23 Temmuz 2019’da açılışının 100ncü yılını idrak edip kutladığımız, 54 delegenin katıldığı Erzurum Kongresi malumları iki hafta süren çalışmalarını 7 Ağustos’ta tamamlamıştı. 

Hiç istila görmemiş Anadolu’da işgal kuvvetleri ve ihanet içindeki azınlıklara karşı Türk halkı, subayların ve aydınların öncülüğünde örgütlenmeye başlamış hatta küçük çapta da olsa silahlı mücadele başlamıştı. Ödemiş ve Ayvalık’ta Kuvayı Milliye’nin, Yunan Ordusunun silahla karşılaması, Milli Mücadele için adeta çoban ateşi gibi idi. 

İzmir’e çıkan Yunan Ordusu bir ay içinde, Ayvalık, Bergama, Manisa, Nazilli ve Aydın’ı bir çırpıda işgal edivermişti. Yunan Ordusu ve bölgedeki Rum azınlıkların dur durak bilmeyen katliam, tecavüz, yağma ve talanları, hiç istila görmemiş Türk halkını önce şaşkına çevirmiş, daha sonra bir araya getirmeye başlamıştı. 

Ödemiş’ten sonra Alaşehir, Aydın, Denizli ve Balıkesir’de de subaylar, aydınlar ve efelerin önderliğinde hızla Kuvayı Milliye teşkil edilmeye başlanmıştı. Her ne kadar silah ve cephanesi yetersiz ve birbirinden uzak ve kopuk da olsa Kuvayı Milliye etkili de olmaya başlamıştı. 

Nitekim 14 Haziran’da Bergama, 19 Haziran’da Nazilli ve 28 Haziran’da da Aydın’daki işgal kuvvetlerine taarruz eden Kuvayı Milliye, kısa süre de olsa bu şehirleri ele geçirmiş ve Yunan birliklerine önemli kayıplar verdirmişti. 

Bu arada Anadolu’da yaşayan bütün Rumlar batıda işgal edilen bölgelere, işgal edilen bölgelerden de Türkler Anadolu içlerine doğru göçe başlamışlardı. Rum göçlerinin hedefi hem Yunan ordusunu takviye etmek hem de Batı Anadolu’yu Rumlaştırmaktı. 

Aynı mücadele Doğu’da ve Güney Anadolu’da da Ermenilere karşı yapılmakta idi. Güney Anadolu’daki mücadele de Fransızların Adana, Mersin ve çevresini işgalleri ile birden alevlenivermişti. 

Yine bu arada 12 Ocak 1919’da Paris’te İngiltere, Fransa, ABD ve İtalya’nın toplandıkları Paris Konferansı’nda Yunanistan’ı temsilen Venizelos, Ermenileri temsilen Bogos Nubar, Kürtler adına da Şerif Paşa, Osmanlı mirasının peşinde idiler. Sadrazam Damat Ferit Paşa da, yapılan davet üzerine Konferans’ta; Arap ülkelerinin özellikle Hicaz’ın Osmanlı sınırları içinde kalmasını teklif etmiş, Anadolu’nun doğusunda bir Ermenistan Devletinin kurulmasını da kabullenmişti. 

Damat Ferit Paşa’nın bu beyanları Anadolu’da başlayan Milli Mücadele’nin amaçları ile tam bir çelişki içinde idi. Ve Erzurum Kongresi kararları bir bakıma bu beyanın reddi mahiyetinde idi. 

14 gün süren Erzurum Kongresinde alınan Nutuk’da belirtilen kararlar özet olarak aşağıdadır: 

- Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür. 

- Her türlü işgal ve müdahaleye karşı Millet topyekûn savunacak ve direnecektir. 

- Vatanın korunması ve istiklal için geçici bir hükümet kurulacaktır. 

- Milli iradeyi esas kılmak esastır. 

- Hıristiyan azınlıklara yeni imtiyazlar verilemez. 

- Manda ve himaye kabul edilemez. 

- Milli Meclis derhal toplanmalıdır. 

Doğu Anadolu’da muhtelif isimlerle kurulmuş olan Müdafa-i Hukuk Cemiyetlerinin de, Şarki Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyeti bünyesinde toplandığı Erzurum Kongresinde Heyet-i Temsiliye Başkanlığına seçilen Mustafa Kemal Paşa, üç hafta daha Erzurum’da kaldı. Bu süre içerisinde hem Kongre’de alınan kararların gerektirdiği çalışmaları ve Sivas Kongresi’nin hazırlıklarını hem de İstanbul Hükümetinin baltalayıcı faaliyetlerine karşı yapılması gereken çalışmaları yürüttü. 

Değerli okurlarım, malumları Amasya Tamimi ile Sivas’ta bir kongrenin toplanması ilan edilmişti ama, Erzurum Müdafa-i Hukuk Cemiyeti de, daha önce Doğu illerini kapsayan bir kongre kararı almış ve Kazım Karabekir Paşa’nın daveti ile Mustafa Kemal Paşa da Erzurum Kongresi’ne katılmıştı. 

Mustafa Kemal Paşa bu kongreyi ; “Önemli kararlar alınmış, bütün dünyaya milletimizin varlık ve birliği gösterilmiştir. Tarih, Kongremizi ender görülen büyük bir eser olarak kaydedecektir.” diyerek kapatmıştır. 

Erzurum’da rütbelerini ve yetkilerini terk eden Mustafa Kemal Paşa yine Erzurum’da Türk Milletinin liderliğine sağlam bir adım atmıştı. 

*      *      *

Değerli okurlarım, Birinci Dünya Harbi sonunda İstanbul malumları 13 Kasım 1918’den 2 Ekim 1925’e kadar yaklaşık 5 yıl işgal altında idi. 

Bu süre içinde Türk Ordusu; ilk defa Mudanya Mütarekesinden sonra, Trakya’yı teslim almak üzere 15 Ekim 1922’de Refet Bele Paşa komutasında, bilahare Lozan’dan sonra da 6 Ekim 1923’de Şükrü Naili Paşa komutasında İstanbul’a girmişti. 

Bu mutlu günler TESUD İstanbul İl Koordinatörlüğünce, 6 Ekim Pazar günü saat 10.00’da Taksim’de, saat 11:15’te de Sarayburnu’nda Atatürk anıtlarına çelenk konarak anılacak ve kutlanacaktır. 

Aynı gün Kadıköy’den Refet Paşa’yı getiren Gülnihal Vapurunu temsilen Kadıköy’den kalkacak vapur ile gazilerimiz ve konuklarımız Sarayburnu ve Dolmabahçe’de tertiplenecek etkinliklere katılıp, kısa bir Boğaz turunu müteakip Kadıköy’e dönecektir. 

Programa halkımız davetlidir.