Oğuz Çetinoğlu: Akuenerji ile tedâvide bilinen klasik ilaçlar mı kullanılıyor? Dr. Bâki Dökme: Hayır. Akunerji tedâvisinde hiçbir ilaç kullanılmamaktadır. Ancak, hasta hem ilaç alıp hem de akuenerji tedâvisi olabilir. İyileştikten sonra hekimin uygun görmesi hâlinde, hasta ilaçları bırakabilir. Çetinoğlu: Akuenerjiyi herkes uygulayabilir mi? Dökme: Hayır. Akupunkturu uygulayacak kişide hekim olma şartı aranmaktadır. Akuenerjide de bu şart vardır. Çünkü akuenerji, kontrollü akupunktur esasına dayanmaktadır. Akuenerji uygulayacak olan hekimin, klasik akupunkturu ve ayrıca kontrollü akupunkturu da öğrenmesi gerekmektedir. Çetinoğlu: Doktor olmayanlar neden uygulayamıyor? Dökme: 1219 sayılı ve 1928 yılı Türk tababet ve şuabatı sanatlarının tarz-ı icrası dair kanunun ilk maddesi şöyle diyor: Madde 1 - Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde tabâbet icra ve her hangi surette olursa olsun hasta tedâvi edebilmek için Türkiye Darülfünunu Tıp Fakültesinden diploma sahibi olmak ve Türk bulunmak şarttır. http://www.hukuki.net/kanun/1219.13.text.asp Yâni, insan tedâvisiyle uğraşacak kişinin hekim olma şartı aranmaktadır. Ayrıca, akupunktur yönetmeliğinde de bu şart özellikle belirtilmektedir: Akupunktur tedavisi uygulayacakların Kanun gereğince hekim ve Bakanlıkça düzenlenmiş ‘Akupunktur Tedavisi Uygulama Sertifikası’na sâhip olmaları şarttır. http://istakupder.8m.com/akupyonet.htm http://bakidokme.8m.com/Yonetmelik.htm Yürürlükte olan kanun ve yönetmeliğin yanında bu işin bir de töre yönü vardır. Her meslek erbabı tarafından uygulanmalıdır. Unutmayalım ki, ‘Yarım hoca imandan, yarım doktor candan eder.’ Günümüzde, hekim olmayan kişiler hekimlik yapmağa çalışmaktadırlar. Her şeye aykırı olan bu durum maalesef devam etmektedir. Doktor olmayan kişiler bitkilerle; gene doktor olmayan kişiler Biyoenerji, Reiki (Hayat enerjisiyle tedâvi) gibi tedâvilerle hasta tedâvi etmektedirler. Hangi yasaya, hangi yönetmeliğe ve hangi töreye göre? Çetinoğlu: Akuenerji eğitimini veren resmî bir kurum var mı? Nerede? Dökme: Akuenerji eğitimi bizim tarafımızdan verilmektedir. Bu eğitim, yıllarca Ankara Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’de tarafımızca verilmiştir. 2007-2008 yıllarında ise İstanbul Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde akupunktur kursu sırasında gene tarafımızdan akuenerji eğitimi verilmiştir. Çetinoğlu: Ne kadar süre ile eğitim veriliyor? Dökme: Akupunktur ve akuenerji eğitimi birlikte olmak üzere toplam 480 saat sürmektedir. Bizim görüşümüze göre bu süre çok eksiktir. Akupunktur ve akuenerji eğitim tıp fakültelerinde kurulacak ‘Akupunktur ve Akuenerji’ anabilim dallarıyla, eğitim hastanelerinde yapılmalı ve diğer ihtisaslar gibi en az 4 yıl sürmelidir. Çetinoğlu: İstanbul Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Bakanlığı tarafından denetleniyor mu? Dökme: Evet. Hastane, bildiğiniz gibi Sağlık Bakanlığı’na bağlı. Akuenerji, akupunkturun bir dalı. Akupunktur sertifikası, akupunktur kursunu bitiren ve sınavda başarılı olan hekimlere Sağlık Bakanlığı’nca verilmektedir. Çetinoğlu: Akuenerji ile hangi hastalıklar tedâvi edilebiliyor? Dökme: Akupunkturla tedâvi edilebilen her hastalık akuenerjiyle de tedâvi edilebilir. Hatta şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; akuenerji, akupunkturdan daha etkili olmaktadır. Akupunktur veya akuenerjiyle tedâvi edilebilen hastalıklardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Akupunkturla bâzen hastalığın kendisini, bâzen de bir hastalığın belirtilerini ortadan kaldırmaya çalışırız; tıpkı öteki dallarda olduğu gibi. Bizim tedavi etmeye çalıştığımız bazı hastalık ve hastalık belirtileri şunlardır: * Yarım başağrısı (Migren) * Sebebi bulunamayan baş ağrıları * Sinüzit * Saman nezlesi (Allerjik rinit) * Astım bronşit * Ses kısıklığı (Organik sebebe bağlı olmamak şartıyla) * Trigeminus nevraljisi (Üç bacaklı sinir ağrısı) * Bel fıtığı * Boyun fıtığı * Lumbago (Bel ağrısı) * Dirsek ağrısı (Tenis dirseği) * Diz ağrısı * Boyun ağrısı * Torasik avutlet sendromu * Omuz ağrısı * Siyatik sinir ağrısı (Kengi) * Romatizmal ağrılar * âdet düzensizliği ve âdet sancıları * Gebelik kusmaları * Adetten kesilme şikâyetleri (Menopoz) * Uykusuzluk * Sıkıntı * Çocuklarda yatak ıslatma * Sigara, alkol ve diğer alışkanlıklar * Şişmanlık ve oburluk * İştahsızlık * Aşırı sinirlilik * Sahne ve imtihan korkusu * Stres * Tükenmişlik sendromu * Aşırı korku (Panik atak) * Hafif seyreden depresyon * Kulak çınlaması * İrritabl kolon hastalığı * Erkeklerde cinsel iktidarsızlık * Kadınlarda cinsel isteksizlik * Ve diğerleri.. Çetinoğlu: Görme ve işitme özürlüler ile engelliler akuenerjiden yararlanabilir mi? Dökme: Elbette. Yalnız gözleri görmeyen ve iyileşmesi mümkün olmayan kişilerin tedâvisi mümkün değil. Ama böyle kişilerin bir başka hastalıklarını akuenerjiyle tedâvi etmek mümkün. Çetinoğlu: Uygulanan metoda ‘metafizik tedâvi’ denilebilir mi? Akupunktur ve akuenerjinin, psikolojik tedâvi ve ispirtizma ile bağlantısı var mı? Dökme: Akuenerji ve akupunkturun metafizikle değil de, fizikle ve kuvantum fiziğiyle ilgisi vardır. Akuenerjinin ispiritizmayla veya hipnoz ile ise hiçbir bağlantısı yoktur. Akupunktur insan psikolojisinde düzenleyici etkisi olan bir tedâvidir. Fakat etkisi psikolojik değildir. Yani telkinle bir ilgisi yoktur akuenerji etkisinin. Çetinoğlu: Akuenerjinin inanç ve ibâdetle ilgili olduğu söyleniyor. İnanç unsuru, tedâvi edende mi, hastada mı gereklidir? Dökme: Bu, yanlışlıkla ortaya çıkmış bir söylenti olabilir. Akuenerjinin ve akupunkturun inançla bir ilgisi yoktur. Akupunktur ve akuenerji inanana da inanmayana da etkilidir. Yeter ki, tedâvi olacak kişinin bünyesinde; bu tedâvilerin etkisini önleyecek, bulamadığımız veya bulduğumuz halde ortadan kaldırılması mümkün olmayan bir engel bulunmasın. Hasta da, hekim de zındık olabilir; ama akuenerji gene etkilidir, gene etkilidir. Tıpkı; inançsız bir doktor tarafından, inançsız bir hastaya verilen ağrı kesicinin etkili olabileceği gibi. Çetinoğlu: Bir ilacın hastaya faydalı olup olmayacağını akuenerji veya kontrollu akupunkturla önceden tespit etmek mümkün mü? Dökme: Mümkün. Bu uygulamayla, hastaya lâzım olan ilacın seçimi kolaylaşmaktadır. Sözgelimi bize bir hasta geldi diyelim. Hasta dışkulak yolu iltihabı için daha önce birkaç çeşit antibiyotik almış, etkisi olmamış. Antibiyogram yapılması, yani mikrobun hangi antibiyotiğe karşı duyarlı olduğunun tespiti de zaman alıyor ve tabii bu arada hastalık devam ediyor. Eğer doktor akuenerji yapabilen biriyse, bu muayeneyle duyarlı antibiyotiği bulup, o ilacı reçeteye hemen yazabilir. Çetinoğılu: Dünyada ve Türkiye’de, akupunktur ve akuenerji ile teşhis ve tedâvi yönteminden devlet hastânelerinde yararlanılıyor mu? Dökme: Evet. Hastalar kendi paralarıyla bu tedaviden faydalanabiliyorlar. Fakat akuenerji eğitimi gören hekim sayısı henüz yeterli olmadığı için, hastanelerde daha çok akupunktur hizmeti sunulmaktadır. BÂKİ DÖKME: 1947’yılında Silifke’de doğdu. 1975’yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 1975-1978 ve 1980-1984 yılları arasında Almanya’ da anestezi ihtisası yaptı ve akupunktur öğrenimi gördü. Türkiye’ye döndüğü 1984 yılından beri İstanbul’da akupunkturla ilgili çalışmalarına devam etmektedir. Dökme Akupunktur Üst Komisyon üyeliği yaparak, Sağlık Bakanlığı tarafından 1991 yılında yayınlanan Akupunktur Yönetmeliği’nin hazırlanmasında katkıda bulunmuştur. Evli ve üç çocuk babası olan Dr. Dökme’nin çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış makaleleri ile, akupunktur kurslarında öğrenim kitabı olarak kullanılan Kulak Akupunkturu 1, Kulak Akupunkturu 2 , Kulak Akupunkturu 3; Sorularla Akupunktur ile Sohbetlerim adlı kitapçıkları mevcuttur. Son kitabı ise, doktorlar için yazılmış olan, ‘Emd ile Kontrollu Akupunktur ve Akuenerji’ isimli kitabıdır. Dr. Baki Dökme İstanbul Akupunktur Derneği ile diğer akupunktur derneklerinin düzenlediği kurslarda öğretici olmuştur. Nisan-Mayıs-Haziran 2002-2007 yılları arasında, Ankara Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin düzenlediği kurslarda öğretici olarak görev yapmıştır. Bunun yanında, İstanbul’da Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan akupunktur kursunda da öğretici olarak çalışmaktadır. Ayrıca, İstanbul Akupunktur Derneği’nin düzenlediği değişik seminer ve millî toplantılarda konuşmacı olmuş, yöneticilik yapmıştır. İstanbul Akupunktur Derneği’nin yayın organı olan Akupunktur Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yürüten Dr. Dökme, aynı zamanda İstanbul Akupunktur Derneği’nin Kurucu Üyesidir. BİLGİLİK: Amalgam dolgular Diş tedâvisinde kullanılan çok dayanıklı ve ekonomik bir dolgu maddesidir, Fakat görünümü estetik değildir. İçinde % 70 gümüş, % 23 kalay, az miktarda bakır ve çinkodan oluşan tozun cıva ile karıştırılmasıyla hazırlanır. Karışım diş hekimi tarafından hazırlanan oyuğa yığılır ve dolgu birkaç saatte sertleşir. Özellikle azı dişleri için günümüzde kullanılan en iyi dolgu maddesidir. Sabuncuzâde: Günümüzde, Amasya’da ‘Sabuncuoğlu Hacı İlyas’ adı ile anılan mahallede adı yaşayan tanınmış bir hekim ailesine mensuptur ve Çelebi Sultan Mehmed Han’ın hekimbaşısı Sabuncuoğlu Mevlana el-Hâc İlyas Çelebi Bey’in torunudur. Tahminen 1385 yılında doğmuş ve en az 85 yıl yaşayıp, 1470 yılından sonra vefat etmiştir. İlk eseri; Akrabâzin Tercümesi’dir. Şehzâde Beyazıd’ın ikinci valiliği sırasında O’nun isteği üzerine hazırlamıştır. Mâcun, şurup, gargara, yağ, merhem ve benzeri şekillerdeki ilaçların hazırlanma usullerini anlatmakta ve formüllerini vermektedir. Cerrâhiye-i İlhâniyye isimli eserini 1465 yılında yazıp Fâtih Sultan Mehmed Han’a sunmuştur. Bu eserin en büyük özelliği, tıp tarihinde ilk defa cerrâhî müdâhaleleri gösteren minyatür tekniği ile yapılmış resimler içermesi ve sâde bir Türkçe ile kaleme alınmış olmasıdır. Eserin tıpkıbasımı, 1992 yılında yapılmıştır. Üçüncü eseri Mücerrebnâme’de, insanlar ve kendi üzerinde denemiş olduğu ilaçların hazırlanışını ve kullanılışını anlatmaktadır. Sempatik ve parasempatik sinir sistemleri: İnsanın isteği dışında vücutta meydana gelen hareketleri düzenler. Kolumuzu kaldırmak, adım atmak gibi hareketler isteğimizle gerçekleşir. Fakat heyecanlandığımızda veya sinirlendiğimizde, kalp atışlarının hızlanması, kalbin vücuda daha fazla kan pompalaması, avuç içlerinin terlemesi gibi olaylar isteğimiz dışında olur. İşte bu hareketleri, ‘otonom sinir sistemi’ denilen sempatik ve parasempatik sinir sistemleri düzenler. Sempatik sinir sistemi vücudu gerilime hazırlar. Organlara gönderdiği sinyallerle vücudun aktivitesini, enerjisini artırır. Parasempatik sinir sistemi ise hareketlerimizi yavaşlatır, vücut enerjisini kontrol altına alır ve dengeleme sağlar. (İKİNCİ ve SON BÖLÜM.)