Doktor BÂKİ DÖKME’nin açıklamalarıyla A’dan Z’ye AKUPUNKTUR Oğuz Çetinoğlu: Uzmanlık alanınız olan akupunkturun târifi ile röportajımıza başlayabilir miyiz? Dr. Bâki Dökme: Akupunktur; vücutta belirli noktalara iğne batırmak suretiyle hastalıkları tedâvi etme metodudur. Çetinoğlu: Akupunkturun kelime anlamı nedir? Dökme: Acus: iğne; Punctura: batırma anlamında olup; akupunktur, iğne batırma demektir. Türkçe’de kuru iğne denilmektedir. Çince’de de iğneleme şeklinde geçmektedir. Kuru iğneleme Latince’ye aktarılırken yukarıdaki kelimelerden oluşturulmuştur ama, aslına bakarsak Latince sandığımız akupunktur kelimesinin de Türkçe olduğunu görürüz. akupunkturun aslı Oku bandur (veya igi abandur)’dur. Akupunktur; bir avcının arkadaşını okla yanlışlıkla yaralaması sonucu gelişmiştir ki, Türk icadıdır. Okun yaraladığı yer iyileşince, yaralananın önceden var olan ağrısı geçmiştir. Bunun için Türkçe’deki adı oku bandurma, ya da İg’i (iğneyi) bandurma, bugünkü anlamda oku batırma, iğneyi batırma şeklinde olmuştur. Akupunktur’ un (okubandur) doğuşu: Binlerce yıl önce, iki Türk avcı... Orta Asya’nın (Türkistan) bir köşesinde yapılan av sırasında gelişen bir kaza... - Ah!.. Ne yaptın?.. - Kusura bakma arkadaş.... Kazayla oldu... - A!.. Bacağımın ağrısı geçti... Oku öteki kalçama da bandur... Okubandur...(Oku batır) (Sayın Adnan Atabek ve akupunktur tarihçesinden esinlenerek... Dr. Baki Dökme) Kaynak: 1. http://istakupder.8m.com/akupunktunDogusu.htm 2. EMD ile Kontrollu Akupunktur ve Akuenerji Çetinoğlu: Akupunktura ‘alternatif tıp’ veya ‘alternatif tedâvi yöntemi’ diyebilir miyiz? Dökme: Akupunktur alternatif tıp değil, tıbbın içerisinde olan bir tedâvi yöntemidir. Hasta, hastalığına göre ilaçla, fizik tedâviyle, cerrahî yolla akupuntur veya akuenerjiyle tedâvi edilebilir. Dolayısıyla alternatif bir tedâvi yöntemi de değildir. Hangi tedâvi gerekiyorsa hekim o tedâviyi yapar. Fizik tedâvinin yerine akuenerji veya cerrahînin yerine ilaçlı tedâvi olmaz. Gereken neyse o yapılır. Eğer hastayı akuenerji veya akupunkturla tedâvi etmek gerekiyorsa o şekilde tedâvi edilir. Bazen birkaç tedâvi birden uygulanabilir. Sözgelimi; hasta hem ilaç kullanır, hem fizik tedâvi görür veya akuenerji tedâvisi birlikte yapılır. Tekrar ediyorum: Hasta için hangi tedâvi gerekiyorsa hekim tarafından o tedâvi uygulanır. Çetinoğlu: Ansiklopedilerde ve diğer kaynaklarda akupunkturun dünyada ilk defa Çinliler tarafından uygulandığı yazılı. Anestezi yöntemi olarak ve ağrıların giderilmesi maksadıyla kullanılmış. Tarihî süreç içerisinde nasıl gelişmiş ve Türkiye’ye hangi yolla, ne zaman, nasıl gelmiş? Dökme: Akupunkturun dünyada ilk defa Çinliler tarafından uygulandığı biliniyor yazılıyor olmasına rağmen, gerçek o değil. Akupunktur veya Türkçe’si kuru iğne tedavisi ülkemizde, hâlâ yeteri kadar tanınmıyor. Biz akupunktur doktorları, her ne kadar uğraştıysak da henüz tanıtımda tam olarak başarılı olamadık. Oysa akupunktur Türk icadı bir tedâvi şekli. Türkler bu tedâviyi en az 5-6 bin yıl önce keşfettiler. Çinliler ise akupunkturu daha sonra öğrenmişler ve gelişmesine büyük katkıda bulunmuşlardır. Yukarıdaki; binlerce yıl öncesindeki bir Türk’ün resmidir ve üzerindeki akupunktur noktaları aynen bugünkü gibi târif edilmektedir. Batı Türkleri olarak bizler akupunkturu son zamanlarda ‘Ocak’ tâbir edilen yerlerde devam ettirmişiz. Ocakların dışında bazı doktorlar da akupunkturu dağlama şeklinde devam ettirmişlerdir. Sabuncuzade bu konuda meşhur olmuş bir hekimdir. Biz ve bizim gibi doktorlar, yurtdışından Türkiye’ye döndükten sonra dernekleşmeler sonunda akupunktur yeniden gündeme gelmiştir. Modern anlamda akupunktur şu anda Türk milletinin hizmetine sunulmuştur. Daha fazla bilgi için aşağıdaki adres ziyâret edilebilir: http://bakidokme.8m.com/tarihce.htm Çetinoğlu: Vücudun belli bir noktasına batırılan bir iğne, nasıl oluyor da vücudun başka bir bölgesini etkileyebiliyor? Açıklama getirir misiniz? Dökme: Akupunktur veya akuenerji hangi yoldan etkili olmaktadır? Genel olarak iki yoldan etkili olmaktadır: a- Refleks yoldan b- Nörokimyevî yoldan. Refleks yoldan olan etki iğnelerin batmasından hemen sonra ortaya çıkar. Hastanın şikâyeti azalmağa başlar. Nörokimyevî yolla olan ise sonra meydana gelir. Bu yolla beyinde ve vücudun bazı yerlerinde endorfin (vücut içi morfini), serotonin ve daha pek çok kimyevî maddelerin artışı ile etki meydana gelmektedir. Nörokimyevî maddeler iğneler batırıldıktan yaklaşık 20 dakika sonra meydana gelmektedir. Refleks yolla olanı ise iğneler batar batmaz ortaya çıkar. c- Akupunktur veya akuenerji bir üçüncü yoldan daha etkili olmaktadır ki, bu da sibernetik yoldur. Yapılan tedavi sonrasında hastalığı oluşturan kısır döngü kırılmakta ve hastalık iyileşmeye başlamaktadır. Akupunkturun etki mekanizması nasıldır? Bunu telefon misaliyle açıklamamız mümkündür: Elinizdeki bir tuşlu telefonla telefon etmek istediğiniz zaman ne yapıyorsunuz? Tuşlara (düğmelere) basıyorsunuz değil mi? Düğmelere basınca oradan kalkan sinyaller, kablolar ve bir takım ara bağlantılar aracılığıyla (Cep telefonlarında ise elektromanyetik dalgalar aracılığıyla) merkeze (Santral, uydu) ulaşmakta ve burada değerlendirildikten sonra, numaralarına bastığımız telefon cihazına da aynı yollardan iletilmektedir. Orada ise zil, titreşim veya ışık tertibatıyla kişi uyarılmaktadır. Akupunktur veya akuenerjinin etki mekanizmasını da basitçe bu sisteme benzetebiliriz. Telefonun düğmelerini akupunktur noktaları olarak, düğmelere bastığımız parmaklarımızı iğne olarak kabul eder ve beynimizi de telefon santralına benzetirsek, akupunkturun etki mekanizmasını kolayca kavramış oluruz. Akuenerjide ise telefonun düğmelerine dokunmuyor, onlara sadece parmağımızı uzatıyoruz. Sonuç olarak akupunktur noktalarından kalkan uyarılar sinir lifleri aracılığıyla beyne ulaşmakta, orada değerlendirildikten sonra gerek refleks yoldan, gerek nörokimyevî yoldan, insan yapısında yaradılıştan var olan tâmir veya iyileştirme mekanizması harekete geçirilmektedir. Beyin yaptığı değerlendirmeye göre gerekli yerlere emirler gönderilmekte ve böylece tedâvi gerçekleşmektedir. Telefon yerine şu an önünüzde bulunan bilgisayarı da düşünebilirsiniz. Akupunktur herkese etki eder mi? Eğer hastanın bünyesinde herhangi bir engel yoksa herkese etki eder. Ama engel varsa maalesef sonuç alınamamaktadır. Bir de bozucu alanlar vardır. Bunlar olursa da sonuç alınamaz. Engelden kastımızı gene telefon misaliyle anlatalım: Eğer telefon sisteminde bir arıza varsa anlaşamayız veya konuşamayız, değil mi? İşte akupunkturda da aynı şey söz konusudur. Öyleyse engellerin tedâvi edilerek ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bunun için de önce bunları tespit etmeliyiz. Engel tespiti ve noktaların bulunması için çeşitli muayene metotlarımız vardır. Bulduğumuz engelleri iğneleyerek ortadan kaldırabiliriz. Fakat bir de bulamadığımız engeller vardır. İşte böyle bir durum söz konusu olursa akupunktur etkili olamamaktadır. Bulunabilen engellerden bazıları şunlardır: * Yara izleri * Ağızdaki amalgam dolgular * Bazı insanlarda meydana gelen titreşimler * Müzmin iltihaplı bölgeler * Ve diğerleri. Amalgam dolgular herkeste engel teşkil etmeyebilir. Fakat amalgam bazen engel olarak, bazen de hastalık sebebi olarak karşımıza çıkabilmektedir. Çetinoğlu: Modern tıp veya klâsik tıp, akupunkturu bir teşhis ve tedâvi yöntemi olarak kabul ediyor mu? Dökme: Evet. Sağlık Bakanlığı’nda, Akupunktur Bilim Komisyonu bulunmaktadır. Ancak henüz akupunktur tedavisi Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmamaktadır. Çetinoğlu: Siz akupunkturun; ‘akuenerji’ olarak adlandırdığınız yeni bir şeklini uyguluyorsunuz. Yaptığınız işi detaylı olarak anlatır mısınız? Dökme: Tabii ki. Her insanın vücudunda elektromanyetik bir enerji bulunmaktadır. Bunun yanında insan, evrenden (kâinat) aldığı elektromanyetik dalgaların da etkisi altındadır. Bazı kişiler dışarıdan gelen ve kendi vücutlarında bulunan elektromanyetik dalgaları başka yerlere gönderme özelliğine sahiptirler. Bunu insanlar en eski çağlardan beri ‘Nazar’ veya ‘Göz değmesi’ şeklinde bilmektedirler. Nazar (Göz değmesi), bir insanın evrenden kendisine ulaşan elektromanyetik dalgaları, güçlü bir şekilde gözleri aracılığıyla başka bir nesneye veya kişiye iletmesidir. Nazarda, yâni ‘Kötü Bakış’ta, kötü düşünce söz konusu olduğu için, olay olumsuz yönde gelişmektedir. Kötülük söz konusu olmadığı zaman ise, bakışla diğer insanlara fayda sağlanabilmektedir. Akuenerji; Kontrollu Akupunktur’u bilen ve akuenerji tekniğiyle ilgili öğrenim görmüş bir doktor tarafından, elektromanyetik dalgaların, parmakla başka bir kişideki akupunktur noktasına gönderilmesi şeklindedir. Akuenerjiyle teşhis ve tedavi yapmak mümkündür. Akuenerji yaparken, bünyede mevcut olan enerjinin kullanılması çok nâdir olmaktadır. Çünkü akuenerji uygulayan hekim, kendi enerjisi tükendiğinde yorgun düşmektedir. Bu sebepten asıl akuenerji tedâvisi, dışarıdan (evrenden) gelen elektromanyetik dalgalarla yapılmaktadır. Akuenerjiyi ilk geliştirdiğimiz zaman, her tedâvi gibi bu tedâvinin bir de adı olmalı diye düşündük. Bu ad ‘Akuenerji’ olmalıydı. Çünkü hasta, akupunktur noktalarına elektromanyetik dalgalar gönderilerek tedâvi edilmekteydi. Akupunkturdaki Latince ‘akus’ kelimesi iğne anlamındadır. Her ne kadar ‘Akuenerji’ kelimesi,”İğne-enerji” şeklinde, biraz tuhaf bir anlama geliyor gibiyse de; akupunktur noktalarını ve dolayısıyla akupunkturu çağrıştırması gerektiğini düşünerek, geliştirdiğim bu tedaviye ‘Akuenerji’ adının uygun düşeceğine karar verdim. Çetinoğlu: Akuenerji nasıl uygulanıyor? Dökme: Akuenerji, akupunktur noktalarına parmak aracılığıyla enerji uygulaması olduğu için, parmakla uygulanmaktadır. Çetinoğlu: Akuenerjinin temeli-özü nedir? Dökme: Akuenerji, evrenden gelen elektromanyetik enerjinin, insan veya hayvan üzerindeki akupunktur noktalarına parmaklar aracılığıyla gönderilmesi esasına dayanmaktadır. Aşağıdaki fotoğrafta kişinin vücudu ve parmağındaki elektromanyetik enerji kalkanını görüyorsunuz. Çetinoğlu: Akuenerji ile teşhis konulması nasıl oluyor? Dökme: Burada da akupunkturdakine benzer bir teknikle, ama akuenerji aracılığıyla teşhis koymaktayız. Koyduğumuz teşhis aynen kontrollu akupunkturda olduğu gibi net olarak, ‘Sizde şu hastalık var.’ şeklinde değil, ‘Şu bölge veya şu organda hastalık olabilir.’ şeklindedir. Kesin teşhis diğer tıbbî metotların da yardımıyla konmalıdır. Ancak öteki tıbbî metotlarla konulamayan bâzı teşhisler, kontrollu akupunktur veya akuenerji yöntemiyle gerçekleştirilebilmektedir. Sözgelimi, ağır pazar çantalarını taşımaya bağlı, sempatik ve parasempatik sinir sistemi arasındaki uyumsuzluktan doğan kol uyuşmalarının neye bağlı olduğunu, akuenerji veya kontrollu akupunktur teşhis yöntemiyle anlamamız mümkündür. (BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU. İKİNCİ BÖLÜM YARIN VERİLECEKTİR.)