Mayalar, 360 günden oluşan bir takvime sahipti ve takvimlerine göre yılbaşı, haziran ayında bir güne denk gelirdi.

 Mayalar bu ay içerisinde birçok görkemli dini tören yapardı, ama yılbaşı ritüeli daha sade bir şekilde ailece kutlanırdı.

Antik Mısırlılar, birçok şeyde olduğu gibi yılbaşını da Nil Nehri ile bağdaştırmışlardı. Nil Nehri ne zaman taşıp ovaları sularsa o gün onlar için yılbaşı anlamına gelirdi. Bu da çoğunlukla temmuz ayına denk gelirdi. Mısırlılar yılbaşında büyük partiler verir ve topluluk olarak bir araya gelirlerdi.

Babilliler de yılbaşını ekinoks döneminde kutlayan antik kültürler arasında. Babilliler bugüne Akitu ismini vermişler ve her Akitu’da önemli tapınakların çevresinde toplanarak yeni yılın bereketli geçmesi için dualar ederlermiş. Akitu, ayrıca kralın rahip tarafından aşağılandığı bir gündür. Kral, rahip tarafından ağlatılabilirse o yıl bereketli geçecek demekmiş.

Noel İsa Mesih’in doğumunu ve yeryüzüne gelişini anıp kutladığı gündür. Genellikle batı kiliselerinde 24 Aralık, doğu kiliselerinde ise 6 Ocak’ta kutlanır. Bu farkın sebebi eski dönemlerde kullanılan takvim farkından ileri gelir ve İsa’nın doğum gününün yılın hangi günü, ne zaman kutlanacağı konusu bir yana, önemli olan İsa’nın doğumunun anlamıdır. Kutsal Kitap’a baktığımızda Tanrı’nın dört önemli mesaj verdiğini görüyoruz.

Öncelikle doğan kişi bir Kurtarıcıdır, sıradan bir insan değildir. “Meryem bir oğul doğuracak. Adını İsa koyacaksın. Çünkü halkını günahlarından O kurtaracak.” İsa Mesih çarmıh üzerindeki ölümüyle günahları üzerine alan kurban kuzusudur. (Matta 1:21). Ve bu kurtarıcı dünyasal güçlere değil; ruhsal güçlere, özellikle de günah ve ölüme karşı bir zafer kazanacaktır.

İkinci mesaj ise, ‘Tanrı Aramızda’dır. Evet, Tanrı her yerdedir ama aynı zamanda Tanrı İsa Mesih aracılığıyla insan bedeni almış ve aramızda yaşamıştır. Yeşaya Peygamber işte bunu şu sözlerle bildirdi: 

“Bütün bunlar, Rab’bin peygamber aracılığıyla bildirdiği şu söz yerine gelsin diye oldu: ‘İşte, kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel koyacaklar.’ İmmanuel, Tanrı bizimle demektir” (Matta 1:22-23). 

Tanrı’nın aramızda olması aynı zamanda Tanrı’nın karakteri ile ilgili çok önemli bilgiler içermektedir. Tanrı insanla ilgilenir ve Tanrı alçakgönüllü bir Tanrıdır. İnsanlar arasına gelip hayvanların yemek yediği bir yeri kendine beşik yapabilir. Bu asla O’nun yüceliğine zarar vermez, aksine sandığımızdan ne kadar yüce olduğunu kanıtlar.

Bu iki gün, Noel ve yılbaşı genellikle birbiriyle karıştırılır. Yılbaşı eski bir yılı bitirip yeni bir yıla girdiğimiz gündür. Eski yıl için Tanrı’ya şükrederiz ve yeni yıl için O’na dileklerde bulunup dua ederiz. Bunu yakınlarımızla, sevdiklerimizle sevinç içerisinde yaparız. Sakin kaldığımızda ise hayatımızın muhasebesini yapar ve düzeltmemiz gereken konuları Tanrı’ya yükseltiriz. Bütün bunların hiçbirisinde aşırılık, çılgınca partiler, içkinin su gibi aktığı eğlenceler yoktur. Sadelik esastır.

Osmanlı imparatorluğunda ise 1856 yılına gelindiğinde, Sultan Abdülmecid, Fransız elçisinin düzenlediği bir yılbaşı balosuna katılır, dans edenleri seyreder ve sarayına son derece keyifli bir şekilde döner.

Devletin yılbaşı kutlamalarına bakışı ve katılımı bu şekilde ilerlerken sokakta da yılbaşı kutlamaları artmaya başlar. O dönemde, yerli ve yabancı Hristiyanların fazlaca bulunduğu bir semt olan Beyoğlu, çeşitli eğlence mekanları barındırmaktadır. Bu mekanların tamamında Apakurya Şenlikleri ve yılbaşı gecesinde şenlik havası yaşanır.

Yılbaşı kutlamalarına Rum ve Levanten kesimin, şehrin diğer Hristiyanlarından farklı olarak daha açık olduğu bilinmektedir. Benzer şekilde Müslümanlar arasında Batılaşmaya yakın çevreler de Beyoğlu’ndaki yılbaşı kutlamalarına katılım göstermektedir.Yılbaşının daha anlamlı ve özel bir gece olarak görülmesi, İstanbul’un işgal günlerine rastlamaktadır. Bu dönemde İstanbul’a gelen Ruslar, eğlence yaşamına aktif olarak katılırlar ve yılbaşı kutlamalarını da farklılaştırırlar.

 Yılbaşı kutlamalarına katılım yıllar içerisinde artsa da bu gece her zaman tatil değildi. İlk resmi yılbaşı tatili 1936 yılında kabul edilen bir kanun tasarı ile oldu. 1938 yılının yılbaşında ise Mustafa Kemal Atatürk ilk kez yeni yıl tebrikleri için bir cevap yayımladı:

 

“Yeni yıl münasebetiyle yurdun her tarafından vatandaşların yüksek duygularını ve samimi temennilerini bildiren telgraflar gelmektedir. Bundan mütehassis olan Atatürk, teşekkürlerinin ve saadet dileklerinin iletilmesini emir buyurmuşlardır.”

 

Aradan uzun yıllar geçtikten sonra yılbaşı kutlamaları, bugün de aynı coşku ve sevinçle gerçekleşmektedir. Yılbaşı gecesinde, ülkenin dört bir yanında çeşitli yılbaşı davetleri ve sokak kutlamaları gerçekleştirilmeye devam etmektedir.

Bu gecenin insanlar için öneminin artması ile birlikte markaların da bu geceye olan ilgisi artmış ve bu da yılın son ayının “hediye zamanı” olarak değerlendirilmesine neden olmuştur. Tüm bunlarla birlikte, artık yılbaşının yaşamımızın güçlü bir parçası haline geldiği söylenebilir.

İnsanlar yılın son ayında birbirlerine hediyeler alarak yeni yılı kutlamakta ve yılbaşı gecesine özel düzenlenen partilere, davetlere katılmaktadır.

 

Türkiye’de ise geçmişten günümüze yeni yıl kutlamaları değişiklik göstermiştir. Eskiden aileler yine bir araya gelir, güzel yemekler yer, piyango çekiliş sonuçlarını heyecanla bekler, tombala oynar, kestaneler pişirir ve eğlenceli programlar izlerdi.

Son yıllardaysa tüm Dünyayla beraber bu coşku ve heyecanı paylaşıyoruz. Çeşitli yılbaşı süsleriyle hem evlerde hem de sokak ve caddelerde düzenlemeler yapılır, ışıklandırmalarla farklı bir nüans sergilenir. Yılbaşı gecesi farklı yaşam tarzlarına göre eğlence seçenekleri bulunabilir. Oteller, restoranlar veya kamuya açık alanlarda çeşitli sanatçılar eşliğinde konserlerle eğlenilir.

Özellikle gençler ve fazlaca para harcamak istemeyen kişiler açık hava konserlerini tercih ederler. İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde görkemli manzaralara şahitlik edeceğimiz havai fişek gösterileri düzenlenir, şehrin en önemli meydanlarında insanlar toplanır ve gece yarısına kadar eğlenirler.

Saat 00.00’a on saniye kala tüm dünyada aynı olduğu gibi herkes 10’dan geri saymaya başlar ve yeni yılı coşkuyla karşılarlar. Bir önceki yılın tüm sıkıntıları, iyi ve kötü günleri geride bırakıp, yerine yeni umutlara kapıyı aralarlar. Herkes birbirine iyi yıllar geçirmelerini diler, uzaktaki sevdiklerini arar veya yeni yıl kutlama mesajları atar. Ardından gece yarısına kadar eğlencelerine devam ederler.

Böylelikle tüm yıl geride bırakılır ve yeni yılın ilk saatleri coşkuyla karşılanmış olur.

Yılbaşı gelenekleri, kültürden kültüre değişiyor. İnançlar, renkler ve gelenekler farklı ama amaç aynı: Yeni yılın mutluluk ve şans getirmesi.

Hepimiz yeni yıla yeni umutlar, beklentiler, hayaller, kararlar ve hedeflerle giriyoruz. Bunların gerçekleşmesi beklentisiyle tuhaf şeylere inanabiliyoruz ya da inanmak istiyoruz. En ilginç yılbaşı gelenekleri de bu inançlar doğrultusunda şekilleniyor. Birbirinden ilginç yılbaşı gelenekleri, kimisi tarih öncesi zamanlardan geliyor; kimisi ise yakın tarihte yaşanan rip durumlardan dolayı şekilleniyor.   

Belki bazıları çoktan tarihin tozlu sayfaları arasına karışmış olan tuhaf yılbaşı gelenekleri, farklı kültürlerin yeni bir yılın gelişine ne tür anlamlar yükledikleri ile ilgili ipuçları veriyor bize…

Danimarkada yılbaşı kutlamaları kapı önünde tabak kırarak kutlanır

Yunanistanda kapı önüne soğan konur yeni yılın ilk sabahı o soğanla çocukların kafasına urularak uyandırma geleneği vardır

Romanyada ise hayvan sahibi çiftçiler yılbaşı gecesinde hayvanlarıyla iletişim kurmaya çalışırlar eğer karşılık olursa yeni yıl o çiftçi ve ailesi için bereketli gececek demektir

Fransa da Çoğu Fransız, yeni yılı yığınla krep yiyerek kutluyor. Kreplerin içine ne koyacağınız tamamen size kalmış.

Krep bize uymaz diyenler, yılbaşına dürüm yiyerek girebilirler.

Almanlar, yeni yıla reçelli çörekler yiyerek merhaba diyor. Şaka olsun diye bazı reçellerin içi değiştiriyor, örneğin hardalla. Hardallı çöreğe denk gelenin, tüm yılı şanssız geçireceğine inanılıyor. En lezzetsiz yılbaşı geleneklerinde bu akşam: Hardallı çörek.

Yılbaşında kırmızı iç çamaşırı giyme modasını başlatan insanlar, İtalyanlardır. Yeni yıla kırmızı iç çamaşırı giyerek girmenin iyi şans, refah ve aşk getireceği inancı, İtalya’dan yayılmış bir gelenek.

Eskiyi arındırma ve yeniliği hoş karşılama amacıyla, Hollandalılar yeni yıl ağaçlarını şenlik ateşi olarak yakıyor ve tüm gökyüzünü havai fişek gösterileriyle donatıyorlar.

İngilizler ve krallığa bağlı olan diğer milletlerden insanlar el ele bir daire oluşturuyor. İskoç şair Robert Burns’un ‘Auld Lang Syne’ isimli ünlü şiiri, milli bağları güçlendirmek için coşkuyla söyleniyor.

Kransegeke, Norveçlilerin vazgeçemediği geleneksel yılbaşı tatlısı. Badem ezmesinden yapılan bu çok katlı pasta, bayraklarla süsleniyor ve Norveçliler yılbaşını bu pastayı yiyerek geçiriyor.

Yeni yılın size şans ve zenginlik getirmesini istiyorsanız yılbaşı gününde evin zeminine bir topak krema dökmeniz İsviçre geleneklerine göre yeterli.

Budapeşte’nin dev kum saatindeki kumların dökülmesi tam bir yıl sürüyor. Yeni yılda, çelikten üretilmiş dev kum saati, tekrar çalışması için seçilmiş dört kişi tarafından döndürülüyor.

Dairesel şekiller, Filipinler’de kutsal sayılıyor. Tüm sene bereketli geçsin diye yılbaşı gününde insanlar, benekli elbiseler giyinip yuvarlak şekilli yiyecekleri tüketiyor ve kaplara bozuk para atıyor.

Eğer yılbaşında yolun Sibirya’ya düşerse buzun altına yerleştirmek için taşıdığı ağaç kütüğüyle donmuş göle dalan insanlar göreceksin, şaşırma. Bu onlar için bir gelenek.

Burma’da insanlar yılbaşını birbirlerine hortumlarla, kovalarla su sıçratarak kutluyor. Hatta bundan bir festival çıkarmışlar: Thingyan Su Festivali. Burmalılar, böylece ruhlarının temizlendiğine inanıyor.

Her yılbaşında, dünyanın her yerinden insanlar, içinde dileklerinin yazılı olduğu beyaz küreleri Singapur Nehri’ne bırakmak için toplanıyor ve yeni yılda dileklerinin gerçekleşmesini bekliyor.

Ermeni anneler, iyi şans ve mutluluk getireceğine inanarak yoğurdukları özel ekmekleri sadece yılbaşında pişiriyor.

Beyaz Rusya Bekar kadınlar toplanıyor, herkes kendi önüne mısır tanelerinden bir yığın oluşturuyor, ortama bir horoz salınıyor ve horozun mısır yediği yığına sahip kadının en önce evleneceğine inanılıyor.

Yılbaşında kalay döküm işlemi, Finlandiyalılar arasında çok yaygın. Eritilmiş kalay, soğuk su dolu bir kovaya boşaltılıyor. Soğumuş kalayın aldığı şekillere göre gelecek yılın falına bakılıyor.

Günlük öğün sayısının yediye, dokuza ya da on ikiye çıkarılmasıyla yılbaşı kutlanıyor. Bu numaraların şansına Estonyalılar, ne kadar yiyebilirse gelecek yıl mahsulünün o kadar bol olacağını düşünüyor.

“Eskiye hoşça kal, yeniye merhabalar.” Bu ünlü Güney Afrika özdeyişine uygun olarak Johannesburg sakinleri, yılbaşında evdeki tüm eski aygıtları pencerelerinden dışarı fırlatıyor.

Makedonya Ortodoks Takvimi’ne uygun olarak, Makedonlar 14 Ocak gününü ikinci bir yılbaşı olarak kutluyor. Ebeveynler ve akrabalar, ailenin küçük çocuklarına hediyeler veriyor.

İzlanda’da yılbaşı bir başka…  Bu ülkenin insanları, yılbaşında evlere cinlerin girdiğine, ölülerin dirildiğine, fokların insan şekline büründüklerine ve ineklerin konuşabildiğine inanıyor.

Yeni yılın kendilerine bir koca getirmesi ümidiyle bekar kadınlar yastıklarının altına ökse otu koyar. Ayrıca İrlanda geleneklerine göre yılbaşında duvara ekmek asmak kötü ruhları kovar.

Portekiz :Ülkenin kuzey bölgelerinde çocuklar ‘Janeiros’ da denilen Noel ilahileri söyleyerek evleri dolaşır ve karşılığında şeker ve para alırlar.

‘Hogmanay’ olarak bilinen İskoç geleneğine göre gece yarısından sonra eve giren ilk konuk beraberinde şans getirir. İskoçlar, misafirlerinin en koyu saçlısına kömür ve meyveli kek hediye eder.

Her yıl binlerce Brezilyalı Denizlerin Tanrıçasına sunu olarak okyanusa beyaz çiçekler atar. Böylelikle Denizlerin Tanrıçasının dileklerini gelecek yılda gerçekleştireceğine inanırlar.

Kutup Ayısı Yüzüşü olarak bilinen yeni yıl geleneği, Kanada’da 1920’lerde başladı. Bu geleneğe göre, Kanadalılar İngiliz Koyu’nun dondurucu sularına atlayarak yeni yılı kutluyor.

Arjantin geleneklerine göre yılbaşında pembe iç çamaşırı giymek kısmetleri arttırıyor. Ayrıca yılbaşı gününde fasulye yemenin işte başarı sağlayacağına ya da daha iyi bir iş getireceğine 

Talcalı bir ailenin yılbaşında ziyaret için mezarlığa zorla girmesi, Şili’de yeni bir geleneğe dönüştü. Bugünlerde mezarlıklar, yılbaşında tüm insanların ziyaret edebilmesi için açık tutuluyor.

Bolivya geleneklerine göre, yeni yılda daha talihli olmak için yılbaşında sarı iç çamaşırı giymek gerekiyor. Yılbaşı gelenekleri için iç çamaşırları zaman zaman önemli olabiliyor yani. 

Gezi ve eğlenceyle dolu bir yıl geçirmek isteyen Kolombiyalılar, 31 Aralık günü boyunca bavul taşıyor.

Ekvador’da yılbaşı, geçmiş yılda çekilmiş fotoğraflardan oluşturulmuş resimlerin yakılmasıyla kutlanıyor. Ayrıca geçmiş yılın gelinlerini temsil etmek için bazı erkekler, kadın kılığına girebiliyor.

1907 yılından beri, New Yorklular Times Meydanı’nda bir araya geliyor ve saat tam 12.00’yi gösterdiği anda yere düşen rengarenk kristal yeni yıl topunu izliyorlar.

Kötü ruhları yeni yıldan uzak tutmak amacıyla Panamalılar yılbaşına politikacıların ve ünlü simaların temsili kuklalarını yakarak giriyorlar.

Peru’nun bir köyünde, insanlar yeni yıla birbirleriyle yumruk kavgası yaparak giriyorlar. Böylelikle tüm sorunların çözüleceğine ve yeni yılda yeni bir sayfa açacaklarına inanıyorlar. En sert yılbaşı gelenekleri listesinde birincilik garanti!

Japonya’da yeni yılın gelişi, Budist tapınaklarında 108 kere çan çalınarak kutlanıyor, her çan sesi Budizm’deki bir günahı simgeliyor. Japonlar bu şekilde bütün günahların affedildiğini düşünüyor.

Yeni yıl arifesinde Meksikalılar evlerini değişik renklerle boyuyorlar. Her renk yeni yıl için farklı bir umudu simgeliyor: Kırmızı renk aşkı arayanlar, sarı renk iş isteyenler, yeşil renk ise para beklentisi olanlar için.