Mevsim yine kış. Aylardan Aralık. Zamanın dönen çarkı içerisinde, her yıl bu zamanlar, buralarda takılır sanki zaman. Kolay geçmez. 90 yılı aşkın zamanda, her kış, inadına yağan kar, büyük bir hüznün üzerine lapa lapa yağsa da acısı derin, yarası büyük, ateşi yakıcıdır Allahuekber’in. 90 bin yiğidin karlar üzerinde birer kardelene dönüşünün acısını yaşar çünkü. Hüzün çökmüş tepelerinin başı dumanlı, ayağı yalındır. Üşür Allahuekber. Heybetli görünüşünün altında evladını korumaya gücü yetmemiş bir ananın suçlu ve ezik duruşu vardır. Kardan yorgana bürünmüş bedeni, için için yansa da, dili suskun yüreği yaslı bir yaralıdır Allahuekber. Evet, mevsim yine kış. Her kış bu zamanlar buralarda, inanılmaz bir kahramanlık öyküsünün bir beyaz hüzne dönüşünün yıldönümü yaşanır. 94 yıl önce Rusları kuşatmak isterken, Allahuekber Dağları’nda şehit düşen 90 bin evladın, açlık, açıklık, soğuk ve tifüsün etkisiyle doğaya karşı yenilgisinin yıldönümüdür yaşanan. Bu olayın etkisiyle, sıcacık soba başında bile iliklerine kadar donduğunu hisseden insanların duyguları eksi kırkları yaşar adeta. Zaman zaman 90 bin fidanın vatan uğruna aç açık donarak şehit oluşunun hüznüyle çalkalanır. 90 bin Mehmet’in, 90 bin kardelene dönüşünün dramı yaşanır yüreklerde. Bayrak bir başka dalgalanırken, vatan bir başka değerlenir can vermiş evlatlarıyla. Irmaklar yaslı, pınarlar durgun aksa da, karlar üzerine yazılmış bir kahramanlığın destansı öyküsü canlanır yaşanmışçasına anılarda. Bir destandır Sarıkamış.Yıllar yılı gizli kalmış bir destan. Ülke olarak her yerde törenlerle anılması, hafızalara silinmez izlerle kazınması gereken ama buralardan öte hatırlanmayan bir destan. Ne yazık ki, yine her zaman ki gibi, bu inanılmaz dramın yaşandığı bölgenin ve bu yürek sızlatan destanın yaşandığı yerlerin anılması ve bu kınalı kuzulara vefa yine doğuya kaldı. Aşmadı bu destan öteleri, aşamadı ne yazık. Haykırarak kutlanmış kahramanlıkların yanında sessiz ve derinden hıçkırıklarla hatırlanmış bu destanı tarih bile hakkıyla yazmadı, yazamadı. Tarihin başarılarla dolu sayfalarında bu destana bir yer bulunamadı. Çanakkale için gürleyen herkes Sarıkamış için sustu. Oysa bu bir yenilgi değil olağanüstü bir fedakârlığın gizli kalmış gerçeğiydi. Düşmana karşı zaferin doğaya karşı ise yenilginin drama dönen gerçeği. Bu ülke uğruna öleceğini bile bile koşan fakat eksi kırk derece soğuğa karşı direnemeyerek donan binlerce Mehmet’le beraber dondurduğumuz gerçek; bir yüreklilik, inanılmaz bir vatanseverlik, kararlılık ve fedakarlığın destanı olarak tarih kitaplarında hak ettiği yeri almalıydı. Asıl gerçek yenilgi değil asıl gerçek, doğanın tamamlamaya fırsat vermediği bir zafere giden yolda, eşi görülmemiş bir vatanseverlikti. Bu hafta sonu anma törenleri yapılacak yine. Yine biliyorum ki hak ettiği ilgi doğudan öte çok fazla olmayacak. Meclisten açılım için Türk-Kürt kardeşliği propagandası yapanlar Sarıkamış açılımı yapsalar da kardeşlik ve birliğin nasıl olduğunu, gerçek bir vatanseverliğin ne anlam ifade ettiğini, adı Mehmet’ten ötesi bilinmeyen insancıl bağlılığın ne olduğunu gösterseler keşke ve keşke tarihin o tozlu sayfalarına bir üfürüp vatan uğruna ödenmiş bedelleri bilseler. Bu anma yürüyüş ve törenleri medyada da hak ettiği değeri görmeyecek biliyorum. Magazin sayfalarına genişçe ayrılmış sayfalardan yer kalırsa eğer sıkıştırılacak kalmazsa bir başka tarihe denilecek belki de. Ve böylesine anlamlı bir günü hükümetin üst düzey yöneticileri de hatırlamayacak ya da hatırlasalar da katılma lütfunda bulunmayacak. Ezberledik artık böylesi umursamaz acı gerçekleri. Anma törenlerinde ruhlarını şad etmeye çalıştığımız 90 bin fidanımızın kemiklerini sızlatan Türkiye Cumhuriyeti gerçeğini her yıl anma adına Allahuekber Dağları’na yüreği sızlayarak tırmanan her vefalı bilmekte. İşte bu vatan böylesine bedellerle kazanıldı. Onu zahmetsiz ve bedelsiz alınmışçasına harcamaya çalışan her vefasız bilmeli bunu. Her bedel bir zafer uğrunadır. Bu vatan için canını seve seve veren ve karlar altında sessizce yatmakta olan şehitlerimizin destanını hatırlamak ve ruhlarını şad etmek bir boyun borcudur. Bu borcu bilmeyene anlatmak ise bir vatan borcu. Evet, hafta sonu üç gün boyunca Allahuekber’in Kardelenleriyleyiz. Oradan dönüşü sizlere yine Kardelenlerden bahsedeceğim. Bu unutulması değil her Türk’ün mutlaka ama mutlaka okuması, anlaması, düşünmesi ve asla unutmaması gereken bir yürek borcudur. Bizler binlerce Mehmedi eksi kırkta yağan karla kaybettik. Kahramanlıklarının izleri ise bu ülke toprağının her karışında, her yerde.Vefayı bilen ve bu vatana gerçekten bağlı insanların yüreğinde ise izler hala taptaze. İşte bu hafta sonu o izleri taşıyan vatanseverlerle Allahuekber’in bağrında görüşebilmek dileğiyle…