SÜLEYMAN EFENDİ HAZRETLERİ HAKKINDAKİ YALAN, İFTİRA VE BUHTANLARA CEVAPLAR!..(60)

“yâ ma’şere’l- İslâm! Hel’tezunnûne En Yüftera ve Yükzebe alâ sahibi’zzamani ve’l-Mürşidi’l-Kâmili   ve’l- Mükemmili ve’l-Medâri’l-Mürşidi ve’l-Müceddidi Süleyman Hilmi Silistrevî (K.S.) Ve Nahn-ü  Ehyâün” (Bizler Süleyman Efendi Hazretlerinin talebesi, müntesipleri ve ehibbâsı, hayatta oldukları müddetçe, sahibi zaman, mürşid-i kâmil ve mükemmil, medâr mürşid ve müceddid Süleyman Hilmi Silistrevî (K.S.) efendi hazretleri hakkında kim yalan uydurabilir, kim iftira ve buhtanlarda bulunabilir?!.. Bizler buna asla izin vermeyiz veremeyiz. Buna cüret edenlere de hakettikleri cevabı layıkıyla veririz. Bu hususta bu yazı, kaleme aldığımız 60. yazıdır. Bundan sonra da cevaplara, yalan, iftira ve buhtanlar devam ettirildiği müddetçe devam edeceğiz.

İrtihalinin üzerinden 62 yıl geçmiş olmasına rağmen Süleyman Efendi Hazretleri hakkında yalan, iftira ve buhtanlarda muhtelif tezviratta bulunanlara bir bakıldığında görülecektir ki bunların adavet,kin ve buğuz sebepleri tamamiyle bitmez tükenmez bir hasedden tevellüd eden bir hırs ve kindir.

Dikkat buyurulursa Süleyman Efendi Hazretleri hakkında yalan, iftira ve buhtanda bulunanları iki gruba ayırabiliriz. Birinci grup “Gönen’li Mehmed Efendi” olarak şöhrete ulaşmış merhum Mehmed Öğütçü’nün talebesi, müridi, ehibbâsı olduklarını iddia eden bazı kimselerdir. –Filhakîka ”Gönen’li Mehmed Efendi” Mehmed Öğütçü formel olarak hiç ders okutmadı, talebe yetiştirmedi, tasavvufla da uzaktan yakından herhangi bir münasebeti yoktu.- Bu bakımdan bunlar Gönen’li’nin talebesi ve müridi olamazlar, olsa olsalar, Gönen’linin ehibbâsı olabilirler. Her ne ise! Bunlardan bazıları Gönen’li hakkında kitaplar yazdılar. Belli ki Gönen’li hakkında yazılacak fazlaca bir şeyler bulamadılar, zira Gönen’li sıradan bir imam idi. Bu sefer Gönen’linin muasırı olan dersiamlar, müderrisler, ulema, müftü ve vaizleri kitaplarına konu ettiler. Ne var ki Gönenliyi parlatabilmek için, diğer ulema hakkında yakışıksız iddialar ileri sürdrüler. Süleyman Efendi Hazretleri de bu yalan, iftira ve buhtanlar furyasından nasibini aldı. Bunların hepsi müdellel bir şekilde cevaplandırıldı. Alenen belirtmeliyim ki ebediyete intikal etmiş ve hakkındaki ithamlara cevap veremeyecek birisi hakkında ileri geri konuşmak, yazmak ne insafa,ne vicdana sığar ve asla ahlakî bir durum da değildir. Gönenli Mehmed Efendi hakkında sözde talebe ve müridlerinin, diğer ulema ve sulaha hakkındaki ithamlarını cevaplandırırken, Gönenli Mehmed Efendi’nin ruhunu taciz ve tazip etmemeye azamî itina göstermeye gayret edeceğim.

Gönenli, medresenin ”Eimme ve Hutaba” (İmam ve Hatipler) şubesinden ancak Süleyman Efendi Hazretlerinin himmetiyle mezun olabilmiş, mezuniyet sonrası Gönende imam hatip olarak vazifeye başlamış, bilahere İstanbul’a gelmiş, İstanbul Fatih’te muhtelif mescidlerde imamlık vazifesini deruhte etmiş, sonra da emekli edilinceye kadar Sultanahmed Camii’nde baş imamlık yapmıştır. Süleyman Efendi Hazretlerinin himmetini daha önce mufassalen aktarmıştım, arşivimde mevcuttur. Sadece hatırlatmak bakımından çok kısa olarak arz edeyim. Gönenli Molla Mehmed, medresenin eimme ve hutaba şubesinin son sınıfındadır. Final mezuniyet imtihanı heyetinin reisi Süleyman Efendi Hazretleridir. Tetkik buyurur, son dört yıl içinde Gönen ve civarından hiçbir kimse mezun olamamıştır. İçinden geçirir, İnşa Allah! Molla Mehmed imtihanı kazanır, Gönende vazifeye başlar, diye dua eder. İmtihanın sabah bölümü biter, heyet azaları yemek ve namaz için öğleyin ara verdiklerinde Süleyman Efendi Hazretleri o ana kadar verilen notlara bir bakar, öğleden sonraki bütün suallere doğru cevap verip tam not alması halinde bile, Gönenli Molla Mehmed mezun olamayacaktır. Süleyman Efendi Hazretleri, Gönenlinin notlarını düzeltir, yükseltir, öğleden sonraki suallerin hiç birisini cevaplandıramasa bile mezun olacak noktaya taşır. Heyet azaları hayretle Süleyman Efendi Hazretlerine bakarlar. Süleyman Efendi Hazretleri “Evet, ben tashih ettim. Bunda Molla Mehmed dahil hiç bir kimsenin haberi yoktur, düşündündüm ki Molla Mehmed mezun olamazsa, Gönen bir dört yıl daha bir din adamından mahrum kalacak, onun için notlarını yükselttim, mezun olması için yardımcı oldum. Heyet azaları “Hay hay! Hakîkaten, doğru yapmışsın, da bu hususta delilin nedir? Süleyman Efendi Hazretleri bu hususta delilim, Bakara Suresinin “Ve Adem’e bütün isimleri öğretti, sonra o âlemleri meleklere gösterip” Haydin davanızda doğruysanız, bana şunları isimleriyle haber verin! “buyurdu. Mealindeki 31. Ayeti Kerimesidir. Buyurdu. Heyet azaları kendisine teşekkür ettiler ve  mevzu böylece kapandı.

Hayatlarında Süleyman Efendi Hazretleri, Molla Mehmed’i, Gönenliyi hep koruyup kolladı. İslâm dinine hizmet için kendisini hep teşvik etti. Talebe okutmasını, muhtelif camii ve medreselerde kalan talebenin iaşe ve ibatesini temin etmesini hep teşvik etti. Fakat Gönenli hep Süleyman Efendi Hazretlerine hasud davrandı. Süleyman Efendi Hazretleri dersâm sıfatıyla bütün selâtîn camilerde vaaz edip cem-i gafîr (çok büyük kalabalıklar) kendisini takip edip dinlerken, Gönenli imamı olduğu camilerde vaaz ediyor ve fakat kendisini dinleyen yok.Gönenli, İstanbul’un kenar mahallelerinde vakit harici yalnız kadınlara vaaz ederdi. Kürsüye çıktığında uzunca bir aşr-ı şerif okur, bir ilâhî bir kaside beş dakika konuşur, kürsüden inerdi.1964 yılında İstanbul, Zeytinburnunda, Kazlıçeşme Fatih Camii’nde, cuma günleri erken saatlerde kadınlara vaaz ederdi. Bendeniz de cuma namazından önce erkeklere vaaz ediyordum. Caminin o devirdeki imam hatibi merhum Hüseyin Özelbaş, Gönenli Mehmed efendinin yeğeni idi. Müftülük Dairesi de bu caminin bitişiğinde bulunuyordu. Her hafta burada çay içer, kısa bir sohbette bulunurduk. Bunu benim şahsen, Gönenliye karşı herhangi bir muğberliğimin olmadığını tespit için yazıyorum. Ben ona hürmet eder, o da bana sevgi gösterirdi. Ama ben burada hakikatleri aksettirmeye mecburum çünkü tarihe not düşüyoruz.

Süleyman Efendi Hazretleri çok zor şartlarda gece gündüz on binlerce talebe yetiştirmiş, bunların kahir ekseriyeti  Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açtığı müftülük vaizlik imtihanlarını kazanmış, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde uzun yıllar vazife yapmışlardır. Gönenlinin okuttuğu ve bu imtihanları kazanan bir tek talebe bile gösterilemez. Onun için sağlıklarında hep kıskanmış, hased etmiş, hizmetleri karşısında dudak bükmüştür. Süleyman Efendi Hazretlerini ebediyete intikalinden sonra adavet,kin ve hasedini talebesine tevcih etmiştir. 1970’li yıllarda Kur’ân Kursları Federasyonu olarak  üç aylarda, mübarek gecelerde, Kur’ân-ı Kerim tilaveti, mevlid-i nebevî, va’z-u nasihatten müteşekkil programlar tertip ederdik. İstanbul Müftülüğünün izniyle bazı geceler, Yeni Camide bazı geceler de, Sultanahmed Camiinde. Tertip heyetinde olduğum için yakînen biliyorum, bu programlara, Halil İbrahim Çanakkale’li, Fevzi Mısır, Kânî Karaca gibi mevlidhanları merhum Abdurrahman Gürses, merhum Hafız Ali Üsküdarlı gibi kurra hafızları da davet ederdik. Programlar Sultanahmed Camiine tesadüf ettiğinde   en az bir hafta önceden gider Gönenli ile görüşür, vaziyeti arz eder, kendisini Kur’ân tilavetine, kaside ve ilâhî okumaya ya da vaaz etmesi için davet ederdim. Programlar yatsı namazından sonra başlardı, program Sultanahmed Camiinde ise Gönenli mihrabiye olarak, Bakara Suresinin son üç âyetini okuduktan sonra, bütün Yâsin-i Şerif’i de ilave ederdi. Bitirdikten sonra “el- fâtiha! der imam odasına yönelir, caminin az sayıdaki müdavim cemaatine de çıkıp gitmeleri için işaret ederdi.