Erdem ve vicdan sarmalıdır asalet, ruhun taşıdığı en yüksek kudrettir. Birbirinden farklı ama öz itibariyle aynı manada olan tanımları bakılırsa doğuştan gelir, ruhun ışıkla donatılmış halidir, en büyük nimet ve hikmettir. Ruhun dünyadaki üstün sıfatıdır. Asalet, yaratılışta insan ruhuna verilmek için kılınmıştır.

Seçkin olanlara nasip olan rahmani hisler bütünlüğü olarak bilinir. Yedi gök ve yerin yenilenen devinimsel hücresidir. Âlemlerin yaratılış gayesi, ruhun ilahi kudreti, nurların en güzelidir.

Özünü yitirmeden kendini bütün erdem ve yüceliğiyle taşıyabilmesidir.

Her insanda asalet olamayacağı gibi sonradan kazanılan bir erdem de değildir.

Asil insanın yürüyüşü, gülüşü, oturuşu, kalkışı, konuşması farklıdır. Objektif bakışı ile kendini belli eder, vicdan sorgulamasıyla donatılmıştır. 

Herke asil insanı anlayamaz, asil insanı anlayan sadece asil olan ruhlardır. Asil olmayan ruh, asil olan ruh yanında kendini belli eder. Ancak aynı ortamda barınamazlar, sürekli birbirlerini iterler, ortak bir noktada bulunamazlar.

Toplumda asil olmayı maddi zenginlik ve güç ile değerlendirenler, hayatta hem kendilerini hem de sahip oldukları değerleri yitirirler. Onların gücü, içinde bulundukları toplumun değerleri olan sosyal, siyasal, ekonomik ve hukuksal yapıları ele geçirmiş olmalarından gelir. Veya öyle zannederler ama er geç ilahi düzen işler.

Bu dünyanın adil olmamasının sebebi asil ruhlarla, asil olmayan ruhların savaşında galip gelen asil olmayan ruhların kazanmasıdır. Başarıyı sadece madde planında arayan güçlü ama asil olmayanlar maddiyatlarıyla her şeyi elde edebileceklerini sanır. Oysa saygınlık, kişilerin tek başına statüleriyle değil kişilik ve vicdan paraleline yakınlığı ile ölçülür.

Bir toplumda haysiyet, şeref, onur, ahlak ve eşitlik gibi sosyal değerler kalmamışsa orada toplum düzeni korunamaz. Asil olmayanların, toplum içerisinde saygınlık kazanmaları o toplumu yıpratır. Güçlünün güçsüze, haksızın haklıya yaptığı baskı ayrışmayı da beraberinde getirir. Gücü elinde tutanlar soysal ve ekonomik değerleri bozulmuş toplumun toparlanmasına, yeniden yapılanmasına da fırsat vermez.