SÜLEYMAN EFENDİ HAZRET’LERİ HAKKINDAKİ, YALAN, İFTİRA VE BUHTAN’LARA CEVAPLAR!...  ( 61 )

Süleyman Efendi Hazret’leri hakkında yalan uyduran, iftira ve şen’î , buhtan’lardabulunan ikinci grup-zümre kendilerine, “ İmam-Hatip Nesli,” unvanını layık  gören  zümre- grub’tur...

Bilindiği gibi,İttihad ve Terakkî bakiyesi, Tek Parti Mütegallibe, C.H.P.,  dünya’daki demokratik, hareketleri, din ve viucoan hürriyetine meyli dikkate alarak, 27 yıllık diktatörya iktidarlarının da sona yaklaştığını anladıkları için, Merhum, Tahsin Banguoğlu, parti içinde ona destek olan diğer genç milletvekillerinin teşebbüs ve gayretleriyle, önce C.H.P.  Grubunda, daha sonra T.B.M.M.’ sinde, kabul edilen kanunla, mekteplere din dersinin konulması,  üç ve dört yıllık 2 dönem halinde, yedi yıllık İmam-Hatip Okullarının açtılması,Ankara Üniversitesi bünyesinde bir İlâhiyât Fakültesi’nin açılmasına karar verilmişti

Teklif, ya da Tasarı, C.H.P. Grubuna getirildiğinde, çok şiddetli tartışmalar olmuş, tecrübeli, aksakallı milletvekilleri, “ Siz niye,kime hizmet ediyorsunuz? Biz, 03 Mart 1924’ de medreseleri kapattık, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu çıkarmak suretiyle, bütün eğitimi kurumlarını Maarif Vekaletinebağladık. Din eğitimi ve öğretimini bütünüyle yasakladık. Şerîa’ti hatırlatan,nikah,talak(boşanma) yemin metinleri gibi her şeyi değiştirdik. Aynı tarihte Diyanet İşleri Reisliğini te’sis ile dinin sadece i’tikad ve amel kısmını kontrol altına alarak, muamelât ile alakalı, her şeyi değiştirdik, yasakladık. Şimdi, Mekteplere din dersi konulması,İmam- Hatip Okullarının açılması,- medreselerin yeniden açılması anlamına gelir.-Ankara  Üniversitesi  bünyesinde  bir  İlâhiyât   Fakültesi  açılması , eskiye  dönüş  değil midir? 

Biraz daha yaşlı ve tecrübeli aksakallı milletvekilleri, durun, hele... Doğrudur, biz medrese’leri kapattık,şer’î  Muamelâta dair, her şeyi, din eğitimi ve öğretimini yasakladık. Fakat yasak olmasına rağmen, şehirlerde, Emniyet Teşkilatının, kırsalda Jandarmanı pek zecrî   ta’bitına rağmen, İstanbbul’da, civar illerde, başta Süleyman Efendi olmak üzere ba’zı müderris ve hoca’lar, Kaüradeniz Bölgemizde, dersiamlardar,Of’lu Dursun Efendi, Çaykara’da Çaykara Müftüsü   ve başka hocalar, Doğu ve Güneydoğu’da,  “Medrese Usulü Tedrisata” mani olamadık. Kuşuçmaz, kervan  geçmez, Toros Dağlarının yükseklerindeki köylerde, Jandarma dayağı ve baskısına rağmen, köy imamlarının küçük çocuklara, sureleri ezberletmesini ve ilmihael bilgilerieni vermelerini bir türlü engelleyemedik.

  • Şimdi,” Sıkıdurun! “ Okullara yeniden koyduğumuz din ders’lerinde, açtığımız İlâhiyât  Fakültesinde,açacağımız, İmam- Hatip Okullarında, öylesine bir eğitim ve öğretim vereceğiz, öylesine bir talebe yetiştireceğiz ki, bu talebe sayesinde, dini, din eğitimi ve öğgretimini mihrab’dan,minberden ve kürsî’den yıkacağız,” dediler. Bunun üzerine grub ikna edildi, kanun önce, C.H.P.  Grubunda kabul edildi, bilahere, göstermelik olarak T.B.M.M.’ sine getirildi, burada da kabul görerek kanunlaştı.
  • Tek Parti Mütegallibe, C.H.P.’ nin ömrü bu kanunları  uygulamaya yetmedi. 14 Mayıs 1950 tarihinde Aziz Milletimiz, bütün dünya’nın hayranlıkla ta’kip ettiği “Beyaz bir Devrim’le”

27 yıl dev am  C.H.P. Diktatöryesini alaşağı etti ve Demokrat Parti’yi iktidara taşıdı.Fakat  on yıllık İktidarı müddetince, Demokrat Parti, Millî Müdafaaı Vekaletinde, (Millî  Savunma), Maarif Vekaletinde,(Millî Eğitim)  ve Mülkiye’de, Dahiliyye Vekaleti, ( İçişleri Bakanlığı)’ında hiç bir zaman muktedir olamadı..Ankara İlâhiyât Fakültesi, 1949 yılı Eğitik ve Öğretim yılında Tedrisata başladı.Fakülte’nin İdârî Kadrosu ve bütün öğretim üye’leri, Ankara Üniversitesinin muhtelif fakülte’lerinden, mason, İttihad ve Terakkî  bakiyesi, Tek Parti Mütegallibe, C.H.P.  ziniyyetinde olanlarndan seçildi. Bu Fakülte’ye kaydı yapılan talebe’nin profiline bakıldığında, Köy Enstitü’lerinde, Darvinist. Marksist,Leninist ve Stalinist  propagandlarla yetişmiş,  Elif’ i  görse  mertek  zanneden, Kur’ân’ı  Kerimi, yüzünden bile okumaktan aciz. Kimselerdi.Dört yıllık eğitim sonrası bu Fakülte’den me’zun olanlardan hiçbirisi, Kelime-i Tevhidi, Kelime-i Şehadeti dahî  düzgün söyleyemez, Kur’ân-ı Kerim’i yüzünden bile okuyamazlardı.  Bu fecî  hale rağmen, bu Fkülte’den me’zun olanlar,Vilayetlere  müfti olarak ta’yin ediliyorlar, Lise ve  dengi  okullara  dinbilgisi  ve  Ahlak  dersleri  muallimi  oluyorlardı.

1951 yılından i’tibaren, İstanbul ve yakın vilayetlerde, Anadolu’nun ba’zı vilayetlerinde, İmam- Hatip Okulları açılmaya başladı. İstanbul’da, Müslüman Zenginler tarafından kurulan İlim Yayma Cemiyeti, İstanbul İmam- Hatip Okulu’nun yanısıra Kocaeli, Sakarya, Bursa gibi yakın illerde de İmam- Hatip Okullarının açılması için büyük gayretler sarfediyordu.

İmam-Hatip Okulları, Ortaokul ve lise seviyesinde, diğer Meslek Liseleri gibi. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı birer Meslek Lisesiydiler.Lâdînî, Eğitim sistemini esas almış, Yaratılış ıbile  inkar  eden, insan neslinin, tesadüfen, sudan  türemiş,  amib’den. Sürügenliğe, tekamül ede ede, maymunluğa, oradan da insanlığı yükseldiği, darvinist nazariyye uygun, bir inkar sistemini esas almış bir Eğitim sistemi hiç değişmeden devöam ediyordu.. Bu sistemin içinde,   tamamen dinî inançlarımızla alakalı, imam,hatip, din adamı yetiştirmek için bir Meslek Lisesinin açılması  yaman bir tezad teşkil eder. Ama,bunun tek bir izanhhı vardır; “ Dini, mihrab’tan, minber’den,Kürsî’den yıkmak...

Medrese’ler kapatıldıktan sonra,boşalan imamlık- müezzinlik kadrolarına ta’yin edilmek üzere,yer yer, İmam- Hatip Kurs’ları açılmış ve bu kurs’larda, imam-müezzin adaylarına, dini, mihrab’tan,minberden ve kürsî’lerden nasıl yıkacakları, nasıl tahrip edecekleri eğitimi verilmişti.. Bunlardan birisi, 1960’lı yılların ilk çeyreğinde, İstanbul- Çatalca’da, Osmanlı’nın en meşhur Paşa’larından Çatalcalı Ali Paşa adına yaptırılmış, Ali Paşa Camii’nin imam-Hatibi idi. Kendisi, Marksist, Leninist,Stalinist idi. O  devirde, (  T.Ö.S.) açılımı,  Türkiye Öğretmenler Sendikası, Marksist, Leninist,Stalinist bir örgüt idi. Bu imam, elinde, Maks’ın,Leninin, Stalinin  portresi olduğu halde en önde bu sendikanın nümayişlerine katılırdı.” Ben  namaz,ezan me’muruyum, inanmıyorum, ama, me’muriyetim gereği ezanımı okurum, cemmat gelirse namazımı kıldırırım,” diyordu. Sadece gündüz vakitleri ezan okurdu, camii’e hiç cemaat katılmazdı,Ezanı okur,Camii’n yanındaki lojmanında gider uyurdu.C.H.P.  zihniyyeti, Lâdinî,tamamen inkar zeminine oturtulmuş, devrin Eğitim Sistemi, Millî Eğitim Bakanlığı, İmam- Hatip Okullarında  işte böyle  imamlar , hatipler  yetiştirmek  istiyorlardı.

 C.H.P. zihniyyetinin ve devrin Millî Eğitim Bakanlığı’nın  bu arzu  ve temennisi ne  derece gerçeklişmiştir?İmam- Hatip Okullarının  ilk yıllardaki  ve 1959   Eğitim  ve  Öğretim  yılında  açılan  ve ilk  me’zunlarını  1964  yılında  veren,  İstanbul  Yüksek  İslâm  Enstitü’sünün  talebe profiline bakıldığında, gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.

İmam-Hatip Okulları ilk açıldığında, bu okullara kayd için, yaş sınırına bakılmaksızın, sadece ilkokul me’zunu olma şartı getirilmişti. İlk kayıd yaptıran talebe arasında, nispeten yaşını başını almış,hıfzını tamamlamış, metinler seviyesinde Arapça’ya vakıf, hatta, Diyanet İşleri Reisliği, Mazbut ve Mülhak Vakıf Camii’lerinde kadrolu imam ve müezzinler bile vardı. Bunlar İmam- Hatip Okullarında, bilahere, İstanbul Yüksek İslâm Enstitü’sünde okurken, aralarından ba’zıları, geceleri İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine devam ettiler. Hem Yüksek İslâm Enstitü’sünden hem de İstanbulh Üniverisitesi Hukuk Fakültesinden me’zun  oldular. Aralarından ba’zıları da yakınlarında bulunan İslâm alimlerinden, dinî, İslâmî  ilimleri tedrise deam ettiler. Bunlar İmam-Hatip okullarına, Yüksek İslâm Enstitü’lerine hoca olarak ta’yin edildiler.12 Eylül 1980 Darbe-i Hükûmeti sırasında, Yüksek İslâmn Enstitü’leri darbe idaresince bir gece’de İlâhiyât Fakülteleri h0aline getirilince bu öğretmenler bir gecede doktor, Doçent ve Profesör oluverdiler...