecrübesinden süzülmüş kaidelerden ibarettir.

İslamiyet öncesi Türk topluluklarında siyasal ve sosyal hayatı düzenleyen sözlü hukuk kurallarına töre adı verilmiştir.Törenin temeli gelenek ve göreneklerdir. Töre adı verilen hukuk sisteminin sözlü olması, yazılı kültürle geç tanışılmasındandır.Törenin Kaynakları: Örf, Adet ve Gelenekler * Kurultayın Kararları * Hakanın EmirleriTöre değişen zamana göre yenilenebiliyordu. Ancak törenin değişmez birtakım hükümleri bulunmaktadır.

Törenin Değişmez Hükümleri: Adalet, Faydalık, Eşitlik, İnsanlık. Töreye kağan da dâhil olmak üzere herkes uymak zorundadır. Devlete isyan, askerden kaçma, adam öldürme, hırsızlık, tecavüz gibi suçlar en ağır şekilde cezalandırılmıştır. Mahkemelerin başında bulunan kişilere yargan, kağanın başkanlık ettiği mahkemeye de yargu denilirdi.

Uzun süreli hapis cezası uygulanmazdı. Bunun temel sebebi Türklerde göçebe bir yaşamın benimsenmiş olmasıdır.Törenin miras hukukuna göre topraklar en küçük oğula, taşınabilir mallar ise diğer oğullara verilmiştir.
Türk hukuku ilk kez Uygurlar tarafından yazılı hâle getirilmiştir. İlk Türk İslam devletlerinde hukuk, “Adalet mülkün temelidir.” anlayışına göre hazırlanmıştır. - Karahanlılar Dönemi'nde yazılan Kutadgu Bilig adlı eserde adaleti bizzat hükümdar temsil etmiştir. Eserde hükümdarın görevi, doğru kanunlar koyma ve bu kanunları adaletli bir şekilde uygulama olarak ifade edilmiştir.

Uygurlarda ticaretin gelişmesi sonucunda farklı devletlerle etkileşime geçilmiş bu durum da kişiler arası anlaşmazlıkları çözümleyecek kuralların yazılı hâle getirilmesi ihtiyacını doğurmuştur.

Kanun-ı Esasi ise Osmanlı devletinin ilk anayasasıdır. Osmanlı İmparatorluğu varlığı süresince birçok hukuk düzenini sentezleyerek Osmanlı devleti hukuk sistemini oluşturmuştur.