Dünyanın yuvarlak ve yer sathının tabakalar halinde olduğunu biliyoruz. Dünyamız yer altına doğru toplam 5 tabakadan oluşmuştur. Bunlar, Hava Küre (Atmosfer), Su Küre (Hidrosfer), Taş Küre (Litosfer), Ateş Küre (Pirosfer) ve Ağır Küre (Barisfer)‘dir.

Troposfer: Atmosferin katmanlarından en yoğun olanıdır. Yeryüzünden başlar ve 8 ila 14,5 kilometre yüksekliğe kadar uzanır. Neredeyse tüm hava olayları bu bölgede gerçekleşir.

Litosfer (Taş Küre, Yerkabuğu) Canlıların üzerinde yaşadığı çeşitli taş, toprak ve kayaçlardan oluşan tabakadır. Ortalama kalınlığı 60 km’dir. Bu tabaka okyanusların dibinde ince, karalarda ise daha kalındır.

İç çekirdek: çok yüksek basınç ve sıcaklık etkisiyle kristal halde bulunan 1.370 km kalınlıkta,

 Dış çekirdek: Demir, nikel gibi ağır metallerin erimiş halde bulunduğu, 2.000 km kalınlıktaki dış çekirdek,

Manto: Magma adı verilen kızgın akıcı maddeden oluşan 2,900 km kalınlıktaki tabaka. 

Yer kabuğu: 6–35 km kalınlıktaki Dünyanın kabuğu, ince bir tabaka halindedir.

YER TABAKALARININ MADDE YAPISI

YER TABAKALARININ KESİT YAPISI VE SAYISI

Ara tabakalar da sayılırsa yer katmanları 7 kattan oluşur. Bazı çizimlerde dünya 6 tabaka olarak gösterilmiştir. Ancak yer altının yapısı tam olarak anlaşılamamıştır. İç ve dış çekirdeğin nasıl olduğu, mantonun kaç tabaka halinde dizildiği hangi elementin ne kadar miktarda olduğu tabakaların hangi yönde ne kadar hızla döndüğü (dönüp dönmediği), tabakalar arası geçişin nasıl olduğu bilinmemektedir.

Uzay araştırmalarında hemen hemen bütün yıldız, gezegen ve onların aylarının tabakalar halinde olduğunu, yer altı tabakalarının sıcak ve birçoğunun lav püskürttüğünü, manyetik alana ve seyreklik derecesi farklı atmosfere sahip olduklarını keşfetmiş bulunuyoruz. Dünya dâhil bu yıldız ve gezegenlerin iç çekirdeğinin hangi yönde döndüğünü, tabakaların dönüş hızlarının ne olduğunu tam olarak bilemiyoruz. Aslında madde yapısının ne olduğu da tam olarak anlaşılmış değildir. Yıldız ve gezegen büyüdükçe çekirdeğindeki basınç büyüdüğünden iç hararetinin ve yoğunluğunun artacağı var sayılmaktadır. Bunun doğruluğunu denemek yer sathının derinliklerine gitmek mümkün değildir. Deprem öncesi ve sonrasında çıkan gazlardan içerideki madde yapısının ne olması gerektiğini tahmin ediyoruz. Çekirdek ve mantoda yer alan maddelerin homojen bir şekilde dağılıp dağılmadığını da bilmiyoruz. Dünya dahil uzay cisimlerinin yapısı hakkında bilgi elde etmek teknik ilerlemelere bağlı olarak artacaktır.

YER TOPUNUN KÜRESEL YAPISI

YER KÜRENİN KESİT YAPISI

Günümüzde yerkürenin önde gelen iç ısı kaynağının, gezegen bileşiminde bulunan radyoaktif elementlerin parçalanmasından ortaya çıkan enerji olduğu düşünülmektedir. Bunların önde gelenleri Uranyum, Toryum, Potasyum, Rubidyum ve Radon izotoplarıdır (238U, 235U, 232Th, 40K, 87Rb, 222Rn). Potasyumun izotoplarından 40K, yer tarihinin erken dönemlerinde en önemli ısı kaynağı iken, yarı ömrünün kısa olması nedeniyle bugün payı azalmıştır. Bu elementlerin yaydığı radyoaktif sızıntı bazı böcekleri hemen öldürmektedir.

Yerkabuğu, katı bir çekirdek ve manto (erimiş magmadan oluşur) ile üst katmanını oluşturan 15 kadar tektonik plakadan – dev kaya levhalarından – oluşur. Bu plakalar etkileştiğinde ve birbirinden ayrıldığında, sonunda kabuğu parçalayabilecek muazzam bir dalgalanma gücü yaratır.

KÜRESEL FAY HATLARI

Bir deprem sırasında, fay hattının her iki tarafındaki arazi yer değiştirir – bu süreç kayma olarak bilinir. Genellikle bu hareket yavaştır ancak fayın türüne göre bazen hızlı da olabilir.Tektonik hareketler levhaların çarpışması ve volkanik faaliyetler sonucu oluşur. Aslında dağ ve deprem arasında çok doğru bir orantı vardır.

DEPREMLERİN OLUŞ ŞEKLİ

DEPREMLERDE FAYLARIN HAREKET ŞEKİLLERİ

Yeryüzü tabakaları fay adını verdiğimiz hatlarla birbirine bitişik durmaktadır. Yerin yuvarlak olması sebebiyle yeryüzü tabakalarının sınırsız bir düz plato halinde uzaması mümkün değildir. Bu tabakalar astonosfer adlı plastik yapı halindeki bir katmanın üzerinde yüzmektedir. Uzaydaki gök cisimlerinin çekimlerindeki değişim, med-cezir gibi olaylar, yer tabanına sızan suların buharlaşıp sıkışması ve yer kürenin içindeki yanma ve patlama olaylarıastonosferde dalgalanmalara sebep olmaktadır. Bu dalgalanmalar yer kabuğuna yansıyarak sarsıntıları meydana getirmektedir.

FAYLARIN HAREKETİ

Levhaların sınırlarının olduğu yerler fay hatlarının ve depremlerin olduğu yerlerdir, aynı zamanda dağ sistemlerinin olduğu yerlerdir. Japonya, Şili, Hindistan gibi ülkelerde ki depremlerin nedenide budur. Aslında dağların nedeni tektonik hareketler ve tektonik hareketler sonucunda depremler oluşur diyebiliriz.

Depremde zemin etkisi asıl depremin şiddetini belirler. Eğer yer kayalıksa veya dağ kayalıksa depreme karşı direnci fazladır, kayalık olmayan; alüvyon toprak, killi toprak gibi topraklarda veya heyelan sonucu oluşmuş dağlarda veya kayalık olmayan katmanlarından oluşmuş dağlarda, deprem şiddetli olur.

Deprem öncesinde ve sonrasında yer altından atmosfere muazzam ölçüde gaz çıkışı olur. Bu gaz çıkışları yıldız ve gezegenlerin atmosferini oluşturur. Gök cismi yeterli çekim gücüne sahipse yayılan gazları uzay boşluğuna kaçırmaz, üzerinde tutar ve bir atmosfer meydana getirir. Bu atmosfer canlıların yaşaması için elverişli gazlardan oluşmuşsa hayatın yapı taşlarını ve besin zincirini oluşturur. Yani yeryüzünde deprem olmazsa gaz çıkışları olmaz, dolayısıyla hava tabakası adını verdiğimiz atmosfer olmaz, sonuçta hayat olmaz.

Konuya devam edeceğiz.