MEHMET ALİ BABAR

İSTANBUL

Geçenlerde beni sevgili sinema sanatçısı Pınar Kankılıç dostumun kız kardeşi Derman aradı... Sohbetimizin ardından sanatçı menajerliğine başladığını ve çok iyi bir sesin menajerliğini aldığını söyledi... Özetle sevgili Doruk Aslan dan bahsetti... Ben de pazartesi günü Şişli'deki ofislerine ziyarete gittim... Sevgili Doruk ile orada tanıştık... Mütevazı, yakışıklı, müzisyen, aranjör vs... Yani o kadar donanımlı ki anlatamam... Projelerinden, kendinden bahsetti. Hayat onu o kadar hırpalamış ki anlatıkça gözlerim doldu... Ama pes etmeyişi, asil duruşu, hırsı, beni çok etkiledi... Haydi fncanlarınıza doldutun kahvelerinizi sizlerde ve gelin bu söyleşimize eşlik edin bizlerle birlikte. 

1988 yılında Tokat'ın Almus ilçesinde dünyaya geldim... Annem ve babam çok erken yaşlarda ayrılınca ekonomik şartlar yüzünden, annem ve ablamla birlikte İstanbula taşındık... Çocukluğum sanki hiç yaşanmadı..., Çok erken yaşta büyüdüm ve hayata atıldım. 

KÜÇÜK ADAM SEN ÇOK BÜYÜKSÜN! 

Maddi zorluklar yüzünden çok sevdiğim okulumu terketmek zorunda kaldım... Çok başarılı ve istikrarlı bir öğrenciydim. Okulun bütün etkinliklerinde bulunurdum... Okulu bıraktığımın ikinci haftasıydı hiç unutmam, öğretmenim beni caddede gördü... Okula neden gelmediğimi sordu... Sıkıntılardan gelemediğimi ve artık hiç gelemeyeceğimi söyleyince çok üzüldü ve bana sarılıp ağladı... " Küçük adam sen çok büyüksün biliyormusun ? " dedi. " Sakın pes etme, müzik seni başarıya ulaştıracak."... 

SANATÇI GÜLLÜ BENİM DÖNÜM NOKTAM. 

Rahmetli babam memlekete gitti bir ara ve bana bir bağlama getirip hediye etti. 8 yaşında ilkokul ikinci sınıf öğrencisiydim... O hediye benim için o kadar değerliydi ki sanki benim dert ortağım, arkadaşım gibiydi... Okulu bıraktığım dönemdi... 14, 15 yaşlarındaydım...  Okul arkadaşım bağlama çalışımı görünce bana çok iyi olduğumu söyledi... Bir de sanatçı Güllü'nün yanında çalıştığını, orkestraya bağlama istediğini söyledi... "  İstersen gidelim tanış seni beğenirse çalışırsın dedi.'.. Ben de "Olur." dedim... Dönüm noktamdı o gün... Güllü abla kuliste makyajını tazeliyordu... Kapıyı çaldım içeri girdim, kendimi tanıttım ve bir kaç enstrümantel şarkı çaldım bağlamam ile... Çok beğendi ve sahne hayatına atılmış oldum.

Sonra Beyoğlu'nda  sahne serüvenimiz başladı.

Bir gün babam telefon açtı... " Oğlum, bağlamanı kap, hemen Ağa Caminin önüne gel dedi."

Onunla birlikte o dönemin çok iyi sahne sanatçılarından olan rahmetli Mürteza Davutoğlu'nun sahnesine gittik... Bana " Hazır mısın ? başlıyoruz. " dedi... 

" Hazırım." dedim ve sahneye çıktık... Bir daha da hiç inmedim o sahneden... Küçük olduğumdan dolayı müşteriler beni çok sevenlerdi... Full çekerdi mekân... Yaşımdan dolayı sürekli polis baskını olurdu, mekânı kapatırlardı... O yetmezmiş gibi para cezası keserlerdi bir de ama nafile... Çünkü mekan sahibi benim sebep olduğum cezalardan çok daha fazla para kazanıyordu. 

Karlı bir İstanbul gecesiydi... Öyle bir kar yağmıştı ki göz gözü görmüyordu. Mekânda o gece tek bir masa vardı. Sahne bitti, yevmiyemi aldım ama neye yetecekti ? Karnım aç üstüne de yatacak yerim yoktu...  

Hasnun Galip Sokakta bir sabahçı kahvesi buldum... İkinci katta kasvetli döküntü bir yerdi... Defalarca orada sabahladığımı bilirim. 

GECE HAYATINI SEVİYORUM 

Gece hayatı gündüz hayatından çok daha iyi... Hani derler ya gündüzün ayıbını gece örter diye... Gerçekten öyle. Bazen gece gördüğüm insanı gündüz görünce şaşırıyordum...  çünkü değişkenlik gösterebiliyordu... kendimi bildim bileli gece hayatını hep sevdim. 

Gündüzlere sığmayan, gecelere sığınan acılarım ve de hayallerim vardı benim. 

ZAMAN BENİM İÇİN ÇOK DEĞERLİ. 

Hiperaktif ve heyecanlı biri olduğum için yeni enstrümanları keşfetmeyi çok severim... Değerli ve güzel olan ne varsa ve ruhuma da iyi geliyorsa mutlak ilgilenirim ve de elde etmeye çalışırım. Elde etmeden de asla bırakmam. 

Bol bol kitap okumayı,  spor yapmayı  çok severim... Zaman benim için çok değerlidir... Boşa vakit harcamayı hiç sevmiyorum. 

BEN İNSAN DEĞİL MİYİM ? 

Koyu bir İbrahim tatlıses hayranıyım. Sahne repartuvarım genellikle onun şarkılarından oluşur.

Onunla bir gün karşılaşıp, dizinin dibine oturup " Ben insan değil miyim ? " şarkısını birlikte söylemeyi çok istiyorum. 

RAKİBİM YOK

Hem çok iyi bir müzisyen hem de çok iyi bir yorumcuyumdur... Onun için piyasada kimseyi kendime rakip görmem... Çünkü bu yolda çok büyük emekler ve mücadeleler verdim ben. Alaylıyım fakat konservatuvar eğitimi almış bir çok sanatçıyı gölgede bırakırım.... Müziğe ve sanata çok emek verdim. 

BÜYÜK İLGİ VAR

Her çarşamba akşamı, yapımcım Ali Efe Korkmaz'ın mekanı olan Ataşehir Muamma Plus'ta dev orkestram ile birlikte sahne alıyorum... Sevenlerimin çok büyük ilgisi var... Bazen yoğunluktan inanın yetişemiyorum. 

Ama müzik uğruna yorulmayı çok seviyorum... Ve daim olsun diliyorum. 

YENİ SINGLE YOLDA

Çok yakın bir zamanda arabesk fantazi tarzında bomba gibi bir single çalışması ile sevenlerimizin karşısına çıkacağız...Çok güzel şarkıları seçip değerlendirdik. 

Zaten ekip olarak çok titiz çalıyoruz... Kendi bestelerim de olacak single çalışmamızın içerisinde...Aranjör olduğumdan dolayı çalışmalarımı kendim yürüteceğim.. Piyasada bulunan bir çok albümün aranjörlüğünü, yönetmenliğini de ben yaptım. 

En son  Beşiktaş Futbol Kulübünün 2018 yılındaki Şampiyonlar Ligi marşının aranjörlüğünü yaptım.

TÜRKÜLER ÇOCUKLUĞUMDUR

SEHER DOĞAN: “İnsanı insana ancak şiir sevdirir” SEHER DOĞAN: “İnsanı insana ancak şiir sevdirir”

Halk ezgileri, ezgisel buluşların ve bazen insanüstü yaratışların harman olduğu eserlerdir. Türkülerimiz ise, hakikati olduğu gibi görüp söylemekten asla çekinmeyen ermiş ve cesur kimselerin söylemleridir... Türk insanının düşünen, soran; seven, küsen; ağlayan, gülen yüreklerinin, ruhlarının içini görürüz türkülerde. Onlar bizim romanlarımızdır, bizi anlatır asırlardır yine bizlere...Türkü söylemek ve dinlemek bana çocukluğumun armağanıdır. 

Bir çok enstrümanı çalıyorum. Bağlama, piyano, ud, cümbüş ,tar vs... Ama bağlama benim ilk göz ağrımdır. 

HAYATIM FİLM

Sinema ve dizi projeleri geliyor fakat şu an için pek düşünmüyorum... Ama belli de olmaz, yani çok iyi bir senaryo gelirse neden olmasın... Sanatın her dalını çok seviyorum... Nasip olursa hayatımı kaleme alıp film  yapacağım günün birinde. Zaten hayatımız da bir film ziyadesiyle .