Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi'nin üçüncü haftasında İsveç ekibi Elfsborg'u konuk etti.

Bol gollü karşılaşmayı 4-3 kazanan Galatasaray, maçın sonuna kadar rahat olamasa da galibiyeti hanesine yazdırdı. Maçın ilk yarısında 3-0 önde olan Galatasaray, rahat bir oyun sergileyeceğinin sinyalini vermişti. Maçın toplam gol sayısının 7-8 civarında olabileceğini tahmin ediyordum. Ancak Galatasaray'ın ikinci yarıda 3 gol yiyebileceğini öngörememiştim.

Elfsborg, Galatasaray gibi büyük bir takım karşısında, özellikle ilk yarıda, kalite farkını hissettiren bir kulüp gibi görünmüyordu. Ben de Galatasaray'ın yaptığı hataya düşüp Elfsborg'u küçümsedim. Ancak futbolun doğasında, rakibi küçümsemek büyük hatalara yol açabilir.

Günün sonunda Galatasaray galip gelse de, böylesine bir rakibe karşı çok daha farklı bir skorla sahadan ayrılması gerekirdi. Ancak tam tersi bir durum oldu. Maçın son dakikalarına kadar beraberliğin kaçınılmaz olabileceğini bile düşündüm.

Galatasaray, bu karşılaşmada bir ilk denedi ve 3-4-1-2 sistemi ile sahaya çıktı. Bu dizinin Galatasaray'a yakıştığını ve Süper Lig'de zaman zaman denenmesi gerektiğini düşünüyorum. Sistem, hücum gücünü artırırken savunmada bazı zayıflıklar yarattı, ancak denemeye değer bir strateji olabilir. Özellikle topa hakimiyet ve hücumdaki etkinlik açısından olumlu sinyaller verdi.

Galatasaray, gol atma yeteneği olan bir takım ve sonuca odaklı oyun anlayışını kullanarak galibiyetlere ulaşıyor. Ancak bu anlayışlar, ilerleyen Avrupa boyutunda ve daha güçlü rakiplerin karşısında yeterli olamayabilir. Galatasaray'ın mevcut oyun tarzıyla Avrupa Ligi'nin yeni formatında ortalama sorunu yaşayabileceğini düşünüyorum. Bu nedenle takımın savunmadaki eksiklikleri üzerine çalışması ve oyun disiplinini koruması kritik önemi taşıyor.

Galibiyet ülke puanı için güzel, ancak bu tarz maçlardan alınacak sonuçlar, değişebilir başarılar için çok daha değerli.